Sulandırılmış gerçekler ve CIA: Narcos

Narcos kapak
Narcos kapak

Narcos çok iyi bir dizi ama bize gösterdiklerinden çok, bizden sakladıkları mevcut. İzlerken bir kurgu değil de belgesel gözüyle bakmak bizi şeytanın en büyük tuzağına düşürür…

“Şeytanın en büyük numarası, insanları aslında bu dünyada olmadığına inandırmasıdır.” bu sözler modern zamanın Keyser Soze’si, Roger ‘Verbal’ Kint’e ait. Narcos dizisinde de ABD’nin uyuşturucu kaçakçılığıyla olan mücadelesinin küçük de olsa bir bölümünü, Ajan Javier Pena üzerinden izliyoruz ve bu kısım dahi Soze’nin şeytan tanımını genişletmemizi gerektiriyor:

“Şeytanın en büyük numarası, insanları aslında iyilik meleği olduğuna inandırmasıdır.”

Üçüncü sezonu biten Narcos dizisinde, Kolombiya’nın önce Medellin Karteli’ni, sonrasında ise Cali Karteli’ni yenilgiye uğratan Amerikan ajanlarının kahramanlıklarını seyrettik. Medellin’de hikâye korkusuz ve baskın patron Pablo Emilio Escobar Gaviria’nın yıkılışı üzerinden işleniyor. Sonrasında ise Cali’de küresel sistemin adamları olarak görünen Rodriguez kardeşlerin yerle bir oluşunu izliyoruz.
Üçüncü sezonu biten Narcos dizisinde, Kolombiya’nın önce Medellin Karteli’ni, sonrasında ise Cali Karteli’ni yenilgiye uğratan Amerikan ajanlarının kahramanlıklarını seyrettik. Medellin’de hikâye korkusuz ve baskın patron Pablo Emilio Escobar Gaviria’nın yıkılışı üzerinden işleniyor. Sonrasında ise Cali’de küresel sistemin adamları olarak görünen Rodriguez kardeşlerin yerle bir oluşunu izliyoruz.
Bu kadar büyük kartellerin ve deyim yerindeyse BABA’ların bitirilişini izlerken eksik de olsa bazı gerçek bilgilere yer verilmiş. CIA’nin bölgedeki gücü, Ajan Brian Stechner karakteriyle üstünkörü anlatılıyor. CIA’nin varlığı Latin Amerika için siyasal, sosyolojik ve suç hayatının atlanamayacak bir parçası… CIA’nin bir ülkede tek bir ajanın üzerinden operasyon yaptığı tarih boyunca görülmemiştir. Basit bir örnek vermek gerekirse, 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün önce, 13 Temmuz 2016'da CIA eski orta doğu şefi Graham Fuller ve CIA orta doğu şefi Henry Barkey Büyükada'da bir toplantı için İstanbul'a gelmişti. Eğer Narcos dizisindeki hikâye izleyiciye tamamen gerçeklerle nakledilseydi, narkotik şubenin ajanlarının on katı kadar CIA ajanı görürdük.
Bu kadar büyük kartellerin ve deyim yerindeyse BABA’ların bitirilişini izlerken eksik de olsa bazı gerçek bilgilere yer verilmiş. CIA’nin bölgedeki gücü, Ajan Brian Stechner karakteriyle üstünkörü anlatılıyor. CIA’nin varlığı Latin Amerika için siyasal, sosyolojik ve suç hayatının atlanamayacak bir parçası… CIA’nin bir ülkede tek bir ajanın üzerinden operasyon yaptığı tarih boyunca görülmemiştir. Basit bir örnek vermek gerekirse, 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün önce, 13 Temmuz 2016'da CIA eski orta doğu şefi Graham Fuller ve CIA orta doğu şefi Henry Barkey Büyükada'da bir toplantı için İstanbul'a gelmişti. Eğer Narcos dizisindeki hikâye izleyiciye tamamen gerçeklerle nakledilseydi, narkotik şubenin ajanlarının on katı kadar CIA ajanı görürdük.
Narcos dizisine oranla CIA’nin işlerin içine daha çok girdiğini, 2017 yapımı American Made filminde görüyoruz. Başrolünde Tom Cruise’u izlediğimiz filmde, CIA’nin ‘narcotraficante’ babalarını kullanarak, bölgede Nikaragua’dan Kolombiya’ya yaptığı operasyonlara kara mizah yoluyla sulandırılmış bir şekilde şahit oluyoruz.
Narcos dizisine oranla CIA’nin işlerin içine daha çok girdiğini, 2017 yapımı American Made filminde görüyoruz. Başrolünde Tom Cruise’u izlediğimiz filmde, CIA’nin ‘narcotraficante’ babalarını kullanarak, bölgede Nikaragua’dan Kolombiya’ya yaptığı operasyonlara kara mizah yoluyla sulandırılmış bir şekilde şahit oluyoruz.
ABD’yi bir dağ olarak varsayarsak, Latin Amerika ülkeleri de o dağın etekleri olur. CIA hemen ABD’nin dibinde kontrolden çıkıp, farklı ideallerin peşinde koşan ülkeler oluşmaması için, Latin Amerika’da darbeler düzenledi. Beşten fazla ülkede sosyalist iktidarları en karanlık yöntemlerle bertaraf etti, Şili’deki Pinochet gibi insan avcılarının uzun yıllar devlet başkanlığında kalmasını destekledi. Latin Amerika ülkelerinde her türlü insanlık suçu işlenirken, Narcos bize sadece “CIA pis, DEA iyi” metaforunu göstermekle yetiniyor.
ABD’yi bir dağ olarak varsayarsak, Latin Amerika ülkeleri de o dağın etekleri olur. CIA hemen ABD’nin dibinde kontrolden çıkıp, farklı ideallerin peşinde koşan ülkeler oluşmaması için, Latin Amerika’da darbeler düzenledi. Beşten fazla ülkede sosyalist iktidarları en karanlık yöntemlerle bertaraf etti, Şili’deki Pinochet gibi insan avcılarının uzun yıllar devlet başkanlığında kalmasını destekledi. Latin Amerika ülkelerinde her türlü insanlık suçu işlenirken, Narcos bize sadece “CIA pis, DEA iyi” metaforunu göstermekle yetiniyor.
Narcos, kısık seslerle söylenen gerçekleri, göz kontağıyla anlatmaya çalışan insanlara benziyor. CIA’nin Orta ve Güney Amerika’daki sosyalist hareketleri durdurmak için uyuşturucu trafiğini aktif bir şekilde yönettiği, bizzat ABD Kongre’sinin yürüttüğü soruşturmalarla gün yüzüne çıktı. Nikaragua’daki Sandinista hareketini önlemek için, faşist grup olan Contras’a kokain trafiği için izin verdiği ve hatta rotalarını bile CIA’nin belirlediği bugün bütün dünyada bilinen bir gerçek.
Narcos, kısık seslerle söylenen gerçekleri, göz kontağıyla anlatmaya çalışan insanlara benziyor. CIA’nin Orta ve Güney Amerika’daki sosyalist hareketleri durdurmak için uyuşturucu trafiğini aktif bir şekilde yönettiği, bizzat ABD Kongre’sinin yürüttüğü soruşturmalarla gün yüzüne çıktı. Nikaragua’daki Sandinista hareketini önlemek için, faşist grup olan Contras’a kokain trafiği için izin verdiği ve hatta rotalarını bile CIA’nin belirlediği bugün bütün dünyada bilinen bir gerçek.
İlerleyen süreçte bu yardım kontrolden çıktı ve Los Angeles merkezli kokain ticareti patlaması yaşandı. CIA tarafından Meksikalı Sinaloa Carteli’nin büyümesinin desteklenmesi ve sonrasında kontrolü elden çıkınca, El Chapo Guzman’ı şeytan olarak gösterip yakalamaları da bahsettiğimiz bilinen gerçeklerden.
İlerleyen süreçte bu yardım kontrolden çıktı ve Los Angeles merkezli kokain ticareti patlaması yaşandı. CIA tarafından Meksikalı Sinaloa Carteli’nin büyümesinin desteklenmesi ve sonrasında kontrolü elden çıkınca, El Chapo Guzman’ı şeytan olarak gösterip yakalamaları da bahsettiğimiz bilinen gerçeklerden.
CIA’nin uyuşturucu merkezli operasyonlarında Türkiye üzerinden trafik sağlanan bir İtalyan kartel bile bulunuyor. CIA İtalyan Komünist Partisi’nin yükselişini engellemek için Lucky Luciano’yu sınırdışı ederek İtalya’ya gönderdi. Ardından Luciano’nun Türkiye’den aldığı eroini ABD topraklarına sokmasını destekledi ve bu uyuşturucu trafiğini İtalyan Komünist partisiyle ilişkilendirdi.
CIA’nin uyuşturucu merkezli operasyonlarında Türkiye üzerinden trafik sağlanan bir İtalyan kartel bile bulunuyor. CIA İtalyan Komünist Partisi’nin yükselişini engellemek için Lucky Luciano’yu sınırdışı ederek İtalya’ya gönderdi. Ardından Luciano’nun Türkiye’den aldığı eroini ABD topraklarına sokmasını destekledi ve bu uyuşturucu trafiğini İtalyan Komünist partisiyle ilişkilendirdi.
Meksika’da hükümet sözcüsü olan Guillermo Terrazas Villanueva bu olaylara sessiz kalamayan iyi adamlardan. Guillermo Terrazas Villanueva, 2012 yılında katıldığı bir toplantıda CIA’nin uyuşturucu operasyonlarını “CIA, Orta ve Güney Amerika topraklarında bir haşere ilaçlama şirketi gibi… Cebini doldurmak isteyen bir şirket asla bütün haşereleri yok etmez. Bütün haşereler öldüğü anda işsiz kalırlar. CIA, bölgedeki uyuşturucu trafiğini asla tamamen bitirmez, sadece kontrol eder. Bazen çok fazla büyüyüp kontrolden çıkan kartelleri bitirir ve kendini ‘uyuşturucuyla mücadele eden iyilik meleği’ olarak gösterir.” sözleriyle anlatmıştı.
Meksika’da hükümet sözcüsü olan Guillermo Terrazas Villanueva bu olaylara sessiz kalamayan iyi adamlardan. Guillermo Terrazas Villanueva, 2012 yılında katıldığı bir toplantıda CIA’nin uyuşturucu operasyonlarını “CIA, Orta ve Güney Amerika topraklarında bir haşere ilaçlama şirketi gibi… Cebini doldurmak isteyen bir şirket asla bütün haşereleri yok etmez. Bütün haşereler öldüğü anda işsiz kalırlar. CIA, bölgedeki uyuşturucu trafiğini asla tamamen bitirmez, sadece kontrol eder. Bazen çok fazla büyüyüp kontrolden çıkan kartelleri bitirir ve kendini ‘uyuşturucuyla mücadele eden iyilik meleği’ olarak gösterir.” sözleriyle anlatmıştı.
Konuya başka bir tanık gösterme ile devam edersek, Meksika’da Otonom Üniversitesi’nde profesör olan ve yaşanan olaylara dair birçok eser yazan Hugo Mireles de “Amerika’nın narkotik operasyonları tamamen illüzyondan ibaret. Latin Amerika’ya müdahale edebilmek için uyuşturucu kontrollü bir şekilde CIA tarafından desteklendi ve bahane olarak gösterildi.” sözleriyle durumu destekler nitelikte bir açıklamayla olayı özetliyor.
Konuya başka bir tanık gösterme ile devam edersek, Meksika’da Otonom Üniversitesi’nde profesör olan ve yaşanan olaylara dair birçok eser yazan Hugo Mireles de “Amerika’nın narkotik operasyonları tamamen illüzyondan ibaret. Latin Amerika’ya müdahale edebilmek için uyuşturucu kontrollü bir şekilde CIA tarafından desteklendi ve bahane olarak gösterildi.” sözleriyle durumu destekler nitelikte bir açıklamayla olayı özetliyor.
Kısaca ABD’nin Latin Amerika’daki siyasi ortamı kontrol etmek için yaptığı, CIA eliyle uyuşturucu parasını, doğrudan destekleyemediği paramiliter gruplara dağıtmak. DEA ise burada virüs koruma programı görevi görüyor ve fazla serpilen kartel patronlarının kafalarına çöküyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin bütün dünyaya şeytan olarak gösterdiği her insan belirli bir süre CIA’nin tedrisatından geçmiş vaziyette. Tıpkı Ortadoğu’da diktatörleri destekledikten sonra durumun önünü alamayınca o ülkeye savaş ilan etmeleri gibi Latin Amerika’da da uyuşturucu patronlarıyla aynı durumu yaşıyorlar.
Kısaca ABD’nin Latin Amerika’daki siyasi ortamı kontrol etmek için yaptığı, CIA eliyle uyuşturucu parasını, doğrudan destekleyemediği paramiliter gruplara dağıtmak. DEA ise burada virüs koruma programı görevi görüyor ve fazla serpilen kartel patronlarının kafalarına çöküyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin bütün dünyaya şeytan olarak gösterdiği her insan belirli bir süre CIA’nin tedrisatından geçmiş vaziyette. Tıpkı Ortadoğu’da diktatörleri destekledikten sonra durumun önünü alamayınca o ülkeye savaş ilan etmeleri gibi Latin Amerika’da da uyuşturucu patronlarıyla aynı durumu yaşıyorlar.
Tüm bu olanlara rağmen Narcos’u bize çekici kılan, ucundan da olsa gerçeklerin yerini bizlere gösteriyor oluşu. Jose Padilha’nın yapımcı olarak ekipte olması, daha önceki işlerini de göz önünde bulundurduğumuzda, ipuçlarını gözümüze bu kadar sokanın kim olduğunu düşünürken zorlanmamamızı sağlıyor. İkinci sezonda faşist Los Pepes’in katliamlarına ses çıkarılmaması, üçüncü sezonda CIA’nin Cali Karteli’ne giden yolda Ajan Javier Pena’ya destek değil, köstek olması açık bir şekilde izleyicilere gösterildi. Tüm bu ipuçlarına bakarak CIA ve ABD’nin halkların iradelerine el altından müdahale ederken, kamuoyunu da nasıl manipüle ettiğini görmek izleyiciye kalıyor. İyi seyirler…
Tüm bu olanlara rağmen Narcos’u bize çekici kılan, ucundan da olsa gerçeklerin yerini bizlere gösteriyor oluşu. Jose Padilha’nın yapımcı olarak ekipte olması, daha önceki işlerini de göz önünde bulundurduğumuzda, ipuçlarını gözümüze bu kadar sokanın kim olduğunu düşünürken zorlanmamamızı sağlıyor. İkinci sezonda faşist Los Pepes’in katliamlarına ses çıkarılmaması, üçüncü sezonda CIA’nin Cali Karteli’ne giden yolda Ajan Javier Pena’ya destek değil, köstek olması açık bir şekilde izleyicilere gösterildi. Tüm bu ipuçlarına bakarak CIA ve ABD’nin halkların iradelerine el altından müdahale ederken, kamuoyunu da nasıl manipüle ettiğini görmek izleyiciye kalıyor. İyi seyirler…