Sadece kış geldiğinde aklımıza düşen davetkar tatlılar

Duyduk duymadık demeyin; az sonra öyle güzelliklere şahit olacaksınız ki iştahınıza hakim olmakta zorlanabilirsiniz. Bizden söylemesi! Sonra 'Ah keşke görmeseydim!', ' Vay efendim nereden çıktı şimdi yahu!' diye bize veryansın etmeyin. Merakınıza yenik düştüğünüze göre sizi şöyle alalım.

Havalar soğudu mu çarşıyı pazarı tezgah tezgah renklendiren birbirinden değişik meyve ve sebzeler kış vakti tatlılara öyle bir yakışıyorlar ki; mevsim bitmesin diye şimdiden gün sayıyoruz. Her şey gibi tatlılar da mevsime göre alıyorlar yerlerini. Ama bazıları öyle çılgınca yokluyor ki insanın aklını, her gün de yemeyeyim diye teselli etmeden duramıyor insan kendini. Tepsinin sonunu, tabağın dibini görmeden ve sadece hayal ederek o lokmaların tadını çıkarmaya niyet ettiysek buyurun başlayalım.
Onsuz bir kış mevsimini hayal bile edemiyoruz; ayva tatlısı!

                                    
                                    
                                    
                                    İster fırında ister tavada ister tencerede pişmiş olsun; üzerine kaymak mı dondurma mı elma püresi mi artık canınız ne isterse ilave edip afiyetle yemenin keyfi bir başka.
Onsuz bir kış mevsimini hayal bile edemiyoruz; ayva tatlısı! İster fırında ister tavada ister tencerede pişmiş olsun; üzerine kaymak mı dondurma mı elma püresi mi artık canınız ne isterse ilave edip afiyetle yemenin keyfi bir başka.
Naif ve lütufkar; kabak tatlısı!
Öyle bir lezzet ki bu; kireçte, güveçte ya da fırında ona en çok yakışan tarçın ile uzun uzun harmanlanır; sonra en iyi arkadaşları tahin, ceviz ve yer fıstığı ile bir araya gelince neşe kaynağımız olurlar.
Naif ve lütufkar; kabak tatlısı! Öyle bir lezzet ki bu; kireçte, güveçte ya da fırında ona en çok yakışan tarçın ile uzun uzun harmanlanır; sonra en iyi arkadaşları tahin, ceviz ve yer fıstığı ile bir araya gelince neşe kaynağımız olurlar.
Şahsına münhasır; Osmanlı tulumbası!

                                    
                                    
                                    
                                    
Osmanlı'dan günümüze vazgeçilmez lezzetimizin hakkını vermek lazım. Bu arada çikolatalısı da son derece iddialı. Şerbet ve hamurun büyük aşkının en güzel kanıtı. Bilhassa yeni nesil gençlere tavsiye ediyoruz.
Şahsına münhasır; Osmanlı tulumbası! Osmanlı'dan günümüze vazgeçilmez lezzetimizin hakkını vermek lazım. Bu arada çikolatalısı da son derece iddialı. Şerbet ve hamurun büyük aşkının en güzel kanıtı. Bilhassa yeni nesil gençlere tavsiye ediyoruz.
Tarifi mümkün değil; taş kadayıf!

                                    
                                    
                                    
                                    Eğri oturup doğru konuşalım, her babayiğidin harcı değil bu nimet. Cevizlisi de var en yeşilinden fıstıklısı da. Fevkaladenin fevkinde. Sıcak tüketiniz.
Tarifi mümkün değil; taş kadayıf! Eğri oturup doğru konuşalım, her babayiğidin harcı değil bu nimet. Cevizlisi de var en yeşilinden fıstıklısı da. Fevkaladenin fevkinde. Sıcak tüketiniz.
Hoş gelişler ola; Kemalpaşa tatlısı!

                                    
                                    
                                    
                                    
Yapanın elleri öpülesi, ağzınıza layık o minik minik tabağa dizilen bu şölene tabii ki hayır diyemiyorsunuz; merak etmeyin biz sizi anlıyoruz.
Hoş gelişler ola; Kemalpaşa tatlısı! Yapanın elleri öpülesi, ağzınıza layık o minik minik tabağa dizilen bu şölene tabii ki hayır diyemiyorsunuz; merak etmeyin biz sizi anlıyoruz.
Ölülerden çok dirilere yarayan; un helvası!

