Şehirden kaçıp köye yerleşmenin maliyeti

Sosyal medyada en çok izlenen kanallar arasına köy hayatını, şehirden köye yerleşenlerin tecrübelerini anlatanlar da girdi. Her biri aylık yüz milyonlarca kez izlenen videolar arasında başarı hikâyeleri kadar, hayalleri yıkılan, tutunamayan insanlar da anlatılıyor.
Bazıları anadan babadan köylü ve köyde arazileri ve hatta evleri bile var. Bunlar şanslı azınlık. Adaptasyon sorunu en az olanlar. Bazıları zaten varlıklı olup, hayallerindeki köy yaşamını inşa edip gurur duyanlar. Bunlar istese şehirde de konforlu bir şekilde yaşayabilecek olan daha da azınlık bir kitle. Ama çoğunluk şehirde tutunamayan alt gelir grubu insanlar, tek geliri emekli aylığı olan kişiler. Bu kişilerin zaten İstanbul ve benzeri büyük şehirlerde geçirdiği her gün onlar için adeta bir işkence olduğu için son çare olarak köye yerleşiyorlar.
Köyde yaşamak ucuz değil

Mecburiyetin doğurduğu umudun peşine düşen bu insanlar köylere yerleşerek tarımdan hayvancılığa, e-ticaretten uzaktan beyaz yakalı işlerini sürdürmeye kadar çalışıp, yaşamak için çabalıyorlar. Ancak sanıldığı gibi köyde yaşamak o kadar da ucuz değil. Başta yaşayacak bir ev ve tarım yapacak bir arazi gerekiyor.
Burada önümüze iki yol çıkıyor, ya kiralamak ya da satın almak. Ancak kiralamak seçeneği arazi için kolay ve ucuz bir yöntem olarak görünse de köyde oturabileceğiniz kiralık bir ev bulmak pek mümkün değil. O yüzden ikinci yöntem satın almak daha öne çıkıyor.
Sadece tarım yapacak arazi almak yetmiyor, bir de köy evi almak ya da imarlı bir arsaya ev yaptırmak gerekiyor. Çünkü tarım arazilerine konut yapılamaz. Burada yeni bir sorun önümüze çıkıyor. O da köylerde herkese yetecek kadar imarlı arazinin olmaması.
Evler küçülüyor, aileler küçülüyor

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki imar olmayan bir yere ev yapamazsınız. “Karavan, tekerlekli tiny house gibi bir çözüm bulurum” derseniz iyice küçülen evlerden daha da küçüklerine geçtikçe ailelerin de küçüldüğü istatistikî bir veri.
Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER), Nisan ayında İstanbul’un konut ihtiyacını tespit etmek için bir araştırma yaptı. Raporda ‘Haneler ve demografik yapı değişiyor’ vurgusu dikkat çekti. İstanbul’da 2012 yılında 3.57 kişi olan ortalama hane halkı sayısının 2024’te 3.13’e ve 2034’te ise 2.68’e kadar gerileyeceği ve ayrıca tek kişilik hanelerin oranının yüzde 17’den yüzde 21’e çıkacağı belirtildi.
Kaçak yapılara gelen ceza ve yıkım kararları göz önüne alındığında normal yollardan köye yerleşmenin hesabını yapmak gerekiyor.

Maliyet hesabı
Örneğin, “Ayvalık civarında bir köye yerleşip geçimimi tarımdan sağlayacağım” diyen birinin en düşük yatırım maliyetini sarı sitedeki ilanlardan yola çıkarak hesaplayalım.
Denize yakın yerler ateş pahası olduğu için biraz uzakta bir köyden 5 dönüm zeytinlik 4 milyon TL.
En ucuz tadilat yapılabilecek köy evi 2 milyon 250 bin TL. Tadilat masrafları 750 bin ile 1 milyon 500 bin TL arasında değişiyor.

Araziye fidan dikim-bakım masrafı 50-100 bin TL, ikinci el traktör ekipman 300-600 bin TL, organik gübre 20-50 bin arası, damla sulama 60-150 bin arası, 20-30 tavuk, 3-5 keçi, basit ahır ve kümes için ortalama 200 bin. Sera, soğuk hava deposu, güneş paneli gibi yatırımlar yapılacaksa bunlar da 750 bin ile 1 milyon 500 bin TL arasında değişir.
Bu fiyatlar üretim yapılacak ürüne, yere, kapasiteye göre değişmekle beraber, Ayvalık'ın bir köyünde geçimini tarımdan sağlamak ve hayatını kırda sürdürmeye başlamak için günümüz şartlarında en az 8-10 milyon TL gibi bir paraya ihtiyaç var.
Ancak bu gözünüzü korkutmamalı. Nihayetinde Ayvalık gibi şöhretli bir yerden söz ediyoruz. Bu rakamların 1-2 milyona kadar gerileyebilecek yerler olduğunu da gözardı etmemek gerek.
Köy pahalı da kasabada oturmak ucuz mu?
Eskiden İstanbul'da yaşayanlar, Anadolu'ya yerleşsem yarı fiyatına iki katı büyüklüğünde evde otururum derdi. Haklılık payı da vardı. Ancak günümüzde çoğu şehir merkezindeki konut ve kira fiyatları İstanbul'la yarışıyor.
Ünlü gayrimenkul değerleme şirketinin güncel verilerine göre Muğla genelinde konut fiyatları metrekaresi 34.483 - 166.667 TL arasında değişiyor.
Ordu’da 17.074 - 41.667 TL
Kırklareli’nde 18.861 - 49.572 TL
İstanbul’da ise fiyatlar 24.211 - 130.398 TL arasında.

Öyle Esenyurt’ta sahip olduğunuz küçük bir daireyi satıp, Anadolu’da bir köyde ev, arsa alabileceğinizi düşünüyorsanız baştan söyleyelim, bazı yerlerde ahır bile bulamayabilirsiniz. Ancak bu nereyi tercih ettiğinizle de ilişkili bir durum. Aksine Esenyurt’taki bir dairenizle bir kaç daire, bağ-bahçe alabilecek imkânlar da yok değil.
Bodrum, Florida’ya karşı
İnternette son zamanlarda bolca görmüşsünüzdür. Amerika'daki müstakil bir evin fiyatı ile İstanbul’un kenar mahallesindeki bir dairenin fiyatının karşılaştırıldığı paylaşımları. Mizahi gibi görünse de acı bir tabloyu göz önüne seriyor. Yakın zamanda Dubai'deki bir evle İstanbul'daki bir evin fiyatını karşılaştıran bir paylaşım bile vardı. Çokça konuşuldu.
İstanbul ya da başka bir şehrimiz bahsi geçen şehirlerden ucuz olmalı biz kimiz ki ezikliği değil kastımız tabii ki. Ancak karşılaştırma yapılan evlerin büyüklüğü, inşa kalitesi, konumunun sağladığı hayat standardı bizdeki evlerde yok. Öte yandan yabancı TV kanallarından alınan meşhur emlak programlarını siz de izlemişsinizdir. Bir müteahhit 10 birime mâl ettiği evi sadece yüzde 5 ile yüzde 10 arasında bir kârla satıyor. Peki, bizde olsa ‘bu ev kaç katına satılırdı’ diye düşünmeden edemiyor insan.

ABD'nin meşhur tatil şehri Florida’da saray yavrusu bir evin fiyatı ortalama 7 milyon dolar, benzer bir villanın Bodrum’daki fiyatı ise neredeyse iki katı. Satınalma gücüne göre Türkiye'deki konutun çok daha ucuz olması beklenirken maalesef tam tersi. Düne kadar dönümü 5-10 bine satılan köydeki tarlalar artık denize ve şehre yakınlığına göre milyon TL'den başlıyor olabilir. Özellikle korona dalaveresi ve ardından gelen enflasyonist dönem pek çok şeyi gerçeklikten kopardı.
Denizden ve yerleşim yerinden uzaklaştıkça fiyat alınabilir rakamlara gelse de kuş uçmaz kervan geçmez bir doğada şehirden göçen birinin yaşaması her zaman mümkün olmayabilir. Yol, temiz su, internet gibi ihtiyaçları buralarda karşılamak bazen güç olabilir. Bütün bunları baştan hesaplamak gerek. Diğer yandan merkeze çok uzak konumdaki yerlerde yaşlılar için sağlık hizmetlerine, çocuklar için okula erişmek de başka bir mesele. Ama bu sizin için çoğu zaman dert olamayabilir. Binlerce yıldır o bölgede yaşayan insanların bile yerleşmediği yerleri, “dağ manzaralı tabiatla iç içe” diye millete yutturmaya çalışanlara da dikkat etmeli. Bir yatırımcı için buralar cazip olabilir ama dar gelirli kimseler için aynı durum geçerli değildir.

Bu durumda birdenbire kalkıp köye yerleşmeye çalışmak, o parayı bulabilseniz bile milyonlarca lira masraf edip başarısız olma riskine girmeden iyi hesap yapılmalı. Ancak doğru yolu gösteren bir pencere de önümüzde. Yapılacak şey hâlâ şehre katlanacak gücünüz varken gelecek planlarınızı gerçekleştirebileceğiniz bir köyden gücünüz yettiğince imara yakın yerlerden tarla alıp uygun zamanı beklemek. Şansınız yaver giderse sizin, olmazsa çocuklarınızın hayatı bu şekilde kurtulabilir.
Bazı cümlelerimiz köy hayatını zorlaştırıcı gibi gelebilir. Amacımız kırın cazibesini yok etmek değil, tedbirli olmak ve iyi hesap yapmaya sevk etmek içindir. Köy hayatının her zaman tozpembe olmadığını akıldan çıkarmamalı.