İsrail-İran Savaşı bitmedi mi? Çin İran’ı yalnız mı bıraktı? Amiral Cihat Yaycı anlattı

​İsrail-İran Savaşı bitmedi mi?
​İsrail-İran Savaşı bitmedi mi?

Çin’in Orta Doğu’daki dengeleri nasıl okuduğunu bir kez daha ortaya koydu. Amiral Cihat Yaycı, GZT’ye yaptığı değerlendirmede, Çin’in İran’ı kısmen yalnız bıraktığını, Pekin yönetiminin sessizliği ve ihtiyatlı tutumunun bölgedeki ittifak algısını nasıl etkilediğini anlattı. Hürmüz Boğazı kapansaydı Çin nasıl bir yol izlerdi? İran rejimi değişseydi Çin tavrını sürdürür müydü? Bu sessizlik BRICS ülkelerini nasıl etkiler? Yaycı, kritik sorulara yanıt verdi.

Yaycı’ya göre Çin, 2019’dan bu yana Orta Doğu’daki dengeleri yeniden hesaplıyor. ABD’nin Trump döneminde İsrail’e Çin’le olan ekonomik bağlarını kesme çağrısı sonrası Çin yatırımları İsrail’de neredeyse durma noktasına geldi. Bu boşlukta Pekin yönetimi İran’la 25 yıllık kapsamlı bir işbirliği anlaşması imzalayarak bölgedeki varlığını pekiştirmek istedi. Bu anlaşma kamuoyunda çoğu zaman Çin-İran askeri ittifakı olarak yorumlansa da savaş sırasında böyle bir ortaklığın sahada tezahür etmediği görüldü.

Amiral Yaycı, savaşın ortalarında Çin’den Tahran’a bir kargo uçağı indiğine dair bilgilerin geldiğini ancak bu desteğin söylem düzeyini aşmadığını belirterek, şunları söyledi:

  • “Çin’in politikası tarafları itidale davet etmekle sınırlı kaldı. İran’ın petrolünün Çin için hayati önemi var ama Pekin yönetimi askeri müdahale gibi hamlelerden her zaman uzak duruyor”

Çin’in askeri çekimserliği

Çin’in Hürmüz Boğazı gibi enerji geçiş noktalarının kapanması ihtimalinde bile doğrudan müdahil olmasının zor olduğunu vurgulayan Yaycı, Tayvan örneğini hatırlatarak Çin’in kendi hinterlandındaki meselelerde bile askeri çözümden imtina ettiğini söyledi. Buna karşın teknoloji transferi gibi arka kapı desteklerinin sürdüğünü belirten Yaycı, İran’ın balistik füze kapasitesinde Çin desteğinin payı olduğunu ifade etti.

BRICS gibi çok kutuplu yapılarda Çin’in bu pasif görüntüsünün diğer ortakları arasında bir hayal kırıklığı oluşturup oluşturmadığı sorusunu da değerlendiren Yaycı, şöyle söyledi:

  • “Çin bir kurtarıcı gibi görülmüyor zaten. Ülkeler, üretimden petrole kadar Çin’e bağımlı kalmaya devam edecek. İran da ambargoları aşmak için Çin pazarına mecbur”

Öte yandan Yaycı, İsrail’in “İran’da rejimi değiştirmek istiyoruz” açıklamasına karşı Çin’in tutumuna da değindi. Libya, Afganistan ve Suriye örneklerini hatırlatan Yaycı, “Çin çok pragmatiktir. Yönetim değişse bile ekonomik ilişkilerini devam ettirir. Ancak Rusya’yla yakınlığı sebebiyle bir rejim değişikliğini politik olarak en üst seviyede kınar” dedi.

Putin ve Netanyahu arasında zımni bir ortaklık var

Rusya’nın da bu süreçte sessiz kalmasını yorumlayan Yaycı, Moskova’nın Suriye’de İran’ın vekil unsurlarına İsrail saldırılarına sessiz kaldığını, buna karşılık Netanyahu’nun Ukrayna’da Rusya’yı küstürmemek adına Batı’nın silah yardımı baskılarına direndiğini hatırlattı. Yaycı, “Putin ve Netanyahu arasında zımni bir ortaklık var. İran’ın ekonomik sıkışmışlığı bu denklemleri kabullenmesini sağlıyor. Alternatifleri az olduğu için tepki kapasitesi sınırlı” ifadelerini kullandı.

Amiral Yaycı son olarak, Çin ve Rusya’nın bu sessizliğinin İsrail’in agresif politikalarını cesaretlendirip cesaretlendirmeyeceği sorusuna ise, “Bölge ülkeleri için denklemler çok muğlak. Çin net ve sade krizlerde müdahil olmayı tercih ediyor. İran gibi denklem çok karmaşık olunca temkinli kalıyorlar” diyerek yanıt verdi.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >