Suçunu gizleyemiyorsan kazanın bir parçası gibi görün
09 EKİM 2025 , PERŞEMBE 20:19

Ev sahibinin kapıdan içeri girdiği o an ortaya çıkan manzara, herkesin yüzünde önce bir şaşkınlık, sonra ise içten bir gülümseme uyandırdı. Salonun ortasında devrilmiş saksılar, etrafa saçılmış toprak yığınları ve birkaç ezik yaprak… Ortalık tam bir felâket gibiydi; ama felâketin ortasında, patileri toprakla kirlenmiş, kulakları hafifçe geride, gözleri hem suçlu hem de savunmacı bir ifadeyle duran minik bir kedi duruyordu. Sanki etrafına bakıp “Bana saldırdılar” diye bağıracakmış gibi bir hali vardı. O an hepimizin aklına aynı cümle düştü: “Suçunu gizleyemiyorsan, kazanın bir parçası gibi görün.” Çünkü kedinin masumiyetiyle ortadaki dağınıklığın mantıksal bağlantısı, izleyenlerde hem tebessüm hem de bir parça merhamet uyandırdı.
Küçük Canlının Büyük Masumiyeti
Bu sahne, aslında günlük hayatın en komik ve en iç ısıtan kesitlerinden biriydi. Bir kedi için saksılar muhtemelen birer oyuncak, toprağı ise saklanacak bir hazineydi; bizim dilimizde ise bu, “suçlu ama sevilesi” bir tabloya dönüştü. Ev sahibi kısa bir öfke gösterip sonra kedinin haline bakınca yüzünde beliren yumuşama, o anın gerçek duygusunu ifşa etti: kızgınlık kısa, affetme kolaydı. Sosyal medyada paylaşılsa, herkes önce kahkaha atacak, ardından “ya ben de aynı şeyi yapardım” diyecek türden bir görüntüydü. Belki de o gün öğrendik ki; bazen dağınıklığın arkasında sadece bir merak, bir oyun isteği veya küçük bir yanlış anlaşılma yatar — ve en doğru tepki önce derin bir nefes alıp sonra sevgiyle yaklaşmaktır.