                                    
                                    
                                    
                                    Nedenini biz de bilemiyoruz ama; başınızı yastığa koyduktan sonra tereyağında dans eden un ve şekere su mu koysak daha çok yakışır yoksa süt mü diye düşünürken uyumak çok zor oluyor. Kısacası; uykusuzluk sebebi ve acımasız bir cenaze temsilcisi kendisi. Zalimsin be un helvası!
Ölülerden çok dirilere yarayan; un helvası! Nedenini biz de bilemiyoruz ama; başınızı yastığa koyduktan sonra tereyağında dans eden un ve şekere su mu koysak daha çok yakışır yoksa süt mü diye düşünürken uyumak çok zor oluyor. Kısacası; uykusuzluk sebebi ve acımasız bir cenaze temsilcisi kendisi. Zalimsin be un helvası!
Fetihli bir zafer ziyafeti; revani!

                                    
                                    
                                    
                                    O da nesi demeyin; Osmanlı döneminde Ermenistan'ın ve Erivan'ın fethedilmesi şerefine Saray aşçılarının icat ettikleri ve Erivan zaferi sebebiyle "Revani" adı verdikleri bir tatlıdır kendisi. Şaşırdınız mı?
Fetihli bir zafer ziyafeti; revani! O da nesi demeyin; Osmanlı döneminde Ermenistan'ın ve Erivan'ın fethedilmesi şerefine Saray aşçılarının icat ettikleri ve Erivan zaferi sebebiyle "Revani" adı verdikleri bir tatlıdır kendisi. Şaşırdınız mı?
Hayırdır inşallah; şekerpare!

                                    
                                    
                                    
                                    
Bakarken insanın yüreğini pare pare eden ve gönüllere düşen sevdaların şirin yüzü ve o anlamsız mutluluğun adresi.
Hayırdır inşallah; şekerpare! Bakarken insanın yüreğini pare pare eden ve gönüllere düşen sevdaların şirin yüzü ve o anlamsız mutluluğun adresi.
Ne sen sor ama neyse ben yine de söyleyeyim; künefe!

                                    
                                    
                                    
                                    Yeme de yanında yat mı diyelim? Soğutmadan çatala yöneliverilesi. Her yemekten sonra soğuktan bir kalkan bir zırh gibi; yani nasıl desek nefis mücadelesinde hep kaybeden tarafın mağlup olanı. Off, fenadır fena.
Ne sen sor ama neyse ben yine de söyleyeyim; künefe! Yeme de yanında yat mı diyelim? Soğutmadan çatala yöneliverilesi. Her yemekten sonra soğuktan bir kalkan bir zırh gibi; yani nasıl desek nefis mücadelesinde hep kaybeden tarafın mağlup olanı. Off, fenadır fena.
Portakalı soydum başucuma koydum; portakal kabuğu şekerlemesi!

                                    
                                    
                                    
                                    İçi içine sığmayan bu yakışıklının yollarını gözlüyoruz gözlemesine ama göz göze gelince de iş işten geçiveriyor işte. Otur bir konuşalım, iki lafın belini kıralım desen de nafile. O hüzünlü şarkının nakaratı belirdi bile: 'Koştum birden koştum baktım hemen, seni aradım hep penceremden. 
Gözlerimde yaşlar birden durdu. Fakat ne yazık ki; tabak boştu!'
Portakalı soydum başucuma koydum; portakal kabuğu şekerlemesi! İçi içine sığmayan bu yakışıklının yollarını gözlüyoruz gözlemesine ama göz göze gelince de iş işten geçiveriyor işte. Otur bir konuşalım, iki lafın belini kıralım desen de nafile. O hüzünlü şarkının nakaratı belirdi bile: 'Koştum birden koştum baktım hemen, seni aradım hep penceremden. Gözlerimde yaşlar birden durdu. Fakat ne yazık ki; tabak boştu!'
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >