Cins Temmuz sayısı çıktı

Cins Temmuz sayısı çıktı

Modern insanın hikâyesi, dokunmadan yaşamak üzerine kurulu. Yalnızca mekânı değil, sesi, rengi, dokuyu, hatta zamanın kendisini de uzaktan izliyor o. Bir evde oturuyor ama yaşamıyor, bir şehirde çalışıyor ama o şehre ait değil. Aidiyet yerine erişimi koydu, hatıra yerine veriyi, eşiği ise uygulama ekranıyla değiştirdi. Mekân artık yalnızca fon. Bir fotoğrafın arka planı, bir reklamın dekoru, bir gönderinin etiket yeri. İnsan, yaşadığı yeri anlatmıyor; yalnızca konum bildiriyor. Çünkü mekânla kurulan bağ, artık duygusal değil, dijital. Coğrafyadan kopmuş, hafızayla bağı kesilmiş vaziyetteyiz.

Mekansızlık değil, mekanla irtibatsızlık bizim trajedimiz. “Biz ölenleri değil, gittikleri evi kaybederiz” denmesi de bundan belki de…Cins Temmuz sayısı işte bu yüzden mekanın ruhunu yeniden hatırlamak, insana yerle birlikte bakmak için bir davet. Çünkü insanı anlatmadan şehir, şehri anlamadan insan konuşulamaz. Ve belki de asıl mesele şu: İnsan, nihayetinde bir yere değil, bir yere ait olma duygusuna muhtaçtır. Bu aidiyetin izini sürmeye çalışıyoruz 💐