Dünya edebiyatından aşık atışmasını aratmayacak eleştiri düelloları

Edebiyat öyle her zaman naif ve sakin bir alan olmayabiliyor. Bu argümana kanıt olarak gösterilecek şeylerin başında da dünyaya mal olmuş ünlü yazarların, kimi kendi çağdaşlarına, kimi kendilerinden öncekilere yönelttikleri eleştiriler geliyor.Bakalım kimler neler söylemiş.

Dünya edebiyatından örneklerle, kavgada söylenmeyecek tondaki eleştirileri derledik. Keyifli okumalar...

Kaynak: www.kalemkahveklavye.com



Ernest Hemingway - William Faulkner

                                    Amerikan edebiyatının iki büyük ismi Hemingway ve Faulkner, kimi sebeplerden ötürü birbirlerinden pek haz etmezlerdi. Bu durum, yazarların sıkı okurları için de geçerlidir. Bu yüzden Hemingway'ciler ile Faulkner'cılar olarak ayrılmış okur kitleleri söz konusudur.


İki yazarın en bilinen atışmalarından birisi, alkollüyken yazmak üzerine. "Sarhoşken yaz, ayıkken düzelt" sloganının sahibi Hemingway'in alkolle yakın ilişkisi malum. Ciddi ve ağır bir yazar olan Faulkner, Hemingway'i kastederek "Hiç çalışırken, işini yaparken sarhoş olan birini duydunuz mu?" diyerek yazma işini ciddiye almadığını düşündüğünü belirtir.


Daha sade ve doğrudan bir üslubu olan Hemingway'e karşılık Faulkner'in dili daha ağır ve bir miktar da ağdalıdır. Bu yüzden kendisi için "Asla okuyucuyu sözlüğe götürebilecek bir kelime kullanmayı bilmedi" diyen Faulkner'a cevap veren Hemingway "Zavallı Faulkner. Gerçekten büyük kelimelerden büyük duygular doğacağını mı sanıyor?" demiştir.
Ernest Hemingway - William Faulkner Amerikan edebiyatının iki büyük ismi Hemingway ve Faulkner, kimi sebeplerden ötürü birbirlerinden pek haz etmezlerdi. Bu durum, yazarların sıkı okurları için de geçerlidir. Bu yüzden Hemingway'ciler ile Faulkner'cılar olarak ayrılmış okur kitleleri söz konusudur. İki yazarın en bilinen atışmalarından birisi, alkollüyken yazmak üzerine. "Sarhoşken yaz, ayıkken düzelt" sloganının sahibi Hemingway'in alkolle yakın ilişkisi malum. Ciddi ve ağır bir yazar olan Faulkner, Hemingway'i kastederek "Hiç çalışırken, işini yaparken sarhoş olan birini duydunuz mu?" diyerek yazma işini ciddiye almadığını düşündüğünü belirtir. Daha sade ve doğrudan bir üslubu olan Hemingway'e karşılık Faulkner'in dili daha ağır ve bir miktar da ağdalıdır. Bu yüzden kendisi için "Asla okuyucuyu sözlüğe götürebilecek bir kelime kullanmayı bilmedi" diyen Faulkner'a cevap veren Hemingway "Zavallı Faulkner. Gerçekten büyük kelimelerden büyük duygular doğacağını mı sanıyor?" demiştir.
Vladimir Nabokov - James Joyce

                                    Joyce bugün halen dünya edebiyatının en zirve noktalarından biri olarak kabul edilir. Türkçedeki pek çok kitabının yanı sıra yıllardır "çevrilemez" denilen "Finnegans Wake (Finnegan'ın Vahı)" kitabı da geçtiğimiz yıl bir "terscüme" denemesiyle Aylak Adam Yayınları tarafından Türkçeye aktarılmıştı. İşte Nabokov ile Joyce ikilisinin tartışması da tam olarak bu kitapla ilgili.


1967'de bir röportajda iki sentini Joyce'un efsanevi kitabına verdiğini söyleyen 
Nabokov, kitapla ilgili şu sert ve açık sözlü eleştiriyi yapmıştır: "Finnegan'ın Vahı, dış cephesi geleneksel maskelerle giydirilmesine karşın içi sıkıcı bir kiralık ev; ve sadece kesik kesik gelen ilahi tonlamalar sayesinde mutlak tatsızlıktan kurtarılabilmiş bir kitap."
Vladimir Nabokov - James Joyce Joyce bugün halen dünya edebiyatının en zirve noktalarından biri olarak kabul edilir. Türkçedeki pek çok kitabının yanı sıra yıllardır "çevrilemez" denilen "Finnegans Wake (Finnegan'ın Vahı)" kitabı da geçtiğimiz yıl bir "terscüme" denemesiyle Aylak Adam Yayınları tarafından Türkçeye aktarılmıştı. İşte Nabokov ile Joyce ikilisinin tartışması da tam olarak bu kitapla ilgili. 1967'de bir röportajda iki sentini Joyce'un efsanevi kitabına verdiğini söyleyen Nabokov, kitapla ilgili şu sert ve açık sözlü eleştiriyi yapmıştır: "Finnegan'ın Vahı, dış cephesi geleneksel maskelerle giydirilmesine karşın içi sıkıcı bir kiralık ev; ve sadece kesik kesik gelen ilahi tonlamalar sayesinde mutlak tatsızlıktan kurtarılabilmiş bir kitap."
Mark Twain - Jane Austen

                                    Az çok bilgisi olanlar Mark Twain'in hakaret boyutuna varan sert eleştirilerini bilirler. Ancak yazar, odak noktası olarak özellikle Jane Austen'a yoğunlaşmış gibidir. Bir arkadaşına yazdığı bir mektupta, hiç haz etmediği başka bir yazar olan James Fennimore Cooper'dan bahseder ve eğer üzerine para verseler Cooper'ı okuyabileceğini fakat Austen'ı parayla bile okuyamayacağını söyler. 


Bir başka mektupta ise "Aşk ve Gurur"u okuduğunu ve içinden Jane'in mezarını açıp kendi kaval kemiği ile kafatasına vurmayı geçirdiğini söyler.
Mark Twain - Jane Austen Az çok bilgisi olanlar Mark Twain'in hakaret boyutuna varan sert eleştirilerini bilirler. Ancak yazar, odak noktası olarak özellikle Jane Austen'a yoğunlaşmış gibidir. Bir arkadaşına yazdığı bir mektupta, hiç haz etmediği başka bir yazar olan James Fennimore Cooper'dan bahseder ve eğer üzerine para verseler Cooper'ı okuyabileceğini fakat Austen'ı parayla bile okuyamayacağını söyler. Bir başka mektupta ise "Aşk ve Gurur"u okuduğunu ve içinden Jane'in mezarını açıp kendi kaval kemiği ile kafatasına vurmayı geçirdiğini söyler.
Jack Kerouac - Truman Capote

                                    Biri Beat kuşağının, biri polisiye dünyasının sıkı ismi olan yazarların eleştirileri de satır aralarında kalmış. Kerouac'ın edebi kaygı gütmeden günlük hayattan bir dille yazıyor olması kendisine nispeten daha "ciddi üslupla edebiyat" yaptığı söylenebilecek Capote için pek bir şey ifade etmemiş olacak ki bir röportajında gelişigüzel yazdığını belirtmek için "Bu yazmak değil, bu daktilo etmek (not writing, typing)" ifadelerini kullanmış.
Jack Kerouac - Truman Capote Biri Beat kuşağının, biri polisiye dünyasının sıkı ismi olan yazarların eleştirileri de satır aralarında kalmış. Kerouac'ın edebi kaygı gütmeden günlük hayattan bir dille yazıyor olması kendisine nispeten daha "ciddi üslupla edebiyat" yaptığı söylenebilecek Capote için pek bir şey ifade etmemiş olacak ki bir röportajında gelişigüzel yazdığını belirtmek için "Bu yazmak değil, bu daktilo etmek (not writing, typing)" ifadelerini kullanmış.
Charles Dickens - Oscar Wilde

                                    Dickens'ın "Antikacı Dükkanı" kitabını okumadıysanız ve okumayı planlıyorsanız bu başlığı esgeçebilirsiniz. Hikayenin kahramanı "Küçük Nell", ailesi ölen ve büyükbabası tarafından büyütülen bir genç kızdır. Hikayede Küçük Nell, büyükbabasıyla birlikte yaşamak için bir köye yaptığı uzun bir yolculuk sonrasında ölür. 

Bu üzücü olay Oscar Wilde için pek bir şey ifade etmemiştir. Wilde aynen şunları söylemiştir çünkü: "Ancak taş kalpli birisi Küçük Nell'in ölümünü okuyunca gülmeden durabilir."
Charles Dickens - Oscar Wilde Dickens'ın "Antikacı Dükkanı" kitabını okumadıysanız ve okumayı planlıyorsanız bu başlığı esgeçebilirsiniz. Hikayenin kahramanı "Küçük Nell", ailesi ölen ve büyükbabası tarafından büyütülen bir genç kızdır. Hikayede Küçük Nell, büyükbabasıyla birlikte yaşamak için bir köye yaptığı uzun bir yolculuk sonrasında ölür. Bu üzücü olay Oscar Wilde için pek bir şey ifade etmemiştir. Wilde aynen şunları söylemiştir çünkü: "Ancak taş kalpli birisi Küçük Nell'in ölümünü okuyunca gülmeden durabilir."
Oscar Wilde - Alexander Pope

                                    Aynı çağın insanları olmamasına rağmen Oscar Wilde 18. yy'da yaşayan İngiliz şair Alexander Pope için bu acımasız sözleri sarfetmiştir. "Şiiri sevmemenin iki yolu var; biri, şiiri sevmemek, diğeri ise Pope'u okumak."
Oscar Wilde - Alexander Pope Aynı çağın insanları olmamasına rağmen Oscar Wilde 18. yy'da yaşayan İngiliz şair Alexander Pope için bu acımasız sözleri sarfetmiştir. "Şiiri sevmemenin iki yolu var; biri, şiiri sevmemek, diğeri ise Pope'u okumak."
Diğer eleştirilere gelince...
Gustave Flaubert'ten, George Sand'e: 
"İçi mürekkeple dolu koca bir inek."


Friedrich Nietzsche'den Dante'ye:
"Mezarlar üzerine şiir yazan bir sırtlan."

Nabokov'dan Dostoyevski'ye:
"Dostoyevski'nin eksik tadı, Freud-öncesi acılar çeken insanların monoton ilişkileri, insan onurunun trajik talihsizlikleri içinde debelenmesi; tüm bunlar okurları için zor olmalı."

Virginia Woolf'tan Aldous Huxley'ye:
"Tümü çiğ, pişmemiş, iflah olmaz eserler..."

H.G.Wells'ten George Bernard Shaw'a:
"Hastanede çığlık atan gerizekalı bir çocuk."

Charles Baudelaire'den Voltaire'e:
"Fransa'da sıkılarak büyüdüm ve bunun temel sebebi herkesin Voltaire'e benzemesi... Kuşbeyinlilerin kralı, yüzeysellerin prensi, anti sanatçı, hademelerin sözcüsü..."

Nabokov'dan Hemingway'e:
"Onu ilk olarak kırklı yaşlarımın başında okudum, çanlarla, toplarla, boğalarla* ilgili bir şeydi ve ondan tiksindim."
*"Çanlar Kimin İçin Çalıyor/For Whom the Bell Tolls"dan hareketle "bells, balls, bulls" kelimeleriyle kelime oyunu yapıyor.
Diğer eleştirilere gelince... Gustave Flaubert'ten, George Sand'e: "İçi mürekkeple dolu koca bir inek." Friedrich Nietzsche'den Dante'ye: "Mezarlar üzerine şiir yazan bir sırtlan." Nabokov'dan Dostoyevski'ye: "Dostoyevski'nin eksik tadı, Freud-öncesi acılar çeken insanların monoton ilişkileri, insan onurunun trajik talihsizlikleri içinde debelenmesi; tüm bunlar okurları için zor olmalı." Virginia Woolf'tan Aldous Huxley'ye: "Tümü çiğ, pişmemiş, iflah olmaz eserler..." H.G.Wells'ten George Bernard Shaw'a: "Hastanede çığlık atan gerizekalı bir çocuk." Charles Baudelaire'den Voltaire'e: "Fransa'da sıkılarak büyüdüm ve bunun temel sebebi herkesin Voltaire'e benzemesi... Kuşbeyinlilerin kralı, yüzeysellerin prensi, anti sanatçı, hademelerin sözcüsü..." Nabokov'dan Hemingway'e: "Onu ilk olarak kırklı yaşlarımın başında okudum, çanlarla, toplarla, boğalarla* ilgili bir şeydi ve ondan tiksindim." *"Çanlar Kimin İçin Çalıyor/For Whom the Bell Tolls"dan hareketle "bells, balls, bulls" kelimeleriyle kelime oyunu yapıyor.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >