Karabağ'da 3'üncü savaş başlayacak mı?

Azerbaycan ordusundan bir asker Azerbaycan bayrağıyla selam veriyor.
Azerbaycan ordusundan bir asker Azerbaycan bayrağıyla selam veriyor.

Azerbaycan’a bağlı Karabağ’da Ermeni güçlerinin kontrolündeki bazı bölgelerde yapılan sözde cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle zaten gergin olan ikili ilişkiler kopma noktası geldi. Savaşın ardından Ermenistan’ın söylemleri, ikili ilişkileri, silah ticareti ve son olarak ABD ile yaptığı ortak tatbikat yapılan anlaşmanın uygulanmasının önündeki engeller olarak sayılabilir. Peki tüm bu yaşananlar Karabağ'da yeni bir savaşın habercisi mi?

Nitelik, yaş, kapsam gibi birçok kritere göre değişkenlik gösteren oy kullanma hakkı; yüzyıllar öncesine kadar uzanıyor. Bazen bir parlamento seçimi bazen ise bir referandum için insanlar sandıklara gidiyor. Uzun uzun oy kullanmanın tarihçesinden ya da öneminden bahsetmeyeceğim. Meşru bir hak olduğunu, hatta demokrasilerin vazgeçilmez yöntemlerinden biri olduğunu bilsek yeterli. Fakat geçtiğimiz günlerde öyle bir örneği var ki bunu irdelemesek olmazdı. Azerbaycan'a bağlı Karabağ'da, Ermeni güçlerinin kontrolündeki bazı bölgelerde yapılan sözde cumhurbaşkanlığı seçiminden bahsediyorum. Ermenistan'ın ucu açık söylemleri, Azerbaycan ordusunu hedef alan tatbikatları, hatta silahlanmaya verdiği önemin ardından tansiyonun yükselmesine neden olacak bir adımdı bu. Elbette bu seçimin bir önemi yok. Fakat bölgede huzur ve istikrarın önüne örülmek istenen duvarlardan biri olma özelliğini taşıyor. Hatta yeni bir savaş için önemli gerekçelerden biri bile denebilir. Bu kapsamda bölgede ne oluyor? Bu seçimler ve Ermenistan'ın söylem değiştirmesi Karabağ'da savaşa dönecek mi sorularının yanıtını arayalım.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan

Gerilim neden başladı?

Tarih boyunca stratejik ve politik açıdan önemini kaybetmeyen ender coğrafyalardan biri olan Kafkasya, 1990'dan bu yana gerginliğin üst düzeyde yaşandığı bölgelerin de başında geliyor. Anlaşmazlığın merkezi ise bilindiği üzere Karabağ. Sorumlu olarak ise taraflar birbirlerini suçluyor. Uluslararası hukuka göre Karabağ işgal altındaydı ve Ermenistan'ın saldırılarına karşı Azerbaycan'a hukuken meşru müdafaa hakkı doğuyordu. 2020'de de bu hak kullanılarak işgal sonlandırıldı.

Azerbaycan Karabağ'ı işgalden nasıl kurtardı?

Devletlerin meşru müdafaa hakkı, Birleşmiş Milletler Anlaşması'nın 51'inci maddesi ile güvence altına alınıyor. Karabağ özelinde 1993'te BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı dört ayrı karar ile Ermenistan'a işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve bölgede yaşayan Ermeni gruplara kararlara saygı göstermesi için çağrıda bulunmasını söylemişti. Fakat bu çağrılar bir karşılık bulmadı ve hukuksuz bu durum yüzbinlerce insanın yerinden edilmesine neden oldu.

Peki Karabağ'da Azerbaycan'ın zaferiyle sonuçlanan ikinci savaş nasıl başladı? 51'inci maddeye göre bir ateşkes anlaşması olması hatta bir görüşme sürecinin devam etmesi halinde dahi olsa, Ermenistan'ın silahlı saldırı düzenlemesi Azerbaycan'ın meşru müdafaa hakkını kullanması için yeterliydi. Öyle de oldu ve bu hak kapsamında işgal altındaki toprakların kurtarılması için silahlı müdafaa başlamış oldu. Bunu durdurabilecek tek unsur ise yine BM Güvenlik Konseyi'ydi.

  • Bakü ve Erivan arasında uzun yıllardır süren ihtilaf, 2020'nin son aylarında yerini geniş kapsamlı bir silahlı çatışmaya bırakmıştı. 44 gün süren çatışmalarda Azerbaycan askeri üstünlük ile önemli kazanımlar elde etmişti.

9 Kasım 2020'de imzalanan ateşkes Antlaşması ile sürecin sona erdiğini artık işgalin son bulduğunu düşünüyorduk. Fakat bugüne geldiğimizde Ermenistan'ın arkasına aldığı destek ile antlaşmaya uymadığını görüyoruz. Sürecin daha iyi anlaşılabilmesi için Soğuk Savaş dönemi sonrasına da bakmamız lazım. İki kutuplu dünya düzeninin kalkmasıyla küresel ölçekte etnik çatışmaların artış kaydettiğini biliyoruz. Yoğunlaştığı bölgeler ise Sovyetler Birliği ve Yugoslavya coğrafyaları olarak öne çıkıyor. 1980'li yıllardan itibaren dünya genelinde bu sorunlar çatışmaya hatta savaşlara kadar uzandı.

Bosna'da yaşanan bir çatışma esnasında bir askerin yanındaki siviller böyle görüntülenmişti.
Bosna'da yaşanan bir çatışma esnasında bir askerin yanındaki siviller böyle görüntülenmişti.

Temel sebebinin başında dini azınlıklar, yayılmacılık ve saldırganlık geliyor diyebilirim.

Sorunların ortaya çıkmasının ardından oluşan ekonomik sorunlar ve insani hak ihlalleri uluslararası güvenlik ve istikrarın da sağlıklı ilerleyişinin önündeki önemli engeller olma özelliğini taşıyordu. Karabağ da Sovyetler Birliği'nden kalan bir sorun diyebiliriz.

Önce küçük çaplı bir çatışma olarak başlasa da günümüzde uluslararası bir sorun olarak hala çözüme muhtaç bir görünüme dönüştü. Ermenistan, bölgede yaşayan Ermeniler nedeniyle bölgede söz sahibi olduğunu iddia ediyor. Uluslararası hukuka göre self-determinasyon hakkı olduğunu savunuyor. Bilindik anlamıyla ulusların kendi geleceklerini belirlemesi demek. Bir diğer deyişler Kendi kaderini tayin hakkı.

"Karabağ sorunu devletlerarası bir sorun"

Azerbaycan ise Karabağ'da savaşan tarafın Ermenistan olduğunu, bu nedenle sorunun devletlerarası bir sorun olduğunu savunuyor. Çözüm için Birleşmiş Milletlerin ne dediği de bu noktada önem arz ediyor. BM, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımış ve çözüm için müzakere masasına işaret etmişti. Sorunun çözümü için kurulan AGİT tarafı müzakere sürecini desteklese de etkisi hala tartışılıyor.

Karabağ'ın nüfusu manipüle edildi mi?

İşgal öncesinde bölgenin nüfusu hakkında ne biliyoruz? 1826'da Karabağ Hanlığı, Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmişti. Sonucunda Tükmençay Antlaşması ile Karabağ Hanlığı Rusya'ya bağlandı. Osmanlı Devleti ve Rusya arasında 1828'de Kafkaslar'da başlayan savaş, Karabağ Hanlığı'nın yeniden bağımsızlığını kazanmasında önemli bir rol oynamıştı. Tarih kitaplarına baktığımızda bu süreçte Anadolu'dan ve şu anki İran'dan en az bir milyon Ermeni'nin bölgeye göç ettiği biliniyor. Rusya'nın bölgede inşa etmek istediği Ermeni Devleti'nin de adımları böylece atılmış oldu.

