Şehrin içinde ‘kanton’ kurdular bölücü örgütün Halep’te ne işi var?

Şehrin içinde ‘kanton’ kurdular bölücü örgütün Halep’te ne işi var?
Şehrin içinde ‘kanton’ kurdular bölücü örgütün Halep’te ne işi var?

Ana yolda kontrol noktaları mevcut. Zaten iki mahalleyi şehirden tamamen izole etmek mümkün değil. Halep şehir merkezine inmek isteyen terör unsurları sivil görüntü vermek kaydıyla bunu rahatça yapabilir. Gizli tünel kazmalarının amacı ise belli: Günü geldiğinde kontrol noktalarına yakalanmadan silahlı gruplar hâlinde şehir merkezine sızıp baskınlar yapabilmek, hatta gerektiğinde şehir merkezini bile ele geçirebilmek. Yani onlar her hâlükârda Halep’in cadde ve sokaklarına girebilirken, sıradan bir Haleplinin bölücü örgütün elinde tuttuğu yere girebilmesi hiç de kolay değil. Çünkü burası merkezi otoritenin bile giremediği bir “kurtarılmış bölge”. Sağlam referanslarınız yoksa oraya girmeye çalışmak, başınızı durup dururken belâya sokmak demek. Kim, niye böyle bir macerayı göze alsın ki? Yani Halep’te şehir içinde şehir, hatta bırakın şehri küçük bir devletçik mevcut. Bugün gizli tünel kazanlar, yarın düşman gördükleri herkesin mezarını çok rahat kazabilir.

Tam da bu yazı kaleme alınırken yerel bir kaynaktan şöyle bir haber düştü:

“SDG kontrolü altındaki Halep'in Eşrefiye mahallesine giden yol açıldı ve çevredeki tüm bariyerler kaldırıldı. Geçiş kontrol noktasında, Halep iç güvenlik güçleri ile Asayiş arasında ortak kontrol noktası tekrar faaliyete geçti.”

Ne olmuştu?

Şeyh Maksud ile Tarık bin Ziyad Parkı arasındaki mesafe yaklaşık 2 kilometre. Tarık bin Ziyad Parkı ile Halep kalesi arasındaki mesafe ise 3 buçuk kilometre. Bu mesafeler bize ne söylüyor? Bölücü örgütün yuvalandığı Şeyh Maksud ile Eşrefiye mahalleleri Halep şehir merkezinin tam dibinde yer alıyor. Yaklaşık 10 kilometrekare bir alana yayılmış iki mahallenin nüfusu 60-70 bin civarında ve çoğunluğu bölücülere destek veren Kürtlerden oluşuyor.
Şeyh Maksud ile Tarık bin Ziyad Parkı arasındaki mesafe yaklaşık 2 kilometre. Tarık bin Ziyad Parkı ile Halep kalesi arasındaki mesafe ise 3 buçuk kilometre. Bu mesafeler bize ne söylüyor? Bölücü örgütün yuvalandığı Şeyh Maksud ile Eşrefiye mahalleleri Halep şehir merkezinin tam dibinde yer alıyor. Yaklaşık 10 kilometrekare bir alana yayılmış iki mahallenin nüfusu 60-70 bin civarında ve çoğunluğu bölücülere destek veren Kürtlerden oluşuyor.

Ekim ayı başlarında bölücü örgütün 10 yıldır elinde tuttuğu Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerini aşıp, Suriye hükümetinin kontrolündeki Tarık bin Ziyad Parkı’na uzanan bir gizli tünel açığa çıkmış, bunun üzerine merkezi hükümet bu iki mahalleye giden yolları kapatmıştı. Gizli bir tünel üzerinden şehir merkezine sızma planı ifşa olan örgütün buna karşılığı kurşun yağdırmak olunca Halep şehir merkezi uzun zaman sonra ilk kez silahlı çatışmalara sahne olmuştu.

Şeyh Maksud ile Tarık bin Ziyad Parkı arasındaki mesafe yaklaşık 2 kilometre. Tarık bin Ziyad Parkı ile Halep kalesi arasındaki mesafe ise 3 buçuk kilometre. Bu mesafeler bize ne söylüyor? Bölücü örgütün yuvalandığı Şeyh Maksud ile Eşrefiye mahalleleri Halep şehir merkezinin tam dibinde yer alıyor. Yaklaşık 10 kilometrekare bir alana yayılmış iki mahallenin nüfusu 60-70 bin civarında ve çoğunluğu bölücülere destek veren Kürtlerden oluşuyor.

Ana yolda kontrol noktaları mevcut. Zaten iki mahalleyi şehirden tamamen izole etmek mümkün değil. Halep şehir merkezine inmek isteyen terör unsurları sivil görüntü vermek kaydıyla bunu rahatça yapabilir. Gizli tünel kazmalarının amacı ise belli: Günü geldiğinde kontrol noktalarına yakalanmadan silahlı gruplar halinde şehir merkezine sızıp baskınlar yapabilmek, hatta gerektiğinde şehir merkezini bile ele geçirebilmek.

Yani onlar her hâlükârda Halep’in cadde ve sokaklarına girebilirken, sıradan bir Haleplinin bölücü örgütün elinde tuttuğu yere girebilmesi hiç de kolay değil. Çünkü burası merkezi otoritenin bile giremediği bir “kurtarılmış bölge”. Sağlam referanslarınız yoksa oraya girmeye çalışmak, başınızı durup dururken belâya sokmak demek. Kim, niye böyle bir macerayı göze alsın ki? Yani Halep’te şehir içinde şehir, hatta bırakın şehri küçük bir devletçik mevcut. Bugün gizli tünel kazanlar, yarın düşman gördükleri herkesin mezarını çok rahat kazabilir.

Esed bile dokunamadı

Bölücü örgütün bu iki mahalledeki mazisini 2015 yılına bağlayanlar yanılıyor. Örgüt, o yıl ÖSO’nun şehirden çekilmesiyle hâkimiyetini pekiştirip kontrolü eline aldı ama bölücü fikirlerin burada uzun yıllardır mayası her daim vardı. Esed rejiminin devrim öncesindeki müthiş baskısı bu mayanın kamusal alanda görünürlüğünü kısıtlıyordu. Ne zamanki Suriye devrimi kıvılcım aldı, Esed rejiminin yalpalamasıyla bölücülük fikri kuvveden fiile geçti ve 2012 yılında burada kontrolü ele geçirmeye başladı. Bu dönemde ÖSO ile çatışmalar hiç eksik olmadı.

Rusların havadan, İran ve vekil güçlerinin karadan desteğiyle 2016 sonlarında şehri ele geçiren Esed rejimi, sivil halkı kuşatma boyunca aç ve susuz bırakmakla kalmadı, ele geçirdiği mevzilerde katliamlar yaptı. Fırsatını bulan herkes şehirden kaçmak zorunda kalınca Halep hayalet şehre dönüştü. Şehirdeki Sünni nüfusu adeta biçen Esed rejimi, bölücü örgütün elindeki iki mahalleye elini bile sürmedi. Böylece Halep’in orta yerindeki bölücü tehdit adeta onaylanmış oldu.
Rusların havadan, İran ve vekil güçlerinin karadan desteğiyle 2016 sonlarında şehri ele geçiren Esed rejimi, sivil halkı kuşatma boyunca aç ve susuz bırakmakla kalmadı, ele geçirdiği mevzilerde katliamlar yaptı. Fırsatını bulan herkes şehirden kaçmak zorunda kalınca Halep hayalet şehre dönüştü. Şehirdeki Sünni nüfusu adeta biçen Esed rejimi, bölücü örgütün elindeki iki mahalleye elini bile sürmedi. Böylece Halep’in orta yerindeki bölücü tehdit adeta onaylanmış oldu.

Rusların havadan, İran ve vekil güçlerinin karadan desteğiyle 2016 sonlarında şehri ele geçiren Esed rejimi, sivil halkı kuşatma boyunca aç ve susuz bırakmakla kalmadı, ele geçirdiği mevzilerde katliamlar yaptı. Fırsatını bulan herkes şehirden kaçmak zorunda kalınca Halep hayalet şehre dönüştü. Şehirdeki Sünni nüfusu adeta biçen Esed rejimi, bölücü örgütün elindeki iki mahalleye elini bile sürmedi. Böylece Halep’in orta yerindeki bölücü tehdit adeta onaylanmış oldu.

2011 öncesinde Kürtlere kimlik vermeye bile nazlanan Esed’in bu onayı içine sinerek vermediği ortada. Suriye’de yüz binlerce Sünni Müslümanı gözünü kırpmadan boğazlayan Rusya ve İran’ın, ne bir ABD askerine ne de ABD’nin yatırım yaptığı bölücü terör örgütüne zarar vermediğini, dolayısıyla ABD ile aynı plana (Türkiye’yi bölücü terör ile çevreleme planına) sadık kaldıklarını biliyoruz. İşte o yüzden Esed yutkunarak da olsa kendisini aşan bu plana sesini çıkaramadı. Halep’in içinde bir “bölücü kanton”un varlığına sessiz kaldı. Kimi zaman homurdansa da aynı bölücülerin ülkesinin yüzde 40’ını işgalinde sessiz kaldığı gibi.

Nitekim bir keresinde şöyle homurdanmıştı: “Örgütün elinde tuttuğu topraklarda Kürt nüfus yüzde 30 bile değil. Oralar Arap toprağı.”

Orası çoktan alınmalıydı

Suriye devrimi başladığında ideolojik olarak kendisiyle yakın bir çizgide bulunan bölücü örgüte yol verip muhalifleri zora sokacağını sanması Esed için bir hesap hatasıydı. Bu hata, ABD’nin BOP iştahıyla birleşince bölücü örgütün Kuzey Suriye’de ilerlemesi kaçınılmaz oldu ve bugünlere gelindi. Kendisini bir müddet daha denklemde tutan Rusya ve İran’ın bu konuda ABD’ye eşlik etmesi de hesapta yoktu ama öyle oldu.

Halep’i tehdit eden bölücü kantona Esed’in gücü yetmedi, belki de bir diyet ödedi. Orası bizi ilgilendirmiyor. Fakat yeni yönetimin Halep’i ele geçirip başkent Şam’a yürümeden önce bu işi bitirmesi gerekiyordu. Bunun niye gerçekleşmediği şu an için muamma. 10 Mart 2025 tarihli mutabakatta bölücü örgütün Şam yönetimine Halep’ten çıkma sözü vermesi bu bağlamda bir başarı değil. Türkiye’deki süreçte kandilde yakılan üç beş silah neyse, Suriye’deki süreçte Halep’ten çıkma sözü dâhil bütün verilen sözler o, yani havanda dövülen sudan ibaret.

Nisan 2025’te güya Halep’ten çıkıyor görüntüsü verip, 8-10 araçlık konvoylar ile medya önünde şov yaptılar. Batı medyası bunu bölücü örgütün sözünü tutması olarak överek manşetlere taşıdı. Fakat her zamanki gibi bunun da bir oyundan ibaret olduğu açığa çıktı. Hiçbir Batı ülkesi kendi şehirlerinde böyle bir “kanton/devletçik” kurulmasına müsaade etmezken, böyle bir şeye yeltenenleri anında terörist ilan edip tepesine çökeceği herkese mâlumken, mamayla besledikleri bölücü grupların Müslüman ülkeleri paramparça etmesine avuçlarını patlatırcasına alkış tutuyorlar.

Vaziyetin vahimliğini şuradan anlayın ki, yapay zekâ ile yapılan deneysel bir tartışmada “Batıda böyle şehir içinde bir “kanton/devletçik” kurulamaz çünkü buna izin verilmez ama Suriye’de durum farklı, sorunun çözümüyse üniter devletten ziyade bir federasyon kurulması” cevabını alıyorsunuz. Medyasıyla, yapay zekâsıyla, her türlü imkânıyla Irak’tan sonra Suriye’yi de bölüp İsrail’i bölgede rahatlatmak için çalışan bir küresel akılla karşı karşıyayız.

Zamana oynuyorlar

Hâdiselerin gelişim seyrini dikkatle incelediğinizde her şeyin bir planın parçası olarak tıkır tıkır işlediğini görebiliyoruz.

- Önce bölücülerin elindeki bölgeden Halep merkeze doğru tünel kazıyorlar,

- bu tünel açığa çıkınca, ABD elçisi yanına CENTCOM komutanını alıp bölücülerin merkezinde fotoğraf çektiriyor,

- hemen peşinden tünel kazanlar, yani bütün anlaşmaları ihlâl edip ayaklarının altına alanlar, arsızca zeytinyağı gibi üste çıkıp merkezi hükümete kurşun yağdırmaya başlıyor,

- merkezi hükümet buna sert bir karşılık verince de aynı ABD elçisi yanına bölücü büyükbaşları alıp Şara’nın kapısını çalıyor ve buradan yine istediklerini alıp ayrılıyor.

10 Mart’ın üzerinden 8 ay geçti, bunların verdikleri hiçbir söze sâdık kalmadıkları kabak gibi ortaya çıktı. Zamana oynuyorlar çünkü henüz yeterince güçlü değiller. Arada bir kımıldanmaları ise test amaçlı. Suriye hükümetinin ve de Türkiye’nin tepkisini, cevap verme yeteneğini ölçüyorlar. Stratejilerini buna göre yeniden değerlendiriyorlar.

Bölücülere kızıyoruz ama onlar kendi açılarından doğru olanı yapıyorlar. En doğru zaman gelinceye değin bizi oyalayıp, kapıyı çalacak fırsatı kolluyorlar.

Peki, biz ne yapıyoruz?

Asıl mevzu işte bu!

  • Uyduruk mutabakat ne diyor?
  • Bölücülerin kontrolündeki Şeyh Maksud ve Eşrefiye Mahalleleri Genel Meclisi, 1 Nisan 2025 Salı günü Şam yönetimiyle iki mahallenin statüsü hakkında 14 maddelik bir mutabakat imzalamıştı. Mutabakat maddeleri şöyleydi:
  • 1. Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri, Halep şehrinin mahalleleri olarak kabul edilir ve idari olarak onlara bağlıdır. Bu iki mahallenin sakinlerinin korunması, saygı görmesi, sosyal ve kültürel mahremiyeti, barış içinde bir arada yaşamayı teşvik etmek için olmazsa olmazdır.
  • 2. Ortak Merkez Komiteleri sürdürülebilir bir çözüm üzerinde anlaşana kadar bu arada anlaşmanın hükümleri uygulanacaktır.
  • 3. İçişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Güçleri ile işbirliği içinde iki mahallenin sakinlerini korumak ve onlara yönelik herhangi bir saldırı veya maruziyeti önlemekle yükümlüdür.
  • 4. Sivil barışı ve sivillerin güvenliğini sağlamak amacıyla, iki mahallede silahlı gösteriler yasaklanmış olup, her iki mahallede de silah kullanımı İçişleri Bakanlığı’na bağlı iç güvenlik güçleriyle sınırlandırılmıştır.
  • 5. Her iki mahallede güvenlik ve istikrar sağlanana kadar, kamu yollarındaki toprak bariyerler kaldırılacak, ana kontrol noktaları ise İçişleri Bakanlığı’na bağlı İç Güvenlik Güçleri’nin denetiminde kalacak.
  • 6. Askeri güçler silahlarıyla birlikte her iki mahalleden Fırat’ın doğusuna çekilecek.
  • 7. Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerinin her birinde ikişer adet iç güvenlik merkezi oluşturulmuştur.
  • 8. Her iki mahalle sakinlerine serbest dolaşım hakkı garanti altına alınmış olup, anlaşma öncesinde aranan ve elleri Suriyelilerin kanına bulaşmamış herhangi bir kişinin yargılanması yasaklanmıştır.
  • 9. Halep şehri ile Kuzey ve Doğu Suriye’deki bölgeler arasında hareket etmeyi kolaylaştırmak için bir koordinasyon komitesi oluşturulacaktır.
  • 10. Sözleşmenin sahada uygulanması için her iki mahallede de komiteler oluşturulacaktır.
  • 11. Her iki mahallede bulunan sivil kuruluşlar, Halep’in diğer mahallelerinden hiçbir şekilde ayrımcılık yapmadan sivil kuruluşlarla koordineli olarak çalışmakta ve her iki mahallede bulunan iki belediye şubesi aracılığıyla sivil kuruluşlara hizmet vermektedir.
  • 12. Halep Vilayeti’ndeki her iki tarafın hapishanelerini boşaltmaları ve kurtuluş sonrasında ele geçirilen tüm esirlerin takas edilmesi.
  • 13. Mahallelere, Halep İl Meclisi’nde, Ticaret ve Sanayi Odaları’nda ve diğer tüm alanlarda yürürlükteki yasalara uygun olarak tam ve adil temsil hakkı tanınır.
  • Ortak merkez komiteleri sürdürülebilir bir çözüm üzerinde anlaşana kadar iki mahalledeki mevcut hizmet, idari ve eğitim kurumları, belediyeler ve mahalli meclislerin korunması.