Rotschildlerden Rotschildlere Mektup!

Balfour Deklarasyonu Mizanseni.
Balfour Deklarasyonu Mizanseni.

Filistin 1917 yılında İngilizler tarafından işgal edildi. Ancak Araplara bağımsız bir devlet verilmediği gibi, Yahudiler de tam olarak arzularına kavuşamadılar. Çünkü Balfour deklarasyonu’nda “ulusal bir yurt” sözü veriliyordu ama “devlet” ifadesi özenle bu metinde kullanılmamıştı.

Kudüs’ün İngilizler tarafından 9 Aralık 1917’de işgalinden yaklaşık bir ay önce 2 Kasım 1917 tarihinde İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour tarafından, güçlü banker ailesinin İngiltere temsilcisi Lionel Walter Rothschild’e yönelik Filistin’de Yahudilere “yurt” vadeden bir mektup gönderildi.

Balfour Deklarasyonu olarak bilinen ve İsrail’in kurucu metniymiş gibi kabul gören bu metnin ortaya çıkış hikâyesi nedir? Bu deklarasyon fikri aniden ortaya çıkmış ve İngiliz hükümeti Siyonistlere böyle bir vaatte mi bulunmuştur? Yoksa bu, böyle bir bildirinin yayınlanmasını siyaseten mümkün kılacak, Filistin’de belirli Siyonist altyapıların oluşturulduğu uzun bir sürecin sonunda ortaya çıkmış bir durum mudur?

Yahudilere Filistin’i vadeden İngilizler aynı şekilde 1915 tarihinde Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti kurma sözü vererek Osmanlı’ya karşı isyan ettirmişti. Sykes-Picot anlaşması olarak bilinen 1916 yılında İngiltere ile Fransa arasında imzalanan antlaşma ile de Filistin için iki devletin kontrolünde uluslararası bir yönetim öngörülmekteydi.

İngilizler, 1915 tarihinde Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti kurma sözü vermişti...
İngilizler, 1915 tarihinde Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti kurma sözü vermişti...


Sonuçta Filistin 1917 yılında İngilizler tarafından işgal edildi. Ancak Araplara bağımsız bir devlet verilmediği gibi, Yahudiler de tam olarak arzularına kavuşamadılar.

Çünkü Balfour deklarasyonu’nda “ulusal bir yurt” sözü veriliyordu ama “devlet” ifadesi özenle bu metinde kullanılmamıştı.

İLK VAAD NAPOLYON’DAN MI?

Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulması için ilk çağrı Napolyon Bonapart tarafından 1789 yılında Akka’da aldığı hezimetin arkasından yayınladığı bir bildiri ile yapılmıştır. Bonapart bir Fransız gazetesinde yayınlanan, Balfour deklarasyonu hacminde bir metinle, “Kendi bayrağı altında savaşmaları durumunda Filistin’i Asya ve Afrika Yahudilerine yurt olarak verme” vaadinde bulunmaktaydı. Ancak bu metnin de aşağıda izah edileceği üzere Balfour Deklarasyonu gibi bizzat Yahudiler tarafından tasarlandığı ve onun adıyla yayınlandığı halen tartışma konusudur.

Londra'da pek çok Yahudi yaşıyor...
Londra'da pek çok Yahudi yaşıyor...

HRİSTİYAN SİYONİZMİ’NİN TEMELLERİ

1809 yılında London Jews Society (Londra Yahudi Topluluğu) adında bir örgüt kurulur. İsminden bir Yahudi örgütü olduğu anlaşılmaktadır, ancak tam aksine bir Hıristiyan misyoner örgüt olarak kurulmuştur. Amacı, Filistin’de koloniler kurularak göçmen Yahudilerin buralara iskânı ve akabinde bu Yahudileri Hıristiyanlaştırma projesiydi.

Bu kuruluşla Evangelizm-Hıristiyan Siyonizm’i projesi fiilen başlatılmış oluyordu.

Üstelik bu örgüt sadece Hıristiyan misyonerler tarafından kurulmamıştı. İngiliz derin devleti ile Rotschildler gibi daha sonra Filistin’de Yahudi kolonizasyonunun patronları olacak Yahudilerin bu organizasyonun içinde bulunması, bunun bir İngiliz-Yahudi organizasyonu olduğunu açıkça göstermektedir. (Bu ilişki için Bakınız, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, ŞD, 2286/26, 23 Aralık 1896).

Zaman içerisinde Filistin topraklarının Yahudiler'e geçtiğini gösteren çizim...
Zaman içerisinde Filistin topraklarının Yahudiler'e geçtiğini gösteren çizim...

FİLİSTİN’İN YAHUDİLEŞTİRİLMESİ İÇİN İLK TEŞEBBÜSLER

19. yüzyılın ortalarından itibaren Yahudiler Filistin ile ilgilenmeye başladı. Bir şekilde bölgeden arazi edinmek ve bu arazilere koloniler kurularak, Doğu Avrupa ve Rusya’dan göç ettirilecek Yahudiler iskân edilerek bölgede bir Yahudi varlığı oluşturulmaya çalışılmaktaydı.

Ancak Osmanlı idaresinin engellemeleri, Avrupalı Yahudi bankerlerin öncülüğünde başlatılan bu çalışmalar ile 1882 yılında Baron Edmund Rothschild’in devreye girmesi ve Filistin’den çeşitli yöntemler kullanılarak ele geçirilen araziler üzerine koloniler kurulmaya başlanmasına kadar her hangi bir başarı sağlanamamıştı.

Baron Edmund Rothschild...
Baron Edmund Rothschild...

1839 yılında Moses Montefiore (Rotschildlerle hısım ve İngiliz kraliçesinin arkadaşı, Avrupa’nın en zengin ve “hayırsever” Yahudisi!) Filistin’i elinde bulunduran Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dan 200 köy satın almak istemiş ancak bunu başaramamıştı (Lucien Wolf, Sir Moses Montfiore, London 1884, s.29).

Kırım Savaşı’nın masraflarını karşılayamayan Osmanlı idaresi borçlanma yoluna gittiği zaman ilk temas kurduğu aile Rothschildlerdi. (Osmanlı Devleti ile Rothschildler ilişkisi için bak. Sezai Balcı, Rotschildler ve Osmanlı İmparatorluğu, Ankara 2017).

İLK YAHUDİ MAHALLESİ

Tam bu tarihte İstanbul’a gelen Montefiore, Sultan Abdülmecid ile görüşmeyi başarır (İngiliz sefirinin marifetiyle). Kudüs’te Osmanlı vatandaşı muhtaç Yahudilere hizmet verecek bir hastane yapılması amacıyla arazi satın almak ister ve bunun için Sultan’dan bir ferman koparmayı başarır. Ancak Osmanlı vatandaşı olmadığı için bu araziyi kendi üzerine tapu etmesine izin verilmez.

Arazi Osmanlı vatandaşı bir Yahudi üzerine tapu edilir. Montefiore bu arazi üzerine hastane inşa etmek yerine bir mahalle kurar ve bir de yel değirmeni yaptırır.

Laurence Oliphant 33 maddelik bir teklif ile İstanbul’a gelmişti...
Laurence Oliphant 33 maddelik bir teklif ile İstanbul’a gelmişti...

İSTANBUL’A SUNULAN SİYONİST FİLİSTİN PROJELERİ

Montefiore daha sonra Sultan Abdülaziz ile de bir görüşme gerçekleştirir. Fakat herhangi bir netice elde edemez. Akabinde 1867 tarihinde Macaristan Hahambaşısı Jozef Natonek tarafından, Yahudilerin Filistin’e iskânıyla alakalı Babıali’ye 16 maddelik bir teklif sunulur. Bu tekliften netice çıkmaz. Ancak bu tarihte ilginç bir gelişme olur. 1858 tarihli Arazi Kanunnamesinde yabancıların mülk edinmesini yasaklayan madde değiştirilmiş, yabancılara arazi intikaline izin veren Tapu Nizamnamesi çıkarılmıştır.

