Tûran’ın mı İslam’ın mı ordusu?

Tûrancılık, Türk kavimlerinin bir devlet yâhut bir bayrak altında toplanması fikriyatıdır. Türk topraklarının adı “Tûran yurdu” değil Türkistan’dır ve böyle telaffuz edilmelidir. Bu topraklar, Çin işgalindeki Doğu Türkistan’dan başlar, Balkanların ortalarına dek uzanır. Rusların yine bir Türk yurdu olan Erivan merkezli uydurma Ermeni devletini İran ile komşu yapması da, Türkiye ile Büyük Türkistan arasındaki bağı koparmak içindi.
Tûrancılık, Türk kavimlerinin bir devlet yâhut bir bayrak altında toplanması fikriyatıdır. Türk topraklarının adı “Tûran yurdu” değil Türkistan’dır ve böyle telaffuz edilmelidir. Bu topraklar, Çin işgalindeki Doğu Türkistan’dan başlar, Balkanların ortalarına dek uzanır. Rusların yine bir Türk yurdu olan Erivan merkezli uydurma Ermeni devletini İran ile komşu yapması da, Türkiye ile Büyük Türkistan arasındaki bağı koparmak içindi.

Tûrancılık, Türk kavimlerinin bir devlet yâhut bir bayrak altında toplanması fikriyatıdır. Türk topraklarının adı “Tûran yurdu” değil Türkistan’dır ve böyle telaffuz edilmelidir. Bu topraklar, Çin işgalindeki Doğu Türkistan’dan başlar, Balkanların ortalarına dek uzanır. Rusların yine bir Türk yurdu olan Erivan merkezli uydurma Ermeni devletini İran ile komşu yapması da, Türkiye ile Büyük Türkistan arasındaki bağı koparmak içindi.

Yakın zaman öncesine kadar İsrail’in döküntü Heronlarına mahkûm olan Türkiye’nin; İHA, SİHA ve TİHA’lar konusunda geldiği nokta şüphesiz ki, başta Batı dünyası olmak üzere her yerde dikkatlerin Türk Savunma Sanayii ve ordusuna çevrilmesine neden oldu.

  • Azerbaycan’ın Türkiye’nin millî araçlarıyla Ermenistan’ın saldırısına karşı mukabelede bulunması, bir yandan heyecana sebep olurken, diğer yandan da yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Hoş, çok hararetli değilse de birden bir kırılma yaşanıverdi.

Bu kırılmaya neden olan şey; Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği büyük destek, onu izleyen Pakistan ve Katar’ın tavrı.

Pakistan, İslam dünyasının tek nükleer gücü. Türkiye ise İslam dünyası içinde millî savunma sanayiini kurmuş ve geliştirmekte olan yegâne ülke. Katar ve Azerbaycan ise petrol konusunda hatırı sayılır devletlerden…

Müslüman Azerbaycan yerine Ermenistan’ı destekleyen İran, BAE, Suudi Arabistan gibi ülkeler, son derece etkisiz ve bugüne kadar hiçbir işi başaramamış İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nın dağılma sürecinin pimini çektiler.

Evet, henüz kimse bunu konuşmuyor olabilir, ama çok yakında pek çok ülke bunu tartışmaya başlayacak.

Fiilen BAE ve Suudi’yi yöneten prensler, resmen kral olduklarında Recep Tayyip Erdoğan’la veya İlham Aliyev’le İİT liderler toplantısında bir araya gelip, İslam dünyasının geleceğini mi konuşacaklar? Buna Mısır’ı, Bahreyn’i de ekleyin.

Böyle bir dünya yok. Resmen olmasa bile İİT fiilen bitmiştir.

Bunu gördüğümüz için Ağustos ayında hilâfet konulu kapakla çıktık. Muhtevaya ve teklifin mahiyetine bakmadan sadece kapak cümlemiz üzerinden; seküler, laikçi ve Kemalist tayfa ile sözde muhafazakâr, dindar basiretsizler saldırıya geçtiler.

