MOSSAD, yüzyılın operasyonunu nasıl başardı?

​MOSSAD, yüzyılın operasyonunu nasıl başardı?
​MOSSAD, yüzyılın operasyonunu nasıl başardı?

İsrail'in dış istihbarat birimi MOSSAD hakkında sayısız haber, film ve dizi yapıldı ve hatta gün geçtikçe daha da fazlası yapılageliyor. MOSSAD kim tarafından kurulu, hangi ülkenin istihbaratı, ne iş yapar ve birçok soru da bu üretilenlerle birlikte akıllara takılıyor. GZT Youtube kanalında seri olarak yaptığımız Özel Büro'nun bir önceki bölümünde İsrail istihbarat yapılanması MOSSAD, Şin Bet ve Aman hakkında merak edilen tüm ayrıntıları ele almıştık.

"Asla affetmezler"

"Kendilerinden olmayanı bir bakışta anlarlar"

"Tüm dünyada izini sürebilirler."

"Yaptığın her şeyi takip ediyorlar."

ve daha bir sürü rivayet...

Tabii bir de bu rivayetlerin oluşmasına neden olan birçok operasyon...

Öyle bir yapılanma ki; eğer sosyal medya üzerinden tanıştığınız rastgele bir kişi;

Kapalı Çarşı'nın fotoğrafını çekmeniz ya da turistik bir bölgeye gitmeniz için size yüklü bir ödeme yapacağını söylüyorsa, siz bile onların ağına takılmış olabilirsiniz.

İkinci Dünya savaşı'nın bitimiyle birlikte bir grup Nazi subayı Batı Almanya'da kalabilmiş ve başta ABD olmak üzere müttefikleri ikna ederek BND'nin temellerini atmıştı. Bunu ayrıntılı incelediğimiz Özel Büro'nun bir önceki Alman İstihbaratı bölümüne sağ üstte bulunan karttan erişebilirsiniz.

Önemli bir kısım Nazi savaş suçlusu Nüremberg mahkemelerinde yargılanırken, bir kısmının da kaçtığı biliniyordu ve kaçanlar arasında Holokost'un mimarlarından Adolf Eichmann da vardı.

Adolf Eichmann
Adolf Eichmann

Uzun yıllar boyunca birçok söylenti ve haber bu Nazi subaylarının yeri hakkında devasa bir bilgi çöplüğü yaratmış ancak gerçekten nerede oldukları tam bir muammaydı.

Holokost'tan sağ kurtulabilen ve hayatını bu subayları yakalamaya adayan "Nazi Avcısı" Simon Wiesenthal'ın eline 1953'te bir mektup geçti. Mektup, Eichamnn'ın Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te görüldüğünü iddia ediyordu. Wiesenthal, böylesi kritik bir isme dair ipucu yakalamış olmanın verdiği heyecanla mektubu İsrail'in Viyana konsolosluğuna iletti. Böylece İsrail İstihbaratı'nın yeni kritik misyonu başlamış oldu.

6 yıl süren çalışmaların ardından 1960'da Eichmann'ın babasının ölmesi ve ailenin bir araya gelmesi Wiesenthal için bulunmaz bir fırsat demekti. Tuttuğu özel dedektiflerle cenazeye sızan ve Adolf Eichmann'ın son halinin fotoğraflarının çekilmesini sağlayan Nazi Avcısı, gecikmeden 18 Şubat'ta bu fotoğrafları MOSSAD'a aktardı.

Tüm bu süre zarfında el altından, gizli ve sessizce yürütülen operasyon yakın zamanda MOSSAD'ın tüm dünyada tanınırlık kazanmasına ve yeni kurulan İsrail Devleti'nin bir manada rüştünü ispat etmesine hizmet edecekti.

Ancak İsrail İstihbaratı, doğal olarak böylesi önemli bir konuda tek kaynaktan ilerlemek istememişti. 1938 yılında Arjantin'e göçen Alman Yahudilerinden Lothar Hermann da MOSSAD tarafından Eichamnn'ın kimliğinin tespit edilmesi için kullanıldı.

Hummalı bir çalışmanın ve birçok bağlantının ardından MOSSAD, sonunda Ricardo Klement adlı kişinin Nazi Kamplarının önemli planlayıcılarından Adolf Eichmann olduğu bilgisini netleştirmişti.

