Şuşalıların tapuları Filistinlilerin anahtarları“Bir gün mutlaka döneceğiz”

Dağlık Karabağ’ın dağlarından kıvrılarak ilerleyen Ermenilerin sürdüğü araçları görünce, “Siyonistlerin de Filistin’i bu şekil terk etme görüntülerini görmeyi nasip et” duası döküldü Müslümanların dilinden. Tıpkı Ermeni işgaliyle köylerini terk eden Şuşalıların tapularını sakladıkları gibi, Filistinliler de geri dönmek umuduyla evlerinin paslı anahtarlarını boyunlarında saklıyor. Bugünlerde tarih bize şunu söylüyor; Bir gün Şuşa’ya geri dönüldüyse, Filistin için şafak vakti yakındır.
Dağlık Karabağ’ın dağlarından kıvrılarak ilerleyen Ermenilerin sürdüğü araçları görünce, “Siyonistlerin de Filistin’i bu şekil terk etme görüntülerini görmeyi nasip et” duası döküldü Müslümanların dilinden. Tıpkı Ermeni işgaliyle köylerini terk eden Şuşalıların tapularını sakladıkları gibi, Filistinliler de geri dönmek umuduyla evlerinin paslı anahtarlarını boyunlarında saklıyor. Bugünlerde tarih bize şunu söylüyor; Bir gün Şuşa’ya geri dönüldüyse, Filistin için şafak vakti yakındır.

Filistin’e giden bilir; Ürdün Nehri yanında yer alan “Eriha” şehrinin girişinde büyük bir anahtar sembolü vardır. Şimdilik temsil olmaktan öte geçemese de, “We will return” yani "Biz Döneceğiz" yazısı bütün heybetiyle dosta güven, düşmana korku salar. Osmanlı döneminde yapılan "minare" şeklindeki büyük anahtarın anlamı işte bu dönme ümidi olduğu için büyüktür Filistinlilerde. Sadece Filistinliler değil, oraya giden herkesin içi titrer bu ‘dönüş’ ümidi için.

Bir yanda 30 yıla yakındır işgal altında bulunan Karabağ, diğer yanda 72 yıldır işgal altındaki Filistin... Dağlık Karabağ’ın dağlarından kıvrılarak ilerleyen Ermenilerin sürdüğü araçları görünce, “Siyonistlerin de Filistin’i bu şekil terk etme görüntülerini görmeyi nasip et” duası döküldü Müslümanların dilinden. Tıpkı Ermeni işgaliyle köylerini terk eden Şuşalıların tapularını sakladıkları gibi, Filistinliler de geri dönmek umuduyla evlerinin paslı anahtarlarını boyunlarında saklıyor.

  • Dağlık Karabağ’ın sembol şehirlerinden Şuşalılar, 28 yıldan fazla işgal altında bulunan vatanlarının artık esir değil, özgür bir şehir olmasının sevincini yaşıyor bugünlerde. Bir zamanlar terk etmek zorunda kaldıkları köylerinde üç renkli Azerbaycan bayrağının dalgalanmasını kutluyorlar. Şuşa’da doğmuş, büyümüş, evlenmiş, ama çocuklarını Bakü’de yetiştirmek zorunda kalmış aileler var. Her ne kadar Bakü onlara ev sahipliği yapmış olsa da, yıllarca memleket hasreti yaşayıp, çocuklarını hiç görmedikleri Şuşa’nın sevdalısı olarak yetiştirmekten geri durmadılar.

Mutlaka geri döneceğiz

İşte bu günlerde Şuşalılar Şuşa’daki evlerinin tapusunu ve anahtarlarını sakladıkları sandıklardan çıkarttı. Öz vatanlarına dönecekleri ana sayılı günler kala, sevinç içinde torunlarına, eşe dosta işgal günlerinden beri hazine gibi sakladıkları evraklarını gösteriyor. Şuşalılardan biri olan Hamlet Meherremov, “Bir gün geri döneceğimizi biliyorduk. Artık gerçeğe dönüştü. Oraya yalın ayak, emekleyerek bile giderim. Mutlaka döneceğiz" diyor AA muhabirine yaptığı açıklamada.

Azerbaycan tarih ve kültürünün simgelerinden olmasının yanı sıra hem bölgeye hakim coğrafi konumu hem de Dağlık Karabağ'ın en büyük şehri Hankendi'ye giden yolun üzerinde bulunması nedeniyle stratejik önem taşıyan Şuşa, 8 Mayıs 1992'de Ermenistan güçlerince işgal edilmişti. Azerbaycan ordusu, Şuşa'yı 8 Kasım 2020’de işgalden kurtardı.

Azerbaycan'da, yıllardır işgal altında bulunan toprakların Azerbaycan ordusunca kurtarılmasının sevinci yaşanıyor. Dağlık Karabağ'ın sembol şehirlerinden Şuşa'nın yeniden gerçek sahiplerine dönmesi Azerbaycanlıların sevincini kat kat artırmış durumda. Şuşalılar şimdi yıllardır ayrı kaldıkları, her gece rüyalarında gördükleri vatanlarına kavuşacakları için gün sayıyor.

Dönme umudu boyunlarında

Bugüne kadar vatanlarına dönme ümidini bir gün bile kaybetmemişler. İnanmasalardı tapuları ve anahtarları saklamazlardı. Tıpkı paslı anahtarlarını boyunlarında kolye gibi gezdiren Filistinli kadınlar misali. Dünyanın dört bir tarafına dağılmış Filistinli mülteciler, bir gün atalarının göç ettirildiği topraklarına dönme ümidini hep diri tutuyor. Bir mermi gibi göğüslerinde saklıyorlar dönüş anahtarlarını.

  • Filistin’e giden bilir; Ürdün Nehri yanında yer alan “Eriha” şehrinin girişinde büyük bir anahtar sembolü vardır. Şimdilik temsil olmaktan öte geçemese de, “We will return” yani "Biz Döneceğiz" yazısı bütün heybetiyle dosta güven, düşmana korku salar. Osmanlı döneminde yapılan "minare" şeklindeki büyük anahtarın anlamı işte bu dönme ümidi olduğu için büyüktür Filistinlilerde. Sadece Filistinliler değil, oraya giden herkesin içi titrer bu ‘dönüş’ ümidi için.

1948’de, hemen yarın dönecekmiş gibi evlerinin kapısını kilitleyen ve apar topar topraklarını terk eden Filistinliler, aradan geçen 70 yıla rağmen nesilden nesile aktarılan anahtarlarını muhafaza ediyor. “Bir gün mutlaka döneceğiz” diyorlar.

Filistin için şafak vakti

Filistinliler, 14 Mayıs 1948'de İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle 15 Mayıs'ı Nekbe olarak anıyor. Bu tarihte siyonist çeteler yaklaşık 800 bin Filistinliyi yerinden etmişti. İşgalciler, zırhlı araçlarla köye geldiğinde köyü terk etmeleri için 2 saat verdiklerini anlatıyor o günlerin şahitleri. Verdikleri süre zarfında köyü terk etmeyenleri bir an bile düşünmeden öldürdü işgalci İsrail askerleri.

Dünya genelinde 13 milyondan fazla Filistinli yaşıyor. Her ne kadar Filistinliler için uzak bir hayal gibi görünse de, dünyadaki bütün Müslümanlar bir gün Filistin’i fethetme ümidini taşıyor
Dünya genelinde 13 milyondan fazla Filistinli yaşıyor. Her ne kadar Filistinliler için uzak bir hayal gibi görünse de, dünyadaki bütün Müslümanlar bir gün Filistin’i fethetme ümidini taşıyor

Dünya genelinde 13 milyondan fazla Filistinli yaşıyor. Her ne kadar Filistinliler için uzak bir hayal gibi görünse de, dünyadaki bütün Müslümanlar bir gün Filistin’i fethetme ümidini taşıyor. İşte bu yüzden Eriha girişindeki o anahtarın müjde gibi orada durması, siyonistleri rahatsız etmeye yetiyor. Bugünlerde tarih bize şunu söylüyor; Bir gün Şuşa’ya geri dönüldüyse, Filistin için şafak vakti yakındır.