  • Tüm bu adımlara rağmen 1832'de Çarlık Rusya'nın resmi sayımlarında bölgedeki nüfusun yüzde 64,8'inin Azerbaycan Türkü, yüzde 34,8'inin Ermeni olduğu görülüyor.

Ermeni kaynaklarında da 19'uncu yüzyıl başlarında Ermeni nüfusunun azınlıkta kaldığını ifade eden cümlelere rastlamamız mümkün. Buna rağmen hızlı bir örgütlenme ve Rusya'nın yardımlarıyla güçlenen Ermeniler, bölgedeki hakimiyetini artırmanın yollarını aradılar. Çatışmalar, bölgeyi kendi topraklarına katma girişimleri, hatta katliamlar uzunca bir süre devam etti. 1992'ye geldiğimizde iki toplum arasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısı artık binlerle ifade ediliyordu. Gerçekleşen onca görüşme ve anlaşmaya rağmen bir sonuca varılamadı.

Hocalı Katliam'ında neler yaşandı?

Tarihe kara bir leke olarak kazınan Hocalı Katliamı yaşandığında takvimler 26 Şubat 1992'yi gösteriyordu. Hocalı Katliamı’na giden olaylar zinciri az önce de bahsettiğim gibi çok uzunca bir süre devam eden çatışmaların bir sonucu diyebiliriz. 1980’li yılların ikinci yarısında Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte hız kazandı. Ermenistan, Azerbaycan’a ait olan Karabağ bölgesinin dağlık kısmında hak iddialarına devam etti. Sovyetler Birliği’nin yıllar boyunca yürüttüğü politikaların sonucu olarak bölgede Ermeni nüfusu çoğunluktaydı. Oysa bölge uluslararası örgütlerce de hukuki olarak da Azerbaycan’a aitti. 1988'de Azerbaycan'dan ayrılıp Ermenistan'a katılmak istemesinin ardından tansiyon yükseldi. Dağlık Karabağ Meclisi, Ermenistan'a bağlandığını ilan edince Azerbaycan buna karşlık bölgenin özerklik statüsünü kaldırıp kendine bağladı. Gerilimin doruk noktasının yaşandığı bölgede çatışma da kaçınılmaz hale gelmişti. Rusların da desteği ile bölge Ermenistan tarafından işgal edildi. 936 kilometrekarelik alanı bulunan Hocalı, Karabağ'ın en önemli noktalarından biri olarak biliniyordu. Yaklaşık 7 bin nüfusa sahip olan Hocalı'da çatışmalar nedeniyle nüfusunun 3 bine kadar düştüğünü biliyoruz. Bölgedeki tek havalimanının burada olması stratejik önemini artırmıştı. 1991'in son günlerinde harekete geçen Ermeni kuvvetleri, bölgeye çıkan yolları ve çevresini ele geçirdi. Gıda yardımı dahi yapılamayan Hocalı'ya helikopterler ile yardımlar ulaştırılmaya çalışıldı. 25 Şubat 1992'nin akşamında Rus ordusunun da yardımıyla kent top ve tank ateşine tutuldu. 26 Şubat sabahına kadar süren katliamda 613 kişi hayatını kaybetti.

Hocalı'daki kadınlar
Hocalı'daki kadınlar

İkinci Karabağ Savaşı nasıl başladı?

Bölgede zaten bir uzlaşıdan bahsedemiyoruz ama 14 Temmuz 2020'de Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gerilim üst düzeye ulaşmıştı. Bir tümgeneral 7 askerin şehit edilmesi, Dağlık Karabağ'ın işgalden kurtarılmasına giden fitili ateşledi. 27 Eylül'de sivil yerleşim yerlerine ateş açılması üzerine işgal altındaki toprakların kurtarılması için karşı saldırı başlatıldı. 5 şehir, 4 kasaba ve 287 köy yeniden Azerbaycan'a bağlandı. 44 gün süren çatışmaların sonucunda yıllarca esaret altında tutulan Karabağ resmen kurtarıldı.