Hemen, başlarını Rafi Eitan'ın çektiği 8 kişilik Şin Bet ekibi, Başbakan David Ben Gurion'un kararıyla Ecihmann'ı yakalayarak İsrail'e mahkemeye getirmek üzere Arjantin'e uçtu.

Rafi Eitan
Rafi Eitan

Bir ay boyunca her gün Eichmann'ın günlük rutinini takip eden ekip, iş çıkışı otobüsten indikten sonra evine yürürken yanından geçtiği açık arazide eski Nazi subayını etkisiz hale getirme planını yapmıştı. 11 Mayıs'ta her şey hazır beklemelerine rağmen Eichmann beklenen saatte otobüsten inmedi.

Plan iptal edilecekti ki tam 1.5 saat sonra hedefleri bekledikleri Garibaldi Sokağının otobüs durağında görüldü. ŞinBet mensubu Peter Malkin, otobüsten inen Eichmann'a yaklaştı ve dikkatini dağıtmak için müsait olup olmadığını sorarak lafa girdi. Eichmann her şeyi anlamış ve panikle kaçmaya çalışmıştı.

Ancak Malkin'in yardımına yetişen iki MOSSAD ajanı, Eichmann'ı etkisiz hale getirdi ve apar topar araçlarına bindirerek zemine yatırıp üzerine battaniye serdi.

Ekibin başındaki Rafi Eitan, o anı "Onu arabaya bindirdiğimizde adını sorduk. Ricardo Klement olduğunu söyledi. Hemen arkasından bize 'Bu günü sabah akşam bekledim.' dedi." şeklinde anlatıyordu.

MOSSAD'ın hücre evlerinden birine götürülen Eichmann, 9 gün burada tutuldu ve kimliği bir kez daha netleştirildi.

20 Mayıs'ta İsrail Delegasyonunun Buenos Aires'te gerçekleşecek kutlamalara diplomatik katılımı için kullanılan Bristol Britannia model uçağıyla Eichmann ve beraberinde onu yakalayan ekip Arjantin'den havalanmıştı. Senegal Dakar'da yakıt için mola verildi.

Ve 22 Mayıs 1960'da İsrail Başbakanı Ben Gurion, Holokost'un planlayıcılarından Adolf Eichmann'ın MOSSAD ve Şin Bet ortaklığıyla yakalanarak yargılanmak üzere İsrail'e getirildiğini kamuoyuyla paylaşmış oldu.

Böylece hakkında sayısız filmler, diziler, kitaplar hazırlanmış olan İsrail istihbaratının efsanevi temelleri de bu operasyonla atılmış oldu.

Peki MOSSAD gerçekten filmlerde gösterildiği ya da az önce anlattığım hikayelerde anlatıldığı kadar her şeye hakim ve kusursuz mu?

Bu soruyu yanıtlamak için önce birçok Arap Devleti'nin tam ortasında kurulan ve arka arkaya savaşlar geçiren İsrail'in, dolayısıyla da MOSSAD'ın tarihine kısaca bir bakalım.

1516 Mercidabık Savaşı ile Osmanlı kontrolüne geçen Filistin toprakları, neredeyse 400 yıl sonra 1. Dünya Savaşı ile Türk kontrolünden çıkmış ve 1920'de bölgede bir Britanya Manda Yönetimi kurulmuştu. Bu yönetim süresince Musevilerin de bölgeye geri dönülmesine belirli standartlar dahilinde müsaade edildi.

1922'de bölgenin %11'ini Museviler oluştururken bu oran 2. Dünya Savaşı'nın sonunda, 1947'de %31'e kadar yükselmişti. Aynı yıl BM iki parçalı bir Filistin planı yayınladı ve 1948 yılında Musevilerin çoğunlukta olacağı İsrail resmen kuruldu.

Kurulduğu gibi de etrafındaki Arap Devletleri'nin mukavemetiyle karşılaştı diyebiliriz. Önce düzensiz çatışmalar diyebileceğimiz İlk Arap İsrail Savaşı 1948'de gerçekleşti ve İsrail yalnızca BM'nin ayırdığı toprakları elde etmekle kalmayıp Batı Şeria, Gazze gibi toprakların kontrolünü de elde etti.

Savaş kazanılmış olsa da özellikle Filistin coğrafyasında İsrail'in sürekli olarak tehdit algılaması yaşayacağı aşikardı. İşte bu tehdit algılamaları içerisinde güçlü bir istihbarat yapılanması ihtiyacı da baş göstermişti.