Oysa biz, İİT’in iflasını görmüş ve yeni bir İslam Birliği oluşumuna dikkat çekmek istemiştik. Gazeteciler, haberleri ve yazılarının okunması için en uç cümleler kurabilirler. Ama bunların ne habercilik, ne de düşünce açısından kapasiteleri olmadığından ve içlerindeki hastalık yüzünden, İslam ve Müslümanlara yönelik teklifimizi “rejimi yıkmak” gibi absürt ve ahmakça noktalara çektiler. Üstelik dergiyi okumadan yaptılar bunu.

Dergi ayın 27’sinde çıkmış iken 28’i akşamı yaptığı taraflı bölgesinde onca kişiye hakaret ettirdikten sonra şu cümleyi kurdu beyzade: “Dergi çıksın bir bakalım!” Bu onların işlerine ve seyircilerine duydukları saygısızlığın açık bir nişânesi olarak geçti kayıtlara.

Nasıl ki, biz, siyasetçileri yeri geldiğinde en sert biçimde eleştiriyorsak, elbette onlar da bizim haber ve yazılarımıza aynı sertlikte tepki koymak hakları vardır. Onlar da bu haklarını kullandılar.

‘Dört devlet tek millet’

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki “İki devlet tek millet” sloganının devam etmekte olan son savaşın ilk günlerinde Pakistan tarafından “Üç devlet, tek millet”e, ardından da Katar cephesinin bunu dörde çıkarması, ilginç ve mühim bir ufuk açtı pek çok kimseye.

Bazı şeyler için günlerce kafa patlatır, mücadele edersiniz ama olamaz. Zira vakti gelmemiştir. Ancak öyle şeyler yaşanır ki, beklemediğiniz anda oluverir. O oluverme ihtimali olan şey, bu kez bir değil iki.

  • İlki, fiilen konuşulmaya başlayan Tûran veya İslam Ordusu. İkincisi ise yeni bir İslam Birliği…

İki ülke Türk; Pakistan ise Türk mayası taşır. Katar ise Arap… Deniliyor ki, bunlar ortak ordu kursun. Kimine göre adı, ‘Tûran Ordusu’ olsun, kimine göre ise ‘İslam Ordusu…’

Tûran ne demek?

Gelin evvelen Tûran ne demek ona bakalım.

Tûran, Türkçe bir kelime veya Türklerin kendilerine verdikleri bir ad değil. Tûran, Farsça bir kelime. Olabilir diyebilirsiniz. Elbette olur bir mahsuru da yok.

Lakin Tûran, İranlıların bugün ‘Orta Asya’ denilen bölgelerdeki kadim Türk yurtlarına yani Büyük Türkistan’a verdiği isimdir.

Tekin Alp mahlasını kullanan Moiz Kohen’in fikrî ve zihnî talebesi olan Ziya Gökalp’in yeniden ve yoğun olarak Türkçülüğün zemini olarak kullandığı bu kelime, Moiz Kohen Tûranizmi yani Tûrancılığıdır. Din merkezinden çok kavim merkezli bir yaklaşımın ürünü...

Tûrancılık, Türk kavimlerinin bir devlet yâhut bir bayrak altında toplanması fikriyatıdır. Türk topraklarının adı “Tûran yurdu” değil Türkistan’dır ve böyle telaffuz edilmelidir. Bu topraklar, Çin işgalindeki Doğu Türkistan’dan başlar, Balkanların ortalarına dek uzanır. Bu öylesine geniş topraklardır ki, önemli bir kısmı Rusya’nın, İran’ın ve bazı devletçiklerinin kontrolü altındadır.

Rusların yine bir Türk yurdu olan Erivan merkezli uydurma Ermeni devletinin, Nahcivan ile Azerbaycan’ın arasına uzun bir koridor kurup, Ermenistan’ı İran ile komşu yapması da, Türkiye ile Büyük Türkistan arasındaki bağı koparmak içindi.

Konumuza dönecek olursak, yanlış kelime tercihlerimiz çoğu kez bizi yanlışa sürükler, mümkünleri gayrimümkün kılar. Bu yüzden muhtemel siyasî, iktisadî, askerî ve dînî oluşumları sekteye uğratır. Kaldı ki, Tûranîlik Türkiye’de bile birlik sağlamaz.

Bu yüzden bu ülkeleri ve katılması mümkün namzetleri bir arada tutacak çimento; Tûran değil sadece İslam’dır.

Batı için Türk Müslümandır, Müslüman Türktür

İsmet Özel’in Türklüğe yüklediği mânâ İle Ziya Gökalp’in Tûrancılığının zerre alâkası yok. Batı için Türk, Müslümandır. Osmanlı, bazılarının iddia ettiği gibi Türklükten asla utanmış değildir. Öyle olsa lisanı Türkçe olmazdı. Osmanlı aslî unsur olarak Türk. Lakin aynı zamanda bir milletler topluluğu. Yüzlerce çeşit kavimden oluşan Müslim ve gayrimüslim tebaasını, bu iki şemsiye ve Osmanlı çatısı altında cem etmiş bir gemi. Benzersiz bir medeniyet!

İsmet Özel
İsmet Özel

Herkes bilir ki, dünyanın her noktası için 2-3 bin yıllık dünya tarihi ve 14 asırlık İslam tarihi, Türksüz asla yazılamaz. Bu yüzden henüz gerçek bir dünya tarihi, dolayısıyla da Türk tarihi yazılmış değildir. Böyle gidersek de bunu idrak edip yazabilecek bir çap ve zihin de çıkaramayacağız.

Çünkü tarih denilen şey, sadece kuru bilgi ve kalemle yazılmaz. Tarih; siyaset, mantık, sosyoloji, matematik, coğrafya, astronomi, astroloji, ilâhiyat, sanat ve daha fazla ilim dallarında cihanşümul bir mefkûreye sahip, hikmete vâkıf kimse veya kimselerce yazılabilir. Açık konuşmak gerekirse, şu an için bunu yapabilecek ilmî çap ve insan kaynağı yok. Batı ise yazsa yazsa kendi barbarlığını yazar.

Ziya Gökalp
Ziya Gökalp

Son zamanlarda gayret yahut takdiri ilahî gereği toprağa tohumlar ekiliyor. Tutar mı, elbette bize rağmen bile tutar. Ümitsiz değiliz!

Lakin işi ihtimale bırakmak, netice almadan şovunu, edebiyatını yapmak; biz ‘bunu yapmak istemiyoruz’ demektir.

Mikro milliyetçilik zarar verir

Turan Ordusu isimlendirmesi, mikro milliyetçilik ve kavmiyetçilikten başka bir şey değil. Temeli ve çatısı İslam olan her yerde, adından bağımsız olarak herkese yer vardır.

Bakınız, Moldova’nın içindeki özerk devlet olan Gagavuzya’nın devlet başkanı Irina Vlah, Ermenistan’ı değil Azerbaycan’ı desteklediklerini şu cümlelerle açıklamış: “Aynı dine mensup olduğumuz Ermenilerin değil, kan kardeşimiz olan Azerbaycan Türklerinin yanındayız!”

Peki, onları, buna iten şey ne?

Gagavuzlar, Türk ama ne yazık ki Müslüman değiller. Onların İslam’la müşerref olamamaları, İslam’ı anlatamayan bizlerin ayıbı. Adı bile Türk adı olmayan Irina Vlah, Komünist Parti’nin başkanı ama özünü unutmamış, tarih ve millet şuuruna sahip. Fakat Azerbaycan’ın yanı başındaki Türk devletlerinin yönetimleri ise bu şuurdan mahrumlar.

İrina Vlah
İrina Vlah

Hâsılı diyoruz ki, İslamcılık ve Tûrancılık bize ait mefhum ve idealler değil. Biz özellikle 9. asırdan sonra İslam dünyasına, 3 bin yıl evvelinden bu yana da dünyanın kaderinde en büyük paya sahip kavimiz. Ama bizi millet yapan şey sadece Türklüğümüz değil, diğer kavimlerden olan Müslümanlarla, İbrahim Aleyhisselamın milletinden oluşumuzdur.

Dedemiz Korkut atadır, O da İbrahim (a.s.)’in milletinden, Muhammed (a.s.)’in ümmetindendi.

Türkiye’nin, Azerbaycan’ın, Pakistan’ın, Katar’ın, Afganistan’ın, Somali’nin, Libya’nın, Kıbrıs’ın ve diğerlerinin merkezi İslam’dır. Birliğinin de, ordusunun da adı oradan gelir, gelmeli!