Ermenistan neyi amaçlıyor?

Son 3 ayda özellikle Rus güçlerin konuşlandığı bölgelerde yasa dışı Ermeni güçler, mevzi kazma ve keşif faaliyetlerini artırdı. Bu adımlar Azerbaycan ordusunun Fuzuli, Ağdam, Laçın ve Hocalı bölgelerindeki mevzilerinin önünde atılması yeni savaş söylemlerinim artmasına vesile oluyor. Az öncede bahsettiğimiz Karabağ'daki sözde cumhurbaşkanlığı seçimi de bu noktada önem kazanıyor. Yapılan anlaşmaya rağmen, Ermenistan gerek bürokrasi gerek ise sahada yaptıklarıyla tansiyonun düşmesini istemiyor. Bu kapsamda silahlanmaya da önem verdiğini görüyoruz. Ermenistan'ın oluşturduğu sözde rejimin cumhurbaşkanı seçmesi, bölgedeki sükunetin devamlılığının önünde engellerden biri.

Azerbaycan seçimler için ne dedi? Ona da bakmamız lazım. Öncelikle Ermeni silahlı güçlerin Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinden kayıtsız şartsız ve tamamen çekilmesi ve sözde rejimin feshedilmesi talep ediliyor. Yapılan anlaşmaya baktığımızda bunun bugüne kadar yapılmaması da uluslararası önemli problemlerden biri zaten. Azerbaycan yaptığı açıklamada; uluslararası toplumun tüm üyelerini, Azerbaycan'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı atılan adımlara doğru siyasi değerlendirme yapmaya ve Ermenistan'ın bu adımları atmasını önlemek için etkili tedbirler almaya davet ettiğini görüyoruz. Peki bu çağrı karşılık buldu mu? Kınama noktasında başta ABD ve Birleşmiş Milletler Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü destekleyen açıklamalar yaptılar. Fakat etkili tedbirler anlamında henüz bir adım göremedik.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Ermenistan Başbakanı Paşinyan birbirlerine sarılırken böyle görüntülenmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Ermenistan Başbakanı Paşinyan birbirlerine sarılırken böyle görüntülenmişti.

ABD-Ermenistan tatbikatı ne anlama geliyor?

Mesela Amerika Birleşik Devletleri kınama yayınladı fakat kısa süre önce duyurulan ve bu haberde de gördüğümüz bir detay daha var. ABD ve Ermenistan ortak tatbikat kararı almıştı. Bu kararın ardından başta Rusya olmak üzere uzak yakın birçok ülkeden açıklamalar geldi. Meseleyi irdelediğimizde şunu söylemeden geçemeyeceğim. Uzun yıllardır devam eden Karabağ meselesi; Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bir çatışmadan çıkıp küresel güçlerin sahneye çıkmak istedikleri bir alan olma sürecine girdi. Ukrayna savaşı nedeniyle gücünü dağıtmak istemeyen Rusya, bölgedeki hakimiyetini kaybetme niyetinde de değil. Fakat 3 Eylül'de Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın, "Erivan'ın Rusya'ya güvenlik açısından bağlı olması hataydı" açıklaması ve ardından tatbikat yapılacağının duyurulması Ermenistan-Rusya arasındaki bağların zayıfladığı yönündeki yorumların artmasına neden oluyor. Paşinyan'ın Rusya'dan uzaklaşarak ABD kontrolüne gireceğine yönelik önemli bir düşünce mevcut. Son olaylardan da bunu anlıyoruz. Örnek vermemiz gerekirse Ermenistan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin karalarını bağlayıcı olarak kabul eden Roma Tüzüğünü onaylayacağını açıkladı. Peki bu neden önemli ve ne anlama geliyor? Hemen anlatayım; Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin hakkında tutuklama kararı bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin'in, Ermenistan'a gelmesi halinde tutuklanabileceğini söyleyebilirim. Fakat henüz bir onay söz konusu değil. Ermenistan'ın stratejik bir hamlesi olduğunu düşünüyorum.

ABD Kafkasya'da ne yapmak istiyor?

Şu an dünyanın kilit noktalarını sayacak olsak bunlardan birinin Ortadoğu ikincinin ise Kafkasya olduğunu hatırımızda tutmamız lazım. ABD'nin Ortadoğu'da önemli planları olduğunu düşünmüyorum. Farklı güçlerin dokunmadığı, yaklaşmadığı, çatışma ve kavganın bitmediği bir yer olarak kalması ABD'nin kısa vadedeki en önemli planı. Fakat aynı ABD'nin Kafkasya için düşüncelerinin böyle olmadığını düşünüyorum. Bölge özellikle Rusya ile mücadele edebileceği bir alan. Bir de Afganistan'dan kaçması hala hafızalarda. Bunun izlerini silmek, nüfuz ve varlığını artırmak için Ermenistan'ın yanında durması beklenen bir ataktı. En büyük rakibi Çin'e giden yolların da bu bölgeden geçiyor olması ABD'nin iştahını kabartan bir diğer sebep. ABD siyasetindeki etkisini bildiğimiz Ermeni diasporası da şüphesiz bu süreçte etkin oluyor. ABD seçimlerindeki etkisi nedeniyle böyle bir adım atıldığını da düşünebiliriz. Savaş sonrası hayata geçirilemeyen kazanımlar, Ermenistan'ın yeni ittifaklar arayışına çıkmasına, ABD ve Fransa'dan aldığı Avrupai desteğe komşusu İran da eklenince sürecin uzaması kaçınılmaz oldu.

İran, ABD ile ortak hareket eden Ermenistan'ın yanında yer alabilir mi?

Fakat İran'a bu noktada parantez açmamız lazım. Ermenistan'ın ABD'den aldığı güç ile savaşa girmesi halinde İran'ın Ermenistan'ı desteklemesi beklenemez. Stratejik olarak Ermenistan yanında konumlanabilmesi için öncelikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i ikna etmesi gerekiyor.

Özetle Azerbaycan'ın 3 yıl önce Karabağ'da elde ettiği kazanımlar el birliğiyle geçersiz sayılmak isteniyor. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış derler ya. Tam da buna uygun, zaten savaşın kaybedeni olan Ermenistan, bir defa daha denemek için elini güçlendirip sahaya inmek istiyor. Azerbaycan ise yaptığı açıklamalar ile sağduyu çağrısında bulunurken savaş ihtimali halinde geri durmayacağını da biliyoruz.

Karabağ'ın kurtarılmasının ardından Türkiye ve Azerbaycan bayrakları bir arada gözüküyor.
Karabağ'ın kurtarılmasının ardından Türkiye ve Azerbaycan bayrakları bir arada gözüküyor.

Türkiye nasıl tavır alacak?

Türkiye'nin tavrı da bu noktada önemli. Türkiye-Azerbaycan ilişkisini uzun uzun anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Kafkasya'da huzursuzluk ve istikrarsızlık istemeyen Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmesini ve uyumlu bir komşu olmasını talep ediyor. Savaşın başlaması halinde Türkiye'nin atacağı adımları şu şekilde sıralamamız mümkün; Öncelikle Türkiye'nin Azerbaycan'a askeri güç anlamında desteğini artırması beklenebilir. Ermenistan üzerinde kuracağı diplomasi ve baskı siyasetinin yanı sıra İran'ı da dengede tutması söz konusu olacaktır. Fakat unutmamamız gereken bir nokta var. Her ne kadar Türkiye bölge istikrarı için adımlar atıp, söylem geliştirse de savaşın başlamasıyla en güçlü biçimde Azerbaycan'ın saflarında yer alacaktır.

Türkiye'nin Kafkasya'da oynanmak istenen bu oyunda öneminin hafife alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak, 3 yıldır devam eden bu adımlar huzur ve istikrarı arayan Kuzey Kafkasya'da bir sonuca varmazsa yeni bir savaşın başlaması kaçınılmaz görünüyor.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >