Siyonistlerle normalleşme ihanettir

İsrail ile normalleşme dinimize ihanettir, Mescid-i Aksâ’dan yüz çevirmektir.
Araplığa ihanettir, Filistinli Arap kardeşlerimize sırtımızı dönmektir. 
Adâlete ihanettir, Müslümanların evlerine, arazilerine el koyanları desteklemektir.
İnsanlığa ihanettir, bebek kâtilleriyle tokalaşarak cinayetlerine ortak olmaktır.
İsrail ile normalleşme dinimize ihanettir, Mescid-i Aksâ’dan yüz çevirmektir. Araplığa ihanettir, Filistinli Arap kardeşlerimize sırtımızı dönmektir. Adâlete ihanettir, Müslümanların evlerine, arazilerine el koyanları desteklemektir. İnsanlığa ihanettir, bebek kâtilleriyle tokalaşarak cinayetlerine ortak olmaktır.

İsrail ile normalleşme dinimize ihanettir, Mescid-i Aksâ’dan yüz çevirmektir.Araplığa ihanettir, Filistinli Arap kardeşlerimize sırtımızı dönmektir. Adâlete ihanettir, Müslümanların evlerine, arazilerine el koyanları desteklemektir.İnsanlığa ihanettir, bebek kâtilleriyle tokalaşarak cinayetlerine ortak olmaktır.

18 Ağustos günü BAE vatandaşı bir edebiyatçı beni ülkesinde düzenlenen bir organizasyona davet etti. Çocuk edebiyatı üzerine düzenlenen organizasyonda bir konuşma yapacak, bu konuda çalışan isimlerle bir araya gelip hem işbirliği imkânlarını yoklayacak, hem de mesele üzerine beyin fırtınaları yapacaktık. 13 Ağustos’ta BAE hükümeti siyonistler ile normalleşme anlaşması imzalandıktan sonra iş değişti elbette. İsrailli bir edebiyatçının gelip yanıma oturması ihtimalinden açıkçası pek hoşlanmadım ve bu davete katılmadım.

Bu davete katılmak, siyonistlerle işbirliği yapmak suretiyle İslam’a ve Müslümanlara karşı cephe alan bir hükümetin politikalarını onaylamak demekti. En azından İslam ümmetinin meselelerine karşı bîgâne kalmak, meseleye sadece şahsî menfaatler penceresinden bakmak mânâsına gelirdi. Bu da karakter olarak bir düşüklüğe karşılık gelir, insanın kendini bir cüce gibi hissetmesine neden olurdu.

Bu nedenle elde edebileceğim bütün kazançları bir kenara iterek özür beyan ettim ve bu utanca ortak olmak istemedim. Sadece ben değil, başka yazarlar da benzer tutumu takındı. Siyonistlere hoş görünmeye çalışan BAE, böylece milyonlarca Arap ve de Müslümanın başarılarına takdirle baktığı bir ülke olmaktan çıktı, bu kadar taraftarını kaybetti. Daha acısı, Allah (cc) ve Resulü (sav)’nün safında olma şerefini kaybetti, kendi şeref ve haysiyetini kaybetti.

İsrail bir ülkeyi harap etmeden çıkmaz

Şimdi başkaları çıkıp da BAE’nin İsrail ile normalleşen ilk ülke olmadığını, öncesinde başka Arap devletleri bulunduğunu söyleyebilir. Evet, Ürdün ve Mısır böyle ama bu devletler işgal edilen Filistin topraklarının hemen yanıbaşında, ortak sınırlara sahip ülkeler. Dolayısıyla ister istemez sorunun bir parçası durumundalar. Oysa BAE’nin böyle bir durumu, mecburiyeti söz konusu değil. Dahası, şunu da bilmiyorlar. İsrail bir ülkeye girerse orayı harap etmeden çıkmaz. Bilhassa ekonomik cihetten. Nitekim İsrail ile yapılan anlaşmalar sonrası Mısır ve Ürdün’ün perişan vaziyetleri ortada. Her iki ülke de dış yardım almadan ayakta duracak güçte değil. Dış yardım demek, dışardan gelecek emre baş eğmek demek aynı zamanda.

BAE halkı bu yeni duruma hazırlıklı olmalı. Önümüze düşen resimlerden gördüğümüz, bakanların ve banka müdürlerinin aptalca tebessümlerle ülkelerini siyonistlere anahtar teslimi yapmak üzere bulundukları, başka şey değil. Daha vahimi, ülke içerisinde bu duruma ses çıkaracak birilerinin kalmaması. Bilhassa son on yılda BAE yönetimi ülkeleri için en iyisini isteyen insanları muhalif olarak damgalayarak onları ya zindanlara tıktı yahut da ülkeden kaçmaya mecbur bıraktı. Terörle mücadele adı altında sert kanunlar çıkardı, hükümetin icraatlarına yapılacak en küçük eleştiriye bile ağır cezalar getirdi. İyi niyetle atılan basit bir tivit bile insanların hayatlarını karartmaya yetti.

Arap halkları razı değil

Arap devletlerinin bugüne dek İsrail ile yaptıkları normalleşme anlaşmalarının en büyük defosu, bu anlaşmaların sadece imza atılan devletleri bağlaması, Arap halkı nezdinde bir karşılık bulamıyor oluşuydu. Vatandaş veya kurumlar bazında İsrail ile normalleşme söz konusu değildi. Üstelik hiçbir Arap devleti böyle bir şeyi kendi vatandaşına dayatacak kanuni tedbirlere başvurmamıştı. Yani gündelik hayat açısından atılan imzaların bir değeri yoktu. Fakat BAE örneği hiç de öyle değil. Burada halk anlaşmayı selamlıyor, hatta çocuklarına siyonizm sevgisi aşılıyorlar. Akla mantığa ters bir hâdise ama durum bu.

Yahudiler BAE ile alay ediyor

BAE vatandaşları siyonistlere sevgi gösterisinde bulunup ülkelerini anahtar teslimi yaparken bazı Yahudilerin onları aşağılayan videoları yayınlanıyor, ülkelerini ziyaret eden BAE vatandaşları ile alay ediyorlar. Onlar ile aynı ortamı paylaşmaktan hiç de memnun olmadıklarını, çünkü kendilerinin daha üstün insanlar olduklarını ifade etmekten çekinmiyorlar. BAE’liler bunları görmüyor mu, nasıl bir ezikliktir bu!

İsrail ürünleri BAE etiketiyle satılacak

Normalleşme anlaşmasıyla birlikte BAE hükümeti 1972 tarihli İsrail’i Boykot Kanunu’nun iptal edildiğini duyurdu. Böylece iki devlet arasında siyasî, ticarî ve stratejik olarak tam bir işbirliği mümkün olabilecekmiş. Bu kapsamda İsrail ürünlerinin ülkeye girebileceğini de ilan etti. BAE, anlaşılan İsrail ekonomisinin yeni dağıtım şebekesi olmaya pek gönüllü. Yani pek yakında üzerinde BAE etiketi bulunan İsrail ürünlerini Arap ülkelerinde görmeye başlayacağız demektir.

Suudi sokağının nabzını ölçüyorlar

Evet, bu durum belki içimizi acıtıyor ama açıkçası şaşkın değiliz. BAE uzun zamandan beri Arap dünyasının sırtında zehirli bir hançer gibi duruyor. Bölgede ne kadar olumsuz gelişme varsa hepsinde bir şekilde parmağı mevcut. Darbeler ondan soruluyor. Kendine halkına düşmanlık yapanlar ondan cesaret alıyor. Ama bu sonun başlangıcı aslında. Zira dünyada ne kadar Arap ve Müslüman varsa artık BAE’den yaka silkiyor, nefret ediyor. Kafalardaki olumlu imaj çoktan silindi bile.

En çok korktuğumuz şey, Suudi Arabistan’ın da BAE’ye bu konuda eşlik etmesi, İsrail ile ilişkilerin normalleştiğini duyurması. Zira siyonistler bu bahaneyle İslam’ın mukaddes beldelerine, Mekke ve Medine’ye sızma imkânı bulacaklar, burayı işgal etmeye başlayacaklar. Kushner’i taşıyan İsrail uçağına Suudi Arabistan hava sahasının açılması bunun en yakın işareti. Yüzyılın Anlaşması denilen ucubenin mimarı Kushner ile uçaktaki İsrailliler bir video çekip bu durumu kutladılar, bu geçiş için Bin Selman’a teşekkür ederek adeta bütün İslam ümmetiyle dalga geçtiler. Böylece Suudi sokağının nabzını ölçüp halkı normalleşmeye bir mânâda hazırlamış oldular. Allah onlara bu fırsatı vermesin.

  • ● Normalleşme dinimize ihanettir, Mescid-i Aksâ’dan yüz çevirmektir.
  • ● Araplığa ihanettir, Filistinli Arap kardeşlerimize sırt dönmektir.
  • ● Adalete ihanettir, Müslümanların evlerine, arazilerine el koyanları desteklemektir.
  • ● İnsanlığa ihanettir, bebek katilleriyle tokalaşarak onların cinayetine ortak olmaktır.
  • ● Allahu Teala içimizden iyilerle kötüleri ayırt etmek için bizleri bu vesileyle sınıyor.
  • ● Filistin, Kudüs, Mekke ve Medine Müslümandır ve Müslüman kalacaktır.
  • ● Siyonistlerin elleri Allah’ın izniyle bir gün muhakkak kırılacaktır.