Bu ihtiyacın karşılanabilmesi için 1949 yılında iç istihbarat yapılanması olarak Şin Bet ve dış istihbarat yapısı olarak MOSSAD ve 1950 yılında da askeri isthibarat ihtiyacını karşılayacak AMAN kurulmuş oldu.

İsrail ile Arap komşuları arasında 1956, 1967, 1973 yıllarında gerçekleşenler başta olmak üzere bir dizi savaş ve sınırlı çatışma daha yaşandı. Son olarak 2011'de Suriye İç Savaşı'nın patlak vermesiyle, İsrail ara ara kontrolünü ele geçirip geri teslim ettiği Golan Tepelerini güvenlik maksadıyla bir kez daha kontrolü altına aldı.

Ancak İsrail'in istihbarat yapısından bahsederken Hollywood'da olduğu gibi sürekli başarılı ve kritik görevlerden söz etmemiz pek de mümkün değil. Bilhassa MOSSAD, 1965'te öyle büyük iki operasyonda başarısız oldu ki, İsrail'in istihbari operasyonlara yönelik tutumu o gün bu gündür kökten bir değişime uğradı.

Bu kritik hatalardan ilki Suriye'de yaşanıyor. 1924'te Mısır, İskenderiye'de doğan Eliyahu Ben Sahul Cohen, ya da kısa adıyla Eli Cohen, Mizrahi Yahudileri'nden Siyonist bir aileye mensuptu ve aldığı eğitimlerle birlikte 5 dile hakim, Siyonizm için oldukça kullanışlı bir Sayanim haline gelmişti. Sayanim terimini, İsrail istihbarat yapılanmalarına gönüllü olarak yardım etmeye eğilimli kişilere terminolojide verilen isim olarak düşünebiliriz.

Önce Mısır'da karışıklıklar çıkarılması için AMAN tarafından işe alınan Cohen, "Operasyon Susannah" olarak da bilinen bu umuma açık noktaların bombalanması planı başarısız olunca idam cezasından kıl payı kurtulmuş ve sonra bağlantıları sayesinde İsrail'e göç etmişti.

1957'de İsrail Savunma Kuvvetleri'ne dahil olan Cohen, oradan MOSSAD'a geçmek için çabalasa da önceleri kabul edilmemişti. Bu onurunu kırmış olacak ki, askeri istihbarat içerisinde görevinden de istifa ederek tüm bağlantılarını kesmişti. Ancak Meir Amit'in 1963'te MOSSAD'ın genel direktörü olmasıyla tekrar Cohen ile bağlantıya geçilmişti. Böylece Cohen'in MOSSAD macerası da 6 aylık bir eğitimle başlamış oldu. Eğitimin sonunda Cohen'in başarılı bir katsa yani istihbarat meslek memuru ya da saha elemanı olabileceği yönünde raporlamalar yapılmıştı.

Raporunun olumlu gelmesiyle Cohen için Suriye görevi planlandı. Maske hayat hikayesi olarak Buenos Aires'te yaşayan Suriyeli ve BAAS karşıtı bir iş adamı imajı verilen Cohen, 1961'de Arjantin'e gitti ve oradaki Arap diasporası içerisinde tanınırlık kazanma çabalarına başladı. 1 yıl sonra oradan Suriye'ye geçen Cohen tüm adımlarını temkinli bir şekilde atarak kademe kademe Suriye'nin elit kesimi içerisinde bilinen tanınan bir isim haline geldi. Öyle ki, birçok Suriye hükümet yetkilisi, iş insanı ve hatta kimi zaman bakanların geldiği toplantılar Cohen'in evinde düzenlenir olmuş; bazıları için Cohen borç tahsis eder hale dahi gelmişti.

1961-1965 arasında MOSSAD'a altın değerinde sayısız bilgi sağlayan Cohen, zirve icraat olarak Golan Tepelerine bir gezi düzenleyerek Suriye'nin bölgedeki askeri yapılanmasını ve planlarını tümüyle İsrail İstihbaratına aktarmıştı. Cohen'in sağladığı bu bilgiler sayesinde 1967 Savaşı'nda İsrail Golan tepelerini 2 günden daha az bir sürede kolayca ele geçirebilmişti. Bu 4 sene içerisinde de Cohen İsrail'e yalnızca 2 kez, gizlice gitmişti.

Ancak 1963'te yaşanan askeri darbeyle Suriye İstihbaratı'nın başına geçen Ahmed Sudani ile Cohen'in arasının hiç iyi olmaması, onun bu faaliyetleri için en büyük tehlikeyi oluşturuyordu. 1964'teki İsrail ziyaretinde Cohen bu durumu dile getirmiş ve açığa çıkma ihtimalinden ötürü görevinin sonlandırılmasını istemişti. MOSSAD ise son bir görevlendirme için onu Suriye'ye tekrar yönlendirmiş, sonrasında bu görevinin sona ereceğini ve geri kalan hayatı boyunca İsrail'de görevlendirileceğini söylemişti.

1965 Ocak ayında, Suriye istihbaratı Sovyetler Birliği'nden alınan yeni cihazlar ile istihbari sızıntıları teşhis etmek maksadıyla bir "radyo sessizliği" planı yapmıştı. Belirli sürelerle resmi tüm radyo frekans kullanımları durdulmuş ve bu sayede "illegal" sinyaller tespit edilebilmişti. Bu sinyallerden en kritik olanı da şüphesiz Cohen'in Şam'daki apartmanından İsrail'e yönelenlerdi. Cohen cihazının başında ele geçirildi ve çıkarıldığı mahkemede casusluktan idama mahkum edilerek 18 Mayıs 1965'te umuma açık bir şekilde infaz edilmişti. Faaliyetlerinden ötürü İsrail, Cohen'i ulusal kahraman ilan etti.

Aynı yıl kritik bir diğer hata da Mısır'da yaşanmıştı. MOSSAD, Mısır'ın çeşitli gruplarının içerisine sızma girişimlerinde bulunuyor, bunları özellikle de Avrupa kökenli ve İsrail ile bağlantısız görünen isimlerle yapmayı deniyordu.

1921'de Almanya'nın Mannheim kentinde doğan Wolfgang Lotz da bu isimlerden biriydi. AMAN yapılanmasına katılan Lotz, Mısır'a Cemal Abdülnasr'ın silahlanma programı ve İsrail'e yönelik stratejisiyle ilgili istihbarat toplaması için gönderilmişti.

1961 haziranında Paris'e geçerek kendisini yönlendirecek ve raporlamalarını yapacağı MOSSAD keosu ile tanıştı. Yüklü miktarda para ve şifreli bir iletişim cihazı aldı. Böylece Lotz, ki daha sonra İbranice olan Ze'ev Gur-Arie ismini almıştır, artık MOSSAD'ın himayesine geçmişti.

Lotz 4 sene boyunca kurduğu binicilik merkezi ve seyislik hizmetleriyle Mısır'ın önde gelen isimleriyle haşır neşir oldu. Bu süre boyunca eski SS Subayı maske hayat hikayesini benimsemiş ve kademe kademe Mısır savaş endüstrisi hakkında bilgiler elde etmeye başlamıştı. Hatta bu süre zarfında Mısır için çalışan birçok Alman mühendise de kargo-bombaları ile suikast girişiminde bulunmuş, bazı saldırılarında siviller de yaşamını yitirmişti.

Ancak 1965 Lotz'un bu macerasındaki son yılı oldu. Otobiyografisinde yazdıklarına göre banyosunda kurulu olan kablosuz mesajlaşma sisteminin ele geçirilmesiyle Lotz'un bir casus olduğu anlaşılmıştı. Eli Cohen olayından ders alan Mısırlı yetkililerin Sovyetler Birliği'nden temin ettiği iletişim takip cihazları, birkez daha MOSSAD'ın aleyhine çalışmıştı.

Lotz, 1965'te müebbet hapse çarptırılırken eşi 3 yıl ile cezalandırılmış. Ancak yaşanan savaş sonrasında BND ve MOSSAD'ın girişimleriyle, 1968'de esir takası gerçekleştirilerek ikisi de İsrail'e iade edilmiştir.

Bu iki başarısız operasyon sonrasında, MOSSAD'ın Eichmann'ı yakalayıp İsrail'e götürmesiyle başlattığı efsanevi "istihbarat" yapılanması imajı yerle bir olmuştu. Ayrıca daha fazla mensubunu kaybetme riski almak istemeyen MOSSAD, 1965 sonrasında tehlikeli gördüğü noktalarda doğrudan bulunmak yerine Sayanimler'den faydalanma yoluna gitmeye başlamıştı. Eğer ilgili ülkede yeterli nicelik veya nitelikte Sayanim yoksa, bu sefer farklı motivasyonlarla uygun kişilere yaklaşıp onları angaje etme yöntemi de tercih ediliyordu.

Bunun son örneğini, MİT'in geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkardığı hücre yapılanmasında görebiliriz. İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanlığı 2'si Türk 7 kişinin MOSSAD ile bağlantısını tespit ederek takip etmiş ve 9 hücreyle bağlantılı 56 kişilik bir MOSSAD ağına erişmişti.

Bu kişilerle İngiltere, İspanya, Almanya gibi ülkeler üzeirnden tek kullanımlık hatlarla iletişim kuran MOSSAD katsalarının, uygun görülen kişileri Sırbistan, Dubai ve Tayland gibi noktalarda kurduğu eğitim merkezlerinde eğitim 5 aşamalı bir ajanlık sürecinden geçirdiği de açığa çıkarılmıştı.

Daha önce de ocak ayında bir MOSSAD ağı ele geçirilmiş, yine İsrail merkezli katsalar Türkiye'deki şebekelerini ülke dışından yürüterek bağlantılı oldukları kişilere İsviçre üzerinden vize imkanı sağlamışlardı.

Günümüzde MOSSAD'ın yaklaşık olarak 7 bin kişilik bir ekibinin bulunduğu düşünülüyor. Genel yıllık bütçesininse 2.7 milyar dolara kadar vardığı tahmin edilenler arasında. Hiyerarşik olarak da İsrail Başbakanına bağlı olarak faaliyet gösteriyorlar. Mevcut direktör, Haziran 2021'de Yossi Cohen'den görevi alan David Barnea. Kendisinin MOSSAD kariyeri 1996 yılına kadar gidiyor.

MOSSAD'ın merkez binası Tel Aviv'de yer alıyor ve toplamda 5 alt departmanı var.

  • Tahsilat Dairesi,
  • Siyasal Eylem ve İrtibat Dairesi,
  • LAP kod adlı Lohamah Psikoloji Dairesi,
  • Araştırma Dairesi
  • Teknoloji Dairesi,

bunlar haricinde Metsada olarak bilinen özel operasyonlar birliği ve Kidon olarak bilinen elit birimi de bulunuyor.

İç İstihbarat Birmi Shin Bet'in ya da bilinen adıyla Shabak'ın da merkezi aynı şekilde Tel Aviv'de Yarkon Park'ta yer alıyor.

Yapının; Arap Dairesi, İsrail ve Yabancılar Dairesi, ve Koruyucu Güvenlik Dairesi olmak üzere üç alt dairesi mevcut.

Çalışan sayısı tam olarak bilinmeyen teşkilatın başında Ronen Bar yer alıyor. Kendisi 1993'te saha elemanı olarak Shin Bet'e dahil olmuş, 2011'de Operasyon Birimi'nin başına geçmişti. 2016'da kaynak geliştirme birimi başkanlığına gelen Bar, 2018'de başkan yardımcısı olmuş ve 2021'de görevi Nadav Argaman'dan teslim alarak teşiklatın 15. başkanı olmuştur.

Tarihsel olarak hem MOSSAD hem Shabak hem de askeri istihbarat birimi AMAN'ın öncülü rolünde ise Haganah yapılanması bulunuyor 1920'de Britanya'nın manda yönetimi dahilinde kurularak 1948'e kadar faaliyet göstermiş olan Haganah'ın yaklaşık olarak 20-21 binlik bir kadrosunun olduğu düşünülüyor. Yemel görev olarak manda bölgesindeki Musevi hanelerin korunmasını öne süren Haganah, günümüz İsrail Ordusu'nun ve İsrail İStihbarat yapılanmalarının da temelini oluşturan ve bu yapılar için insan kaynağının yetişmesini sağlayan ana tarihi kurum rolünde.

Sizce MOSSAD gerçekten filmlerde gösterildiği kadar güçlü mü? Bir sonraki bölümde hangi istihbarat yapılanmasını görmek istersiniz?

Düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi ve Özel Büro serimize destek olmak için videoyu beğenip GZT Youtube kanalına abone olmayı unutmayın.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >