Evde veyahut Bir Başka Hayat

Böyle bir başlık seçmenin sebebi; bahsi geçecek filmin orijinal adının (Dans la maison) orijinal dilinde (Fransızca) “Evde” anlamına gelmesi. Bizde film gösterime girerken ismi “Bir başka hayat” olarak uyarlandı; ilk bakışta alakasız iki isimlendirme fakat filmi izlediğinizde seçimin yerindeliğini anlıyorsunuz.

Bir genç var; adı Claude, 16 yaşında, lise öğrencisi, matematikle arası iyi. Bu haliyle diğer onlarca öğrenciden sadece biri. Belki matematiğiyle diğerlerine biraz fark atabilir o kadar.



Ozon sinemasının bu kendi içinde naif sürprizli halini hep sevdim. İnsanı derin hayretlere düşürmeyen, yormayan, sarsmayan ve fakat içini bir hoş eden bir ritmi var filmlerinin.
Ozon sinemasının bu kendi içinde naif sürprizli halini hep sevdim. İnsanı derin hayretlere düşürmeyen, yormayan, sarsmayan ve fakat içini bir hoş eden bir ritmi var filmlerinin.
Acısı zevkle akıyor onun, kendinden şikayet etmiyor, gündelik hayatı es geçmiyor, modernliğin zorunluluklarını atlamıyor ve tüm bunlarla beraber kendine bir yol çiziyor. Tıpkı “Bir Başka Hayat” gibi…
Acısı zevkle akıyor onun, kendinden şikayet etmiyor, gündelik hayatı es geçmiyor, modernliğin zorunluluklarını atlamıyor ve tüm bunlarla beraber kendine bir yol çiziyor. Tıpkı “Bir Başka Hayat” gibi…
Claude'un bir edebiyat öğretmeni var, öğrencilerinden haftasonlarını nasıl geçirdiklerini anlatacakları bir kompozisyon yazmalarını istiyor. Aralarında sadece Claude'un yazdıkları ilgi çekici, elle tutulur ve küstah oluyor. Kendini beğenen, insanı meraka sürükleyen, üstten bakan bir kompozisyonu; “arkası yarın” diyerek bitiriyor Claude.
Claude'un bir edebiyat öğretmeni var, öğrencilerinden haftasonlarını nasıl geçirdiklerini anlatacakları bir kompozisyon yazmalarını istiyor. Aralarında sadece Claude'un yazdıkları ilgi çekici, elle tutulur ve küstah oluyor. Kendini beğenen, insanı meraka sürükleyen, üstten bakan bir kompozisyonu; “arkası yarın” diyerek bitiriyor Claude.
Ve olaylar gelişiyor… 
Claude'un içine kapanık, sessiz, en arkada oturan, çok dikkat çekmeyen hatta varlığından haberdar olunmayan hali, aslında bildik “deha çocuk” tanımına uygun. 
Zihnimize kodlanmış böyle bir deha tanımı var. Sessizlikle başlayıp derinleşen ve gittikçe kendini bulan bir yetenek. Claude da tıpkı böyle. Yazdığı kompozisyonlarla kendine bir dünya yaratıyor, öğretmeninin ilgisini çekiyor ve bu kurduğu dünyanın devamı için “bir eve dahil oluyor” O evden biri. 
Belki de evin tek gerçek sahibi.
Ve olaylar gelişiyor… Claude'un içine kapanık, sessiz, en arkada oturan, çok dikkat çekmeyen hatta varlığından haberdar olunmayan hali, aslında bildik “deha çocuk” tanımına uygun. Zihnimize kodlanmış böyle bir deha tanımı var. Sessizlikle başlayıp derinleşen ve gittikçe kendini bulan bir yetenek. Claude da tıpkı böyle. Yazdığı kompozisyonlarla kendine bir dünya yaratıyor, öğretmeninin ilgisini çekiyor ve bu kurduğu dünyanın devamı için “bir eve dahil oluyor” O evden biri. Belki de evin tek gerçek sahibi.
Ozon, bu filmde şüpheye yer bırakmayacak derecede “insana oynamış” Yani insana ait olan ne varsa bu filmde var. Tutku, yenilgi, yanılgı, sahiplenme, aşağılanma, aşağı hissetme, yukarıyı arzulama, orta sınıf kadını, orta sınıf kadınının dekorasyon tutkusu, arkadaşlık, dostluk, öğrencilik, öğretmenlik, sevmek, nefret etmek, ihanet etmek, terk etmek, geri dönmek, yanında olmak ve insanı hoş eden tatlı bir endişe.
Ozon, bu filmde şüpheye yer bırakmayacak derecede “insana oynamış” Yani insana ait olan ne varsa bu filmde var. Tutku, yenilgi, yanılgı, sahiplenme, aşağılanma, aşağı hissetme, yukarıyı arzulama, orta sınıf kadını, orta sınıf kadınının dekorasyon tutkusu, arkadaşlık, dostluk, öğrencilik, öğretmenlik, sevmek, nefret etmek, ihanet etmek, terk etmek, geri dönmek, yanında olmak ve insanı hoş eden tatlı bir endişe.
Pekala Google'dan da bulabilirdim fakat onu orada, filme emeği geçen onca insanın arasında görmek beni daha çok mutlu edecekti; bu mutluluğu istedim.
Pekala Google'dan da bulabilirdim fakat onu orada, filme emeği geçen onca insanın arasında görmek beni daha çok mutlu edecekti; bu mutluluğu istedim.
Filmin sonu benim için ortalama kaldı, çünkü bitmesi gerektiği için öyle bitmiş gibiydi. Benim gibi, hiçbir filmi sonu için izlemeyen bir insan, böyle bir sonla yetinmez. 
Pekala sonu olmadan da bitebilirdi böyle bitmesindense, ama dediğim gibi umursamadım.

Ezcümle; François Ozon'u bu filmiyle, eskisinden de çok sevdim ve film bittiğinde bir şeyden çok rahatsız oldum, yanımda 60'lı yaşlarını geçkin iki kadın oturuyorlardı, filmin sonunda biri diğerine, filmin gerçekçi olmadığını söylüyordu. Bunu deme sebebi filmin sonu değil, geneliydi.

Sahi; insanlar kafayı gerçekle hangi ara bu kadar bozdular?
Filmin sonu benim için ortalama kaldı, çünkü bitmesi gerektiği için öyle bitmiş gibiydi. Benim gibi, hiçbir filmi sonu için izlemeyen bir insan, böyle bir sonla yetinmez. Pekala sonu olmadan da bitebilirdi böyle bitmesindense, ama dediğim gibi umursamadım. Ezcümle; François Ozon'u bu filmiyle, eskisinden de çok sevdim ve film bittiğinde bir şeyden çok rahatsız oldum, yanımda 60'lı yaşlarını geçkin iki kadın oturuyorlardı, filmin sonunda biri diğerine, filmin gerçekçi olmadığını söylüyordu. Bunu deme sebebi filmin sonu değil, geneliydi. Sahi; insanlar kafayı gerçekle hangi ara bu kadar bozdular?
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >