Sosyal medya tasarımları yalana teşvik ediyor

Makalede “500’den fazla göçmen canlı bomba yeleğiyle tutuklandı” başlığı katılımcılara örmek olarak sunulmuş. Başlığı okuyan Cumhuriyetçilerin yüzde 15,7'si haberi doğru olarak değerlendirirken, yüzde 51,1'i bunu paylaşmayı düşüneceğini aktarmış. Özetle, kişiler normalde yanlış olan haberleri, politik fikirlerine uygun olduğu için paylaşmayı düşünüyor.
Makalede “500’den fazla göçmen canlı bomba yeleğiyle tutuklandı” başlığı katılımcılara örmek olarak sunulmuş. Başlığı okuyan Cumhuriyetçilerin yüzde 15,7'si haberi doğru olarak değerlendirirken, yüzde 51,1'i bunu paylaşmayı düşüneceğini aktarmış. Özetle, kişiler normalde yanlış olan haberleri, politik fikirlerine uygun olduğu için paylaşmayı düşünüyor.

Sosyal medyada yalan haberler, gerçekliğini kontrol etme gereği duymayan kullanıcılar tarafından dolaşıma sokulup geniş kitlelere ulaştırılıyor. Sosyal mecrada güçlü olanın dolaşıma soktuğu yalan haberler artık bir güç göstergesi. Böylelikle çok rahat bir şekilde yalan haberle itibar suikastı yapılıp, kişi linç edilmekten tutun türlü zorbalıklara ve iftiralara mâruz kalabiliyor. Sadece şahıslar değil bir siyasi parti, bir yardım kuruluşu yâhut da bir ülke olmayan bir olay üzerinden kolaylıkla topa tutulabiliyor.

Bilgi ve internet çağının en olumsuz getirilerinden birisi yalan haber. Yalan haberler nedeniyle birçok kişi linç ediliyor, itibar ve fizikî saldırılara mâruz kalıyor. Sosyal ağların son yıllarda oldukça yaygın hale gelmesi, kullanıcıların yaş ortalamasının düşmesi ve bilinçsiz sosyal medya kullanımı gibi nedenler de yalan haberin paylaşımını hızlandırıyor.

ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından 3 yıl önce yapılan bir araştırma yalan haberlerin sosyal medyada ne kadar büyük bir hızla yayıldığını gözler önüne sermişti. Araştırma şunu söylüyordu: “Yalan haberlerin Twitter’da paylaşılma oranı, doğru haberlere göre yüzde 70 daha fazla.” Günümüzde de değişen pek bir şey yok. İnsanlar, haberlerin bir kısmını doğruluğunu kabul ederek okuyor. Haberi başka kaynaklardan doğrulama ihtiyacı da hissetmiyor.

 Araştırma şunu söylüyordu: “Yalan haberlerin Twitter’da paylaşılma oranı, doğru haberlere göre yüzde 70 daha fazla.”
Araştırma şunu söylüyordu: “Yalan haberlerin Twitter’da paylaşılma oranı, doğru haberlere göre yüzde 70 daha fazla.”

17 Mart tarihinde Nature dergisinde yayınlanan “Shifting attention to accuracy can reduce misinformation online (Dikkatin doğruluğa kaydırılması, çevrimiçi yalan haberi azaltabilir)” isimli makale yalan habere ilişkin ilginç bir araştırmaya imza atıyor. Araştırma, Yanlış bilgi ve yalan haberlerin ABD özelinde Twitter’da nasıl ve niye yayıldığı sorununa mercek tutuyor. 4 farklı ülkeden araştırmacının destek verdiği çalışmaya göre, yalan haberlerin yayılmasındaki en önemli neden haber okurken yaşanan dikkatsizlik.

Doğruluk yargısı sorunlu

Dünya üzerinde siyasi durumlar karşısında yalan haberlerin sıklıkla paylaşıldığına değinen makale, yalan haberlerin partizanlık üzerinden yayılımının, 2016'daki ABD Başkanlık Seçiminin ardından önem kazandığına işaret ediyor. Ardından İngiltere'nin Brexit referandumu sırasında tamamen uydurma hikâyelerin sosyal medya aracılığıyla geniş bir kesime ulaştığı ifade ediliyor. Buna son ABD Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan “Capitol Hill İsyanı”nı da ekleyerek, medyanın süreç boyunca yalan haberleri yayarak, ciddi bir sorun teşkil ettiğine dikkat çekiyorlar.

Dünya üzerinde siyasi durumlar karşısında yalan haberlerin sıklıkla paylaşıldığına değinen makale, yalan haberlerin partizanlık üzerinden yayılımının, 2016'daki ABD Başkanlık Seçiminin ardından önem kazandığına işaret ediyor.
Dünya üzerinde siyasi durumlar karşısında yalan haberlerin sıklıkla paylaşıldığına değinen makale, yalan haberlerin partizanlık üzerinden yayılımının, 2016'daki ABD Başkanlık Seçiminin ardından önem kazandığına işaret ediyor.

Makalede yalan haber temelinde iki temel sorun ele alınıyor. Bunlardan ilki, kişilerin doğruluk yargısı. İkincisi ise haberin doğru ya da yanlışlığına göre sosyal medyada paylaşılması eğilimi. İnsanlar bir haberin doğruluğuna inanmasalar bile bunu paylaşma eğiliminde olabiliyorlar. Her ne kadar katılımcıların çoğu, doğru haber paylaşımının önemini vurgulasa da türlü etkiler nedeniyle yalan haber paylaşımına katkıda bulunuyorlar. Bu, makaledeki deney üzerinden açıklanıyor.

Odak siyasi haber paylaşımı

Araştırma için kullanıcılara sosyal medyadan alınan güncel haber başlıkları, cümleler ve resimler sunulmuş. Seçilen başlıklarda, demokratlar ve cumhuriyetçiler lehine olanlara eşit sayıda yer verilmiş. Bu başlıklardan yarısı yanlış, yarısı da doğrulardan seçilmiş. Katılımcılara rastgele verilen başlıkların doğruluğunu değerlendirmeleri ve sanal ortamda paylaşıp paylaşmayacaklarını belirtmeleri istenmiş. Çalışma, Amerikan bireyleri arasında siyasi haberleri paylaşmaya odaklı olarak hazırlanmış.

  • Makalede “500’den fazla göçmen canlı bomba yeleğiyle tutuklandı” başlığı katılımcılara örmek olarak sunulmuş. Başlığı okuyan Cumhuriyetçilerin yüzde 15,7'si haberi doğru olarak değerlendirirken, yüzde 51,1'i bunu paylaşmayı düşüneceğini aktarmış. Özetle, kişiler normalde yanlış olan haberleri, politik fikirlerine uygun olduğu için paylaşmayı düşünüyor. Bu da onların bu haberleri doğru olarak değerlendirmelerinden kaynaklanıyor. Yani yalan haber, insanların doğruluğu partizanlık gibi diğer faktörlerden daha az önemsemesi ve bu nedenle bilerek yanlış bilgileri paylaşmasıyla yayılıyor.

Araştırmaya göre, insanların yüzde 60’ı için sosyal medyada paylaştıkları içeriğin doğruluğu çok önemli olsa da yüzde 15,8’lik bir kesim siyasi nedenlerle kasten yalan haber paylaşabiliyor. Yani bu yüzde 15,8’lik kesim için, yalan haber paylaşımında en belirleyici etken, siyasi görüş.

Dikkatler dağınık

ABD’lilerin yalan haberi neden paylaştığıysa şöyle açıklanıyor, “doğruluk, paylaşım üzerinde çok az etkiye sahip. Çünkü insanların sosyal medyada dikkatleri, takipçileri/arkadaşları cezbetme ve memnun etmeye odaklanıyor.”

Kullanıcıların yanlış bilgiyi paylaşmasında en önemli etken olarak yüzde 51,2’lik oranla, “dikkatsizlik” öne çıkıyor. Yüzde 33’lük bir kesim ise yalan haberleri, “doğru olmadığını fark etmediği için” paylaşıyor.

Yalan haber temelinde iki temel sorun ele alınıyor. Bunlardan ilki, kişilerin doğruluk yargısı. İkincisi ise haberin doğru ya da yanlışlığına göre sosyal medyada paylaşılması eğilimi. İnsanlar bir haberin doğruluğuna inanmasalar bile bunu paylaşma eğiliminde olabiliyorlar.
Yalan haber temelinde iki temel sorun ele alınıyor. Bunlardan ilki, kişilerin doğruluk yargısı. İkincisi ise haberin doğru ya da yanlışlığına göre sosyal medyada paylaşılması eğilimi. İnsanlar bir haberin doğruluğuna inanmasalar bile bunu paylaşma eğiliminde olabiliyorlar.

Hesaplamalı analizler sonucu, kişilerin haber paylaşırken dikkatlerinin doğruluk dışındaki faktörlere odaklandığını ortaya koyuyor. Bu sonuç, makalede “insanların doğruluktan ziyade taraftarlığa değer verdiği yönündeki popüler iddiayı sorguluyor ve sosyal medya platformlarının çevrimiçi yanlış bilgilere karşı kolayca uygulayabileceği yöntemleri sunuyor. Yanlış bilgi sorunludur çünkü yanlış inançlara yol açar. Ve insanlar arasındaki siyasi anlaşmazlığı şiddetlendirebilir. Sadece son derece mantıksız ve siyasi ideolojisiyle tutarsız olan siyasi mesajlar da dâhil olmak üzere yanlış haberlerin okunması, daha sonra daha doğru görünmelerini sağlar” diye yorumlanıyor.

Doğruya yol açalım

Araştırma için, 4 anket ve bir de Twitter’da saha deneyi yapılmış. Deneye göre, insanların dikkatinin doğruluğa kaydırılması, kaliteli haberler alınması oranını artırmış. Yanlış bilginin böyle hızlı yayılmasının tuhaf olduğunu belirten çalışma, üç nedenle yanlış haberin paylaşıldığını düşünüyor: Neyin doğru olduğuna dair karışıklık, doğruluğa karşı partizanlık ve doğruluğa karşı dikkatsizlik...

Yalanı teşvik eden tasarım

Yalanı sansürleme ve dolaşıma girecek potansiyel yalan haberlerin yoğunluğunun azaltılabileceği düşünülüyor.

Araştırma sonuçlarından birisi de sosyal medya platformlarının tasarım yapısının yanlış bilgiyi yaydığı hususu. Ana sayfalarında hem duygusal içerikleri hem de ciddi haberleri gören kullanıcılar hızlı tepki vermeye teşvik ediliyor. Hâliyle de içeriklerin doğruluğunu sorgulamadan, yalan haberleri yayabiliyorlar.