Smokin fetişizmi

Cumhuriyet demek onlar için kendi elbise-kıyafet kodlarının ululanması demek.

Ne hikmetse, İngiliz’den, Fransız’dan, Yunan’dan, her ne kadar emperyalist düşman varsa onlardan kurtulduk diye sevinen bir smokin düşkünü gördünüz mü? Veya “Yaşasın Cumhuriyet, Kahrolsun İngiliz emperyalizmi, kahrolsun Fransız faşizmi” diye haykıran bir “modern, endişeli laik” duydunuz mu? Göremezsiniz! Göremezsiniz! Zira “İstanbul düşman işgalinden kurtuldu” diye hoplayıp zıplayan zihniyet zaten hiçbir zaman İngiliz’i Fransız’ı işgalci olarak görmedi ki!

19. yüzyılda masonların “erkek modası” dünyasına sunduğu önemli bir katkıdır smokin. Bu haliyle ve kökeni itibari ile modası çoktan geçmiş ve gericiliğin en has sembollerinden biri olması gerekirken, ülkemiz sınırları içerisinde bazı kesimler tarafından bir fetiş/sanem objesine çevrilmiş, bir gösteri kıyafet olarak gündelik hayatta yerini alması gerekirken ideolojik bir nesneye dönüştürülmüştür.

Tıpkı, kendilerinin feminist olduğunu iddia eden “Cumhuriyet kadınlarının” o hep özene geldikleri batılı feminist kuramcıların en temel savlarından biri olan “Objecting the object of desire, yani kadınların arzu nesnesine dönüştürülmesine verilen reddiyeden” bihaber olup, “ne kadar dekolte, o kadar Cumhuriyet” gibi banal ve sığ bir formülle “bayram” kutlamayı ve rövanşist bir müptezellikle vecd halinde ellerinde bayrak sallayıp, o bayrağın genetik mirasından bihaber olmayı marifet sayıyorlar.

Oysa o bayrağı gerçek anlamda savununan Mehmetçiğe selam durulmasını eleştiren tüm batı medyasını sürekli tarayıp, “ay aman eyvah gene rezil olduk tüm dünyaya operasyon filan yapmayalım” diye hayıflanıyorlar.

Artık şu gerçeği görelim: “Kendimizi anlatamıyoruz batıya, diplomatik kanallarımız problemli” diye bir şey yok.

SÖZÜM ONA CUMHURCULAR...

Bal gibi anlatıyoruz kendimizi.

Onlar bile bile, anlamamazlıktan geliyor.

İşlerine gelmiyor.

Onlar, Türkiye’nin tezlerini neredeyse bizden daha iyi biliyorlar.

Türk milletinin genetik şifrelerini ve tarihî miras kodlarını çoktan çözmüşler.

Siz ne derseniz deyin, kendi bildikleri dar, kalıpçı, mezhepçi ideolojilerine sahip çıkmak için aynı yalanı bıktırıncı kez tekrarlamaya devam edecekler.

GERÇEKLERİ BAL GİBİ BİLİYORLAR

Türkiye kendini gayet iyi anlatıyor, hem masada, hem askeri sahada.

Bal gibi kim terörist, kim teröre destek veriyor, biliyorlar, işlerine gelmiyor, anlamamış gibi yapıyorlar, içimizdeki işbirlikçilerin yumuşak karınlarını iyi bildiklerinden...

Ah o “sözüm ona cumhurcuların” yumuşak karınları yok mu?

  • İşte smokin fetişizmden iyice yumuşamış olan, alenen, güpegündüz akla hayale gelmeyecek tüm yalanları, palavraları sıkan batılı gazetecileri “saygın” zannetmeye devam eden o zihniyet...

Güya “milli bayram” kutluyorlar ama ülkemiz sanki “yedi düvel düşmandan” değil de, Anadolunun mütedeyin halkından kurtulmuş gibi kutlama yapıyorlar.

Cumhuriyet demek onlar için kendi elbise-kıyafet kodlarının ululanması demek.

ABSÜRD TİYATRO SEVENLER KUMPANYASI GİBİLER

Ne hikmetse, İngiliz’den, Fransız’dan, Yunan’dan, her ne kadar emperyalist düşman varsa onlardan kurtulduk diye sevinen bir smokin düşkünü gördünüz mü?

Veya “Yaşasın Cumhuriyet, Kahrolsun İngiliz emperyalizmi, kahrolsun Fransız faşizmi” diye haykıran bir “modern, endişeli laik” duydunuz mu?

Göremezsiniz! Göremezsiniz! Zira “İstanbul düşman işgalinden kurtuldu” diye hoplayıp zıplayan zihniyet zaten hiçbir zaman İngiliz’i Fransız’ı işgalci olarak görmedi ki!

Ee, o zaman biz kimden, kime karşı kurtardık vatanı?

Samuel Beckett’in bile kemiklerini sızlatacak kadar “absürd” olan bu tiyatroyu her sene seyretmek zorunda mıyız?

Tüm dünya isyanlarda...

ABD halkı Epstein şokunu atlatamamış, atlatmak da istemiyor.

ABD halkı koskoca yalanlarından bıkmış, CNN’i CBS’i, ABC’yi açmıyor bile, ratingleri dibe vurmuş bu kanalların, sürekli zarar açıklıyorlar...

‘GÜNÜ GELDİĞİNDE İSRAİL’İ DE HALLEDECEĞİZ’

Beyaz Saray’ın içinden, Trump’ın ekibinden olduğu iddia edilen, gizemli twittercı “QAnon”’a takmışlar, onun mesajlarını okuyup paylaşıyorlar, buna karşın ana akım köşe yazarları okunmadıklarını kabullenemiyor.

QAnon diyor ki “Gerçek derin devlete güvenin, onlar Trump’a güveniyor, ABD sistemi kökten değişecek, Pentagon tekrar artık milli olacak, İsrail’i de günü geldiğinde “halledeceğiz”, onları en sona bırakıyoruz” diyor.

Bu tarz mesajları binlerce ABD’ki vatandaş paylaşıyor...

“Bizim vergilerimizle İsrail’e desteğe son” diye haykırıyor ABD halkı, bu onlar için müthiş bir uyanış.

İSRAİL’DE TUHAF ‘BÜYÜK KRİZ’

Aynı gün, İsrail dışişleri ile maliye bakanlığı arasında güya bir “kriz” patlak veriyor, İsrail tüm dünyada elçiliklerini “grev” sebebiyle kapatıyor.

  • Bu tuhaf, bir o kadar da önemli olay bizim medyalarımızda tabiki gündem bile olmuyor, varsa yoksa kim daha dekolte, kim daha smokin-sever...

Şili’de ABD destekli hükümeti devirmek için milyonlar kişi sokaklarda.

Venezuella’yı örnek alıyorlar.

Venezuella halkı da “15 Temmuz’da destan yazan Türk halkından” ilham aldığını söylüyor.

Mısır halkı patlama noktasında.

Lübnan halkı Arapça seslendirdikleri “Dombra” marşları ile sokaklarda.

KUKLALARIN BEKLEYEN ACI AKIBET

Tüm “Arap birliğinin” kukla yöneticileri korku içersinde, zira halklarını emir aldıkları batılı kuklacıların dikte ettirdiği gibi dizginleyemezlerse akıbetleri çok fena olacak.

ABD’nin işine gelmediği anda müttefiklerin üstünü ne kadar çarçabuk sildiklerini gördüler.

Barış Pınar’ına duydukları öfke ondan, zira korkuları körüklendi.

ABD’nin “Kürt müttefiklerini” iki dakikada satmaları onların çok zoruna gitti.

İşte tam da ayet-i kerime’de anlatıldığı üzere, “şeytanın savaş meydanından önce takipçilerini gaza getirmesi, ancak iki ordu karşı karşıya gelince “hemen yüz üstü bırakıp satması” gibi...

Irak’ta “gösteriler” daha da devam edecek.

Irak’ın toprak bütünlüğü sağlanmazsa, Türkiye Musul ve Kerkük üzerinde hak iddia edebilir. Hatta direkt olarak bu iki bölgeyi ilhak edebilir, o şartlarda bırakılmış çünkü, 1926 Ankara antlaşmasına göre.

  • Elbette bunu smokinci-papyoncu monşerlerden duymazsınız, onlarınki varsa yoksa, “ay elalem bize ne der ayolcu” zihniyet. Gerçek mânâda “Kurtuluş savaşı” veya “Cumhuriyet yönetimi” onların umurunda değil.

Onların derdi sadece kılık-kıyafet, balo, vals, eğlence.

Bu yüzden de şimdiye kadar sadece medya çığırtkanlıkları ve darbeler ile iğreti ayakta durabildiler, artık kimse onların martavallarını “opera aryası” zannedip ayakta alkışlamayacak.