Tarih tekerrür ediyor?

 Beyaz Saray’da Netanyahu’yu misafir eden Trump, insanlığın şahit olduğu en büyük soykırımcıya Beyaz Saray’ın anahtarlarını taktim etti.
Beyaz Saray’da Netanyahu’yu misafir eden Trump, insanlığın şahit olduğu en büyük soykırımcıya Beyaz Saray’ın anahtarlarını taktim etti.

Geçtiğimiz ay Beyaz Saray’da Netanyahu’yu misafir eden Trump, insanlığın şahit olduğu en büyük soykırımcıya Beyaz Saray’ın anahtarlarını taktim etti. Bu ‘jest’in bir benzeri 12 ve 13. yüzyılda İngiltere’de de yaşanmıştı. Yahudileri kendi malı olarak gören İngiltere kralları, sadece kendilerinin kullanabildiği özel kalelerin anahtarlarını onlara teslim etmiş ve onları korumaya almıştı. Bu jestten 100 yıl sonra Kral Edward, İngiliz kralların yahudilerin malı haline geldiğini fark edince, büyük bir ‘temizliğe’ girişmişti. Peki, tekerrür eden tarihin geri kalanı da yaşanır mı?

1066 yılına kadar İngiltere adası cennet gibi bir yerdi. Çünkü kayıtlara göre ülkede bir tane bile Yahudi yoktu. Normanlı William, İngiltere adasını ele geçirdiğinde ise işler değişti. Paraya ihtiyacı olan William, Hıristiyanlar faizle borç vermediği için Avrupa kıtasından 300 yahudi tefeciyi İngiltere’ye getirdi. Ve bu tarihten sonra İngiliz adası bir daha eskisi gibi olmadı.

Yahudiler, İngiltere adasına adım attıktan kısa süre sonra ülkenin en zengin sınıfı hâline geldi. Fakat Hıristiyanlar tarafından hiçbir zaman sevilmedikleri için bu topraklarda da nefretle karşılandılar. O dönemki kayıtlar ve bugün şahit olduklarımız, Hıristiyanların bu konuda çok da haksız olmadığını gösteriyor. Ama yahudiler bu durumu fazla önemsemedi.

Kral satın alan tefeciler

Normanlı William.
Normanlı William.

İngiltere’deki ilk yıllarında yahudiler, yahudi olmayan komşularına da ‘insanmış gibi’ davrandılar. Kiliselere serbestçe giriyorlar, bağışlar yapıyorlar hatta tefecilikten kazandıkları servetle manastırlar bile inşa ediyorlardı. Ama onların niyeti de bugünkü torunları gibi bulundukları yerde huzur içinde yaşamak değil, yaşadıkları yeri virüs gibi ele geçirmekti.

Bu nedenle kendilerini halka sevdirmeye çalışmakta çok zaman kaybetmediler. Bunun yerine kralları satın alma yoluna gittiler. İlk yahudiler, İngiltere adasına adım attıktan sadece 50 yıl sonra kraliyet ailesini avuçlarının içine almıştı. Londra baş hahamı Joseph, ülkedeki yahudiler için Kral Henry’den özel bir berat aldı. Buna göre Yahudilerin ülke içinde vergi ödemeden dolaşmalarına, serbestçe mal ve mülk edinmelerine, rehin tuttukları malları 1 yıl sonra satmalarına izin verildi. Yahudiler ayrıca sadece yahudiler tarafından yargılanma hakkı da almıştı. Ülkenin hukuku onlara uygulanmayacaktı. Yahudiler, mâlî açıdan İngiltere kralının özel malı olarak kabul ediliyordu.

Anahtarlar yahudilere verildi

Kendilerine karşı gerçek bir tehdit olmamasına rağmen yahudiler, krallardan alabildikleri kadar çok koruma almaya çalıştı. 13. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, çok özel ve o güne kadar kimseye verilmemiş bir imtiyazı almışlardı. Buna göre İngiltere topraklarında bulunan ve sadece İngiliz krallarının kullanımına açık olan bazı kalelerin anahtarı, sembolik olarak Yahudilere verildi. Yahudiler, ülke içinde gezerken bu kaleleri kullanabilecek, hatta çocuk kurban ettikleri (kan ritüeli) (QR KOD) ayinler nedeniyle Hıristiyan ahali tarafından kovalandığında bu kalelere sığınabileceklerdi.

Elon Musk.
Elon Musk.

800 yıl sonra aynı senaryo

Yahudilerin bu ‘işgal’ ruhu tarih boyunca hiç değişmedi. Ve bir benzeri 800 yıl sonra bugün ABD’de sahneye konuluyor. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz ay Beyaz Saray’da ağırladığı netanyahuya, ABD başkanlarının ‘evi’ olan Beyaz Saray’ın temsili anahtarını verdi. Trump bunu aslında 5 yıl önce de yapmıştı. Bir önceki başkanlığının son yılında yine netenyahuya bu sembolik anahtarları taktim etmişti. Fakat bu seferki taktim töreni, o kadar sembolik olmadı.

