Veladet Bahri

İndiler gökten melekler saf ü saf, Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
İndiler gökten melekler saf ü saf, Kâbe gibi kıldılar evim tavaf

Şefiul´usati fi yevmil´arasat,

Hazreti-i Ahmedü Mahmudû Muhammed Mustafa râ Sâlevat

Âmine hatun Muhammed annesi

Ol sadeften doğdu ol dür danesi

Çünki Abdullah´dan oldu hâmile

Vakt erişdi hefte vü eyyam ile

Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn

Çok alametler belirdi gelmedin

Ol Rebiul evvel ayı nicesi

On ikinci gice isneyn gecesi

Ol gice kim doğdu ol hayrûl beşer

Anesi anda neler gördü neler

Dedi gördüm ol Habibin ânesi

Bir acep nur kim güneş pervanesi

Berk urup çıktı evimden nagehan

Göklere dek nur ile doldu cihan

Gökler açıldı ve feth oldu zulem

Üç melek gördüm elinde üç âlem

Biri meşrık biri mağribde anın

Biri damında dikildi Kâbe’nin

Bildim anlardan kim ol halkın yeği

Kim yakin oldu cihana gelmeği

Bildim anlardan ki ol halkın beyi

Kim yakın oldu cihanâ gelmeyi

İndiler gökten melekler saf ü saf

Kâbe gibi kıldılar evim tavaf

Hem hava üzre döşendi bir döşek

Adı Sündüs, döşeyen anı melek

Çün göründü bana bu işler ayân

Hayret içre kalmış idim ben hemân

Yarılıp çıktı divardan nagehan

Geldi üç huri banâ oldu ayan

Bazıları derler ki ol üç dilberin

Asiye´ydi biri ol meh-peykerin

Biri Meryem hatun idi aşikâr

Birisi hem hûrilerden bir nigâr

Geldiler lutf ile ol üç mehcebin

Verdiler bana selam ol dem hemin

Çevre yanıma gelip oturdular

Mustafayı birbirine muştular

Üç âlem dahi dikildi üç yere

Her birisin edeyim nerden nere

Dediler oğlun gibi hiç bir oğul

Yaradılalı cihan gelmiş değil

Bu senin oğlun gibi kadri cemil

Bir anâya vermemiştir ol Celil

Ulu devlet buldun ey dildare sen

Doğuserdir senden ol hulki hasen

Bu gelen ilm-i ledün sultanıdır

Bu gelen tehvid-i irfan kânıdır

Bu gelen aşkina devreyler felek

Yüzüne müştakdürür ins ü melek

Bu gice ol gicedir kim, ol şerif

Nur ile âlemleri eyler latif

Bu gice şâdân olur erbâb- dil

Bu giceye can verir eshab-ı dil

Rahmeten lil´alemindir mustafa

Hem şefiu´l-muznibindir mustafa

Vasfını bu resme tertib etdiler

Ol mübarek nuru tergib ettiler

Âmine eder çü vakt oldu tamam

Kim vücuda gele ol hayrül enam

Susadım gayet hararetten kati

Sundular bir cam dolusu şerbeti

Şerbeti karşımda tutdu hûriler

Bunu sana verdi Allah dediler

Kardan ak idi ve hem soğuk idi

Lezzeti dahi şekerde yok idi

İçtim anı oldu cismim nura gark

Edemedim kendimi nurdan fark

Geldi bir akkuş kanâdiyle revan

Arkamı sıvadı kuvvetle heman

Doğdu ol saatte ol sultan-ı din

Nura gark oldu semavat ü zemin

Sallü aleyhi sellimü teslima

Hatta tenali cennetten ve naima

Essalatü vesselamü aleyke Ya Resulallah

Esselatü vesselamü aleyke Ya Habiballah

Essalatü vesselamü aleyke

Ya Seyyidel-evveline velâhirin.

(Süleyman Çelebi, Vesilet’ün-Necat, “Veladet Bahri”)