Nüfus krizi alarmı: Çin'de 'tek çocuk' politikası tersine döndü! Doğum kontrole vergi geliyor

Düşen doğum oranlarıyla mücadele eden Çin, 32 yıldır vergiden muaf tuttuğu doğum kontrol ürünlerine yüzde 13 KDV getirme kararı aldı. 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek düzenleme, nüfusun hızla yaşlanması ve iş gücünün daralması endişeleriyle alındı. Benzer demografik riskler Türkiye’de de yakından izleniyor.
Düşük doğum oranları Çin’de demografik alarm zillerini çaldırırken, Pekin yönetimi dikkat çeken bir adım attı. Çin hükümeti, nüfus artışını teşvik etmek amacıyla prezervatif, doğum kontrol hapı ve spiral gibi ürünlere uygulanmayan vergiyi yeniden devreye sokma kararı aldı. Düzenleme, 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girecek.
32 yıllık muafiyet sona eriyor
1993’ten bu yana geçerli olan vergi istisnası, yeni kararla birlikte tarihe karışıyor. Yetkililer, kararın temelinde doğum sayılarındaki sert düşüş, hızlanan nüfus yaşlanması ve uzun vadede ekonomik üretimi etkileyebilecek iş gücü kaybı riskinin bulunduğunu açıkladı.
Doğum sayılarında belirgin düşüş
Ulusal İstatistik Bürosu verilerine göre Çin’de 2024 yılında dünyaya gelen bebek sayısı 9,5 milyonla sınırlı kaldı. Bu rakam, 2019’da kaydedilen 14,7 milyon doğuma kıyasla yaklaşık yüzde 35’lik bir gerilemeyi ortaya koyuyor. Ejderha Yılı etkisiyle kısa süreli artışlar görülse de genel eğilim aşağı yönlü seyrini sürdürüyor. Bu süreçte Çin, dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını Hindistan’a devretti.
Tek çocuk politikasından ters yöne
Çin, 1980’lerden 2015’e kadar uyguladığı tek çocuk politikasıyla doğumları sıkı biçimde sınırlandırmış, bu dönemde doğum kontrol yöntemlerini devlet desteğiyle yaygınlaştırmıştı. Daha sonra iki ve üç çocuk iznine geçilse de yeni vergi kararı, geçmiş politikalarla çeliştiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Öte yandan hükümet, doğurganlığı artırmak için ebeveyn izinlerinin uzatılması ve çocuk başına yıllık maddi destek gibi uygulamaları da hayata geçirmeyi planlıyor. Türkiye’de de benzer biçimde düşen doğum oranları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere yetkililer tarafından stratejik bir risk olarak değerlendiriliyor.