Yahudiler bu kez ‘Amerika kralından’ bugüne kadarki en büyük imtiyazları kopardı. Ateşkese varmış bir soykırımı devam ettirmek için 7,4 milyar dolarlık bombalar ilk iş olarak alındı. netenyahu, bu ziyarette Orta Doğu’nun haritasını yeniden çizmek için Trump’la anlaştıklarını açıkladı. 15 ay devam eden soykırımla ele geçiremedikleri Gazze’yi, ABD’nin ‘alması’ konusunda da anlaştılar.

Kral Henry.
Kral Henry.

ABD’deki tüm kamu personelini işten çıkararak kendi adamlarını yerleştirecekleri bir planı devreye soktular ve bu planı yürütmek için de israile tam desteğini açıklayan Musk’ı seçtiler. Yine Musk eliyle tüm ABD vatandaşlarının mâlî kayıtlarını ele geçirdiler. Kendi mahkemelerini kurmadılar ama Trump’a ‘kanunu yorumlama hakkı’ veren kararnameyi imzalattılar.

AIPAC eliyle ABD’li politikacıları satın aldılar. Satılmış politikacılarla kongre ve senatoyu ele geçirdiler. Tüm bunları yaparken, elbette başkanlığın en büyük adaylarına çok büyük ‘bağışlarda’ bulundular ve böylece her ABD Başkanını kendilerine borçlu hale getirdiler. Bu sayede de dünyanın en güçlü ülkesini ele geçirip, dünyanın en güçlü topluluğu olmayı başardılar. Tıpkı 900 yıl önce İngiltere’de yaptıkları gibi.

Benzer hikâyelerin aynı sonuçları

İnsan içinde yaşadığı günlerin hep öyle devam edeceğini sanıyor. Zor zamanlar yaşayanlara kötü günler hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Gücü elinde bulunduranlar da bu gücün sonsuza kadar devam edeceğini vehmediyor. Ama bu sırada tarih tekerrür ederek akmaya devam ediyor.

900 yıl önce yahudilerin İngiltere krallığını avuçlarının içine aldığı; ‘yahudiler benim malım’ diyen kralların ‘yahudi malı’ hâline getirildiği hikâye de tıpkı bugünkü gibi başlamıştı. Ama bitişi de tekerrür eden diğer hikâyeler gibi oldu. Yahudiler daha fazlasını istedikçe ve bunu da aldıkça şımardı. Kan ritüellerini daha aleni yapmaya başladılar. Kralın açık yasağına rağmen faizleri yükselttiler. Altın paraları kırpıp kalpazanlık yaptılar. Ülkede fiyatları yükselttiler. Yahudiler olmadan adım bile atamadığını anlayan krallar, gerçek kralın kim olduğunu bile unuttuklarını fark ettiler.

Yahudilerin kovulması.
Yahudilerin kovulması.

13. Yüzyılın ikinci yarısında devlet, yahudilerin krallığına sert darbeler vurmaya başladı. Yahudiler kral korumasını hızlı bir şekilde kaybetti.

Yahudilerden kurtulmanın tek yolu

Fransa kralı 4. Philippe.
Fransa kralı 4. Philippe.
Kral 1. Edward.
Kral 1. Edward.

1290’a gelindiğinde Kral 1. Edward, yahudilerden kesin olarak kurtulmaya karar verdi. Tarihi kaynaklar bunun tek bir yolu olduğunu ve tarih boyunca da sık sık tekrarlandığını yazıyordu. Edward da bu yolu kullandı ve İngiltere’deki bütün Yahudileri kovdu. Kayıtlara göre 1290 yılının sonuna gelindiğinde İngiltere adasında tek bir yahudi bile kalmamıştı. Ve kovulanların servetleri de hazineye aktarılmıştı. 1600’lerin ortasına kadar da 400 yıl boyunca bir daha ülkeye yahudi girmesine izin verilmedi.

İngiltere’de bu kadar yaygara koparan, ekonomiyi çökerten, kralların elini kolunu bağlayan yahudilerin nüfusu ise gerçekten ‘bir avuç’tu. 13. yüzyılda İngiltere adasında 5 milyon kişi yaşıyordu ve tamamı kovulan yahudilerin nüfusu 3 bindi.

Bu 3 bin yahudinin büyük bölümü İngiltere’den kovulduktan sonra Fransa’ya kaçtı. Ve orada da aynı düzeni kurmak için çalışmalara başladı. Fakat Fransa kralı 4. Philippe, yahudiler konusunda tecrübeliydi ve bu sefer tarih yahudiler için o kadar hızlı tekerrür etti ki onlar bile şaşırdı. 4. Philippe, yeni gelenlerle birlikte ülkedeki tüm yahudileri 1306 yılında bir gecede topraklarından kovdu ve kıyafetlerinden başka bir şey almalarına da izin vermedi.

Yahudiler tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar şımarmamıştı. Hıristiyan ABD krallığıyla ilişkileri şimdilik iyi gidiyor ama evanjelist olan Kral Trump da yahudiler de biliyor ki bu ortaklık bir gün bozulacak ve yahudiler ‘sürgün tarihlerine’ bir yenisini ekleyecek. Bunun ne zaman olacağı, yahudilere tahammülü kalmayan bir yöneticinin geleceği güne bağlı. Ve yahudiler sayesinde böyle tahammülsüz liderler hep ve tam zamanında gelmiştir.