Doğu Akdeniz'de yeni denklem: Meloni’nin Libya teklifi ne anlama geliyor? Cihat Yaycı’dan stratejik uyarılar

İtalya- Libya- Türkiye zirvesi
İtalya- Libya- Türkiye zirvesi

GZT'ye konuk olan Mavi Vatan doktrininin mimarı Amiral Cihat Yaycı, Libya-İtalya-Türkiye üçlü zirvesinin perde arkasını ve Doğu Akdeniz’deki yeni denklemi anlattı. Yaycı, Libya’nın Türkiye için öneminin yalnızca bugünkü siyasi gelişmelerle sınırlı olmadığını, 360 yıla dayanan tarihi ve kültürel bağlara uzandığını vurguladı. Peki, Libya’daki petrol ve doğal gaz zenginlikleri neden bu kadar kritik? Türkiye-İtalya iş birliği Doğu Akdeniz’de dengeleri nasıl değiştirecek? Yunanistan bu yeni tablo karşısında nasıl bir pozisyon alacak?

Amiral Cihat Yaycı, Libya-İtalya-Türkiye üçlü zirvesini ve bölgedeki stratejik gelişmeleri değerlendirdi. Yaycı, Libya’nın Türkiye için öneminin sadece bugünkü siyasi gelişmelerle sınırlı olmadığını vurguladı:

  • “Libya, Osmanlı döneminde denizden fethedildi. Barbaros Hayrettin Paşa’dan sonra Kaptan-ı Derya olan Turgut Reis tarafından alınan Libya, yaklaşık 360 yıl Türk toprağı olarak kaldı. Turgut Reis’in türbesi hâlâ Trablus’ta. Bizim orada akrabalarımız, soydaşlarımız, dindaşlarımız var. Girit’ten gelen Türkler de Libya’ya yerleşti. ‘Libya’da ne işimiz var?’ diyenlere tarihi bağları hatırlatmak lazım”

Atatürk’ün Libya mücadelesi

Yaycı, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1911 Trablusgarp Savaşı’nda Libya’ya gönüllü subay olarak gidişini de hatırlattı:

  • “Libya’da o dönemde düzenli bir ordu yoktu. Atatürk, gazeteci kılığında Mısır’a geçti, oradan kervanlarla Libya’ya gitti. Trablus, Bingazi, Derne cephelerinde halkı örgütledi. Ömer Muhtar ile aynı karede fotoğrafı vardır. O günlerdeki mücadele sırasında gözünden yaralandı. Libya’da El İstiklal isimli bir gazete çıkartarak direnişi destekledi. Bugünkü Libya bayrağındaki ay-yıldız da o dönemin ilhamıdır.”

Cumhuriyet döneminde de yakın ilişkiler

Libya ile bağların Cumhuriyet’te de sürdüğünü belirten Yaycı, 1950’lerde Libyalıların Türkiye’ye katılma talebinde bulunduğunu, Libya’nın ilk başbakanının ve ordu komutanının Türk olduğunu söyledi.

Arap Baharı sonrası dengeler

Kaddafi’nin devrilmesiyle Libya’nın ikiye bölündüğünü hatırlatan Yaycı, “Türkiye meşru Trablus yönetimine destek vererek halkı Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, ABD, İtalya, Yunanistan ve Çin destekli bombardımanlardan korudu” dedi.

Bugün gelinen noktada Türkiye’nin hem Hafter yönetimi hem de geçici hükümet arasında ara buluculuk yaptığını, bu sayede Avrupa ülkelerinin Türkiye ile masaya oturmak zorunda kaldığını belirtti.

Türkiye-İtalya yakınlaşması

Yaycı, İtalya’nın Türkiye ile iş birliğinin Doğu Akdeniz dengelerini değiştireceğini vurgulayarak şunları söyledi:

  • “Avrupa Birliği’nden Libya ile doğrudan ilgili bir ülkenin Türkiye’nin yanında olması çok önemli. Bu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı Avrupa içinde yalnız bırakır. Libya’daki anlaşmayı Hafter bile tanımak zorunda kaldı. Türkiye, Libya’nın zenginliklerinin Libyalılar tarafından kullanılmasını sağlayacak bir düzen kuruyor. Sömürgeci değil, hakkaniyetli bir model.”

Doğu Akdeniz’de kalıcı Türk donanması

Zirvenin deniz güvenliği boyutuna dikkat çeken Yaycı, “Düzensiz göçün önlenmesi donanmalarla yapılacak. Bu, Türk donanmasının Orta Akdeniz’de sürekli bulunması anlamına gelir. Libya’daki üsler bu amaçla kullanılabilir” dedi.

Yunanistan’ın bu gelişmeyi “tehdit” olarak göreceğini belirten Yaycı, “Bizim Yunanistan’a karşı özel bir hamlemiz yok. Ama Türkiye güçlendikçe Yunanistan rahatsız oluyor. Kervan yürüsün” ifadelerini kullandı.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >