Soykırım kardeşliği

Soykırım kardeşliği
Soykırım kardeşliği

Filistin ve Gazze’de işlediği soykırımlar sebebiyle dünya kamuoyunun nefretini kazanan israile, Belgrad ve Banja Luka’da gösterilen bu yakınlığın sebebini araştırdığımızda enteresan sonuçlar çıkıyor. Bosna düşmanı bölücü Sırplarla siyonist yahudiler arasında nasıl bir ortak nokta olduğu sorusu akla geliyor. Sırbistan’ın yıllardır israile yaptığı yüklü silah satışından ciddi gelir elde ettiğini herkes biliyor. Silah ticaretinin yanında Müslümanları soykırım yolu ile yok etme amacının onları müttefik yaptığı ise ortada.

Devletler ve milletler kendi aralarında şahıslar gibi farklı vesilelerle dostluk ve kardeşlik ilişkileri oluşturur. Bu ilişkileri belirleyen en önemli unsurların başında maddi menfaat gelir. Menfaatten sonra kardeşlik ilişkilerinin dini, etnik ve ideolojik gerekçeler üzerinden kurulduğuna şahit oluyoruz. Mesela Türk milleti ve devleti, sınırları dışında olmasına rağmen Azerbaycan’la mükemmel bir kardeşlik ilişkisi içindedir. Karabağ’ın işgalden kurtarılması ile bu kardeşlik bambaşka bir boyut kazandı.

Soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği çatısı altında oluşturulan devasa birlik, komünist ideolojiye dayanıyordu. Yazımızın konusunu oluşturan siyonist israil ile Sırbistan ve Bosna-Sırp yönetimini yaklaştıran ortak nokta ne yazık her ikisinin Müslümanların varlığına kast eden düşmanlıklarıdır.

30 yıl önce Sırpların Bosna’da yaptığı soykırım ile bugün siyonistlerin Filistin’de devam ettirdiği soykırım tıpatıp aynıdır. Bosna’da yapılan soykırım katilleri müebbet hapisle cezalandırılmışken Filistin ve Gazze soykırımcıları batının desteği ile toplu cinayetlerin en vahşilerine devam ediyor. Kadın ve çocukları açlık ve susuzlukla soykırıma tabi tutan terörist katiller BM kürsülerinde nutuk atıyor ve ABD kongresinde alkışlarla karşılanıyor.

Bu tablo sömürgeci batılıların gerçek yüzünü dünyaya gösterdi. Vicdan sahibi kitleler ve dünya kamuoyu bu tabloyu protesto için ayağa kalkmış durumda. Benzer bir kamuoyu baskısının doksanlı yıllarda soykırımcı Sırplara karşı ayağa kalktığını hatırlıyoruz. Aynı kamuoyu baskısı 1999 da Kosova’da, Balkan kasabı Miloşeviç’in yapmaya kalktığı bir soykırımı önledi.

Ağlama duvarındaki Dodik

2022 yılında yapılan parlamento seçimlerinden sonra Bosna-Hersek siyasi bir krize girdi. Uzun süren pazarlıklar ve dışarıdan gelen baskılar sonucu SDA partisi ve lideri linç edildi, hükümet dışına atıldı. Bağımsız Bosna’nın ana unsuru Boşnak partisinin yer almadığı üç partili adeta kırk yamalı bohça gibi zorlama bir koalisyon kuruldu. Halk iradesinin çiğnenmesi sonucu oluşan üçlü (troyka) koalisyonun zaaflarından yararlanabileceğinin farkına vararak harekete geçen ayrılıkçı Dodik ve bazı Sırp siyasetçiler devlete yönelik saldırılarının dozunu iyice artırdılar.

Dodik’in devletin kurumlarını yıkma amacı taşıyan ve yıllardan beri devam eden bölücü hamlelerine karşı sonunda Bağımsız Bosna yargısı harekete geçti. Uzun süren mahkeme safhalarından sonra anayasal düzeni yıkmaktan suçlu bulunan Milorad Dodik, 1 yıl 6 ay hapse mahküm edildi. Ayrıca 6 yıl boyunca kamu hizmetleri yapmaktan men edilerek Bosna Sırp yönetimi liderliğinden azledildi.

Dodik, hakkında verilen mahkumiyet kararlarını ilkin tanımadığını ilan etse de sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Devamında Bosna-Hersek başsavcılığı hakkında yakalama kararı çıkarttı. Yandaşları onu himaye ederek hapse girmesini engellediler. Sonrasında Bosna’yı terk ederek Belgrad’da görüntü veren Dodik, Telaviv’de ortaya çıktı ve ağlama duvarında poz verdi.

ABD desteğinin anahtarı yahudi lobisinde

10 yıldan beri Sırbistan’da iktidarını sürdüren Aleksander Vuçiç içerde yaşadığı ciddi zorluklara rağmen, Bosna Sırp yönetimi lideri Dodik’in bölücü hamlelerine açıktan destek vermeye devam ediyor. Sırbistan’ın bu hasmane müdahaleleri, Bosna’nın istikrarı önündeki en büyük engeldir. Sırbistan’ın bu yıkıcı politikalarına zaman zaman Hırvatistan’ın da katıldığını üzülerek ifade etmek zorundayız.

Trump‘ın yeniden ABD başkanı seçilmesi ile erkence sevinen Vuçiç ve Dodik Washington’dan bekledikleri desteği alamadılar ve ciddi bir hayal kırıklığı yaşadılar. Filistin ve Ukrayna ile uğraşan Trump’ın balkanların siyaset cambazlarına ayıracak zamanı olmadığı anlaşılıyor.

Bütün ümidini ABD’nin desteğine bağlayan Belgrad, yahudi lobisi üzerinden ABD’yi kendi tarafına çekmenin yollarını arıyor olsa gerek. Belgrad’ın soykırımcı israil dışişleri bakanını birkaç hafta önce sıcak bir şekilde karşıladığını dikkatlerinize sunmak isteriz. Sırbistan ve israilin kapalı kapılar ardında neler konuştuğunu zaman içinde daha net göreceğiz.

  • Dodik Netanyahu’nun kardeşini neden misafir etti?
  • Bosnalı Sırp lider Dodik, Ağlama Duvarı’nda bağımsızlık için dua etti.
  • Milorad Dodik ekim ayının ortalarında Bosna Sırp yönetiminin başşehri Banja Luka’da enteresan bir kişiyi ağırladı. iddo netanyahu adlı bu kişi soykırımcı terörist netanyahunun küçük kardeşi, “İTAMAR K” adlı kitabını tanıtmak için Banja Luka’ya gelen İddo Netanyahu toplantı süresince Dodik’le birlikte samimi pozlar verdi ve sıcak misafirperverliği için teşekkür etti.
  • Filistin ve Gazze’de işlediği soykırımlar sebebiyle dünya kamuoyunun nefretini kazanan israile, Belgrad ve Banja Luka’da gösterilen bu yakınlığın sebebini araştırdığımızda enteresan sonuçlar çıkıyor. Bosna düşmanı bölücü Sırplarla siyonist yahudiler arasında nasıl bir ortak nokta olduğu sorusu akla geliyor. Sırbistan’ın yıllardır İsrail’e yaptığı yüklü silah satışından ciddi gelir elde ettiğini herkes biliyor.
  • Silah ticaretinin yanında Müslümanları soykırım yolu ile yok etme amacının onları müttefik yaptığı ise ortada.

Dayton’dan 30 yıl sonra istikrar neden sağlanamadı?

30. Yılını idrak ettiğimiz Dayton Anlaşması, Bosna-Hersek’in bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti eden bir anlaşmadır. Ancak Bosna coğrafyasının yarısını kontrol eden Sırp yönetimi başından beri Bosna’nın bağımsızlığını içine sindiremiyor, her fırsatta ayrılıkçı bölücü söylemlerle Bosna’dan ayrılarak Sırbistan’la bütünleşme hedeflerini açıkça dile getirmekten vazgeçmiyor. Bu politika Bağımsız Bosna devletini yıkmadan başka bir şey değildir.

Sırbistan Bosna’nın bağımsızlığını tanıdığını her fırsatta ilan etse de bazen açık bazen de el altından Bosna Sırp yönetiminin ayrılıkçı hamlelerine destek vermeye devam etmektedir. Belgrad’ın uluslararası ilişkilerde çelişkili ve iki yüzlü politikaları soğuk savaş yıllarından bu yana gelenek haline gelmiştir.

Mesela Ukrayna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü desteklediğini deklare ederken Moskova ile her çeşit maddi ve politik gizli ve aleni münasebetlere devam etmekten geri durmamaktadır. Bunun tipik örneği batı dünyası Rusya’ya 2 yıldır yaptırım uygularken Belgrad bu yaptırımlara katılmayacağını tekrar etmekten çekinmiyor.

Son yaşadığımız örnekte Belgrad’ın çelişkili poltikalarının iç yüzünü bir kere daha gözledik. Türkiye’nin Kosova’ya sattığı dronlarla ilgili Sırbistan basınının düşmanca yayınlarına Cumhurbaşkanı Vuçiç de katılmış ve Türkiye’nin Kosova’ya dron satışını hasmane bir tavır olarak nitelemişti. Bir gün sonra çark eden Vuçiç geri adım atmak zorunda kalmış ve Türkiye ile dostluk ilişkilerini devam ettireceklerini açıkça ilan ederek herkesi şaşırtmıştı.

Cumhurbaşkanı Vuçiç.
Cumhurbaşkanı Vuçiç.
  • Sırbistan’ın Bosna-Hersek ve Kosova politikaları üzerine
  • Sırbistan’ın batı balkanları istikrarsızlaştıran iki yüzlü politikalarının en çarpıcı örneği Bosna-Hersek’le ilgilidir. Dayton anlaşması ile bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü garanti altına alınan Bosna-Hersek’i yıkma amacı taşıyan politikaların en büyük organizatörü ve uygulayıcısı Sırbistan’dır. Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkan Sırbistan, gerçekte Bosna’nın bağımsızlığını mecbur kaldığı için tanımıştır. Sırbistan hem Kosova hem de Bosna topraklarına çökerek BÜYÜK SIRBİSTAN’I kurma hedeflerinden asla vazgeçmemiştir.
  • Sözde vazgeçmiş görünse de Sırp dünyasını birleştirme söylemleri ile BÜYÜK SIRBİSTAN idealini gerçekleştirme çalışmaları aynen devam etmektedir. Sırpların devlet anlayışında nerede Sırp yaşıyorsa orası Sırp devletine aittir. Mesela Sırp anayasasında Kosova Sırp toprağıdır, Sırp nüfus çok az da olsa Kosova Sırplarındır ve Arnavutlardan oluşan Kosova devleti asla tanınmayacaktır.

Batı dünyası kimin yanında duracağına karar vermeli

Geçen 30 yıl içinde hem ABD hem de AB, Sırbistan’ın bu yayılmacı politikalarına karşı bir duruş sergilediler. Her fırsatta ve uluslararası kurumlarda yayılmacı Sırp politikalarını kabul etmediklerini, Bosna-Hersek’in bağımsızlığına sahip çıktıklarını deklere etmekten geri durmadılar.

Ancak bağımsız Bosna-Hersek’i her fırsatta yıkacağını alenen ilan eden ve bu yolda çalışan Bosna Sırp yönetiminin hamlelerine hep sessiz kaldılar. Bu sessiz kalış ayrılıkçı Sırp yönetimleri tarafından destek olarak algılandı. Bu sebepten ayrılıkçı Sırp yönetimleri her geçen gün şımararak faaliyetlerini artırdılar. Her yıl bağımsızlık referandumları ile Bosna’yı tehdit ettiler.

Dodik hakkında verilen mahkeme kararları ve gözaltı hamleleri bu şımarıklığa bir son verecek mi, bekleyip göreceğiz. Bu satırların yazarı olarak Bosna’daki ayrılıkçı faaliyetlerin sona ereceğini düşünmüyorum. Hakikatte Bosna’daki bölücü hareketlerin arkasında Sırp ırkçılığı kadar İslamofobik motiflerin de olduğundan eminim. Batının islamofobik etkiler altında ayrılıkçı Sırplara göz yumduğunu düşünüyorum.