Avrupa’da ekolojik denge sarsılıyor: Arı ve kelebeklerin nesli tükeniyor mu?

Yeni bir değerlendirmeye göre Avrupa'nın yabani arı ve kelebekleri, giderek derinleşen bir yok olma kriziyle karşı karşıya. Doğal ekosistemler ve gıda üretimi için ciddi bir tehdit oluşturan bu durumun, habitat kaybından kaynaklandığı belirtiliyor.
Avrupa'nın yabani arıları ve kelebeklerinin, artan bir yok olma kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten yeni bir koruma değerlendirmesi, bu hayati öneme sahip hayvanların “vahim” durumunu tersine çevirmek için acil eylem çağrısında bulundu.
Bu türlerin azalması, doğal sistemler ve gıda üretimi için önemli bir tehdit oluşturuyor.
Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin (IUCN) Kırmızı Listesi için yapılan Avrupa düzeyindeki en son değerlendirmeler, yaklaşık 100 yabani arı türünü daha risk altında olduğunu gösterdi.
Bu, değerlendirilen 1.928 türün toplam 172'sini oluşturuyor. Bu da, Avrupa'daki yabani arıların 10'da 1'inin şu anda tehdit altında olduğu anlamına geliyor.

IUCN raporlarına göre, yaban arısı ve selofan arısı türlerinin yüzde 20'den fazlası tehdit altında.
Bu türler arasında bezelye, fasulye ve yonca gibi bitkilerin tozlaşması için hayati önem taşıyan 15 yaban arısı türü ve papatya familyasından bitkiler ile kırmızı akçaağaç gibi ağaçlar için hayati önem taşıyan 14 selofan arısı türü bulunuyor.
Bu hayati önem taşıyan böcekler, tarım, kirlilik ve artan sıcaklıkların yarattığı baskılara yenik düşüyor ve acil müdahaleye ihtiyaç duyuyor.
Kelebeklerin yüzde 40'ından fazlası nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya
Avrupa'nın kelebekleri için de durum oldukça ciddi. Sadece Avrupa'da bulunan kelebeklerin yüzde 40'ından fazlası şu anda nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

IUCN, Portekiz'in Madeira adasında bulunan Madeira büyük beyaz kelebeği türünün artık resmi olarak nesli tükenmiş olarak sınıflandırıldığını açıkladı.
En büyük tehdit: Habitat kaybı
Koruma uzmanları, en büyük tehdidin habitat kaybı olduğunu, çünkü daha yoğun tarım ve ormancılık ile verimsiz alanlarda toprak terk edilmesinin birleşmesiyle, çiçeklerle dolu çayırlar gibi geleneksel kırsal yaşam alanlarını kaybettiklerini söyledi.
Azotlu gübreler ve çiçekli bitkilerin çeşitliliğini azaltan herbisitler dahil olmak üzere yaygın pestisit kullanımı da birçok polen taşıyıcıyı etkiliyor.
İklim değişikliği ise uzun süreli sıcak hava, kuraklık ve orman yangınlarına yol açarak güney Avrupa'daki kelebek habitatlarına giderek daha fazla zarar veriyor ve Alp ve daha kuzeydeki bölgelerdeki bataklık ve tundra habitatlarına zarar veriyor.
IUCN, Avrupa'da tehdit altındaki kelebek türlerinin yarısından fazlasının (yüzde 52) iklim değişikliğinden etkilendiğini ve bazılarının, örneğin İspanya'nın güneydoğusunda kritik tehlike altında olan Nevada grayling kelebeği gibi, habitat kaybı ve küresel ısınmanın birleşik etkisinden muzdarip olduğunu uyarıyor.
Ancak, sıcaklık artışının arılar üzerindeki etkileri daha karmaşıktır. Soğuğa adapte olmuş yaban arıları olumsuz etkilenirken, marangoz arıları daha sıcak koşullardan faydalanarak gelişim ve üremelerini hızlandırmaktadır.
Butterfly Conservation'ın eski genel müdürü ve Avrupa Kelebekleri Değerlendirmesi'nin baş koordinatörlerinden biri olan Dr. Martin Warren şunları söyledi:
- "Birçok Avrupa kelebeği, sıcaklık artışına bağlı habitat değişiklikleri nedeniyle tehdit altındadır. Ancak, yaşam alanlarının mümkün olduğunca iyi yönetilmesini ve popülasyonların büyük ve sağlam olmasını sağlayarak, bu kelebeklerin bir şansı var. Diğerleri ise, yıllarca yaşam alanlarını yok edebilecek orman yangınlarını önleyerek yok olmaktan kurtarılabilir."

