Hepimiz biliriz, sofradan kalktıktan sonra üzerimize çöken o tatlı ama ağır yorgunluğu. Midemizi doldurmanın verdiği ağırlıkla koltuğa gömülür, elimizi kolumuzu kıpırdatmak istemeyiz. İşte tam o anlarda, içimizde gizli bir beklenti belirir: Bir bardak maden suyu. Midemizi rahatlatacak, o doluluk hissini hafifletecek küçük bir kurtarıcı gibi beklenir. Televizyon karşısında gözlerimizi ekrana dikerken aslında tek düşündüğümüz şey, o soğuk şişenin elimizle buluşmasıdır.
Ekrandaki Bizim Hâlimiz O dakikalarda televizyon açık olsa da çoğu zaman dikkatimizi toplamak zorlaşır. Ekranda akan görüntüler bulanıklaşır, gözlerimiz yarı kapalı, zihnimiz ise sadece o ferahlatıcı içeceğe odaklanır. Aslında televizyon karşısındaki hâlimiz, bir yandan keyifli bir doygunluğu, bir yandan da miskinliğin en tatlı halini yansıtır. Yemek sonrası maden suyu bekleyişi, hepimizin hayatında ortak bir sahneye dönüşür. Görüntüye baktığımızda “işte tam olarak buyuz" dedirten anlardan biridir.