Sarı saçlım, mavi gözlüm neredesin?

Osama Hajjaj.
Osama Hajjaj.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı ilk günden itibaren medyada hep aynı görüntü: “Ellerinde bir çanta ya da poşetle sınırı geçmeye çalışan sarışın-renkli gözlü mazlum siviller”... Dünya bu manzaranın ‘mazlum’ ve ‘sivil’ kısmına yıllardır Suriye, Yemen, Filistin, Afganistan, Irak, Meksika gibi yerlerden aşina. O dünyayı asıl şok eden, bu manzaradaki figüranların sarışın ve renkli gözlü olması. Hatta bu şok o kadar şiddetli vurdu ki, batılı devletler şaşkınlıktan akıllara durgunluk veren şeyler yapmaya başladılar.

Türkiye'de ‘dul avrat otu’ adıyla tanınan, latince ismiyle ‘Atropa bella-donna’, patlıcangiller familyasından çok yıllık bir bitkidir. Küçük mor meyveleri, geniş yaprakları ve bir boğayı bile devirebilecek güçte zehri vardır. Bizim ‘dul avrat otu’ olarak adlandırmamızın nedeni, işte bu güçlü zehrinden gelir. Bizdeki bir diğer ismi olan ‘güzel avrat otu’ ise latince adının tam çevirisidir. Çünkü Avrupalılar, bu zehirli bitkiye ‘bella-donna’ yani ‘güzel kadın’ bitkisi demeyi uygun görmüştür.

Avrupalıların, bu zehirli bitkiyi böyle adlandırması için çok geçerli bir sebepleri vardı. Ortaçağ ve sonrasında, Avrupa’nın sadece şehirleri ve yaşam şekilleri değil, kadınları da oldukça çirkindi. Neredeyse hepsi de çok sağlıksız görünen bembeyaz bir tene, iyi beslenemediği için incecik bir bedene, sarı veya kızıl saçlara ve en kötüsü de genetik bir kusur olarak masmavi ya da yemyeşil gözlere sahipti.

Oysa o dönemin güzellik algısı çok farklıydı. Gerçek güzellik, doğunun zengin ve sağlıklı kadınları gibi olmaktan geçiyordu. Siyah saçlar, besili bir beden ve elbette simsiyah gözler. Bu prototip, güzellik algısını umursayan her Avrupalı kadının olmak istediği figürü temsil ediyordu. Fakir Avrupalı kadınlar, bu ‘sarışınrenkli gözlü’ çirkinlikleriyle yaşamaya mahkumdu. Ama zengin ve aristokrat kadınların bir alternatifi vardı.

  • Korkak kahramanlar
  • Savaşın ilk gününden itibaren batı medyası tarafından Ukraynalıların ne kadar cesur olduğu ve gerçek birer kahraman gibi ülkelerini savundukları yalanı pompalandı. Oysa Rusya’nın saldırıyı başlatmasının üzerinden bir hafta bile geçmeden 1 milyon Ukraynalı ülkeden kaçmıştı bile. Savaşın yirminci gününde ise ülkeden kaçanların sayısı BM rakamlarına göre 3 milyonu geçmişti. Üstelik bu 3 milyonun tamamı kadınlar ve çocuklardan oluşuyordu ve içinde hiç erkek yoktu.Çünkü halkının ne kadar ‘kahraman’ olduğunu bilen Zelenski, erkeklerin ülkeden çıkmasını yasaklamıştı. İlginç bir şekilde Ukrayna’dan 3 milyon mültecinin kaçtığının duyurulduğu gün, Suriye savaşının da 11. yıldönümüydü. Ve Suriye’deki rakamlar, Ukraynalıların kahramanlık maskesini düşürüyordu. Yine BM verilerine göre Suriye’den göç eden sivillerin sayısının 3 milyonu bulması tam 4 yıl sürmüştü. Ukrayna ise bu sayıya sadece 20 günde ulaşmıştı.

