Zülfü Livaneli ve bir garip Silivri ziyareti

Zülfü Livaneli.
Zülfü Livaneli.

Silivri olarak ünlenen Marmara Cezaevi’nde tek bir ziyaret sırasında 11 tutukluyla görüşen sanatçı Zülfü Livaneli’nin ziyarete ilişkin izlenimlerinde kullandığı ‘kahvehane’, ‘kadın programları’ benzetmesi tartışma konusu oldu.

“İçerdekiler birbirini görmüyor, koridorlarda da karşılaşmıyorlar. Ziyaretçileri ve avukatları dışında mutlak bir yalnızlık içindeler. Elektrik paralarını kendileri ödüyor ve yine kendi paralarıyla televizyon alabiliyorlar. Gündüzleri küçük avlularına çıkabiliyorlar ama hava karardıktan sonra buna izin verilmiyor…” Bu sözler ünlü sanatçı Zülfü Livaneli’ye ait. Nereyi mi ve kimleri mi anlatıyor, buyurun ibretlik olaya…

Burası Ergenekon davaları sürecinde Silivri olarak şöhret bulan ve daha sonra adı değiştirilen meşhur Marmara Cezaevi. Şimdilerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı tutuklu belediye başkanları ile adından sıkça söz ettiriyor. İBB ve diğer ilçe belediyelerinde ‘ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet ve irtikap, terör’ iddialarıyla tutuklanan başkan ve bürokratların yanı sıra Gezi soruşturması tutukluları Osman Kavala ve menajer Ayşe Barım da Marmara Cezaevi sakinlerinden… Buraya kadar her şey normal…

Haklarında çeşitli suç isnat edilenler, iddianame hazırlanmasını bekleyenler, Yargıtay ya da AİHM sürecini bekleyenler… Fakat ben sizlere yargı süreci, kimin neyle nasıl suçlandığı ya da suçlu ya da suçsuz olduklarını değil de tutuklu, hükümlü ya da şüpheli ziyaretlerine ilişkin yaşananları anlatmaya çalışacağım. Gelişmenin kahramanı, kendisine ‘ozan’ yakıştırması yapan ve müziklerinin yanı sıra yazarlıkla da meşgul olan bildik sîmâ Zülfü Livaneli’nin cezaevi ziyaretinde neler yaşadıklarını kendi kaleminden anlatacağım.

Tek bir seferde 11 ziyaret

CHP eski milletvekili de olan Livaneli’nin geçtiğimiz haftalarda Silivri Cezaevine yaptığı ziyareti çalıştığı haftalık gazetede şu satırlarla okuyuculara sunuldu: “ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Menajer Ayşe Barım, Yazar Mehmet Ali Çalışkan, Beşiktaş eski Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Şehir Planlamacısı Tayfun Kahraman, İstanbul Planlama Ajansı eski Başkanı Buğra Gökce, Beylikdüzü Belediye eski Başkanı Murat Çalık, Gezi davası hükümlüsü Can Atalay, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Esenyurt Belediye eski Başkanı Ahmet Özer ve ‘Kızıl Soros’ kalaplı Osman Kavala ile görüşmesini kaleme alan Livaneli şunları kaydetti…

Evet yanlış duymadınız, Marmara Cezaevi’ne ziyarete gitmemiş, âdeta cezaevi içerisinde eğlenceli bir tur atmış, gelsin çaylar kahveler. Görüştüğü kişiler arasında kimler yok ki? Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra ‘rüşvet ve irtikap’ iddialarından tutuklu 4 belediye başkanı, Osman Kavala ile gezi davası tutuklusu menajer Ayşe Barım ile toplam 11 kişi. Yakınları ve cezaevi yönetimine bildirdikleri bazı isimler ile görüştürülmeleri kanunlarla sabit olan tutuklular, nasıl olmuştu da Zülfü Livaneli ile belli aralıklarla görüşme imkânı bulabilmişlerdi.

