Hindistan–Çin gerilimi: Himalayalar’da savaş çanları mı çalıyor?

Dünya nüfusunun yüzde 40’ına sahip Hindistan ve Çin, ekonomik bağımlılık ile tarih içnide yaşanan çatışmalar arasında gidip geliyor. Himalayalar’daki sınır hattı ise iki nükleer gücü sürekli bir kriz ihtimaline açık tutuyor.
Hindistan, iki yıl önce Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi oldu.
Yaklaşık 2,5 milyarlık nüfusa sahip olan iki Asya devi, küresel siyasette ve ekonomide ağırlıklarını artırıyor.
Ancak sınır anlaşmazlıkları başta olmak üzere tarihsel ihtilaflar, ilişkilerin sürekli kırılgan bir düzlemde kalmasına yol açıyor.
Kanlı sınır mirası
1962’de Çin, Tibet ile Doğu Türkistan’ı birbirine bağlayan Aksai Chin’i Hindistan’dan aldı; Yeni Delhi yaklaşık 43 bin km² toprak kaybetti.
Bu savaş, Hindistan için büyük bir utanç ve askeri reformların başlangıcı oldu. Sonraki yıllarda Sikkim, Doklam ve Arunachal Pradesh bölgelerinde defalarca sıcak temas yaşandı.
2020’de Ladakh’ta taş ve sopalarla yapılan kanlı çatışmalarda onlarca asker öldü. Bugün saydığımız üç bölge, yani Aksai Chin, Sikkim–Doklam ve Arunachal Pradesh iki ülke arasındaki tüm krizlerin odak noktası denebilir.
Sınırda altyapı yarışı
Çin son yıllarda Himalayalar boyunca yollar, hava üsleri ve yüzlerce sınır köyü inşa etti. Ayrıca Chengdu’yu Lhasa’ya bağlayacak 40 milyar dolarlık dev demiryolu projesi yürütülüyor.
Hindistan karşı hamlelerde bulunarak yeni tüneller ve otoyollar inşa etse de kapasitesi Çin’e kıyasla geride.
Askeri açıdan bakıldığında, Hindistan daha fazla hava üssüne sahip olsa da, Çin’in füze gücü ve gelişmiş hava araçları dengeleri Pekin lehine çeviriyor.
Ekonomik cazibe ve stratejik riskler
Himalayalar’ın 4.000–5.000 metreye ulaşan yüksekliği askeri hareketliliği zorlaştırsa da, yeni altyapı çalışmaları olası bir krizde kritik rol oynayabilir.
Öte yandan iki ülke arasında güçlü bir ekonomik bağımlılık da var. Hindistan, Çin’in üretim fazlası için geniş bir pazar. Çin ise Hindistan’ın kalkınma hamlelerinde önemli bir sermaye kaynağı.
Kırılgan barış
Her iki ülke de tam ölçekli bir savaştan kaçınıyor. Ancak küçük bir sınır ihlali ya da yanlış hesap, büyük bir krizi tetikleyebilir.
Bu nedenle Pekin ve Yeni Delhi arasındaki ilişki, bir yandan ekonomik işbirliği, diğer yandan güvenlik kaygıları arasında hassas bir denge üzerinde ilerliyor.