Seçmen utandığı için Erdoğan’a oy vereceğini söylememiş!: Utanmaz anketçi!

Utanmaz anketçi!
Utanmaz anketçi!

Gerçekten çok klişe bir laftır ama doğrudur: Türkiye’de kritik olmayan seçim yoktur. 14 Mayıs seçimleri de en kritikler arasında yerini lâyıkıyla aldı. Özellikle gün aşırı açıklanan anketler ile sosyal medya ve halktan kopuk asosyal medya aparatları zoruyla seçmen üzerine ağır bir baskı kuruldu. Televizyon kumandaları ve telefon ekranları adeta ikna odalarına açılan kapıların anahtarı rolünü oynadı.

AK Parti’nin kurulmasından birkaç yıl önce Türkiye’de dindar Müslümanlara, cunta ve siyasî destekçileri tarafından büyük bir travma yaşatıldı. Sindirildi, susturuldu. Tezgâhlanan aşağılık hâdiselerle insanlar öyle köşeye sıkıştı ki çoğu kimse artık siyasi fikrini açıklamak bir yana dinî emir ve nehiyleri bile gizliden uygulamak zorunda kaldı.

Sessiz yığınlar

Sağ görüşlü insanlara, 28 Şubat döneminde yapılan ağır hakaretler, tacizler ve eziyetler yapanın yanında kâr kalıyordu. Dolayısıyla yapan da şiddetini artırma cüretini kendinde buluyordu. Sesini duyurmak isteyenin boğazı sıkıldığı bu dönemde, Recep Tayyip Erdoğan meydanlara çıkıp “Biz sessiz yığınların sesiyiz” dedi. O gün sağ, muhafazakâr, milliyetçi seçmenin halini en iyi anlatacak tamlama tam da buydu: Sessiz yığınlar!

Kimlikler gizleniyor

AK Parti iktidarıyla geçen uzun yıllar boyunca Erdoğan, tüm gücüyle hâlâ travmayı üstünden tam mânâsıyla atamayan sessiz yığınların sesi olmaya çalıştı. Ancak bu durum 15 Temmuz 2016’daki işgal ve iç savaş girişiminden sonra epey değişti. Sessiz yığınlar en yüksek nidalarla meydanlara akın etti. Haftalarca da o meydanları terk etmedi. Çoğu insan tanıdıklarının siyasî görüşünü o zor günlerde öğrendi. Çünkü sağ seçmen işçi olduğu fabrikada, memur olduğu dairede, okuduğu okulda, gittiği hastanede 28 Şubat sürecinde gördüğü baskıyı tekrar yaşamamak için kimliğini gizliyordu.

Bugün bile hâlâ bastırabilen utanmazca bastırıyor. Bakın taptaze bir örnek; namazını ortalık yerde kılmaması tembihlenmiş!

28 Şubat’ın gözle görünür tüm izleri birer birer silinirken, zihniyeti hâlâ taptaze duruyor. Bu seçimden sonra ortaya çıkan vicdanları yaralayan bir örnek de şöyle:

Dedik ya bırakın siyasi görüşünü açıkça söylemeyi, Allah’ın emirleri konusunda bile insanlara eziyet ettiler.

14 Mayıs seçimlerinin ilk turunda Erdoğan’a, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerden rekor oranda oy çıkınca bu zihniyet deyim yerindeyse kudurdu.
14 Mayıs seçimlerinin ilk turunda Erdoğan’a, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerden rekor oranda oy çıkınca bu zihniyet deyim yerindeyse kudurdu.
14 Mayıs seçimlerinin ilk turunda Erdoğan’a, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerden rekor oranda oy çıkınca bu zihniyet deyim yerindeyse kudurdu.
14 Mayıs seçimlerinin ilk turunda Erdoğan’a, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerden rekor oranda oy çıkınca bu zihniyet deyim yerindeyse kudurdu.

Asrın hakareti

14 Mayıs seçimlerinin ilk turunda Erdoğan’a, 6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen illerden rekor oranda oy çıkınca bu zihniyet deyim yerindeyse kudurdu. Ağza alınmayacak türlü hakaretler edildi. Sol partilere oy vermedikleri için depremzedeler de bu hakaretlerin en ağırlarına mâruz kaldı.

Bir kısım CHP’liler ettikleri yardımı haram etme yarışını sürdürürken, kimisi kiraladıkları evlerden çıkarmaya, kiralarına zam yapmaya girişti. CHP’li Tekirdağ Belediyesi de şehirdeki otellerde konaklayan depremzedeleri tahliye etti. Çünkü bu insanlar onlara göre utanılacak bir iş yapmışlardı.

‘Sağcılık ayıptır’

14 Mayıs’ta yüzde 2’nin altında oy alan TİP’in başkanı bakın seçimlerden önce ne diyor?

“Türkiye’de siz kendisine ‘sağcıyım’ diyen birini gördünüz mü? Türkiye’de bütün sağcılara git sor şöyle konuşur. Bize sağcı derler ama biz aslında milliyetçiyiz. Bize sağcı derler ama biz aslında muhafazakârız. Bize sağcı derler ama biz aslında şuyuz. Türkiye’de sağcılık ayıp bir şey arkadaşlar. En ilerisi Süleyman Demirel’dir. O da biz merkez sağcıyız der. Sağcıyız diyen bir tane insan yok Türkiye’de. Sorun etrafınıza sokağa çıkın bakın. Sağcılık ayıptır Türkiye'de. Ama solcular, sayısı az, düşman çok önemli değil. ‘Biz solcuyuz’ diye gezeriz ortalıkta. Ayıp değildir utanmayız kimliğimizden çünkü. Dolayısıyla Türkiye aslında soldur.”

Seçim sonuçlarına göre Türkiye’nin 4’te 3’ü sağ partilere oy vermesine rağmen sağcı olmak bu ülkede niye ayıp?

  • - Tarlada yetişen soğan yerine “görmemiş” gibi TOGG’a sarıldığı için mi?
  • - PKK cenazeleri yerine şehit cenazelerinde saf tuttuğu için mi?
  • - Zâten hırsını tam olarak alamadıkları FETÖ’cülerin, hükümet değişirse yeniden baş tacı edileceğini düşündükleri için mi?
  • - Doları sabit tutup faizi düşüren hükümetini takdir ettiği için mi?
  • - Belâ, felaket eksik olmayan ülkede beli zaten bükük vatandaşa “oh” çekenlerin iktidar olurlarsa elinde avucundakileri de kaybetme korkusu yaşadıkları için mi?

Gezi’den beri gazlanan seçmen

Seçimden önce çarşaf çarşaf anket açıklayanların hepsi çuvalladı. ‘Az daha dayanın Erdoğan gidiyor’ diye Gezi’den beri gazlanan seçmen bir kez daha hüsrana uğradı. Araştırma şirketleri bol keseden aldıkları paralarla mutlu, partiler savurabilecekleri yalanlar buldukları için mutlu, seçmenleri zaten çok mutlu. Hepsi birbirine elleriyle kalp işareti yapıyor. Sonra seçim oluyor, bitiyor, kavga başlıyor.

-Eee yine gitmedi?

“Utangaç sağ seçmen”

Bu sefer ithal bir bahane bulmuşlar. İngiltere’de Brexit sırasında, efendim Amerika’da Trump seçimleri sırasında bir kısım seçmen, anketçilere kazık atmışmış! Bunlara da “Utangaç sağ seçmen” deniyormuş.

-Eee…

İşte bu seçimde de Erdoğan’a oy veren “utanmazlar” utanmış da anketçilere “Biz, Erdoğan’a oy vereceğiz” diyememişler. Ondan böyle olmuş.

‘Seçmen ara ara kendini gizliyor’

Epeydir ortalıkta görünmeyen ünlü anketçi Adil Gür de bu seçimden sonra konuşmaya başladı. “Biz sonucu bildik” dedi. Ama onların bildiğini anket yayınlamadığı için kimse bilemedi. Ona göre de Türkiye’de ara ara utangaç sağ seçmen görünüyormuş. Şöyle diyor Gür: “Evet zaman zaman seçmenlerin gizlendiği saklandığı oluyor.

Örneğin 28 Şubat sürecinde Refah Partisi seçmeni kendisini gizliyordu. Veya Türkiye'de terör olaylarının arttığı sınıra yakın illerde karakol baskınlarının olduğu dönemlerde HDP seçmeninin kendisini gizlediği oluyordu.”

“Asıl utanması gerekenler hayâsızca bastırdığı için seçmen siniyordu” demiyor da “utangaç sağ seçmen” diyor.

“Anketi tam yapamadık” itirafı

Müşterilerine, “Amerika’dan destek almışsınız, İngiltere’den destek almışsınız, Economist sizin için kapak yapmış, PKK elebaşıları her gün tiktoktan sizin için yayın yapmış, 6’lı 7’li masalar kurmuşsunuz. Ama olmamış. Cumhur seçmeni sizi biçmiş! Anketçinin günahı ne?” diyemedikleri için “utangaç sağ seçmen” yalanına sığınan anketçiler bir yana, yine de bazıları çıkıp itiraf etti: “Tamam, biz gidip usulünce anket yapmadık. Gavurlar, Computer-Aided Telephone Interview diye bir şey icat etmiş, biz de onunla yolumuzu buluyoruz” mealinde konuştu.

Onlardan biri de Kılıçdaroğlu’nu yüzde 51 seviyesinde gösteren MAK araştırma şirketinin sahibi Mehmet Ali Kulat’tı. Habertürk yayınında konuşan Kulat, özellikle deprem bölgesi ile ilgili iyi bir çalışma yapamadıklarının gözüktüğünü söyledi.

Kulat, tahminlerinde yanılan diğer bazı kamuoyu araştırma şirketlerinin de benzer bir hataya düştüklerini savundu: “Anket çalışmasını yüz yüze yapamadık. Daha çok telefonla o bölgeye yönelik çalışma yapıldı. Depremin yansımalarının o bölgede seçmen davranışına nasıl etki ettiğini göremedik. Deprem bölgesi istikrara oy verdi. 'Benim evimi Erdoğan yapar' dedi.”

Erdoğan: Anketlere değil meydanlara inanıyorum

Halkın cevabını sandıkta oy olarak verdiği anketçilere Erdoğan’ın yanıtı da ağır oldu:

"Bu anketçiler de o pazardan nasibini almak için yalan da olsa dolan da olsa her yere bir pazarlama yapmak suretiyle partileri şöyle koltukların altına alarak, oradan maişetlerini temin etme yoluna gittiler. Ben arkadaşlarıma yine söyledim. Dedim, 'Ben bunların hiçbirine inanmıyorum. Ben meydanlara inanıyorum. Meydanların dili benim için en önemli ankettir ve en iyi anketi millet sandıkta yapacak.' demiştim. Milletimiz hizmet ve eser siyasetinin en iyi hakemidir. CHP, anketlerin partisi olmuştur. Biz ise sandığın partisi olduk. Biz, hakikatin tarafıyız, CHP ise yalanın tarafıdır."