Bu ayrıcalık nereden geliyordu? Bu işin sırrı, Livaneli ile birlikte İmamoğlu’nu ziyarete giden Mehmet Necati Yağcı’dan... CHP Parti Meclisi üyesi olan ve aynı zamanda Livaneli Vakfı Mütevelli heyetinde bulunan Necati Yağcı, Adâlet Bakanlığından almış olma ihtimali yüksek olan bir izinle partinin Cumhurbaşkanı “adayı” İmamoğlu’nu ziyarete gitmişti. Tabii yanına da Livaneli’yi almayı ihmal etmemişti.

Livaneli ise yazısının bir yerinde Adalet Bakanlığının bu özel izninden şöyle bahsetmişti.

“En dışta Jandarma güvenliği var. İlk kontrol orada yapılıyor. Sonra arabayla içerilere ilerliyorsunuz. Başka bir binada Adâlet Bakanlığı’ndan verilen izne göre kimlikleriniz inceleniyor, gözlerinizin fotoğrafı çekiliyor.”

EKREM İMAMOĞLU, RIZA AKPOLAT, CAN ATALAY.
EKREM İMAMOĞLU, RIZA AKPOLAT, CAN ATALAY.

Tanışmadığı isimlerle de görüşmüş

Görüşlerinde çoğu zaman Türkiye’de adâletin yeterli olmadığını, özgürlüklerin hiçe sayıldığını, insan haklarının uygulanmadığına iddia eden Livaneli, aslında tüm kuralları hiçe saymış, diğer tutuklulara uygulanmayan birçok ayrıcalıktan hatırı sayılır dostlarını araya sokarak faydalanmaktan çekinmemişti.

Ve devam ediyor Livaneli, cezaevinde yaşadıklarını anlatmaya…

“ Nihayet içerideyiz. Bizi önce küçük bir odaya alıyorlar. Bekliyoruz. Kimi göreceğimizi bilmiyoruz. Derken karşıdaki kapı açılıyor ve Mehmet Ali Çalışkan giriyor içeriye. ‘Burada tanışmak nasipmiş’ diyor.”

Livaneli’nin cümlelerinden öyle anlaşılıyor ki açık görüş için Adâlet Bakanlığı toplu izin vermiş, Livaneli bile görüşe öncelikle kimin geleceğini tahmin etmediği gibi rüşvet iddiası ile tutuklu bulunan Reform Vakfı yöneticisi Mehmet Ali Çalışkan’ı karşısında görünce şaşkınlığını gizleyememiş.

Görüş odası değil kadın programı

Zülfü Livaneli cezaevinde dolaşırken bir anda karşısında ünlü bir menajeri görüyor. Sarılıyorlar hasret gideriyorlar. Cezaevinde…

“Koridordan geçerken camlı bir bölmede Ayşe Barım’ı görüyorum. Sarılıyoruz ve gözyaşlarının fışkırmasına engel olamıyor. İçi dolu. Ortak dostlarımıza selam söylüyor.

Öteki salona alınıyoruz. Bu da diğer oda gibi iki kapılı. Aşık Veysel geliyor aklımıza. Bekliyoruz.

Karşımızdaki kapıdan kimin gireceğini bilemeden bekliyoruz. Bir süre sonra kapı açılıyor ve Tayfun Kahraman giriyor içeri. Zaten ince yapılı ve duyarlılığı, yüzüne, haline hareketine yansıyan bir arkadaşımız.”

Sırada Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ile İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe bulunuyor. Livaneli, cezaevine yaptığı ziyareti kadın programlarında araya konulan paravanlara benzetiyor.