  • ÖZERK ALAN TALEBİ
  • 1879’da bu sefer bir gazeteci ve seyyah olan Laurence Oliphant 33 maddelik bir teklif ile İstanbul’a gelir. Oliphant 1845’lerden itibaren Montefiore ile irtibatlıdır. Ancak Yahudi değil Hristiyan Siyonist’tir. 4 milyon dönüm arazi satın almayı ve bu araziye transfer edilecek Yahudi nüfus için özerk bir idare talep eder. Bu teklifin, Rusların Yeşilköy’e kadar ilerledikleri 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşının akabinde Osmanlı topraklarının paylaşıma açıldığı Berlin Antlaşması (1878) sonrası ve Osmanlı maliyesinin tamamen iflas ettiği bir tarihte yapılmış olması da yine manidardır. Devletin paraya ihtiyacı vardır.
Yani Osmanlı Devleti o tarihe kadarki borçlarının faizlerini ödeyemediği gibi, savaşın mâlî yükünün yanında bir de savaş tazminatı ödemek zorundadır.

Dolayısıyla başta Rothschildler olmak üzere Avrupalı Yahudi bankerlerle bir anlaşmaya varmak zorundadır. Tam bu şartlarda, borçların yapılandırılması müzakereleri sürerken, bir rüşvet talebi gibi Filistin’e ilişkin Oliphant projesi saraya sunulur. Ancak Oliphant’ın bir yıl süren bütün lobi faaliyetlerine rağmen sürüncemede kalan teklif, 1880 tarihinde Meclis-i Vükela’da görüşülür ve ''Devlet içinde devlet vasfını taşıyan bir teklif olduğundan'' reddine karar verilir. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, İ.MMS, 66/3114, 9 Mayıs 1880)

Çanakkale’de İngiliz safındaki Yahudi Katır Bölüğü...
Çanakkale’de İngiliz safındaki Yahudi Katır Bölüğü...

ROTSCHİLDLERİN FİLİSTİN’DE YAHUDİ KOLONİZASYONUNU BAŞLATMALARI

İşbu karardan sonra Yahudiler, Osmanlı Devleti’nin hangi şartlarda olursa olsun Filistin’den kendilerine toptan büyük bir arazi parçasını devretmeyeceğine kanaat getirerek başka bir yönteme başvururlar. Artık parça parça araziler edinilecek, bu araziler üzerine kurulacak kolonilere göçmen Yahudiler iskân edilerek zaman içerisinde Filistin’de önemli bir Yahudi varlığı oluşturulacaktır. Bu görevi 1882 tarihinden itibaren Baron Edmund Rothschild üstlenir.

Bu tarihten itibaren çok değişik yöntemler kullanılarak elde edilen araziler üzerine kurulan kolonilere göçmen Yahudiler iskân edilir.

Sultan Abdülhamid’in bütün engelleme çabalarına, şahsi gayretlerine rağmen (mesela geniş verimli tarım arazilerini Hazine-i Hassa adına satın alarak, Siyonistlere satışının engellemesi gibi) onun tahttan indirildiği tarihe kadar kırka yakın Yahudi kolonisi Filistin’de kurulmuştu.

Sultan Abdülhamid’e karşı İttihatçılara destek olan Siyonistler, İttihatçıların yönetime gelmesiyle Filistin konusunda rahat hareket etme fırsatı buldular. Ancak bölgeden yükselen şikâyetler, Meclis-i Mebusan’daki bölge mebuslarının konuyu hararetle sürekli Meclis gündeminde tutmaları İttihatçıların da kısa süre içinde Abdülhamid zamanındaki kısıtlamalara geri dönmesini sağlamıştı. (Geniş bilgi için bkz. Ömer Tellioğlu, Filistin’e Musevi Göçü, Kitabevi, 2017, s. 91 vd).

Theodor Herzl ailesiyle görülüyor...
Theodor Herzl ailesiyle görülüyor...

THEODOR HERZL’İN DEVREYE SOKULMASI

Bir efsane olarak; Herzl’in Fransa’da Dreyfus davasını bir gazeteci olarak izlemesi ve Yahudilerin uğradığı haksızlığa şahit olması üzerine birden dünyada zulüm gören Yahudilere bir devlet kurmak için Siyasi Siyonizm hareketini başlattığı anlatılır. Oysa bu tamamen uydurma bir hikâyedir. Theodor Herzl, Siyonist bir Macar Yahudi aile çevresi içinde yetişmiştir. Herzl’in dedesi Simon L. Herzl, Siyonizm hareketinin ilk öncülerinden biri olan Haham Yahuda S. Alkalai’nin cemaatine mensuptu. Onun ‘Yahudi Devleti’ kitabı (1895) Osmanlı hükümetine daha önce sunulan projelerin tekâmül ettirilmiş halinden başka bir şey değildir.

1897 yılında Dünya Siyonist Teşkilatı’nı kuran ve ilk Siyonist kongreyi toplayan gazeteci(!) Herzl, arkasından birkaç defa İstanbul’a gelerek, Osmanlı borçlarının tasfiyesi konusunda Sultan Abdülhamid ile görüşmeye çalışır.

“Bir gazeteci bu işleri nasıl başaracaktır” sorusu sorulmaz. Osmanlı Devleti’ni büyük bir çıkmazın içine sokan dış borçların büyük bir bölümü Rothschild ailesine ve onların iştiraki olan diğer Yahudi bankalara aitti. Dolayısıyla öncekiler gibi Theodor Herzl’in de patronları Rotschildlerdi ve onu İstanbul’a gönderenler de aynı çevreydi. Theodor Herzl Sultan Abdülhamid ile borçlar meselesini müzakere için İstanbul’a geldiği zaman, Rotschildlerin temsilcisi de onunla birliktedir. (The New York Times, 30 Mayıs 1901).

  • Günümüzde, konu üzerine yazanlar, bir gazeteci olan Herzl’in tek başına bu denli büyük mâlî işleri nasıl başaracağı sorusunu sormaz.

FİLİSTİN THEODOR HERZL İÇİN OLMAZSA OLMAZ DEĞİL

The New York Times’in bu haberi bile Herzl’in Laurence Oliphant’ın başaramadığı projeyi başarması için aynı Yahudi çevrelerin bir memuru olduğunu, onların projelerini uygulamak için seçildiğini ortaya koyar. Ayrıca bir Yahudi yurdu kurulması için Filistin Theodor Herzl için olmazsa olmaz değildir. Mesela, İngilizlerin sunduğu Uganda projesini, Dünya Siyonist Teşkilatı’nın Basel’de 1903 yılındaki toplantısında, örgütün çatırdaması sonucunu doğurmasına rağmen kabul etmesi de bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.

Hashomer, 1909'da kurulan Filistin'de bir Yahudi savunma örgütü.
Hashomer, 1909'da kurulan Filistin'de bir Yahudi savunma örgütü.

1909’DA KURULAN ÇETE HASHOMER

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı çıkana kadar Filistin’de 350 bin dönüm kadar arazi elde ederek bu araziler üzerine 60 civarında ziraat temelli koloni kuran Siyonistler, ayrıca bu kolonileri örgütlü bir yapıya kavuşturmuşlardı. Kolonilerin sahibi Baron Edmund Rotschild’di. Filistin’in bilhassa verimli arazileri üzerine kurulan bu kolonilerin yönetim merkezi Yafa’daki Rison le-Ziyon kolonisiydi. Posta teşkilatı, HaShomer adı altında silahlı çeteler oluşturmuş (daha sonraki Irgun ve Hagana gibi terör örgütlerinin temelini oluşturur), hatta kendi aralarında tedavüle soktukları para basmaya bile cüret etmişlerdi.

1914’te I. Cihan Harbi’nin başlamasıyla bu faaliyetler durmuş, 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, İngilizlere istihbarat sağladıkları gerekçesiyle bütün Yahudi kolonilerini boşaltarak onları Halep civarına tehcire tabi tutmuştu (savaş sonrasında geri dönmeleri kaydıyla).

Bu kolonistlerin çoğu Mısır’a geçerek İngiliz ordusuna katılmış ve Osmanlı ordusuna karşı savaşmışlardır. Çanakkale Savaşına İngilizlerin safında bize karşı bir “Katır Birliği” ile katılan Yahudiler, Mısır’daki İngiliz ordusu bünyesinde Vladimir Jabotinsky’nin öncülüğünde oluşturulan bir askeri birlik ile Gazze ve Filistin cephesinde Osmanlı ordusuna karşı savaştı.

