Güncel Yargıtay kararlarına göre “hakaret sayılmayan” kelimeler

Güncel Yargıtay kararlarına göre “hakaret sayılmayan” kelimeler

Son dönemde sosyal medyada dolaşan “hakaret sayılmayan kelimeler” listesi hem merak uyandırdı hem de hukuki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Türkiye'de ifade özgürlüğü ile hakaret arasındaki çizgi çoğu zaman belirsizleşiyor. Yargıtay'ın çeşitli kararlarında bu kelimelerin bir kısmı, bağlama göre “ağır eleştiri”, “rahatsız edici ifade” ya da “değer yargısı” sayılabiliyor. Ancak bu, bu sözlerin her koşulda serbest olduğu anlamına gelmiyor. Hukuken belirleyici olan yalnızca kullanılan kelime değil; o kelimenin kime, nasıl, hangi ortamda ve hangi niyetle söylendiği. Yani liste, tek başına bir özgür kullanım alanı sunmuyor, sadece değerlendirme yapılırken hangi kriterlerin dikkate alındığını gösteriyor.

Kelime değil bağlam, niyet ve hedef önemli
Yargıtay kararlarının ortak noktası, hakareti yalnızca bir kelime üzerinden değil, muhatabın kişilik onurunu zedeleme amacı üzerinden ele alması. Bir kelime gündelik hayatta mizah, eleştiri veya sitem anlamında da kullanılabiliyor. Bu nedenle bazı ifadeler “hakaret” değil, iletişimde sert ama sınırlar içinde kalan bir eleştiri olarak kabul ediliyor. Buna rağmen aynı kelimeler başka bir bağlamda kişiyi küçük düşürme kastıyla söylendiğinde ceza doğurabiliyor. Dolayısıyla bu liste, sosyal medyada mizah malzemesi olsa da hukuk açısından esnek ve yoruma açık bir alanı temsil ediyor.

Mesele kelimelerin değil, toplumdaki gergin dilin fotoğrafı
Bu tartışma aslında daha büyük bir sorunun işareti: Türkiye'de kamusal tartışma dilinin ne kadar sertleştiği ve hukukun bu sertliğe yetişmekte zorlandığı. Yargıtay kararlarının detaylarına bakıldığında, amaç kişilerin onurunu korurken ifade özgürlüğünü de gereksiz yere kısıtlamamak. Ancak günlük hayatın gerilimi sosyal medya ile birleşince, kelimeler bazen hukuki değil, toplumsal kırılganlığın aynasına dönüşüyor. Bu nedenle liste sadece hukuki bir veri değil; aynı zamanda bugünün iletişim kültürünün bir özeti.