Gözyaşı garantili bir roman; Kırmızı Şemsiyeli Kız
İdealleriniz uğruna her şeyden vazgeçer miydiniz? Bu sorunun yanıtını vermeden önce ABD’li yazar Susan Meissner imzası taşıyan Kırmızı Şemsiyeli Kız’ı okumanızda fayda var.
Soğuk havalar yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı. Bir kitapsever için okumanın mevsimi olmaz ancak sonbahar yine de bizleri biraz da duygusal bir ruh haline büründürür…
Sarının her tonunu doğada görebileceğimiz bu mevsime yakışan, bizi duygudan duyguya sürükleyecek bir roman arıyorsanız; size harika bir önerimiz var.
Eylül ayında Arkadya Yayınları tarafından piyasaya sürülen yani halen ‘dumanı tüten’ roman Kırmızı Şemsiyeli Kız usta yazar Susan Meissner imzası taşıyor.
Kadife Çiçekleri Düşerken kitabıyla tanıdığımız ABD’li yazar Susan Meissner bu kez yeni kitabıyla Türk okuyucularıyla buluştu.
“Kırmızı Şemsiyeli Kız”ı okurken tarihin tozlu sayfalarında dolaştığınızı derinden hissedeceksiniz.
Gözyaşlarınıza hakim olmadan kitabın son sayfasına gelmeyi hayal ediyorsanız şimdiden söyleyelim böyle bir şansınız pek yok…
Kırmızı Şemsiyeli Kız kitabının sayfalarında; savaş, idealler ve kardeşlik bağları arasında gezinme fırsatı bulacaksınız…
İşte Kırmızı Şemsiyeli Kız’ın konusu;
Geçmişindeki mutsuzlukların gelecekteki mutluluğunu elinden almasına izin verme…
Günümüz İngiltere’sinde, Oxford’da tarih öğrencesi olan Kendra Van Zant, hayatının fırsatını yakalamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Londra’yı yerle bir eden, tarihlere Büyük Baskın olarak geçen ağır bombardımandan kurtulan bir hanımefendiyle röportaj yapacaktır. Isabel MacFarland hikâyesini anlatmaya karar verir. Yıllarca kalbinde sakladığı sır dolu hikâyesini…
1940, Londra, İngiltere… Savaşın Londra’nın kapısına dayandığı günlerde binlerce çocuk ailelerinden alınarak kırsal bölgede yaşayan gönüllü ailelerin yanlarına yerleştirilir. On beş yaşındaki Emmy Downtree ve küçük kız kardeşi Julia da Cotswolds’da bir kır evinin kanatlarının altına sığınırlar. Emmy kardeşinin sorumluluğunu alsa da onun tek bir hayali vardır. Şehre dönmek ve çizimlerini severek yaptığı gelinliklerini gerçeğe dökerek bir moda tasarımcısı olmak. Ancak bu tutkusu, durmadan çalan siren sesleri ve kopartılan hayatlarla maalesef kâbusu olacaktır…