Suda boğarak öldüren kibar görünümlü katil: Dennis Nilsen

arşiv
arşiv

“Hep durmak istedim ama yapamadım, Başka bir heyecan veya mutluluk kaynağım yoktu” diyen Dennis Nilsen standart seri katil profiline hiçbir şekilde uymuyordu. İşte Dennis Nilsen’ın kan donduran yaşamı…

İşte 15 kişiyi acımazsızca katleden Dennis Nilsen'ın kan donduran yaşamından kesitler...

Dennis Nilsen, 23 Kasım 1945'te İskoçya'da dünyaya geldi. Anne ve babasının boşanmasının ardından çok sevdiği annesi, kardeşleri ve dedesiyle yaşamaya başlayan Nilsen hayvan haklarını koruma konusunda büyük hassasiyet taşıyordu. Nilsen hayvanlara işkence yapılmasına çok üzülüyor, kuşların avlanmasına karşı çıkıyordu.

  
Çok düşkün olduğu dedesini kalp krizinden kaybeden Nilsen çocuk yaşına rağmen dedesinin cesedini gömülmeden önce saatlerce izlemişti. Bu durumun Nilsen'in kişiliğinde derin bir etkisinin olduğu çok sonra ortaya çıkacaktı.  

  
Dedesini kaybetmesinin ardından kendini yalnız hisseden Nilsen, bir süre içine kapandı yaşıtlarıyla ve yetişkinlerle iletişimini tamamen kesti. Artık Nilsen’ın hoşlandığı tek şey , yalnız başına limana seyahat etmek ve balıkçı teknelerini gözlemlemekti. 

  
Dennis Nilsen, yetişkinliğinde de İşgücü Hizmetleri Komisyonu için çalışarak kendini müşkül durumda olanlara yardım etmeye adadı. Nilsen, 30’lu yaşlarında çevresi tarafından oldukça sessiz ve duygusal, cömert, yardımsever bir olarak tanınıyordu.

  
Dennis Nilsen orduya katılarak 11 yıl askerlik yapmıştı. Askerliği süresince bir ara kasap olarak çalışan Nilsen  bu işte edindiği becerileri daha sonra ürpertici bir şekilde insan vücutlarında kullanacaktı.
Dennis Nilsen, 23 Kasım 1945'te İskoçya'da dünyaya geldi. Anne ve babasının boşanmasının ardından çok sevdiği annesi, kardeşleri ve dedesiyle yaşamaya başlayan Nilsen hayvan haklarını koruma konusunda büyük hassasiyet taşıyordu. Nilsen hayvanlara işkence yapılmasına çok üzülüyor, kuşların avlanmasına karşı çıkıyordu. Çok düşkün olduğu dedesini kalp krizinden kaybeden Nilsen çocuk yaşına rağmen dedesinin cesedini gömülmeden önce saatlerce izlemişti. Bu durumun Nilsen'in kişiliğinde derin bir etkisinin olduğu çok sonra ortaya çıkacaktı. Dedesini kaybetmesinin ardından kendini yalnız hisseden Nilsen, bir süre içine kapandı yaşıtlarıyla ve yetişkinlerle iletişimini tamamen kesti. Artık Nilsen’ın hoşlandığı tek şey , yalnız başına limana seyahat etmek ve balıkçı teknelerini gözlemlemekti. Dennis Nilsen, yetişkinliğinde de İşgücü Hizmetleri Komisyonu için çalışarak kendini müşkül durumda olanlara yardım etmeye adadı. Nilsen, 30’lu yaşlarında çevresi tarafından oldukça sessiz ve duygusal, cömert, yardımsever bir olarak tanınıyordu. Dennis Nilsen orduya katılarak 11 yıl askerlik yapmıştı. Askerliği süresince bir ara kasap olarak çalışan Nilsen bu işte edindiği becerileri daha sonra ürpertici bir şekilde insan vücutlarında kullanacaktı.
Tarihler 1972 yılını gösterdiğinde ordudan ayrılan Nilsen, daha sonra Londra polis teşkilatına katılmış; polis teşkilatında çalıştığı bir yıl içinde görevi dolayısıyla morg ziyaretlerinde bulunmuş ve otopsi dosyalarının takipçisi olmuştu.Nilsen’da seneler önce başlayan nekrofili eğilimleri morg ziyaretlerinin sıklaşmasıyla iyice ayyuka çıkmıştı.

  
Öyle ki Nilsen zaman zaman vücuduna pudra ve boya sürerek kendisini silahla öldürülmüş gibi hayal ediyor, aynada saatlerce kendisini izliyordu.

  
Nilsen, 1978 Noelinden birkaç gün sonra cinayetlerine başladı. Gece bir bara gidiyor. Genç adamlarla tanışıp onları evine, bir şeyler içmeye davet ediyordu. 

  
Bir barda genç bir çocukla tanışan Nilsen onu Londra’nın Cricklewood bölgesinde bulunan dairesine getirdi. Genci o gece evinde kalması için ikna etti. Genç adam uyurken, Nilsen bir kravatla onun boğazını sıktı ve sonra da kafasını su dolu bir kovaya batırarak genç adamı öldürdü. Daha sonra cesedi soydu, banyoda cesedi iyice yıkadıktan sonra yatağa yatırdı. Cesedi birkaç gün daha dairesinde tuttu, gece ölen kişinin yanında uyudu. Cesedi her gün yıkadı, en sonunda da cesedi zemindeki tahtaların altına sakladı.
Tarihler 1972 yılını gösterdiğinde ordudan ayrılan Nilsen, daha sonra Londra polis teşkilatına katılmış; polis teşkilatında çalıştığı bir yıl içinde görevi dolayısıyla morg ziyaretlerinde bulunmuş ve otopsi dosyalarının takipçisi olmuştu.Nilsen’da seneler önce başlayan nekrofili eğilimleri morg ziyaretlerinin sıklaşmasıyla iyice ayyuka çıkmıştı. Öyle ki Nilsen zaman zaman vücuduna pudra ve boya sürerek kendisini silahla öldürülmüş gibi hayal ediyor, aynada saatlerce kendisini izliyordu. Nilsen, 1978 Noelinden birkaç gün sonra cinayetlerine başladı. Gece bir bara gidiyor. Genç adamlarla tanışıp onları evine, bir şeyler içmeye davet ediyordu. Bir barda genç bir çocukla tanışan Nilsen onu Londra’nın Cricklewood bölgesinde bulunan dairesine getirdi. Genci o gece evinde kalması için ikna etti. Genç adam uyurken, Nilsen bir kravatla onun boğazını sıktı ve sonra da kafasını su dolu bir kovaya batırarak genç adamı öldürdü. Daha sonra cesedi soydu, banyoda cesedi iyice yıkadıktan sonra yatağa yatırdı. Cesedi birkaç gün daha dairesinde tuttu, gece ölen kişinin yanında uyudu. Cesedi her gün yıkadı, en sonunda da cesedi zemindeki tahtaların altına sakladı.
Sonraki üç yıl boyunca aynı korkunç eylem 11 kere daha tekrarlanacaktı. Evde biriken cesetler sorun olmaya başlamıştı.  Nilsen, şüphe çekmemek için iğrenç yollar deniyordu.  Başlangıçta cesetleri dairesinde ve dairesinin etrafında, dolaplarında, parkelerin altında veya bahçedeki kömürlükte sakladı. Ancak bir süre sonra cesetleri parçalayıp, yakmak zorunda olduğunu hissetti. Böylece ortada kanıt bırakmayacak şimşekleri üzerine çekmeden, yakalanma korkusu olmadan normal yaşantısına devam edebilecekti. 

  
Planladığı gibi Cesetleri parçalayıp yakmaya başlayan Nilsen yanık insan eti kokusunu bastıracağı düşüncesiyle ateşe bir de eski lastik atıyordu. 

  
Cinayetler silsilesi devam ediyor, Nilsen normal yaşantısına en ufak bir şüphe çekmeden devam ediyordu. Çevresindeki insanlar, Son derece kibar ve zeki biri olan Nilsen’ın evine davet ettiği misafirlerini öldüren bir canavar olduğuna ya da  ciddi kişilik bozukluklarına sahip olduğuna ihtimal vermiyordu.

  
1981’de Nilsen, başka bir daireye taşındı ve yeni evinde misafir ettiği üç genç adamı daha katletti. Nilsen yeni dairesinde cesetleri küçük parçalara bölüyor, kafatasındaki etleri sıyırmak için kafaları büyük bir tencerede haşlıyor, ve ceset parçalarını tuvaletin içine atıyor, sifonu çekiyordu.  Ancak  yeni dairesinde cesetleri yok etme yöntemi Dennis Nilsen’ın yakalanmasına yol açacaktı.
Sonraki üç yıl boyunca aynı korkunç eylem 11 kere daha tekrarlanacaktı. Evde biriken cesetler sorun olmaya başlamıştı. Nilsen, şüphe çekmemek için iğrenç yollar deniyordu. Başlangıçta cesetleri dairesinde ve dairesinin etrafında, dolaplarında, parkelerin altında veya bahçedeki kömürlükte sakladı. Ancak bir süre sonra cesetleri parçalayıp, yakmak zorunda olduğunu hissetti. Böylece ortada kanıt bırakmayacak şimşekleri üzerine çekmeden, yakalanma korkusu olmadan normal yaşantısına devam edebilecekti. Planladığı gibi Cesetleri parçalayıp yakmaya başlayan Nilsen yanık insan eti kokusunu bastıracağı düşüncesiyle ateşe bir de eski lastik atıyordu. Cinayetler silsilesi devam ediyor, Nilsen normal yaşantısına en ufak bir şüphe çekmeden devam ediyordu. Çevresindeki insanlar, Son derece kibar ve zeki biri olan Nilsen’ın evine davet ettiği misafirlerini öldüren bir canavar olduğuna ya da ciddi kişilik bozukluklarına sahip olduğuna ihtimal vermiyordu. 1981’de Nilsen, başka bir daireye taşındı ve yeni evinde misafir ettiği üç genç adamı daha katletti. Nilsen yeni dairesinde cesetleri küçük parçalara bölüyor, kafatasındaki etleri sıyırmak için kafaları büyük bir tencerede haşlıyor, ve ceset parçalarını tuvaletin içine atıyor, sifonu çekiyordu. Ancak yeni dairesinde cesetleri yok etme yöntemi Dennis Nilsen’ın yakalanmasına yol açacaktı.
Bir süre sonra tüm binanın tuvalet boruları tıkandı. Nilsen,  apartmandaki  tuvalet borularının tıkanmasının ardından durumu dairelerin bakımlarıyla ilgilenen emlakçıya anlattı. Dennis Nilsen, muhtemelen, komşularından önce davrandığı için şüphe çekmeyeceğini düşünmüştü. Ya da boruların tıkanmasının tuvalete attığı cesetlerle ilgisi olmadığını düşünüyordu. 

  
Tesisatçı Michael Cattran, tıkanıklığa Nilsen'ın dairesindeki borularda biriken ceset parçalarının kemiklerin olduğunu tespit ettiğinde aklını yitirecek gibi olmuştu. 

  
Yapılan ihbar üzerine Nilsen’ın evini arayan polisler mutfak dolaplarının içinde ceset parçalarını görüp Nilsen’ı gözaltına aldı.  

  
Polislere direnmeden suçlarını itiraf eden Nilsen, sorgusunda kendisini durduramadığını,  insanları öldürürken müthiş bir güç ve mutluluk hissettiğini, pişmanlık duymadığını, yakalanmasaydı yüzlerce kişiyi daha öldürebileceğini rahatlıkla söylemişti
Bir süre sonra tüm binanın tuvalet boruları tıkandı. Nilsen, apartmandaki tuvalet borularının tıkanmasının ardından durumu dairelerin bakımlarıyla ilgilenen emlakçıya anlattı. Dennis Nilsen, muhtemelen, komşularından önce davrandığı için şüphe çekmeyeceğini düşünmüştü. Ya da boruların tıkanmasının tuvalete attığı cesetlerle ilgisi olmadığını düşünüyordu. Tesisatçı Michael Cattran, tıkanıklığa Nilsen'ın dairesindeki borularda biriken ceset parçalarının kemiklerin olduğunu tespit ettiğinde aklını yitirecek gibi olmuştu. Yapılan ihbar üzerine Nilsen’ın evini arayan polisler mutfak dolaplarının içinde ceset parçalarını görüp Nilsen’ı gözaltına aldı. Polislere direnmeden suçlarını itiraf eden Nilsen, sorgusunda kendisini durduramadığını, insanları öldürürken müthiş bir güç ve mutluluk hissettiğini, pişmanlık duymadığını, yakalanmasaydı yüzlerce kişiyi daha öldürebileceğini rahatlıkla söylemişti
Dennis Nilsen, mahkemede de 15 kişiyi öldürdüğünü itiraf etti ve 1983 yılındaki duruşmasında ömür boyu hapse mahkum edildi.

  
Nilsen, cezaevindeyken kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öldürdüğü kurbanların cansız hâllerini estetik olarak çok güzel objeler olarak gördüğünü, işten eve geldiğinde bu cesetlerle konuştuğunu, hatta onları kanepeye oturtup televizyon izlediğini söyledi.

  
Cinayete dair tüm kanıtlar, cinayet sahnelerinin fotoğrafları, cesetlerin kesildiği doğrama tahtası kafatasları, ayakları ve elleri kaynatmak için kullanılan pişirme kabı Scotland Yard'daki Siyah Müzede sergilenmektedir.
Dennis Nilsen, mahkemede de 15 kişiyi öldürdüğünü itiraf etti ve 1983 yılındaki duruşmasında ömür boyu hapse mahkum edildi. Nilsen, cezaevindeyken kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öldürdüğü kurbanların cansız hâllerini estetik olarak çok güzel objeler olarak gördüğünü, işten eve geldiğinde bu cesetlerle konuştuğunu, hatta onları kanepeye oturtup televizyon izlediğini söyledi. Cinayete dair tüm kanıtlar, cinayet sahnelerinin fotoğrafları, cesetlerin kesildiği doğrama tahtası kafatasları, ayakları ve elleri kaynatmak için kullanılan pişirme kabı Scotland Yard'daki Siyah Müzede sergilenmektedir.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >