Sudan gerçeği ve Müslümanların tek çıkış yolu

Sudan gerçeği ve Müslümanların tek çıkış yolu
Sudan gerçeği ve Müslümanların tek çıkış yolu

Müslümanların başındaki felaketlerin hangi birini saymalı? Gazze’yi mi, Batı Şeria’yı mı, Arakan’ı mı, Keşmir’i mi, Doğu Türkistan’ı mı, Somali’yi mi, Çad’ı mı, Yemen’i mi, Libya’yı mı, Nijerya’yı mı, Sudan’ı mı, hangisini?

Neden bu haldeyiz’ sualinin cevabı sayısız kez verildi. Tekrarın bir mânâsı yok. Allah-ü Teâlâ lâyık olduğumuzdan başkasını verecek değil. Müslümanlar uyanmak ve akletmek yerine hâlâ ısırıldıkları deliklere sokulmaya çalışan bir ‘topluluk.’

‘Topluluk’ zira ‘ümmet’ olma şuur ve şerefini çoktan kaybetti. Yakın zamanda kazanabileceğine dair bir emare de gözükmüyor.

‘Müslümanlar’ 50’den fazla ülkede çoğunlukta. Azınlıklıkta olup da yüz milyonlarla ifade edilen nüfusa sahip oldukları çok yer var. Gerçek Müslüman nüfusu dillere pelesenk olan 2 milyar falan değil, 3 milyardan fazla. 3 milyar Müslümandan üç yüz kişi çıkıp bir yol haritası belirleyemiyor. Çünkü bir ufuk yok, bilgi yok, basiret yok, hayal yok, tam bir teslimiyet yok… Ve güçlü liderlik yok.

Pek çok gerekçe yüzünden debelenip duruyoruz ve bunların hepsinden mühimi İslam ülkeleri denilenlerin tamamına yakınının yönetimleri teslim alınmış durumda. Adları, tipleri bizden ama beyin ve ruhları gâvurdan yana. Hatta çoğu bildiğiniz kıpkızıl gâvur.

Bu 3 milyar Müslüman’ın en az yarısı yönetimlerinden memnun. Dünya yansa umurlarında değil. Hatırı sayılır bir kısmı servet ve şehvet denizinde yüzüyor. Onları cehennemden başka sakin bir sahile ulaştıracak bir ufuk da çâre de yok.

Bu sebepledir ki, 2 veya ‘3 milyar Müslüman var’ deyip de kendimizi aldatmanın bir mânâsı da yok. İslam’ın icaplarını yapıyor olsalardı Sudan’da soykırım olmazdı. Gazze, Batı Şeria, Keşmir, Arakan, Türkistan coğrafyaları, Orta Afrika ve Yemen bu halde olmazdı. Hâsılı cesur, bilgili, görgülü, masaya yumruğunu vuracak âlimler ve liderler çıkaramadığımız müddetçe bu zelil hayata devam edeceğiz. Biz kendimizi değiştirmeye niyetlendiğimizde ise ayağa kâmilen kalkamasak da hiç olmazsa sürünmeyeceğiz.

Biz Gazze’deki Batı beslemesi siyonist soykırım ile meşgulken, Sudan’da BAE ve israil eliyle yürütülen soykırıma odaklanamadık. O mazlum milletin hâli pek perişan. Tıpkı Osmanlı’nın fiilen tarih sahnesinden çekilmesiyle sadece Osmanlı coğrafyasının değil bütün insanlığın başına gelen gibi.

Dün Somali, bugün Sudan… Peki, sıra kimde?

Şüphesiz Amerikan gâvuru, Nijerya ve Venezuela’ya göz dikmiş durumda.

Kim bilir -Allah muhafaza- belki de siz bu satırları okurken buralara yönelik, işgal, sömürü ve soykırım çoktan başlamıştır. Zira bu satırları kaleme alırken ABD, Venezuela’nın devlet başkanı Nicolas Maduro’yu çoktan “terör örgütü lideri” ilân etmişti bile. Hedefleri, Saddam ve Irak’a yaptıklarının benzerini yapmak. Bu yeni ortaya çıkmış bir durum da değil.

Dünyanın en zengin petrol ve değerli madenlerine sahip bu ülkeye çökmek için eski devlet başkanı Hugo Chavez’i öldürmek de dâhil yakın tarihte denemedik kötülük bırakmadılar.

Amerika’yı hiçbir zaman aklı başında biri yönetmedi. Amerika’nın ve hatta bütün dünyanın son elli yılına damgasını vuran, 11 Eylül’ün planlayıcılarından, Irak ve Afganistan’ın işgalinin baş fâili, dünyanın işkence üssü Guantanamo’nun kurucusu ve de ABD Başkanı Bush’u öldürmek için entrikalara müracaat eden yardımcısı Dick Cheney geçen ay öldü. Bu sebeple efendileri siyonistler yasta.

İnşâallah işgal ve savaşa mâruz kalmazsa veya kalacak olursa Venezuela halkı, ABD’yi başarısızlığa uğratırsa kim bilir belki gelecek sayı veya sayılarımızda Venezuela’nın başarısını kapağa taşırız. Ancak bu sayımızda büyük bir kanayan yara olan Sudan’ı kapağa taşıdık.

Kapak dosyalarımızı Sudan’da, Sudan’a yakın Afrika ülkelerinde ve Türkiye’de yaşayan Sudanlılar ile kendi ekibimizin kaleminden okuyacaksınız. Acı gerçekleri okurken buradaki terörist grupları kullanan BAE’nin Türkiye’yi de karıştırmak için çalıştığı tespit edildi.

BAE istihbarat servisi mensuplarının, Türkiye’de faaliyet gösteren ve kritik öneme sahip savunma sanayi kuruluşlarında görevli yönetici pozisyonundaki personele, Dışişleri Bakanlığı tarafından kullanılan bir telefona ve bazı yabancı ülkelerin resmî görevlileriyle kurulan irtibatlara ilişkin kritik pozisyonlarda çalışan personel hakkında biyografik veri toplamaya çalıştığı ortaya çıktı. BAE adına çalışan 4 kişi tespit edildi, üçü yakalandı ve biri ise yurtdışında firari. O casusun Türkiye’ye dönüşü neden beklenmeden operasyon yapıldı?

Katar’ın ablukaya alınmasına çalışan… Filistin’in iç meselelerine müdahale eden… Bugün Libya, Çad, Gazze, Somali, Sudan, Yemen ve daha pek çoğunda yaşanan savaşın ana müsebbiplerine maddî, askerî ve başkaca destekler sunan ve buralardaki kaoslara benzin taşıyan yerin adı BAE’dir. Cirminden büyük işler peşinde koşan BAE yönetiminin siyonistlerin kuklası olduğu da tartışmasız bir gerçek. Hatta BAE’yi yöneten ailenin aslen yahudi olduğu da…

Türkiye-israil arasındaki gerilim ve savunma sanayiinde yaşanan gelişmeler, BAE’nin Türkiye’de tespit edilenden çok daha fazla casusluk ve fitne işine bulaştığından elbette şüphe duyulamaz. İlgili makamların BAE bahsine daha fazla odaklanmaları da şart.

Bir yılın daha sonuna geldik ve Gerçek Hayat yayın hayatının 25. senesini geride bıraktı. Dile kolay, aralıksız yayınını çeyrek asır sürdürmek her dergiye nasip olacak şey değil. 2026’da daha nitelikli bir Gerçek Hayat için gayret ediyoruz.

Siz kıymetli müdavim ve fedâkar okuyucularımızdan bugünden itibaren bir yakınınız veya bir dostunuzun da birlikte.com.tr/gercekhayat-yillik adresinden Gerçek Hayat’a abone olmasını sağlamanızı hassaten istirham ediyoruz.

Albayrak Medya bünyesinde Gerçek Hayat’ın dışında Derin Tarih, Nihayet, Z Raporu, Bilge Çocuk, Bilge Minik, Lokma, Post Öykü, Cins, Skyroad, Genç Motto, Teklif gibi ailenizin pek çok ihtiyacını görecek dergiler mevcut ve hepsine aynı siteden abone olabilirsiniz.

Üç aylarınızı şimdiden tebrik ederiz.

Vesselam!