Öte taraftan Osmanlı ordusunun gerisinde, Atlit kolonisi bir istihbarat üssüne çevrilir ve bu koloniden açıkta bulunan bir İngiliz gemisine Osmanlı ordusunun durumu hakkında sürekli istihbarat aktarılır. Bir süre sonra bu istihbarat ağı deşifre olur. (Bak. Celil Bozkurt, “Osmanlı Arşiv Belgelerinde Nili Casusluk Örgütü”: kisa.link/MisE)

Balfour Deklarasyonu’nu birlikte hazırlayan İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour, Lord Walter Rotschild, İsrail’in ilk cumhurbaşkanı Chaim Weizmann.
Balfour Deklarasyonu’nu birlikte hazırlayan İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour, Lord Walter Rotschild, İsrail’in ilk cumhurbaşkanı Chaim Weizmann.

BALFOUR DEKLARASYONU MİZANSENİ

Yukardaki bilgiler ışığında meşhur Balfour Deklarasyonu’nun nasıl bir mizansen olarak ortaya çıktığına bakalım. Biz, Avrupalı Yahudi bankerlerin sadece Osmanlı devletini borç batağına sürüklediğini düşünürüz. Oysa Napolyon’dan itibaren Avrupa devletleri arasında çıkan bütün savaşlarda ana finansör Rotschildlerdir.

  • Hatta bütün savaşan tarafları borçlandırarak elde ettikleri faiz gelirleriyle Yahudi bankerlerin servetlerini binlere katladığı 1918 tarihli Osmanlı Hariciye Nezareti raporuna dahi yansımış bir bilgidir.

Dolayısıyla 1. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru İngiliz hükümeti de bu Yahudi çevrelere, mevcut borç ilişkisi ve yeni kaynaklar temini konusunda bağımlı durumdadır. Her borçlanma müzakereleri sırasında Osmanlı Devleti’nden imtiyaz talepleri gibi, 1917’de de Filistin’i ele geçirecek olan İngilizlerden aynı argümanı kullanarak bir bildiri yayınlamalarını sağlamışlardır.

İşgalci İsrail’i ilk tanıyan CHP’li İsmet İnönü’nün 1948 yılındaki kararı ile Filistin’e destek için gidenlerin engellenmiş, Filistin’deki işgalci Yahudi nüfusunun CHP eli ile artırılmıştı... O döneme ait Cumhuriyet Gazetesi'nin birinci sayfası...
İşgalci İsrail’i ilk tanıyan CHP’li İsmet İnönü’nün 1948 yılındaki kararı ile Filistin’e destek için gidenlerin engellenmiş, Filistin’deki işgalci Yahudi nüfusunun CHP eli ile artırılmıştı... O döneme ait Cumhuriyet Gazetesi'nin birinci sayfası...

BALFOUR BİLDİRİSİ NASIL OLUŞTURULDU?

19 Haziran 1917 tarihinde, Arthur James Balfour, Lord Walter Rotschild ile İsrail’in ilk cumhurbaşkanı olacak olan Chaim Weizmann’ı yayınlanacak deklarasyon metninin taslağının hazırlanması için davet eder. Metinde “devlet” ifadesi yerine, “ulusal yurt” ifadesi kullanılır.

  • Bunun sebebi yukarıda ifade ettiğimiz gibi, bağımsızlık vaadiyle Osmanlıya ihanet ettirdiği Şerif Hüseyin’in desteğine İngilizlerin hâlâ muhtaç olmasıdır.

Ancak burada net olarak söylenebilir ki, eğer 1882-1914 yılları arasında Siyonistler Filistin’de 500 bin dönüme yakın araziyi ele geçirip, 80 bin Yahudi nüfusu bu araziler üzerine modern olarak inşa edilmiş kolonilere iskan etmeyi başaramamış olsalardı ne böyle bir deklarasyon yayınlanabilir ve ne de savaş sonrasında 1948 yılında İsrail’in ilanına giden sürecin yaşanması mümkün olabilirdi.

Dolayısıyla Siyonist liderlerden Lord Walter Rotschild’in gözetiminde ve kabul edeceği üslupla kaleme alınan deklarasyon, İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour tarafından yine Lord Walter’e gönderilmiştir!