Uzay meraklılarının dikkatine! 'Uzaylılar neden bizimle iletişim kurmuyor' sorusuna cevap veriyoruz

Evrende bilinen pek çok gezegen varken ve uzayda keşfedilmeyi bekleyen çokça gök cisimleri mevcutken hala uzaylılarla tanışmamış oluşumuz sizce de çok garip değil mi?

İnsanların büyük bir kısmı, başka gezegenlerdeki yaşam olasılığı konusunda takıntı sahibi. Bunun bir sonucu olarak, uzaylı medeniyetlerle alakalı sayısız film, kitap ve tv dizisi üretmiş durumdayız. Dahası hatırı sayılır sayıda insan, uzaylıların var olmakla kalmayıp gezegenimizi sürekli ziyaret ettiği, çiftlik hayvanlarımızı kaçırdığı inancına dayalı bir alt kültür bile oluşturmuş durumda.

Fakat içtenlikle ve neredeyse büyük bir kesinlikle söyleyebiliriz ki, henüz herhangi bir Dünyalı warp motorlu uzay gemilerini görmedi. Belki de hiç göremeyecek. Çünkü uzaylılarla tanışma ihtimalimiz olmayabilir. Neden mi? Açıklayalım:


Kaynak: www.bilimkurgukulubu.com



Büyük ihtimalle fazlasıyla dünya dışı yaratık gibidirler
Dünya'da yaşamın temeli olan karbon tabanlı sistem, tüm evrende geçerli olmayabilir. Uzaylıların gezegeninde karbon atomu bulunmayabilir bile. Yani uzaylı medeniyetlerle şimdiye kadar karşılaşmadığımızı düşünmemizin sebebi, karşılaştığımızda onların uzaylı olduğunu anlayamamamız olabilir. Uzaylıların fiziksel olarak insana çok benzediğini kabul etsek bile, onların düşünme biçimleri hız ve tepki açısından bizimkinden çok farklı olabilir. 

Bu konu Carl Sagan'ın ünlü romanı ve film uyarlaması Contact'te de işlenmiştir. İnsanların, uzaylılar tarafından gönderilen tek bir cümleyi çevirmesi aylar, yıllar alabilir. Uzaylılar 70 yıldır bize aynı cümleyi tekrar tekrar gönderiyor olsalar, biz sinyal kirliliği sanıp es geçiyor bile olabiliriz.
Büyük ihtimalle fazlasıyla dünya dışı yaratık gibidirler Dünya'da yaşamın temeli olan karbon tabanlı sistem, tüm evrende geçerli olmayabilir. Uzaylıların gezegeninde karbon atomu bulunmayabilir bile. Yani uzaylı medeniyetlerle şimdiye kadar karşılaşmadığımızı düşünmemizin sebebi, karşılaştığımızda onların uzaylı olduğunu anlayamamamız olabilir. Uzaylıların fiziksel olarak insana çok benzediğini kabul etsek bile, onların düşünme biçimleri hız ve tepki açısından bizimkinden çok farklı olabilir. Bu konu Carl Sagan'ın ünlü romanı ve film uyarlaması Contact'te de işlenmiştir. İnsanların, uzaylılar tarafından gönderilen tek bir cümleyi çevirmesi aylar, yıllar alabilir. Uzaylılar 70 yıldır bize aynı cümleyi tekrar tekrar gönderiyor olsalar, biz sinyal kirliliği sanıp es geçiyor bile olabiliriz.
Belki de bize müdahale etmek istemiyorlar
Bizle iletişim kurabilecek kadar ileri bir uygarlık olduğunu varsayalım, ama bizim gezegenimizi yok etmek veya altınlarımızı kaçırmak istemesinler. Yine de bizimle iletişime geçmek istememelerinin önemli sebepleri olabilir. Eğer daha önceden Uzay Yolu dizisini izlediysenizAtılgan filosunun uymak zorunda olduğu (ve yaklaşık 8 defa ihlal ettiği) Birleşik Federasyon'un birinci direktifini biliyorsunuzdur.

“
Bilinç sahibi ırkların, normal kültürel evrimlerine göre yaşama hakkı kutsaldır, hiçbir mürettebat diğer canlıların normal ve sağlıklı gelişimine müdahale etmeyecektir. Yüksek düzeyde bilgi, güç ve teknolojinin onu doğru kullanma kapasitesinde olmayan dünyalarla paylaşılması, bu kısıtlama kapsamındadır… Bu emir tüm diğer emir ve uygulamaların üstündedir ve en yüksek ahlaki sorumluluktur.”

Kısaca sonucu ne olursa olsun, Atılgan diğer gezegenlerdeki yaşama hiçbir şekilde müdahale edemez. İki uzaylı ırkın savaşında taraf tutamaz ve onları lazer topları ile silahlandıramaz. Aynı şekilde açlıkla boğuşan bir köye uzay kekleriyle dolu koliler yollayamaz. Gerçekten de bu direktif yüzünden birçok medeniyetin birbirini yok etmesine izin verilmiştir. Dünya dışı canlılarla ilgili böyle bir teori gerçekten de mevcuttur. Hayvanat Bahçesi Hipotezi denen bu hipotez, Dünya'nın doğal gelişim ve evrimini bozmamak için müdahaleden kaçınan gelişmiş uzaylı ırkların varlığını kabul eder. Uzaylılar, bizler onların belirlediği bir seviyeye ulaşana dek bizi sadece izleyecekler, biz yeterince olgunlaşınca zamanda yolculuk yapabilen roketlerinin sırlarını bizimle paylaşacaklar.
Belki de bize müdahale etmek istemiyorlar Bizle iletişim kurabilecek kadar ileri bir uygarlık olduğunu varsayalım, ama bizim gezegenimizi yok etmek veya altınlarımızı kaçırmak istemesinler. Yine de bizimle iletişime geçmek istememelerinin önemli sebepleri olabilir. Eğer daha önceden Uzay Yolu dizisini izlediysenizAtılgan filosunun uymak zorunda olduğu (ve yaklaşık 8 defa ihlal ettiği) Birleşik Federasyon'un birinci direktifini biliyorsunuzdur. “ Bilinç sahibi ırkların, normal kültürel evrimlerine göre yaşama hakkı kutsaldır, hiçbir mürettebat diğer canlıların normal ve sağlıklı gelişimine müdahale etmeyecektir. Yüksek düzeyde bilgi, güç ve teknolojinin onu doğru kullanma kapasitesinde olmayan dünyalarla paylaşılması, bu kısıtlama kapsamındadır… Bu emir tüm diğer emir ve uygulamaların üstündedir ve en yüksek ahlaki sorumluluktur.” Kısaca sonucu ne olursa olsun, Atılgan diğer gezegenlerdeki yaşama hiçbir şekilde müdahale edemez. İki uzaylı ırkın savaşında taraf tutamaz ve onları lazer topları ile silahlandıramaz. Aynı şekilde açlıkla boğuşan bir köye uzay kekleriyle dolu koliler yollayamaz. Gerçekten de bu direktif yüzünden birçok medeniyetin birbirini yok etmesine izin verilmiştir. Dünya dışı canlılarla ilgili böyle bir teori gerçekten de mevcuttur. Hayvanat Bahçesi Hipotezi denen bu hipotez, Dünya'nın doğal gelişim ve evrimini bozmamak için müdahaleden kaçınan gelişmiş uzaylı ırkların varlığını kabul eder. Uzaylılar, bizler onların belirlediği bir seviyeye ulaşana dek bizi sadece izleyecekler, biz yeterince olgunlaşınca zamanda yolculuk yapabilen roketlerinin sırlarını bizimle paylaşacaklar.
Uzaylıların vaktini almaya değmeyecek kadar değersiz olabiliriz
Bizim kırmızı balıklarla konuşmak için vakit harcamadığımız gibi, uzaylı medeniyeteler de bizimle vakit harcamak istemiyor olabilir; birbirimize aktarabileceğimiz çok fazla şey olmayabilir. Belki de boyut değiştirebilen ay kertenkeleleri gezegenimizdeki zeki yaşamı fark etti ve zeka parmaklarıyla rubik küp çözme işine ara vererek zaman yolculuğunun önemli noktalarını insanlığın en zeki bireylerine anlatmaya başladı. <br>
<br>
Sonra da farketti ki bunları anlattığı ırkın mensupları, otomat makinesinden film kiralamayı daha 3 sene önce akıl edebilmişti. Büyük bir hayal kırıklığı içinde uzay gemilerine döndüklerinde Galaktik Ağ sistemine bağlanıp Dünya'yı Birleşmiş Gezegenler Federasyonu aday listesinden çıkaracaklardır.
Uzaylıların vaktini almaya değmeyecek kadar değersiz olabiliriz Bizim kırmızı balıklarla konuşmak için vakit harcamadığımız gibi, uzaylı medeniyeteler de bizimle vakit harcamak istemiyor olabilir; birbirimize aktarabileceğimiz çok fazla şey olmayabilir. Belki de boyut değiştirebilen ay kertenkeleleri gezegenimizdeki zeki yaşamı fark etti ve zeka parmaklarıyla rubik küp çözme işine ara vererek zaman yolculuğunun önemli noktalarını insanlığın en zeki bireylerine anlatmaya başladı. <br> <br> Sonra da farketti ki bunları anlattığı ırkın mensupları, otomat makinesinden film kiralamayı daha 3 sene önce akıl edebilmişti. Büyük bir hayal kırıklığı içinde uzay gemilerine döndüklerinde Galaktik Ağ sistemine bağlanıp Dünya'yı Birleşmiş Gezegenler Federasyonu aday listesinden çıkaracaklardır.
Geldiklerinde çoktan ölmüş olabiliriz
Uzaylıların varlığından bahsederken genelde, milyonlarca gezegenin en az biri üzerinde iletişim kurabileceğimiz yeşil adamların bulunma olasılığını kastediyoruz. Ama bir olguyu gözden kaçırıyoruz: Zaman.

Düşünün bir kere; Dünyamız, biz üzerinde görünmeye başlamadan 4 milyar yıl önce de vardı. Belki o zamanlar civarda bir uzaylı uygarlığı da gelişmişti ve uzay yolculuğu konusunda ilerleyip bizi ziyaret etmişlerdi. Belki de Dünya'da büyük salak dinozorlarla karşılaşmışlardı. Yani iki ayrı zeki ırkın fiziksel olarak yakın çevrelerde ortaya çıkması yeterli değil, yakın zamanlarda hayat bulmaları da gerekir.
Geldiklerinde çoktan ölmüş olabiliriz Uzaylıların varlığından bahsederken genelde, milyonlarca gezegenin en az biri üzerinde iletişim kurabileceğimiz yeşil adamların bulunma olasılığını kastediyoruz. Ama bir olguyu gözden kaçırıyoruz: Zaman. Düşünün bir kere; Dünyamız, biz üzerinde görünmeye başlamadan 4 milyar yıl önce de vardı. Belki o zamanlar civarda bir uzaylı uygarlığı da gelişmişti ve uzay yolculuğu konusunda ilerleyip bizi ziyaret etmişlerdi. Belki de Dünya'da büyük salak dinozorlarla karşılaşmışlardı. Yani iki ayrı zeki ırkın fiziksel olarak yakın çevrelerde ortaya çıkması yeterli değil, yakın zamanlarda hayat bulmaları da gerekir.
Uzaylılar belki de yoktur
Öncelikle Güneş sistemimizin konumu çok yerinde; galaksi merkezine biraz daha yakın olsa, her şey supernova radyasyonunda eriyip gider. Daha uzak olsaydı yaşamı sağlayan koşulları sağlayamazdı. Bunun yanı sıra Güneş sistemimizdeki yıldızımız Güneş çok yaşlı, çok parlak veya çok büyük olmamalı ki kompleks yaşam oluşabilsin; evet, biraz nazlıyız. 

Son olarak yaşam oluşumuna uygun gezegenlerin mükemmel bir yörüngeye sahip olması gerekir; yörüngemiz %5 daha küçük veya %15 daha büyük olsaydı yanarak veya donarak ölecektik. Yörüngemizde bir ay bulunmasıysa oldukça önemli, sayesinde gezegenimiz daha düzgün eksende duruyor ve ani iklim değişiklikleri engelleniyor. Eğer Ay gibi bir uydumuz olmasaydı büyük ihtimalle ölecektik veya Dünya'da yaşam hiç başlayamayacaktı. Jeolojik dönemlerin yaşanma sırası da zeki ve kompleks yaşamın oluşması için oldukça önemli. Eğer Mesozoic çağ Cenozoic çağdan sonra olsaydı insan oluşumu için gerekli ortam asla oluşamazdı. Evrim bambaşka bir sırada işlerdi ve dinozor insan arası bir ırk oluşabilirdi.

Güneş sistemimizdeki diğer gezegenlerin varlığı bile Dünya'da yaşam gelişmesi için gerekli. Bunlara benzer sayısız başka değişken, gezegenimizde zeki yaşam oluşumu sürecinde önemli birer etkiye sahip; tüm bu özelliklerin evrenin başka bir yerinde tekrarlanma olasılığı oldukça düşük görünüyor. Yani diğer uzaylı medeniyetlerle iletişime geçmemiş olmamızın sebebi, aslında ortada başka bir medeniyet olmaması olabilir. Tabii bu teori, evrenin büyüklüğü düşünüldüğünde pek de akla yatkın durmuyor. Yine de olasılık olasılıktır diyoruz.
Uzaylılar belki de yoktur Öncelikle Güneş sistemimizin konumu çok yerinde; galaksi merkezine biraz daha yakın olsa, her şey supernova radyasyonunda eriyip gider. Daha uzak olsaydı yaşamı sağlayan koşulları sağlayamazdı. Bunun yanı sıra Güneş sistemimizdeki yıldızımız Güneş çok yaşlı, çok parlak veya çok büyük olmamalı ki kompleks yaşam oluşabilsin; evet, biraz nazlıyız. Son olarak yaşam oluşumuna uygun gezegenlerin mükemmel bir yörüngeye sahip olması gerekir; yörüngemiz %5 daha küçük veya %15 daha büyük olsaydı yanarak veya donarak ölecektik. Yörüngemizde bir ay bulunmasıysa oldukça önemli, sayesinde gezegenimiz daha düzgün eksende duruyor ve ani iklim değişiklikleri engelleniyor. Eğer Ay gibi bir uydumuz olmasaydı büyük ihtimalle ölecektik veya Dünya'da yaşam hiç başlayamayacaktı. Jeolojik dönemlerin yaşanma sırası da zeki ve kompleks yaşamın oluşması için oldukça önemli. Eğer Mesozoic çağ Cenozoic çağdan sonra olsaydı insan oluşumu için gerekli ortam asla oluşamazdı. Evrim bambaşka bir sırada işlerdi ve dinozor insan arası bir ırk oluşabilirdi. Güneş sistemimizdeki diğer gezegenlerin varlığı bile Dünya'da yaşam gelişmesi için gerekli. Bunlara benzer sayısız başka değişken, gezegenimizde zeki yaşam oluşumu sürecinde önemli birer etkiye sahip; tüm bu özelliklerin evrenin başka bir yerinde tekrarlanma olasılığı oldukça düşük görünüyor. Yani diğer uzaylı medeniyetlerle iletişime geçmemiş olmamızın sebebi, aslında ortada başka bir medeniyet olmaması olabilir. Tabii bu teori, evrenin büyüklüğü düşünüldüğünde pek de akla yatkın durmuyor. Yine de olasılık olasılıktır diyoruz.