“Sonra Rıza Akpolat (Beşiktaş eski Bel. Bşk) giriyor o kapıdan. Saçları ve sakalları uzadığı için daha da genç görünüyor ve neşesinden bir şey kaybetmemiş. O çıktıktan sonra yine kimin geleceğini bilmeden bekliyoruz. Gelenler de kiminle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Hani televizyonlarda araya paravan konulan tanıştırma programları olur ya, sanki onun gibi bir oyunun içindeyiz. Kapıdan Buğra Gökce giriyor ve her gelen kişide olduğu gibi o da biz de şaşkınlıkla ‘Ooooo!’ deyip sarılıyoruz. Buğra Gökce son derece dirençli, enerjik; siyasette olup bitenlerle ilgili yetkin tahliller yapıyor.

Murat Çalık (Beylikdüzü eski Bel. Bşk.) sanki başkanlığa devam ediyormuş gibi. Son derece sakin ve kendinden emin konuşuyor. Heyecanların en yoğunu Can Atalay gelince yaşanıyor. Samimiyetini, duygularını güçlü biçimde ortaya koyuyor. Çocukluğunda albümü nasıl ezberlediğinden başlayıp, hayata, sanata, dostluğa dair ne varsa o dar zamana sıkıştırmaya çalışıyor. Coşkulu, özverili, tertemiz bir insan. Koridorda İmamoğlu ailesini görüyoruz: Dilek, Selim, Semih ve Beren. Biraz konuşup hasret gideriyoruz.”

AYŞE BARIM, OSMAN KAVALA, ÜMİT ÖZDAĞ.
AYŞE BARIM, OSMAN KAVALA, ÜMİT ÖZDAĞ.

Sanki Livaneli’nin görüş günü

Silivri Cezaevi öyle bir hâle gelmiş ki bazı VİP tutuklular ziyaret mahalline gideceği yerde ziyaretçiler onların yanına götürülüyor. Zülfü Livaneli bu olayı şu cümlelerle anlatıyor.

“Yine daha önceki odaya gidip, kapının arkasından kimin çıkacağını bekliyoruz. Biraz sonra karşıdaki kapı açılıyor ve Resul Emrah Şahan giriyor. O da dirençli ve iyi. Bir sohbet daha. Sanki hapishanede değil de bir kahvehanede gibiyiz.”

Yazısının bir bölümünde tutuklulara uygulanan kötü şartlara yer veren Livaneli bir başka yerinde ise cezaevini âdeta kahvehaneye benzetiyor. Tutuklanan Esenyurt eski Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile de görüşen Livaneli, Osman Kavala ile görüşme isteği olduğunu görevlilere bildiriyor.

“Saat beşe gelirken görüşmeler hızlanıyor, ben memur arkadaşlara hep Osman Kavala’yı soruyorum. Hastaneye gitti, gelince görüşürsünüz diyorlar. Sekiz yıldır görmedim Osman’ı. Kim bilir hücrede geçen yıllar nasıl etkiledi onu, nasıl karşılaşacağız? Heyecanlıyım doğrusu.

Kapı açılıyor, Osman giriyor. O da bilmiyor tabii kimin geldiğini. Biraz da şaşkınlık duygusuyla kucaklaşıyoruz. Onu, beklediğimden çok daha iyi buluyorum. Sakalları ağarmış, benim saçlar gibi.”

Ve dönüş yolculuğu başlıyor.

Marmara Cezaevi’nde tek bir seferde toplam 11 kişiyle görüşen Zülfü Livaneli ile arkadaşı Necati Yağcı evlerinin yolunu tuttu.

İBB iştiraklerinden Kültür A.Ş. bünyesinde düzenlenen Harbiye konseri sahnesinde konuşan Livaneli, “Silivri’ye ziyarette bulundum. Can Atalay’ın, Ekrem İmamoğlu’nun selamını getirdim. Oradan birisi bana dedi ki ‘Abi içeri bir devlet atmışız…’ Belki de gelecek dönemin hükümeti içerdedir” dedi. Zülfü Livaneli’nin konser sırasında yaptığı bu açıklama gerçeğin aynası mıdır bilinmez ama Silivri cezaevinde yaşanan ziyaret komedisi uzun süre hafızalardan silinmeyecek gibi gözüküyor.