Değeri bilinmiyor: Mucitliğin kitabını yazan Anadolu topraklarında yetişmiş Hasan amca

Nam'ı diğer "kum mucit". 16 icat ve 19 mühendislik harikası projeye imza atan Hasan Kum'u ve icatlarını yakından tanıyalım...
1958 yılında Düzce'nin Gölyaka ilçesinde doğan Hasan Kum, 6 yıl Gölyaka'da, 2 yıl da Hendek'te okuyarak ortaokulu bitirmiş. Daha o yıllarda mucitliğe ve fikir üretimine merakı başlayan kum mucit, maddi durumun iyi olmaması sebebiyle 1976'da işçi göçü furyasıyla Avusturya'ya gitmiş. 1994 yılında tekrar Türkiye'ye dönen Hasan Kum kendi deyimiyle, mal mülk edinmek yerine, ülke menfaati için bilimsel çalışmalar ve icatlar yaparak geçiriyor yıllarını.
30 metrekarelik atölyesinde hiçbir maddi desteği olmadan, tamamen kendi imkanlarıyla üretiyor projelerini. Şikayet etmek yerine sadece çalışıyor "kum mucit."

KUM MUCİT'İN İCATLARINA GÖZ ATALIM
Hasan Kum bir gün çay içerken, çay altlığından damlayan çayın, abisinin kravatını ve gömleğini mahvetmesiyle aklına çay damlatmayan çay tabağı yapma fikri geldi. Böylece kısa bir sürede en az 15 gram dökülen sıvıyı bardağın altına değmeyecek şekilde saklayan çay tabağını geliştirdi.

Hasan Kum'a tanıdıkları sen uçak da yaparsın diyorlardı. Hâlbuki uçak yapması için yeni bir kanat sistemi icat etmesi gerektiğini Hasan amca da çok iyi biliyordu. Bundan sonrasını ondan dinleyelim: "İstekleri gerçekleştirmek için yeni kanat sistemini düşünmeye başladım. Önce kuşları, kargaları ve arıları, sinekleri inceledim. Çünkü enerjiyi en iyi kullanan canlılar onlardır. Bunu çok iyi biliyordum. Ancak uçan hayvanlar kanatlarını aşağı yukarı hareket ettirerek uçmaktadır. Aşağı harekette kanatlarını tamamen örterek havayı aşağıya doğru bastırıyorlar ve yukarı hareketin de kanatlarını süzgeç gibi kullanarak havayı süzüyorlar. Ben bu hareketi makine ile yaptırmış olsam çok enerji tüketmem gerekecektir. Bu sebepten aşağı basma hareketini tur esnasında yaptırmam gerekiyordu. Bunun için ilk testlere başladım. Beynimde yüzlerce yap poz yaptım ve en mantıklısını icat ettim. Sağlı sollu olmak üzere dörder kanatlı daireler yaptım. Her kanat yirmi santim eninde ve elli santim boyundaydı. Dairesel kanatların yarıçapını saçlarla kapattım ve her iki çarkın ortasına elektrikli bir motor yerleştirdim. Dişliler kayışlar vasıtasıyla her iki kanatın aşağıya doğru dönmesini sağladım.
Yaptığım kanatlar motor gücüne ayarlı olmadığı için debriyaj yalıtım kanatlarını küçültmem gerekiyordu. Biraz küçülttüm tekrar debriyaj balatası taktım. Maalesef yine debriyaj yalıtımı oldu ancak kanatları daha küçültebilmem için yeniden yeni bir şase yapmak gerekiyordu ya da daha büyük bir motor bulmam gerekiyordu. Ancak o günlerde ekonominin darbe vurduğu zamanlardı. Ben bölgemde çok tanıdığım ve bana karşı çok saygılı olan kesim motoru satımı yapan bayiye gittim ve ona durumu anlattım. Maalesef o da bana zor durumda olduğunu söyledi. Çok üzülmüştüm çünkü bana yalan söylemişti. Çünkü ben ondan elden düşük, kullanılmış eski motor da olsa olur demiştim ve de borç istemiştim. İleride ücretini verecektim. Beni üzen motor vermemesi değildi. Beni üzen yeni icatlara ve fikirlere saygısının olmaması idi." Böylece bu icadı Hasan Kum tamamlayamadan yarım bırakmak zorunda kaldı.
Hasan amca yılmadı ve yaptığı kanat sisteminin üzerinden motoru söküp aldıktan sonra kalan iskele kısmından müthiş bir icat geliştirdi: Normal rüzgar türbinlerinden 50 kat daha güçlü dikey rüzgar türbini projesi. Önce arabasının üstene monte ettiği projesini test eden Kum, ardından işi biraz daha ilerletip dev bir rüzgar türbini kondurmuş bahçesinin ortasına.

Dairesel Şanzıman, kranksız pistonsuz motor, fındık toplama makinesi, dök yat kanepe vb. el emeği, göz nuru birçok icadı daha bulunan kum mucit, hiçbir eğitimi olmadığı için gereken değeri görmüyor. İlgisizlikten ve destek bulamamaktan yorulan Hasan Amca tepkisini şu sözlerle ifade ediyor: "Ülkemizde bilim adamına ve mucitlere maalesef ilgi ve alaka yok. Bu ülkede topçular ve popçular daha çok ilgi görüyor. Bizlere tuhaf gözle bakıyorlar. Yeri geliyor deli yeri geliyor çılgın muamelesi görüyoruz. İcatlarımıza destekleyici bulamıyorum. Hâlbuki her bir icat bizim dışarıya bağımlılığımızı azaltıyor. Büyük bir ulus olmamıza rağmen birçok teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. Hala bir Bilgisayar işletim sistemimiz yok. O kadar mühendis yetiştiriyoruz ama hala dışarıdan teknoloji ithal ediyoruz."
Kum mucit, icadın önemini ise şöyle açıklıyor: "Şayet bir icadın iki ülke tarafından paylaşılması söz konusu ise en büyük savaş konusu olacak kadar önemlidir. Çünkü süper ülkeleri süper yapan tek sebep ülkelerinde var olan icatları ile yaptıkları rekabetsiz ihracat gelirleridir." Hasan Kum'un internet sitesine buradan ulaşabilir ve icatlarını detaylıca inceleyebilirsiniz.