“Türkçe isim yasağı” ve İran’da bir ırkçılık hikâyesi

“Türkçe isim yasağı” ve İran’da bir ırkçılık hikâyesi.
“Türkçe isim yasağı” ve İran’da bir ırkçılık hikâyesi.

İran’da Türkçe özgürlük bayrağıdır dersek hiç de yanlış bir tanımlama olmayacaktır. Bu mücadele ruhunu genç ebeveynlerin tüm baskılara rağmen çocuklarına Türkçe isim verme konusundaki direnişlerinde görmek mümkündür.

15 Ay sonra Tebrizli Sevgi bebek, 12 ay sonra Goşçaylı Anar bebek, 9 ay sonra Erdebilli Ayıl bebek ve 40 ay sonra İran’ın bir başka Türk şehri Tikantepe’de Onur bebek uzunca bir mücadelenin sonunda nihayet nüfus cüzdanı sahibi olabildiler. Ama hâlâ Tebriz’de 4 ve 5 yaşındaki Atakan ve Atalay ile Culfa şehrinde 4 yaşına girmiş Huntay gibi onlarca çocuk bir insanın doğduğunda aldığı ilk resmî kimlik evrakı olan nüfus cüzdanı almaktan mahrumlar. Önlerindeki engel ise Türk ismi taşımaları. Evet, bu Türkçe isim yasağı İran’daki bir ırkçılık hikayesidir.

Türkçe isim yasağı İran’daki bir ırkçılık hikayesidir.
Türkçe isim yasağı İran’daki bir ırkçılık hikayesidir.

Çocuğun adını anne baba değil Fars faşizmi belirliyor

Asırlardan beri Türk yurdu olan yanı başımızdaki İran’ın uyguladığı bu denli ayrımcılık şaşırtıcı hatta inanılmaz gelebilir ama bu örnek İran’da Fars olmayanlara karşı uygulanan asimilasyon söz konusu olduğunda buz dağınının ancak görünen yüzüdür.

Dünyanın her yerinde çiftler, çocuklarının adlarını yıllar önce belirleyip aşklarının simgesi haline getirebiliyor. Ancak İran’da canınızın istediği gibi bir isim seçebilmek eğer Fars etniğine mensup değilseniz kolay bir iş sayılmaz. Yeni doğan bebekler için nüfus cüzdanı, İran İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Nüfus Kayıt Kurumu tarafından çocuğun babasına veya babası hayatta değilse dedesine verilir. Baba ise sadece devletin hazırladığı isimlerden bir isim seçebilir. Şöyle ki istenen isim Nüfus ve Kayıt Kurumu Web sitesinde kız ve erkek çocuklarına ayrı ayrı hazırlanan listede yer almalı ve işlemin başlatılması için uygunluk belgesi alınmalıdır. Ancak liste bâriz bir şekilde yönetimin benimsediği ideolojik bakışa yani Fars Milliyetçiliğine göre hazırlanmıştır. Liste harici isimler ile ilgili itirazları Fars Dili ve Edebiyatı Akademisi’nden bir komisyon değerlendiriyor ve talep edilen adın yabancı olup olmadığına yani Farsça’ya uyup uymadığına karar veriyor.

Aylarca hatta yıllarca kimliksiz kalan çocukların sağlık hizmetleri gibi en temel haklardan yoksun bırakılması dikkate alındığı zaman yapılanın aslında bir insanlık suçuna dönüştüğü görülebiliyor.

İran nüfusunun yarısına tekabül eden Türkler, Fars olmayan halklara karşı yapılan sistematik ayrımcılığa karşı kaldırılan direniş bayrağı niteliğindedir.
İran nüfusunun yarısına tekabül eden Türkler, Fars olmayan halklara karşı yapılan sistematik ayrımcılığa karşı kaldırılan direniş bayrağı niteliğindedir.

İran’da Fars olmayan halklara uygulanan bu sistematik baskı ve asimilasyon politikasını inkâr edenler İslâmî nitelik taşıyan birkaç Arapça ismi göstererek dezenformasyon oluşturmaya çalışsalar da Arapların kendi kültürlerini yaşatmak için seçtikleri Arapça adların da sansürlenmesi yönetimin asıl niyetini göstermiş oluyor.

Türkçe her alanda yasak

Türkçe yasağı sadece yeni doğan bebeklerle sınırlı değil, hayatın her alanında. Aynı uygulama ticârî işletmeler ve marka isimlerinde de uygulanıyor. Yâni İran’da bir vatandaş bir bakkal dükkanı açmak için ilgili mercilerden ruhsat almaya gittiği zaman seçtiği Türkçe isimden dolayı geri çevrilip ekmeğinden olabilir. Geçtiğimiz Mart ayında İran İslâmî İrşad ve Kültür Bakanı Muhammed Mehdi İsmâilî, Farsça’yı korumak için polis kuvvetinden yararlanacaklarını bildirmiş ve işletmelerde Farsça dışındaki bir ismin yasak olduğunun altını çizmişti.

İran’da bir vatandaş bir bakkal dükkanı açmak için ilgili mercilerden ruhsat almaya gittiği zaman seçtiği Türkçe isimden dolayı geri çevrilip ekmeğinden olabilir.
İran’da bir vatandaş bir bakkal dükkanı açmak için ilgili mercilerden ruhsat almaya gittiği zaman seçtiği Türkçe isimden dolayı geri çevrilip ekmeğinden olabilir.

Hal böyleyken 35 milyon civarında bir nüfusa sahip İran Türklerinin 1 tane Türkçe televizyon kanalı, dergi ve gazeteye sahip olmamalarına şaşırmamak gerek...

Faşizme karşı direniş bayraktarı Güney Azerbaycan!

İran nüfusunun yarısına tekabül eden Türkler, Fars olmayan halklara karşı yapılan sistematik ayrımcılığa karşı kaldırılan direniş bayrağı niteliğindedir. Kimi bölge azınlıkları haklarını şiddete başvurarak ararken, Türkler yine târihî geleneklerine uygun bir şekilde barışçıl ve sivil yoldan şaşmadılar. Çoğunluğu Fars olmayan halklardan oluşan İran’da, yönetim ısrarla diğer halkların ana dilde eğitim gibi insânî taleplerine çelik yumrukla karşılık veriyor. Ancak çoğu totaliter sistemlerde olduğu gibi İran’da da baskının artmasıyla orantılı bir şekilde mazlum halklarda millî uyanış giderek artıyor. Her türlü sansüre göğüs geren Güney Azerbaycan, siyasî ve toplumsal harekatını Türkçe ile özdeşleştirmiş durumda. Bu yüzden İran’da Türkçe özgürlük bayrağıdır dersek hiç de yanlış bir tanımlama olmayacaktır. Bu mücadele ruhunu genç ebeveynlerin tüm baskılara rağmen çocuklarına Türkçe isim verme konusundaki direnişlerinde görmek mümkündür.