Çirkin mavi gözlerden kurtuldular

Saç rengi ve kilo konusunu kendi çabalarıyla aşan bu çirkin kadınların, mavi ve yeşil gözlerden kurtulması da eski ve riskli bir ecza işlemiyle mümkün oluyordu. ‘Güzel avrat otu’nun özündeki zehri çıkaran eczacılar, bunu bir damla haline getiriyor, bu damlayı gözlerine damlatan kadınlar birkaç saatliğine çirkin göz renklerinden kurtuluyordu. Bitkinin özündeki atropin maddesi siyah gözbebeğini o kadar büyütüyordu ki, gözün renkli kısımları neredeyse kayboluyor ve Avrupalı kadınlar da simsiyah gözlere sahip ‘güzel avratlara’ dönüşüyordu. Tabii bu sırada görme yetilerini neredeyse kaybederek, gün ışığında tamamen körleşiyorlardı.

Maymun gözünü açtı

Çirkin Avrupalıların gözü, ‘coğrafi keşifler’ denilen kıtalararası istila döneminde açıldı. Ünlü İspanyol ‘işgalci’, kaptan ve kâtil Pizarro, bugün Güney Amerika dediğimiz yere gittiğinde buradaki İnkalar tarafından ‘tanrı’ sanıldı ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı. Bir süredir kendilerine güveni yerine gelen sarışınmavi gözlü Avrupalılar, ‘üstün ırk’ olduğuna iyice inanmaya başladı. Hatta o kadar ki, Hz. İsa (a.s.)’yı temsil eden ikonlar bile o dönemde büyük bir değişime uğradı ve kutsal metinlere aykırı olarak Hz. İsa sarışın-mavi gözlü bir Avrupalı gibi resmedilmeye başlandı. Sonuçta ‘üstün ırk’ın inandığı peygamberin kara kuru bir Orta Doğulu olmasına kimsenin tahammülü yoktu.

Hz. İsa, sarışın-mavi gözlü adamların elinde dönüştürülen son ‘kara kuru adam’ olmadı. O tarihten sonra beyaz adamın ‘üstün ırk’ olduğu, daha ‘az beyaz’ ve esmer adamlar tarafından da kabul edildi. Beyaz adam yeni gittiği her yerde ‘tanrı’ gibi muamele görüyordu. Çünkü kendini ‘tanrı’ sanıyor ve ona inanmayanların canını kolayca alıveriyordu.

‘Coğrafi keşifler’ ile kendilerine güveni yerine gelen sarışın-mavi gözlü Avrupalılar, ‘üstün ırk’ olduğuna iyice inanmaya başladı.
‘Coğrafi keşifler’ ile kendilerine güveni yerine gelen sarışın-mavi gözlü Avrupalılar, ‘üstün ırk’ olduğuna iyice inanmaya başladı.

Sarışın adan sarışını öldürüyor

Bir zamanlar özendiği ve kör olma pahasına benzemeye çalıştığı ‘kara kuru’ adamların durumu da farklı değildi. İlk insanın indirildiği bölgenin ahalisinin bir bölümü, kendini ikinci sınıf gibi görmeye başlamış, görünüş olarak olmasa da davranış olarak beyaz adamı taklit etmeye başlamıştı. Kendisine daha sonradan biçilen ‘üçüncü dünya ülkesi vatandaşı’ tanımını ise sanki bir kimlik gibi taşımaya başlamıştı. Ten rengi koyulaştıkça, mensup olunan sınıf da gittikçe aşağılara iniyordu. Siyah derililerin insan olup olmadığı tartışmaları, sarışın-mavi gözlü adamlar tarafından bundan 30 yıl öncesine kadar yapılmaya devam ediyordu.

Sarışın-mavi gözlülerin üstün ırk psikolojisi, son olarak kendini Ukrayna savaşında da gösterdi. Bir gece başlarına bomba yağmaya başlayan sarışın-mavi gözlü insanlar, ‘tüm dünyayı’ ayağa kaldırdı. Aslında ‘tüm dünya’ çok da umursamak istemiyordu ama sarışın adam hapşırdığında tüm dünya hasta olmak zorunda olduğu için tüm gözler Ukrayna’ya çevrildi. Her ne kadar saldıranlar da sarışın olsa da beyaz adam için saldıranın değil, saldırıya uğrayanın kimliği önemli olduğu için olayın seyri değişti.

Kapanın elinde kalıyorlar

Ukrayna’dan 15 gün içinde 3 milyon kişinin kaçabilmesi, batının iki yüzlülüğünün de göstergesi oldu. Batılı medya ve aydınlar bile, batının mülteciler konusundaki çifte standardını eleştirdi. 80 yıllık Filistin, 11 yıllık Suriye ve 7 yıllık Yemen savaşlarından kaçan mültecilere insan muamelesi bile yapamayan, hatta geçen ay Polonya’da ortaya çıktığı gibi ortalıkta kamera falan yoksa Orta Doğulu mültecileri öldürüp ormana atan batı, mülteciler kendilerinden olunca bir anda insanlığını hatırladı.

Müthiş bir organizasyonla Ukrayna’nın her bölgesinden siviller batı sınırına getirildi ve buradan Avrupa ülkelerine dağıtıldı. Hatta ABD, Kanada, Brezilya, Avustralya bile sarışın-mavi gözlü mazlum kapmak için sıraya girdi. İngiltere hemen 200 bin mülteci kontenjanı ayırttı. Ve Rus milyarderlerin villalarına el koyup gelenleri buralara yerleştireceğini açıkladı.

Ege’de mülteci botlarını kurşunlayıp cesetleri Türkiye’ye doğru süren Yunanistan bile kollarını makbul mültecilere açtı. İtalya, ülkeye kabul ettiği 2 Ukraynalı çocuğu özel bir törenle okula gönderdi.

‘İki sobanız var! Utanın’

Harvard Üniversitesi’nde okuyan iki genç, Ukraynalı mültecilere kalacak yer sunabilecek kişilerle eşleştiren bir uygulama yaptı. Daha ilk haftada dünya çapında 4 binden fazla potansiyel ev sahibi Ukraynalılara uygulama sayesinde evlerini açtı. Kayıt olan ev sahiplerinin çoğu Ukrayna’ya komşu ülkelerde yaşarken, İsrail ve Kanada kadar uzak yerlerden bile evlerini açanlar vardı.

Fransa’da ise İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkede yaşayan Ortadoğu ve Afrikalı mültecilere çağrı yaparak kampları boşaltmalarını ve çadırlarını Ukraynalı yeni mültecilere vermelerini söyledi. Darmanin, “Çadırlarınızı Ukraynalı mültecilere bağışlayın. Sizi krallar gibi ağırlıyoruz. Ukraynalı göçmenlerin bir sobası bile yokken iki soba sahibi olmaktan utanmıyor musun?” ifadelerini kullandı.

Bu arada İsrail de Ukrayna’dan çok miktarda Yahudi mülteciyi alarak nüfusunu büyüttü.

Daha 6 ay önce Belarus’tan gelen Afgan ve Suriyeli göçmenleri geri püskürtmek için Neo Nazi çetelerin ellerinde sopalarla devriye attığı Polonya-Almanya sınırında bu kez yol kenarlarına ekmek ve yemek poşetleri asıldı. Sarışın- mavi gözlü mülteciler aç kalmasın diye.

Ege’de mülteci botlarını kurşunlayıp cesetleri Türkiye’ye doğru süren Yunanistan bile kollarını makbul mültecilere açtı.
Ege’de mülteci botlarını kurşunlayıp cesetleri Türkiye’ye doğru süren Yunanistan bile kollarını makbul mültecilere açtı.
Türk aydını sarışın sever.
Türk aydını sarışın sever.
  • Türk aydını sarışın sever
  • Kara sınırlarımızdan epey uzak olmasına ve yıllardır burnumuzun dibinde bir savaş devam etmesine rağmen Ukrayna’daki çatışmalar Türk basınında bir kesimin oldukça dikkatini çekti. Hiçbiri de savaş muhabiri olmayan, hatta bazıları gazeteci bile olmayan pek çok ‘ünlü’ Ukrayna’ya giderek sarışın-mavi gözlü mültecilerle poz vermek için sıraya girdi. Belki ‘ülkenin kurtarıcısı ulu önderin’ de sarışın-mavi gözlü olmasından mütevellit eziklik ve yakınlık duygusuyla Ukrayna’daki çatışmalara giden İsmail Saymaz, Âdem Metan, Nevşin Mengü, Nagehan Alçı, Murat Ağırel gibi alakasız isimler, buradan ‘savaş güzellemeleri’ yapmaya başladı. Bir kısmı Türkiye’de ‘mülteci düşmanlığının marka ismi’ olan sözde gazetecilerin eziklik seviyelerini ise, Suriyeli mültecilere demediğini bırakmayan İsmail Saymaz şu twitiyle özetliyordu:

Kimisine tekme, kimisine ekmek

Ukrayna-Romanya sınırındaki bir köprüye yüzlerce oyuncak bırakıldı. Mavi gözlü çocuklar savaştan kaçarken biraz olsun mutlu olsunlar diye. Oysa aynı noktanın 300 kilometre batısında, 2015 yılında Macar bir gazeteci, Suriyeli bir kız çocuğunu tekmeleyip, kucağında kızını taşıyan bir mülteci babaya çelme takmıştı.

Almanya İçişleri Bakanı, mültecilerle ilgilenen polis sayısını artıracağını açıkladı. Nancy Faeser, bunu ‘Ukraynalı mülteci çocukların insan tacirleri ve fuhuş çetelerinin eline düşmesini önlemek için’ yaptıklarını açıkladı. Aynı Almanya’da, Suriye savaşının başından bu yana en az 15 bin çocuk kayboldu. Ve Almanya’nın raporuna göre çoğunun organ ya da fuhuş mafyasının eline düştüğü düşünülüyor.

Time dergisi, Savaşın çıkmasının üzerinden 1 ay bile geçmeden bir kapağını Ukraynalı bir kız çocuğuna ayırdı. Time’ın bırakın bir çocuğu, Suriye’deki savaş konusunu kapağına taşıması 2 yıl sürmüştü.

Batının ‘kendi gibi’ görünen mültecilere verdiği destek saymakla bitmez. Hatta bazılarını burada yazsak, dalga geçtiğimiz de düşünülebilir. Ama ortada bir gerçek var: Sarışın-mavi gözlü adam, kendini üstün ırk olarak görüyor ve kendinden olana sahip çıkıp olmayanı umursamıyor. Ortada olmayan ama artık dikkate alınması gereken bir diğer gerçek ise, sarışın adamın üstün ırk olduğu fikri, ilk önce kara kuru adamların aklına gelmişti. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

  • Putin bile beyaz adama isyan etti
  • Sarışın-mavi gözlülerin üstün ırk gibi görülmesine, kendisi de bir sarışın-renkli gözlü olan Putin bile isyan etti. 16 Mart’ta canlı yayınla dünyaya seslenen savaş baronu, Suriye’deki katliama ses çıkarmayan batılıların, Ukraynalılara sahip çıkmasının şokuyla sert bir konuşma yaptı. Rus yaptırımlarına destek veren oligarkları hedef alan Putin şöyle konuştu: “Aramızda bazı hainler var. Bunlar, üst sınıfa çıkmak için annesini bile satar. Üstün ırk olarak gördükleri Batılılar gibi olmak istiyorlar. Onlara özeniyorlar. Bunlar Rusya’da yaşıyor. Rusya’nın ekmeğini yiyor. Ancak zihinleri orada: Batı’da. Ruhları ve zihinleri oraya ait. Rusya’yı ve Rusya’nın iyiliğini düşünmüyorlar. Bilmedikleri bir şey var, bu üst sınıf onları kullanacak ve kenara atacak. Asla üst sınıfa dahil olamayacaklar. Sadece Rusya’ya zarar verebildikleri sürece onlara hizmet edecekler. Batı, Rusya’yı yok etme amacına erişmek için bu tarz beşinci kol faaliyetlerine güveniyor. Bilmedikleri bir şey var; Rus halkı, hainle vatansever arasındaki ayrımı yapacak kabiliyete sahiptir. Bu oyunlar boşa çıkarılacaktır.”