İşten eve döndüğümüz an, çoğu zaman günün en ağır yorgunluğunu hissettiğimiz andır. Sabahın erken saatlerinden itibaren başlayan koşturmaca, trafik, toplantılar, sürekli hareket halinde olmak ya da bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, eve geldiğimizde vücudumuza adeta bir ağırlık gibi çöker. O anlarda tek isteğimiz, üzerimizdeki bu yorgunluğu atabileceğimiz bir rahatlık pozisyonu bulmaktır. Bu ihtiyaç öyle güçlüdür ki, kendimizi çoğu zaman koltuğa ya da yatağa bırakmaktan başka bir şey yapmak istemeyiz.
Rahatlığın Kaçınılmaz Arayışı Tüm günün yorgunluğunun zirveye ulaştığı bu dakikalarda, bedenimiz konforu, zihnimiz ise huzuru arar. İşte bu yüzden koltuğa uzanıp bacaklarımızı uzatmak, ya da yatağa kendimizi bırakıp dinlenmek, günün en keyifli anına dönüşür. O pozisyon, sadece bir dinlenme şekli değil; aynı zamanda tüm günün stresini üzerimizden atan küçük bir terapi gibidir. İşten eve gelen herkesin ortak noktada buluştuğu bu durum, aslında hayatın ritmini dengeleyen kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.