Son yaşanan Marmara depremi: 'Büyük İstanbul depremi'nin habercisi mi?
Merkez üssü Marmaraereğlisi açıkları olan 4,2 büyüklüğündeki deprem başta İstanbul olmak üzere çevre illerden de hissedildi. Son yaşanan deprem, 'sismologların dikkati çektiği 'beklenen İstanbul depremi'nin bir habercisi olabilir mi?' sorusunu Deprem Uzmanı Şerif Barış'a yönelttik.
Barış, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğuna işaret ederek, sadece İstanbul değil Türkiye'nin bir başka bölgesinde de 7 şiddetinden daha büyük deprem olma riskinin olduğuna değindi. Son yaşanan depremin beklenen İstanbul depremi için herhangi bir tetikleyici durumunun olmadığını söyleyen Şerif Barış, vatandaşların depremle ilgili teknik konulara değil deprem öncesi ve sonrası alınacak önlemlere yoğunlaşması gerektiğinin altını çizdi.
Marmara Denizi'nde 4,2 büyüklüğünde meydana gelen deprem akıllara 'beklenen İstanbul depremini' getirdi. 24 Eylül'de merkez üssünü Tekirdağ'ın Marmaraereğlisi olarak açıklanan depremin ardından gözler deprem uzmanlarına çevrildi.
Marmaraereğlisi'nin 18 kilometre açığında meydana gelen depremin derinliği ise 6,83 kilometre olarak kaydedilmişti. Başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi'nin birçok yerinde hissedilen deprem soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Deprem hangi fay hattında meydana geldi?
GZT'nin ulaştığı Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Depremin, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Marmara içerisinden geçen kuzey kolu üzerindeki bir noktada meydana geldiğini söyleyen Şerif Barış, "Kol üzerinde değil kenarında da olsa sonuçta bu fay zonu tek bir kırıktan oluşmaz. O kırığın etrafında küçük faylar ve o kırığın üzerinde pürüzlü bölgeler vardır. Bu pürüzlü bölgeler zaman zaman 'mikro kırılma' dediğimiz küçük depremler veya bunun gibi orta büyüklükteki depremlerle kırılır. Bana göre bu deprem; Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun bir sonucudur. Herhangi bir tetikleyici mekanizması yoktur. Çünkü tetikleyebilmesi için bu depremde açığa çıkan gerilmenin çok fazla olması gerekiyor. Onun da aletsel olarak büyük olması lazım ki bölgedeki riski artıracak bir endişeye kapılalım. Buna sayısal örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yıl 26 Eylül'deki 5,6'lık Silivri depremi, bir yıl içinde deprem riskini yüzde 0,4 yani binde 4 artırdı. Bu çok küçük bir rakamdır. 5,6 bile riski bu kadar artırıyorsa bunun yaratacağı veya dışarı çıkaracağı enerji ve bunun yaklaşık yüzde 20'si gerilme transferi olarak civar faylara aktarılıyor dolayısıyla bunun çok önemli olduğunu düşünmüyorum" dedi.
Vatandaş neye dikkat etmeli?
Genel olarak yanlış yere odaklanıldığını belirten Prof. Dr. Barış, "Her geçen gün Marmara'da olması muhtemel depremle ilgili teknik bilgilere yoğunlaşıyoruz. Biz yerkürenin içinin tamamını, deprem oluşacak derinliği ve oradaki mekanizmaları doğrudan ölçemiyoruz. Depremin bilinmeyen yönü çok. Halbuki geçen her dakika hazırlık ve önlemler anlamında vatandaşlar için en büyük kayıp" şeklinde konuştu.
Bunun tartışmanın farklı sebeplerle yanlış olduğuna işaret eden Barış şu ifadelere yer verdi:
- "Riski artırsa da artırmasa da geçen her dakika bir büyük deprem için gereken süreye yaklaştığımız anlamına geliyor. O yüzden biz bunları konuşmak yerine evlerde, iş yerlerinde, okullarda, hastanelerde almamız gereken önlemler, deprem sırasında yapmamız gereken doğru davranışlar ve deprem sonrasında hayatımızı nasıl sürdüreceğiz, nasıl tahliye olacağız konularına odaklanmalıyız bunları konuşmalıyız. Depremle ilgili teknik detayların bilinmesi halkı depremden korumaz, deprem sonrasında yaşanması muhtemel acıları azaltmaz, hiçbir vatandaşın canını kurtarmaz"
Son yaşanan deprem 'büyük istanbul depreminin' habercisi mi?
Depremlerin bir sonraki deprem için haberci olup olmadığının kesin bilinen bir olay olmadığına işaret eden Şerif Barış konuya ilişkin şu detayları paylaştı:
"Yıllarca deprem oluş düzenlerini inceleyen, Marmara'da deprem istasyonu işleten biri olarak ben bu kadar rahat konuşamıyorum. Çünkü olan küçük depremler büyük depremlerin her zaman habercisi olmuyorlar. Öncü şok etkisi her büyük depremin öncesinde görülen bir olay değil. O nedenle söylüyorum 'bu deprem öncü müydü?' diye soruluyor. Öncü deprem büyük bir deprem olduktan sonra geri dönüp bakılan ve hissedilen depreme denir. Dolayısıyla büyük bir deprem olmadan depremin öncü olup olmadığını bilemeyiz. Depremin derinliği veya artçı depremin olmaması ve çok artçı depremin olması gibi sorular yerine 'acaba ben hangi önlemi alırsam depremler veya diğer afetler sırasında canımı kurtarırım nasıl daha az hasar alırım' demek gerekiyor"
"Teknik konularda belirsizlik var"
Teknik konularda, kim söylerse söylesin yer bilimlerinde tüm dünya için yapılan hesaplarda bir belirsizlik olduğuna dikkati çeken Şerif Barış, "Yapılan hesaplamalarda bariz hatalar vardır. Çünkü yerin 15 kilometre altında meydana gelen bir depremin yukarıdaki verileriyle ya da elimizde hiç veri olmadan yorum yapıyoruz. Bu doğru değil. Kesin doğruyu depremin meydana geldiği noktayı açıp bakmadığınız sürece şu depremi şu neden tetikler deme durumunda değiliz. Dünyadaki sismoloji, deprem bilimi şu an için böyle bir incelemeye müsait değil. O yüzden yapılması gereken alınması gereken önlemler, deprem sırasında yapılması ve deprem sonrasında yapılacakların insanlar tarafından merak edilmesi gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
Marmara'dan başka bir bölgede 7 üstü deprem olur mu?
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğuna da değinen Prof. Dr. Şerif Barış sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz sadece İstanbul'u konuşuyoruz ama Türkiye'nin bir başka bölgesinde 7 şiddetinden daha büyük deprem olma riski İstanbul'dan çok daha yüksek.
Depremlerle ilgili alınacak doğru önlemler bu zararları azaltacaktır. Depremi önceden bilecek teknoloji yok, depremi önceden bilecek insan yok sosyal medyada özellikle bu tür iddialarda bulunan insanlara veya söylemlere de kimse aldanmasın".