Virüs aşılanıyor mu?

Her şeyin sonunda iyi ki aşı var mı diyeceğiz, yoksa her şey bu aşılar için miydi diye düşüneceğiz?
Her şeyin sonunda iyi ki aşı var mı diyeceğiz, yoksa her şey bu aşılar için miydi diye düşüneceğiz?

Flu filmi, bütün dünyayı etkisi altına alan korona virüsü salgını ile benzerlik göstermektedir. Tabii filmin nihayetinde insanların kurtuluşu aşı ile sağlanmaktadır. Acaba iyi ki aşı var mı demeliyiz, yoksa her şey bu aşılar için yapılıyor diye mi düşünmeliyiz?

Bu yazı 23 Mart 2020 tarihinde, Gerçek Hayat dergisinin 1013. sayısında yayınlanmıştır.


Bilinen ismiyle The Flu… Kelime mânâsı itibariyle her ne kadar gribi karşılasa da teknik olarak ‘virüs’ denilmek isteniyor filmde. H5N1’in patlak vermesi ile birlikte ortaya salgın hastalık aniden yayılmaya ve çeşitli yıkımlara sebep oluyor. 2013 yılı Güney Kore yapımı filmin yönetmen koltuğunda Kim Sung-su oturuyor. Başrollerinde Jang Hyuk ve Soo Ae’nin yer aldığı filmde hastalık solunum yoluyla bulaşmaktadır ve hastalığı kaptıktan 36 saat sonra ölüm gerçekleşmektedir.

Flu filmi, bütün dünyayı etkisi altına alan korona virüsü salgını ile benzerlik gösteriyor.
Flu filmi, bütün dünyayı etkisi altına alan korona virüsü salgını ile benzerlik gösteriyor.

Filmin baş sahnelerinde eczanede öksüren bir gencin önce küçük bir çocuğa sonra bütün mekâna virüsü nasıl yaydığı işlenmektedir. Eczanede virüsü kapan her bir kişi ise gittiği sınıfta, evde, toplu taşımada öksürmeye başlar ve virüs inanılmaz bir hızla yayılmaya başlar. En kötüsü ise bunun tespitinin yapılamayışı olur.

Virüs her tarafı sarmıştır bir kere. Art arda gelen vak’alar yaklaşık yarım milyon nüfusa sahip Seongnam’daki Bundang bölgesini kaosa sürükler. Bütün doktorlar seferber olur ve işin ciddiyetini anlatmaya çalışır ancak bölge valisi hadiseyi hafife almaktadır. Lâkin o kadar kısa bir sürede insanlar yollarda düşmeye başlamıştır ki mesele devlet büyükleri nezdinde ele alınmaya karar verilir. Vücut sıcaklığı kırk derecenin üzerinde bir hastanın karantinaya alınışıyla anlaşılır her şey. Hastanın kanında zehir olduğu ve tansiyonun kontrol edilemez bir hâle geldiği öğrenilince derhâl karantinaya alınır. Teşhis koyulur: Kuş gribi..

Trafikte kontrol kalmaz, hastaneler yetersiz kalır; alışveriş çılgınlığı alır başını gider. Bu kaosun önüne geçmek için enfeksiyon kapanların öldürülmesi gündeme gelir. Her ne kadar bölge başkanı bunu kabul etmese de askerî komutana sözünü dinletemez. Karantina bölgesi belli aralıklarla ateş altına alınır.

  • Bu sırada başroldeki doktor kadının kızına antikor enjekte etmesi netice verir ancak kız karantina bölgesindedir ve çekilen çizgiyi geçenin vurulacağı ihtar edilir. Anne doktor antikorun netice verdiğini anlatmaya çalışsa da militer güçlere lâf anlatmak güçtür. Askerlerin arasından sıyrılan anne ağlayan çocuğunu kucaklamaya giderken vurulur. Filmin en ağlatan sahnesi gelir ardından… Küçük kız ağlayarak haykırır: “Annemi vurmayın!”

Başkan savaş uçaklarının yaklaşmakta olduğunu görünce bu defa komutana karşı uçaksavarlara ‘vur’ emri verir. Komutan ancak bu noktadan sonra geri adım atmak mecburiyetinde kalır.

Flu filmi, bütün dünyayı etkisi altına alan korona virüsü salgını ile benzerlik göstermektedir. Hastalık solunum yolu ile bulaşmaktadır ve can kaybına sebep olmaktadır. Bilim adamları her ne kadar koronavirüsün günümüz tekniği açısından bir biyolojik silah olarak üretilmesinin mümkün olmadığını söylese de, insanların aklına önce izletip sonra tatbik ettikleri gelmektedir. Tabii filmin nihayetinde insanların kurtuluşu aşı ile sağlanmaktadır. Acaba iyi ki aşı var mı demeliyiz, yoksa her şey bu aşılar için yapılıyor diye mi düşünmeliyiz?