En yüksek deprem riski taşıyan iki ilçe belli oldu: Doğu Anadolu'da fay hatlarında kritik inceleme

Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan doğu illerinde yürütülen kapsamlı bir saha çalışması, bölgedeki sismik tehlikeyi gözler önüne serdi. 5 aktif fay hattının incelendiği araştırmada deprem riski en yüksek iki ilçe belirlendi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), AFAD ve Belediyeler Birliği iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında Van, Hakkari ve Ağrı’daki 5 aktif fay hattı incelendi.
Ekipler, bölgede 30 metre uzunluğunda hendekler kazarak eski depremlerden kalan izleri tespit etti. Toplanan jeolojik veriler, fayların geçmişteki kırılma aralıklarını ve deprem tekrarlanma sıklıklarını ortaya koymak üzere TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’ne gönderildi.
İki yıllık proje tamamlandı

İki yıl önce başlayan “Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi” projesi kapsamında araştırma ekipleri, Van’ın Başkale ve Erciş, Hakkari’nin Yüksekova ve Şemdinli, Ağrı’nın Tutak faylarını yerinde inceledi. Her bir bölgede yapılan hendek kazıları sayesinde, geçmişte yaşanan ancak kayıt altına alınmamış depremlerin izlerine ulaşıldı.
Sonuçlar kritik

Araştırmayı yürüten Dr. Öğr. Üyesi Mutlu, Van’daki 7,2 büyüklüğündeki 2011 depremine neden olan bindirme fayın bölgedeki en tehlikeli yapılardan biri olduğunu belirtti. Mutlu, özellikle Yüksekova ve Şemdinli fay zonlarının tarihsel ve aletsel dönemde büyük bir deprem kaydı taşımadığını, bu nedenle “sismik boşluk” olarak değerlendirildiğini söyledi.
2 ilçe büyük oranda deprem riski taşıyor

Uzman isim açıklamasında “Yüksekova’nın zemini depreme dayanım açısından oldukça zayıf. Fayın geçmişinde kırılma izleri tespit ettik. Bu, bölgede büyük bir depremin uzun süredir yaşanmadığı anlamına geliyor." diyerek riskin öneminin altını çizdi ve ekledi "Dolayısıyla Yüksekova ve Şemdinli fayları, ciddi risk teşkil ediyor.”
Sonuçlar TÜBİTAK’ta analiz ediliyor

Kazı alanlarından alınan örneklerin yaş analizleri yapıldı ve sonuçlar TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’ne iletildi. Verilerin kalibrasyon süreci devam ederken, nihai raporun yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
