BYD ve batarya devlerine çevreci baskısı: 'Karbonsuz üretim hedefi yetersiz'
Greenpeace, BYD ve diğer büyük batarya üreticilerinin çevreye yönelik taahhütlerinin yetersiz olduğunu açıkladı. Rapora göre, elektrikli araç bataryalarının üretiminde fosil yakıtlara olan bağımlılık hala çok yüksek.
Elektrikli araç bataryalarının önde gelen üreticileri, karbon emisyonlarını azaltmak konusunda çevre örgütlerinin artan baskısıyla karşı karşıya. Greenpeace tarafından yayımlanan son değerlendirme, BYD ve EVE Energy gibi şirketlerin temiz enerjiye geçişte ve tedarik zincirindeki emisyonları düşürme çabalarında ciddi eksiklikler olduğunu ortaya koydu.
Kuruluş, 10 büyük lityum-iyon pil üreticisini mercek altına aldığı raporda, yedi şirketin, üretim süreçlerinde enerji dönüşümü ve sürdürülebilir tedarik zinciri gibi kilit alanlarda net hedefler belirlemediğini vurguladı.
"Taahhütler yetersiz"
Greenpeace Doğu Asya kampanya sorumlusu Erin Choi, “Elektrik kullanımı ve hammadde tedariki, pil üretimindeki emisyonların başlıca kaynakları. Taahhütlerin eksikliği, bu firmaların gerçekten karbonsuzlaşma niyetinde olup olmadıklarını sorgulatıyor,” ifadelerini kullandı.
Yeşil enerjiye geçişte zorluklar var
Greenpeace’e göre, batarya üretim tesislerinin çoğu Çin ve Polonya gibi ülkelerde yer alıyor ve bu bölgelerde enerji kaynakları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara dayanıyor. Raporda, üreticilerin, faaliyetlerini daha temiz enerji kaynaklarıyla yürütmeleri gerektiği vurgulandı. “Batarya üreticilerinin yeşil enerjiyi güvence altına alması, kirli şebekelerden kopmaları için en etkili adım olur” denildi.
Sektörde ileri gidenler de var
Öte yandan, CATL gibi önde gelen bazı üreticiler daha iddialı çevresel hedeflerle öne çıkıyor. Tesla, Volkswagen ve Ford gibi büyük otomobil üreticilerine tedarik sağlayan CATL, doğrudan emisyonlarını azaltmak üzere bazı adımlar attığını duyurmuştu. Şirketin kurucusu Robin Zeng, Mayıs ayında yaptığı açıklamada, emisyonları düşüren tedarikçilere teşvikler sunduklarını söylemişti.
BloombergNEF'e göre, bataryalar ulaşım ve enerji sektörlerinde net sıfır hedeflerine ulaşılması açısından hayati bir rol üstleniyor. Ancak üretim süreçlerinin kendisi hâlâ iklim üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Bu nedenle sektör üzerindeki çevreci baskıların önümüzdeki dönemde artması bekleniyor.
