İzmir’de üç polis şehit edilmişti: DEAŞ bağlantılı polis merkezi saldırısında yeni gelişme

İzmir’in Balçova ilçesinde 8 Eylül’de üç polisin şehit olduğu polis merkezi saldırısıyla ilgili yürütülen soruşturmada, terör örgütü DEAŞ’la bağlantılı olduğu değerlendirilen iki şüpheli İzmir ve İstanbul’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarla gözaltına alındı. Şüphelilerin, saldırıyı gerçekleştiren E.B. ile olası ilişkilerinin araştırıldığı ve firari bir zanlı için arama çalışmalarının sürdüğü belirtildi.
İzmir Balçova’daki Salih İşgören Polis Merkezi’ne 8 Eylül’de düzenlenen ve üç polisin şehit olduğu silahlı saldırıya ilişkin yürütülen terör soruşturması genişletiliyor. Türkiye’nin terörle mücadelede kararlı duruşu kapsamında, DEAŞ bağlantılı olduğu değerlendirilen iki şüpheli, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla yakalandı.
İzmir ve İstanbul’da eş zamanlı gözaltılar
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekipleri, saldırgan E.B. ile irtibatlı olduğundan şüphelenilen üç kişi hakkında gözaltı kararı aldı. Operasyon kapsamında H.K. İzmir’de, H.B. ise İstanbul’da yakalandı. Üçüncü şüpheli İ.A.’nın yurt dışında olduğu değerlendirilirken, uluslararası arama çalışmaları devam ediyor.
DEAŞ bağlantısının araştırılması
Gözaltındaki şüphelilerin, saldırıyı pompalı tüfekle gerçekleştiren ve DEAŞ’la teması olduğu düşünülen E.B. ile bağlantılarının araştırıldığı belirtildi. Zanlıların Terörle Mücadele Şubesi’ndeki işlemleri sürerken, soruşturmanın örgütsel ilişki ağının ortaya çıkarılmasına odaklandığı bildirildi.
Saldırının geçmişi
8 Eylül’de polis merkezine yapılan saldırıda 1. sınıf emniyet müdürü Muhsin Aydemir ve polis memuru Hasan Akın olay yerinde şehit olmuş, dört kişi yaralanmıştı. Saldırgan E.B. çatışmada yaralı olarak etkisiz hale getirilmişti. Yaralı polis memuru Ömer Amilağ ise 30 Eylül’de hastanede şehit olmuştu.
Geniş kapsamlı soruşturma
Olayla ilgili bugüne kadar 27 kişi gözaltına alınmış, saldırgan E.B., babası N.B. ve çeşitli şüpheliler “terör amaçlı kasten öldürme” ve “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” gibi ağır suçlamalarla tutuklanmıştı. Bazı aile bireyleri ve diğer şüpheliler ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
