Savaş olmadan barış olmuyor

İki tarafın da zaman kazanmaya çalıştığı izlenimi uyandıran ilginç ortaklık sahada hemen tatbik edildi.
İki tarafın da zaman kazanmaya çalıştığı izlenimi uyandıran ilginç ortaklık sahada hemen tatbik edildi.

120 saatleABD’ye,150 saatle de Rusya’ya mühlet verdik. Bizimle sıcak savaşı göze alamayan hiçbir ülke, sınırlarımıza PKK’yı dikmeyi aklından geçirmesin.

Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’yi güneyden kuşatacak terör devleti projesini tarihe gömmek üzere 9 Ekim’de harekete geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önceden ‘Barış Pınarları’ diyerek ismini duyurduğu harekât 9 Ekim günü saat 16.00’da başladı. İlk etabı Tel Abyad ile Rasulayn arasındaki 120 kilometrelik hat boyunca icra edilen operasyonlara, TSK’nın 2 yıldır sınıra intikal ettirdiği 85 bin dolayında askerden yalnızca ‘binlercesi’ katıldı. Özgür Suriye Ordusu gruplarının tek çatı altında birleştiği Suriye Milli Ordusu ise 50 bin dolayında asker mevcudunun bir kısmıyla Barış Pınarı’nda yerini aldı.

ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ'ı yendiklerini açıklamış ve Suriye'den çekileceklerini söylemesine rağmen CIA ve Pentagon'u ikna edememişti...
ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ'ı yendiklerini açıklamış ve Suriye'den çekileceklerini söylemesine rağmen CIA ve Pentagon'u ikna edememişti...

TRUMP ÇEKİLMEK İSTİYOR MÜESSES NİZAM DİRENİYOR

Fırat’ın doğusuna yönelik operasyona giden yolda kaseti biraz geriye saralım. 2018 yılı boyunca Suriye’den çekileceklerine dair işaretler veren ABD Başkanı Donald Trump, aynı yılın sonlarında ilk denemesini yapmış ve “DEAŞ’ı yendik. Orada bulunmamızın bir nedeni kalmadı. Çıkıyoruz” demişti. Bu açıklamanın ardından Suriye’de PKK’nın sahipsiz kalmasından ürken ABD güvenlik bürokrasisi, Trump’ı bu kararından vazgeçirmeye çalıştı. CIA ve Pentagon, kendi başkanlarının iradesine direnip bölgedeki asker sayısını artırma yoluna giderken, senatörler de Amerikan güçlerinin bir süre daha Suriye’de kalması gerektiğine dair Trump’ı ikna etti.

Rahip Andrew Brunson, FETÖ ve PKK ile bağlantıları bulunduğu suçlamalarıyla tutuklanmıştı...
Rahip Andrew Brunson, FETÖ ve PKK ile bağlantıları bulunduğu suçlamalarıyla tutuklanmıştı...

ÜLKEDE BİRDENBİRE KRİZ HAVASI HAKİM OLDU

Tutuklu casusluk sanığı ‘rahip’ Andrew Brunson’ın tahliye edilmeyişi bahanesiyle 2018 Ağustos’unda Türk Lirası’na yapılan finansal saldırılar kısmen sonuç vermiş, Türkiye ağır bir ekonomik krizin eşiğinden dönmüştü. Trump’ın geçtiğimiz günlerde “Ben yaptım” diyerek itiraf ettiği bu saldırılar sırasında yerli ekonomi uzmanlarımız ‘piyasanın çöktüğünü’, ‘doların 12 TL’ye fırlayacağını’ ileri sürmüş, yaşadığımız olumsuz gelişmelerin dış etkenlere bağlı değil, üretim yetersizliğinin sonucu olduğunu savunmuştu.

2019 itibariyle girdiğimiz yerel seçim atmosferine, temel tüketim malzemelerinin tedarik zincirine yönelik kumpaslar da eklenince enflasyon yeniden hortladı, ülkede birdenbire kriz havası hakim oldu.

Yaşanan enerji kaybı Türkiye’nin terör koridorunu yok etmeye yönelik planlarını bir süre ertelemesine yol açtı.

Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Millî Ordusu grupları tarafından Suriye'nin kuzeyinde tek taraflı özerklik ilan eden Suriye Demokratik Güçleri'ne karşı başlatılan sınır ötesi askerî harekâttır.
Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Millî Ordusu grupları tarafından Suriye'nin kuzeyinde tek taraflı özerklik ilan eden Suriye Demokratik Güçleri'ne karşı başlatılan sınır ötesi askerî harekâttır.

BEYAZ SARAY FİNANSAL SALDIRIYI İTİRAF EDİYOR

Operasyon bir türlü başlamıyordu ancak Suriye sınırına askeri sevkiyat hız kesmeksizin devam etmekteydi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları sonrası Fırat’ın doğusuna yönelik başlaması planlanan taarruz için hem Mehmetçik hem de ÖSO tetikteydi. Yerel seçimlerin tamamlanmasının ardından tüm dikkatler yeniden Suriye kuzeyine çevrildi.

Ankara’nın üst üste yaptığı uyarılar ve kapalı kapılar ardında süregiden restleşmeler sırasında Pentagon, ‘kara kuvveti’ olarak gördüğü PKK’ya TIR konvoylarıyla rutin yardımları sürdürüyordu. İki ülke arasında yükselen gerilimin sıcak savaşa dönüşme olasılığı konuşulurken 7 Ağustos’ta Ankara’dan gelen haber herkesi şaşırttı: Suriye kuzeyinde 15 km derinliğinde bir ‘barış koridoru’ oluşturulacak ve Türkiye burayı ABD’lilerle birlikte denetleyecekti. 2018’deki Münbiç anlaşmasına benzeyen mutabakat gereği Amerikalılar, PKK’lı teröristleri sınırdan güneye çekecek ve örgütün elindeki ağır silahlar da toplanacaktı.

TRUMP'TAN TÜRKİYE'YE TEHDİT

İki tarafın da zaman kazanmaya çalıştığı izlenimi uyandıran ilginç ortaklık sahada hemen tatbik edildi. Müşterek hava ve kara devriyeleri peşisıra geldi. Ancak TSK, devriye atılan yerlerde PKK’lıların bir yere kımıldamadığını görüyor, yapılan uyarılar da sonuç vermiyordu. Türkiye’nin beklentilerini karşılamaktan oldukça uzak bu faaliyetler tıpkı Münbiç süreci gibi oyalama taktiğine dönüşünce, sınırda Mehmetçiğin postal sesleri daha sık yankılanır oldu.

ABD Başkanı Donald Trump Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili bir mektup yazmıştı...
ABD Başkanı Donald Trump Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili bir mektup yazmıştı...

ABD destekli terör örgütüne yönelik harekâtın yapılacağı kesinlik kazandığında Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a diplomatik nezaketten oldukça uzak bir mektup göndererek Türkiye’yi tehdit etti. Mektubunda, “İyi bir anlaşmaya varalım! Binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olmak istemezsiniz ve ben de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemem, ki bunu yaparım. Rahip Brunson olayı sırasında size zaten bunun küçük bir örneğini gösterdim” diye yazan Trump, Erdoğan ile PKK’nın Suriye’deki elebaşı arasında arabulucuk yapmayı teklif ediyordu!

Küstah mektuba obüslerle cevap verdik...
Küstah mektuba obüslerle cevap verdik...

KÜSTAH MEKTUBA CEVABI TANK VE TOPLAR VERDİ

Zarfın içine teröristbaşı Mustafa Abdi’nin (Ferhad Abdi-Şahin Cilo-Mazlum Kobani) mektubunu da ekleyen Trump’a Erdoğan’ın cevabı obüslerle oldu. Harekâttan henüz birkaç gün önce basına konuşan üst düzey bir Amerikalı, “Kusursuz bir fırtına yaklaşıyor. Kahretsin, çekilmekten başka seçeneğimiz kalmayabilir” diyordu. Anlaşılan o ki, ABD askerlerinin gördüğü fırtınayı durdurmak için Trump son bir deneme yapmış ve Erdoğan’ı mektupla tehdit ederek sonuç almaya çalışmıştı.

Savunma Bakanı Mark Esper, Donald Trump'a "Bizimle Kore’den Afganistan’a kadar birlikte savaşan, uzun dönemli NATO ortağımız Türkiye’ye karşı Ortadoğu’da bir savaş başlatamayız" diye konuşmuştu...
Savunma Bakanı Mark Esper, Donald Trump'a "Bizimle Kore’den Afganistan’a kadar birlikte savaşan, uzun dönemli NATO ortağımız Türkiye’ye karşı Ortadoğu’da bir savaş başlatamayız" diye konuşmuştu...

Tüm bu çabaların hiçbir işe yaramadığını Tel Abyad ile Rasulayn bombalanırken daha iyi anlayan ABD tarafı, bölgedeki askerlerini ‘çatışmanın ortasında kalmamaları için’ çekme kararı aldı. Trump’la görüşen Savunma Bakanı Mark Esper birdenbire Türkiye ile ABD’nin NATO müttefiki olduğunu hatırlamıştı: “Bizimle Kore’den Afganistan’a kadar birlikte savaşan, uzun dönemli NATO ortağımız Türkiye’ye karşı Ortadoğu’da bir savaş başlatamayız. Binden az sayıdaki askerimizi oradan en kısa zamanda güvenli bir şekilde çekeceğiz. Bırakın onların (Türklerin) sınırları onların olsun.”

Erdoğan’a gönderdiği küstah mektuba cevabı tank, top, mermi, füze, uçak ve obüslerle alan Trump, Suriye’den çekilme kararını ülkesindeki yerleşik düzene açıklayamadı.

Trump, Erdoğan ile çok iyi anlaştıklarını ifade etti...
Trump, Erdoğan ile çok iyi anlaştıklarını ifade etti...

Bu yüzden Twitter’daki mesajlarında hemen her gün birbiriyle çelişen tavırlara büründü. Bir gün Türk ekonomisini çökertmekle tehdit ediyor, ertesi gün ‘Kürtler’ dediği PKK’nın Normandiya’da ABD adına savaşmadığını söylüyor, başka bir gün ise Türkiye’ye ‘sınırları aşmamasını’ öğütleyerek Erdoğan’la çok iyi anlaştığını savunuyordu. Yerleşik İsrail lobisi ise çıldırmış gibiydi. Türkiye ile her türlü ilişkiyi kesmek, bakanlara yaptırım uygulamak, uluslararası para aktarım sistemi swift’in blokesiyle finansal trafiği tamamen durdurmak, Ankara’yı NATO’dan çıkarmak Siyonist-Evanjelist ittifakın dile getirdiği tehditlerden yalnızca birkaçı oldu.

Ayn İsa yakınlarındaki Fransız Lafarge fabrika yerleşkesinde bulunan kamp da yakılarak enkaza çevrildi.
Ayn İsa yakınlarındaki Fransız Lafarge fabrika yerleşkesinde bulunan kamp da yakılarak enkaza çevrildi.

KENDİ ÜSLERİNİ YAKTILAR KANIT ARŞİVİ YOK OLDU

Ayn el-Arab’da Amerikan üssünün arkasındaki tepeden Suruç’a havan mermisi yağdıranlara yönelik top atışlarını “Türk ordusu ABD askerine saldırdı” şeklinde sunmaya çalışan PKK eski CEO’su Brett McGurk’ün çabaları da sahada işleri daha da karıştırmaya yetmedi. Pentagon elitleri muhtemel bir provokasyonun yaklaştığını görmüş olmalı ki başta Münbiç, Ayn el-Arab, Ayn İsa olmak üzere Suriye kuzeyindeki pek çok Amerikan üssünü apar topar boşaltıp kampları da bir güzel bombaladı.

Ayn İsa yakınlarındaki Fransız Lafarge fabrika yerleşkesinde bulunan kamp da yakılarak enkaza çevrildi. ABD’nin Suriye’deki suç kütüphanesi niteliğinde olan üs böylece içindeki kanıtlarla birlikte yok edilmiş oldu.

  • Bu sırada Mehmetçik ve SMO, sınırdan 35 kilometre güneye inerek stratejik M4 karayolunun kontrolünü ele geçirmişti. Mezkûr gelişme, sahada zaten zor durumdaki ABD-PKK cephesinin acziyetine tuz biber ekti. M4’ün ortadan yarılması demek, Suriye kuzey hattının batı tarafında teröristlerle ABD’nin kara bağlantısının kesilmesi ve PKK’nın yardımsız kalması demekti.

Erdoğan, "Suriye'deki gelişmeler sebebiyle bizi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere 'azdan az gider, çoktan çok gider' diyoruz." dedi.
Erdoğan, "Suriye'deki gelişmeler sebebiyle bizi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere 'azdan az gider, çoktan çok gider' diyoruz." dedi.

AZDAN AZ ÇOKTAN ÇOK GİDER

Trump ve senatörlerin ‘sıcak savaş hariç’ her türlü olasılığı kullanarak Türkiye’ye savurduğu tehditler karşısında Erdoğan geri adım atmıyordu. “Gerekirse yedi düveli karşımıza alırız ama bu milletin haysiyetini yere düşürmeyiz” dedi; ekonomik şantajlara cevabını ise Kurtlar Vadisi raconuyla verdi: “Azdan az, çoktan çok gider.”

Pence Ankara'ya geldikten sonra ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ikili görüşme yaptı. Pence'in yanında Amerika'nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey yer aldı.
Pence Ankara'ya geldikten sonra ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ikili görüşme yaptı. Pence'in yanında Amerika'nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey yer aldı.

Gelinen noktada ABD’nin Türkiye ile anlaşmak dışında bir seçeneği kalmadı. Trump’ın yardımcısı Mike Pence, Dışişleri Bakanı Pompeo ile birlikte ertesi gün Beştepe’deydi. 4 saati aşkın görüşme sonunda Erdoğan, PKK’nın ‘sahibi’ Amerikan tarafına 120 saat süre verdi. Mutabakata göre teröristler 5 gün içerisinde Tel Abyad-Rasulayn arasını boşaltıp 30 kilometre güneye çekilecek, bu sırada Türkiye de Barış Pınarı Harekâtı’na ‘ara’ verecekti. Ankara ısrarla, yapılan anlaşmanın ‘ateşkes’ anlamı taşımadığını, ‘ateşkes’in ancak iki ülke arasında sözkonusu olacağını, oysaki Barış Pınarı’nın teröristlerin yok edilmesine yönelik operasyondan ibaret olduğunu vurguluyordu.

Rasulayn’a giren Kızılhaç konvoyu, 130’u aşkın araçla PKK’lıları dışarı taşıdı.
Rasulayn’a giren Kızılhaç konvoyu, 130’u aşkın araçla PKK’lıları dışarı taşıdı.

KIZILHAÇ YARALI PKK’LILARI RASULAYN’DAN ÇIKARIYOR

Sınır hattı ve ötesinde öldürülen PKK’lı sayısı 750’yi aşmıştı. Yüzlerce terörist de yaralı durumdaydı. ABD’ye verilen 5 günlük süre dolmak üzereyken, Türkiye’nin açtığı koridordan Rasulayn’a giren Kızılhaç konvoyu, 130’u aşkın araçla PKK’lıları dışarı taşıdı. Trump, “Türkler öğle yemeğine çıkar gibi savaşa çıkıyor” diye yazadursun Türkiye, tarihinde karşılaştığı en büyük yalan kampanyasına karşı da savaş veriyordu.

Mehmetçik ve Suriyeli muhalifler, katliam çetesi PKK/YPG’ye dokunduğu andan itibaren dünyanın hemen her yerinden ses geldi.

Rusya'ya ait savaş uçaklarının bombalarından kaçamayan Suriyeliler ne yazık ki feci şekilde can veriyor...
Rusya'ya ait savaş uçaklarının bombalarından kaçamayan Suriyeliler ne yazık ki feci şekilde can veriyor...


Esed rejimince öldürülmüş çocukların fotoğrafları, Rus füzelerinin yıktığı evin altından çıkarılan cesetler, ABD’nin viraneye çevirdiği bölgelerde can cekişen insanların görüntüleri “İşte Türklerin katliamı” başlıklarıyla birbiri ardınca servis edildi. Arap Birliği bile acil koduyla toplanarak Türkiye’yi kınayan bildiri yayınladı. 1. Dünya Savaşı sonunda sömürgecilerin bu coğrafyada iktidarı teslim ettiği kukla yönetimler, 100 yıl sonra bile bize karşı hâlâ siperlerindeydi.

Suriye Millî Ordusu (SMO) adı ile kısmen yeniden düzenlenerek tanınan Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu'na bağlılığı esas alan Suriye'nin kuzeyindeki faaliyet gösteren Suriyeli Arap ve Türkmen muhaliflerden oluşan silahlı ordu.
Suriye Millî Ordusu (SMO) adı ile kısmen yeniden düzenlenerek tanınan Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu'na bağlılığı esas alan Suriye'nin kuzeyindeki faaliyet gösteren Suriyeli Arap ve Türkmen muhaliflerden oluşan silahlı ordu.

DEV SAHNENİN İKİNCİ PERDESİ

Kimyasal silah’ yalanlarını da içeren bu yakın tarihin gördüğü en büyük iftira kampanyası süredursun, SMO askerleri Münbiç’i almak için harekete geçti. 6 bin kişiyle başlayan taarruz hızla ilerliyordu. Panik içindeki PKK bir yandan Esed rejimine başvururken bir yandan da Moskova ile teması hızlandırdı. Cephede Afrin’deki manzaraların aynısı yaşanıyordu. Ayn el-Arab, Kamışlı, Münbiç, Ayn İsa, Malikiye ve Dırbesiye’de teröristler, kendilerine rejim tarafından dağıtılan üniformayı giyiverdi.

PKK’lılar, Obama döneminde ismini ‘Kobani’ koydukları ilçede de birden çark etmiş, oraya tekrar Ayn el-Arab demeye başlamıştı.

Şam rejimi PKK’yı ülkenin kuzeydoğusunda görevli ‘5. Kolordu’ haline getirdiğini gayriresmi olarak ilan ediyor, Rus askerleri ise Türkiye’ye şantaj için bir yandan İdlib’i bombalarken bir yandan da Münbiç’e doğru ilerleyen SMO askerlerinin karşısına zırhlılarını dikiyordu. 9 Ekim öncesi “ABD-Türkiye savaşı olur mu?” sorularıyla meşgul zihinler bu kez “Rusya ile Türkiye çatışır mı?” sorusuna cevap arıyordu. 120 saatin dolduğu, obüs mermilerinin yeniden namluya sürüldüğü böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’in daveti üzerine Soçi’ye gitti.

4 milyona yakın Suriyeli mazlumu eve göndermek için dünyayı karşısına alan Erdoğan, dev sahnenin ikinci perdesini açtı.

Erdoğan ile Putin, uzun müzakerelerin ardından ‘150 saat’ üzerinde anlaştı.

150 SAATİNİZ VAR

Rusya’nın Soçi kentindeki Başkanlık Rezidansı, 22 Ekim’de tarihi günlerinden birini daha yaşadı. Erdoğan ile Putin, uzun müzakerelerin ardından ‘150 saat’ üzerinde anlaştı. Buna göre, Suriye’nin güvenliği adına PKK’nın ‘yeni garantörü’ olan Rusya, örgütü 150 saat içerisinde Türkiye sınırlarından 30 kilometre güneye çekecek, Tel Abyad-Rasulayn arasındaki 120x30 kilometrelik alan tamamıyla TSK’nın kontrolünde kalacak, PKK’nın çekilmesine öncülük etmek üzere Rus güçleri Türkiye sınırında konuşlanacak, 150 saatin dolmasının ardından ise TSK ve Rus orduları Fırat’tan Irak sınırına kadar 10 km derinlikte ortak devriyelerle denetimi sağlayacaktı.

TSK ve Rus orduları Fırat’tan Irak sınırına kadar 10 km derinlikte ortak devriye atacaklar...
TSK ve Rus orduları Fırat’tan Irak sınırına kadar 10 km derinlikte ortak devriye atacaklar...
Mehmetçiğin sadece Kamışlı’ya girmeyeceği taahhüt altına alınan mutabakat, PKK’lıların Fırat batısındaki Münbiç ve Tel Rıfat’tan da çıkmasını öngörüyordu.

Anlaşmanın hemen ardından Ayn el-Arab’a Münbiç’ten takviye güç sevk eden Kremlin, sonraki günlerde de çoğunluğu Çeçenlerden oluşan 300 kadar Turan Taburu üyesini Türkiye sınırına yolladı. Terör örgütünün Suriye’deki 1 numarası Mustafa Abdi ise (ya da Mazlum Kobani) hem defaatle telefonda görüştüğü ABD Başkanı Trump’tan Beyaz Saray daveti bekliyor hem de Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile telekonferans kanalıyla anlık görüşüyordu.

150 saatin sonunda PKK/PYD güçleri çekilmezse, Türk Silahlı Kuvvetleri operasyona kaldığı yerden devam edecek...
150 saatin sonunda PKK/PYD güçleri çekilmezse, Türk Silahlı Kuvvetleri operasyona kaldığı yerden devam edecek...

PKK/YPG’yi Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmaktan çekinmeyen Moskova’nın Ankara’ya verdiği taahhütlere uyup uymayacağını zaman gösterecek. 150 saatlik süre salı günü akşam saat 18.00’de dolacak. Ankara, teröristlerin rejim yahut başka kıyafetlerle bölgede kalmasına izin vermeyeceğini duyurdu. Rusya ile anlaşmaya binaen PKK’lılar 30 kilometre güneye inmedikleri takdirde sınır hattında hazır durumdaki zırhlı birlikler, savaş makinesini yeniden çalıştıracak. Buna Moskova’nın da bir itirazı -şimdilik- yok.

Fakat yaşadığımız coğrafyada gelişmelerin dakikalar içerisinde değişebileceğini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

PKK/PYD güçleri Türk Ordusu'nun çok özel silahlar kullandığını söyledi...
PKK/PYD güçleri Türk Ordusu'nun çok özel silahlar kullandığını söyledi...

Terörün yeraltı koridoru

Afrin’in PKK’dan temizlendiği Zeytin Dalı Harekâtı sonrası Amerikan karargâhlarının birinde muhtemeldir ki şu konuşma geçti:

  • - Türklerin geliştirdiği yeni nüfuz edici bombalar 2 metre kalınlığındaki güçlendirilmiş beton mevzileri delerek içeride patlıyor.

- Evet. TÜBİTAK’a soktuğumuz Gülenciler bile bu mühimmatın üretimini önleyemedi. Zaten biliyorsun, sonra da açığa çıkıp kovuldular.

  • - Cin şişeden çıktı ne yazık ki. Türkleri durdurmak şimdi çok zor. Yapamadıkları bir nükleer silah, bir savaş uçağı, ha bir de hipersonik araçlar kaldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içi ve yurt dışı operasyonlar da yerli üretim silahları tercih ediyor...
Türk Silahlı Kuvvetleri, yurt içi ve yurt dışı operasyonlar da yerli üretim silahları tercih ediyor...

- Ülkeden kaçmış Fetullah fedailerinin bize verdiği bilgiler TSK’nın elinde çok daha kritik teknolojiler bulunduğunu gösteriyor.

- Hadi dostum, bunları bizim proksimiz YPG’ye karşı mı kullanacaklar ki? Ne işe yaradıklarını gerçek bir savaş olmadan göremeyeceğiz. Şimdilik bu bilgiler doğrulanmamış varsayımlardan ibaret.

- Neyse vaktimizi boşa harcamayalım. Odaklan şu konuya. Kobani-Kamışlı hattında ne yapacağız? Afrin’de çuvalladık. İdlib’de beslediğimiz El-Kaide hücreleri de oraya müdahale etmemiz için yeterli olamadı. Amanoslar dersen… Türkler ormanlık alanı tamamen temizledi.

-Suriye elimizden kayıp gidiyor farkında mısın? NATO standardı tünel konsepti geride kaldı artık. Doktrin değişikliğine gitmek lazım.

- Toprağa yakın bir tüneli ne kadar kalın yaparsan yap, etkili olmuyor. Cephaneliklerin de yeraltı geçitlerinin de çok derinde olması lazım.

- Vietnam’dakiler gibi mi?

Cu Chi tünelleri, Vietnamlılar'ın işgale karşı durarak özellikle Amerikan askerlerini çılgına çevirdiği tünellerdir...
Cu Chi tünelleri, Vietnamlılar'ın işgale karşı durarak özellikle Amerikan askerlerini çılgına çevirdiği tünellerdir...


- Şu ünlü Cu Chi tünelleri… YPG’li dostlarımıza söyle, ezoterik Gülen’in Kapadokya’sına çevireceğiz Suriye kuzeyini.

- Derin olmalı.

- Betonu sert olmalı.

- NATO standardını boşver.

- Evet boşver.

- Kuzeydeki petrol bekçilerimize yeni bir isim takalım.

- Nedir o?

- Gimli!

- O neydi yahu?

- Yüzüklerin Efendisi’nde kayaları delen yeraltı cüceleri.

***

Barış Pınarı Harekâtı sonucu Tel Abyad ve Rasulayn’da tespit edilen tünellerin hikayesi belki de böyle başladı.

4 metre aşağı inildiğinde beton duvarlarla örüldüğü görülen tünelin girişi göze çarpıyor.
4 metre aşağı inildiğinde beton duvarlarla örüldüğü görülen tünelin girişi göze çarpıyor.

Mehmetçik ve Suriye Milli Ordusu’nca bulunan tüneller, iki ilçede toprak altının köstebek yuvasına çevrildiğini gözler önüne serdi. 10-15 metre derinlikteki kuyunun içinden yatay biçimde akıp giden koridorlar bazen ilçede bir apartmanın bodrum katına çıktı, bazen yarı yolda ikiye ayrılıp farklı istikametlere meylederek bir ucu Türkiye’ye bir ucu da kent dışındaki tepede hazırlanmış mevziye açıldı.

Oldukça karmaşık biçimde dizayn edilen PKK/YPG koridorları, Türkiye güneyinde bir kukla devletçik tasarlayanların son mühendislik harikası(!) oldu. Kilometrelerce uzanan bu tünellerin bazısı 3 metre yüksekliğe, 2,5 metre de genişliğe sahip...

Tünellerin içerisinde yüzlerce kişi koşabilir, isteyenler araçla bile gidebilir.
YPG/PKK, tünelleri olası askeri harekatlara karşı direnme, sızma ve ani saldırı amacıyla kazmış...
YPG/PKK, tünelleri olası askeri harekatlara karşı direnme, sızma ve ani saldırı amacıyla kazmış...

HER YER AYRI TUZAK

Örümcek ağının tam olarak nerede başlayıp nerede bittiği bilinmiyor. Rasulayn’da bir ucu belediye binasına çıkan beton tünellerden bazılarının Ceylanpınar’a gittiği saptandı. Tel Abyad’dan bir kısmı Akçakale’ye uzanan ince mağaraların çoğuna ise hiç girilmedi.

Çünkü aldıkları uzman desteğiyle sofistike tünel sistemi kuran PKK’lılar, neredeyse her kavşağa ve her dehlize bir tuzak yerleştirmişti. Bulunan tünellerin çoğu, giriş kısımları tahrip edilerek kapatıldı.

Çünkü olası bir patlamada her iki ilçedeki evlerden pek çoğunun yıkılabileceği söyleniyor.

Zira teröristler, sivilleri canlı kalkan yaparak mevzilenmeyi düşündüğü evlerde bir de dehliz bırakmış.

Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD her türlü hileye başvuruyor... Bunların sonuncusu ise bir bidona yerleştirilmiş bombayı, ayağına bot giydirilmiş ceset görünümlü mankenin yanına yerleştirdikleri oldu...
Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD her türlü hileye başvuruyor... Bunların sonuncusu ise bir bidona yerleştirilmiş bombayı, ayağına bot giydirilmiş ceset görünümlü mankenin yanına yerleştirdikleri oldu...

Dehlizler, kısa bir yürüyüşün ardından birbirine bağlanıp hastaneye açılıyor. Rasulayn’daki hastanede tespit edilen tünel, teröristlerin Türkiye’nin ABD’ye verdiği 120 saat süresince yeraltındaki çeşitli noktalardan gelerek burada buluştuğunu, daha sonra camları siyah filmle kaplı Kızılhaç ambulanslarına binerek ablukadan çıktığını gösteriyor. İleri teknoloji ürünü tuzaklarla donatılan yeraltı labirenti, bomba imha uzmanlarını bir süre daha uğraştıracak gibi görünüyor.

İTİRAFIM VAR!

Bugüne kadar YPG’nin PKK olduğunu anlatamayan Türkiye, Barış Pınarı Harekâtı’yla sahadaki gücünü ortaya koyunca herkesin kafası berraklaştı. Görülmek istenmeyen görüldü, anlaşılmak istenmeyen anlaşıldı. Peşisıra itiraflar ve eleştiriler de gelmeye başladı.

Michael Doran, "PKK Türkiye'yi bölmek istiyor" dedi...
Michael Doran, "PKK Türkiye'yi bölmek istiyor" dedi...


En son Hudson Enstitüsünün Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Michael Doran Washington’ın Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik politikasını eleştirerek kafasının berraklığını ortaya serdi. ABD’li uzman Doran, ABD’nin PKK ile ilişkilerini eleştirerek “PKK bir terör örgütüdür ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütleri listesindedir. Türkiye’yi Kürtler ve Türkler arasında bölmek istiyor. Biz PKK ile müttefiklik ilişkisi kurarak Türkiye’yle çatışma sürecine girmiş olduk” dedi.

Aynı zamanda Pentagon eski müsteşarı olan Doran’ın sözleri bir itiraf niteliği de taşıyordu. Doran, bu karışıklığın meydana gelmesinde çok büyük bir rol oynadıklarını söyleyerek, Obama yönetimini de suçladı. Yeniden iyi ve verimli ilişkiler kurmanın önemine dikkat çeken Doran, bunu da Türkiye’nin şartları üzerinden yapmak gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Herkes biliyor ki er ya da geç biz gideceğiz. Türkiye sonsuza dek orada olacak ve Türkler de bunu gayet iyi biliyor.”

Araştırmacı Amanda Sloat, Amerika'nın YPG politikasını eleştirerek "bir saatli bomba gibi" ifadesini kullanmıştı...
Araştırmacı Amanda Sloat, Amerika'nın YPG politikasını eleştirerek "bir saatli bomba gibi" ifadesini kullanmıştı...

SAATLİ BOMBA PATLADI

Paneldeki bir başka konuşmacı olan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski müsteşarı ve eski general Mark Kimmit de Suriye misyonunun başlangıçtaki amacından saptığına dikkat çekti.

Brooking Enstitüsü Araştırmacılarından Amanda Sloat ise Türkiye’nin Suriye’ye Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmasının ardından, “2014’te Barack Obama döneminde başladığından bu yana Suriyeli Kürtlerin bir grubu olan YPG’ye yardım etme politikası, bir saatli bomba gibi” değerlendirmesinde bulunmuştu.

ABD her fırsatta YPG'li teröristlere destek verdiği herkes tarafından bilinmekte.
ABD her fırsatta YPG'li teröristlere destek verdiği herkes tarafından bilinmekte.

Sloat, Washington Post gazetesi için kaleme aldığı makalede, terör örgütü YPG/PKK’yı işaret ederek “ABD, Türkiye’nin Suriyedeki PKK’lı Kürt kuvvetler hakkındaki endişelerini hafife aldı. Bu artık devam edemezdi” ifadelerine yer verdi.

Sloat, ABD’nin YPG’yi terör örgütü olarak tanımadığına işaret ederek, “Ancak (YPG ve PKK arasında) sahadaki bağlar açıkça ortadaydı. YPG Rakka’da DEAŞ’ı yendikten sonra, PKK’nın kurucusu olarak tutuklu olan Abdullah Öcalan posterleri açtı” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki PKK/YPG teröristlerine verdiği desteği çok sert bir dille eleştiren isim: Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham
ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki PKK/YPG teröristlerine verdiği desteği çok sert bir dille eleştiren isim: Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın Trump’ın kararını eleştiren önde gelen isimlerden biri olduğuna dikkati çeken Sloat, “Graham de 2016’da senatoda yapılan bir oturumda Suriye’deki PKK/YPG’li Kürtler ile ortaklık kurmanın ‘dünyadaki en aptalca fikir’ olduğunu savunmuş ve Türkiye’nin endişelerini paylaşmıştı” dedi.

Eski Başbakan yardımcısı Sigmar Gabriel ise "Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın YPG'yi kullandığını" söyledi...
Eski Başbakan yardımcısı Sigmar Gabriel ise "Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın YPG'yi kullandığını" söyledi...

ERDOĞAN SÖYLEMİŞTİ

Öte yandan Alman televizyon kanalı ZDF’ye çıkan dönemin eski Başbakan yardımcısı Sigmar Gabriel’den de bir itiraf geldi. PKK ve Almanya’daki faaliyetleri hakkında çok önemli açıklamalarda bulunan Gabriel, “Suriye’de savaş çıktığında, o dönemin başbakanı, Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Suriye’de uçuş yasağını getirmeliyiz yoksa Esad halkını bombalayacak’ demişti. Bunu yapamayız diyen ilk Avrupa ve Almanya idi” ifadelerini kullandı.

Geçmişte Avrupalıların her zaman Amerikalılara, Türkiye sınırında PKK’nın kontrol ettiği bir bölgesel devlete izin verilmemesi konusunda dikkatli olunmasını söylediğini hatırlatan Gabriel, “Çünkü Türkiye buna, orayı kim yönetirse yönetsin, izin vermez” dedi. Gabriel, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın bunu farklı gördüğünü ve PKK’nın bir kolu olan YPG’yi kullandığını belirtti.

Terör örgütü PKK’nın Almanya’da yasak olmasının sebebini ise Türkiye’de suç işlediği için değil, Almanya’da şantajla para toplama, silah ticareti ve uyuşturucu ticareti yaptığı için yasaklandığını söyledi.