Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasına neden olan 10 Ermeni olayı

1915 Ermeni Olayları
1915 Ermeni Olayları

Osmanlı Devleti’ni parçalamak, toprakları üzerinde kukla devletçiklerkurdurmak isteyen emperyalist devletlerin hedeflerine varmak için kullandıklarıtoplumlardan biri de Ermeniler olmuştur.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra bulundukları her bölgede isyan ettirilmeye çalışılan Ermeniler, kendilerine her türlü imkânı sağlayan Osmanlı Devleti’nin zor anlarından faydalanma yoluna gitmişlerdir. Ermeniler sadece I. Dünya Savaşı esnasında değil, daha önce muhtelif yerlerde defalarca isyan etmişlerdir. İşte Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasına kadar gerçekleşen 10 Ermeni olayı

Haziran 1890 Erzurum İsyanı

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Erzurum’daki isyanın programı İstanbul’da yapılmıştır. Rusya’daki Ermenilerden bir grup Türkiye’ye silâh sokarak bölgedeki komitacılara veriyorlardı. Bunu haber alan güvenlik kuvvetleri gerekli tedbirleri almışlar ve Erzurum piskoposluğunda da arama yapmışlardır. Harekete geçmek için bahane arayan Hınçak ve Taşnak militanları 'kilisemiz basıldı'  diyerek Haziran 1890’da isyanı başlattılar. 1890 Erzurum isyanı, ondan sonra muhtelif yerlerde devam eden ve Avrupa’nın dikkatini Türkiye ve Ermeni meselesine çekmeye çalışan hareketlerin başıdır denilebilir. Çünkü, olay Avrupa’ya Ermenilerin katliamı şeklinde intikal etti. Avrupa bunu katliam olarak kabullendi ve devam edecek olan Ermeni ayaklanmalarıyla ilgili katliam ithamlarının birincisi literatüre girmiş oldu. Bu isyanın tertipçileri cezalandırılamadığı için daha sonraki isyancılara ümit vermiştir.
Haziran 1890 Erzurum İsyanı Erzurum’daki isyanın programı İstanbul’da yapılmıştır. Rusya’daki Ermenilerden bir grup Türkiye’ye silâh sokarak bölgedeki komitacılara veriyorlardı. Bunu haber alan güvenlik kuvvetleri gerekli tedbirleri almışlar ve Erzurum piskoposluğunda da arama yapmışlardır. Harekete geçmek için bahane arayan Hınçak ve Taşnak militanları 'kilisemiz basıldı' diyerek Haziran 1890’da isyanı başlattılar. 1890 Erzurum isyanı, ondan sonra muhtelif yerlerde devam eden ve Avrupa’nın dikkatini Türkiye ve Ermeni meselesine çekmeye çalışan hareketlerin başıdır denilebilir. Çünkü, olay Avrupa’ya Ermenilerin katliamı şeklinde intikal etti. Avrupa bunu katliam olarak kabullendi ve devam edecek olan Ermeni ayaklanmalarıyla ilgili katliam ithamlarının birincisi literatüre girmiş oldu. Bu isyanın tertipçileri cezalandırılamadığı için daha sonraki isyancılara ümit vermiştir.
15 Temmuz 1890 Kumkapı Gösterisi

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Hınçak komitesi 15 Temmuz 1890 tarihinde, Kumkapı’da bir gösteri
organize ederek ilk gövde gösterisini yapmıştır. Bu olayı idare eden
Cangülyan’dır. Bu gösterinin amacı da kamuoyu oluşturmaktır. Cangülyan
gösterinin sebeplerini şöyle ifade etmektedir: Ermeni hâdisesini dünyaya
unutturmamak ve Erzurum İsyanı ile Musa Bey hâdisesini genişletmek, Avrupalı
elçilerin gözü önünde bir hareket yapmak, İstanbul’un daha kalabalık olan
Ermeni nüfusunu hâdiselerin içine sokmak, Sarayı tehdit etmiş olmak, ihtilal
fikrini halk arasına yaymak. Ermeni komitecileri, isyan ettikleri her bölgede yaptıkları gibi burada da
kendilerine yardım etmeyen, ya da muhalif olan Ermenileri öldürmüşlerdir.
15 Temmuz 1890 Kumkapı Gösterisi Hınçak komitesi 15 Temmuz 1890 tarihinde, Kumkapı’da bir gösteri organize ederek ilk gövde gösterisini yapmıştır. Bu olayı idare eden Cangülyan’dır. Bu gösterinin amacı da kamuoyu oluşturmaktır. Cangülyan gösterinin sebeplerini şöyle ifade etmektedir: Ermeni hâdisesini dünyaya unutturmamak ve Erzurum İsyanı ile Musa Bey hâdisesini genişletmek, Avrupalı elçilerin gözü önünde bir hareket yapmak, İstanbul’un daha kalabalık olan Ermeni nüfusunu hâdiselerin içine sokmak, Sarayı tehdit etmiş olmak, ihtilal fikrini halk arasına yaymak. Ermeni komitecileri, isyan ettikleri her bölgede yaptıkları gibi burada da kendilerine yardım etmeyen, ya da muhalif olan Ermenileri öldürmüşlerdir.
1891 Sason İsyanları 

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Kumkapı gösterilerinde rolü olan Mihran Damadyan 1891 yılında
bölgeye gelerek çeteler kurmuş ve Ermenileri isyana teşvik etmeye başlamıştır.Bir süre sonra Damadyan yakalanmıştır. Ancak 1894 yılında Hınçak
komitesinin İstanbul sorumlusu olan Murat kod adlı Hamparsun Boyacıyan
bölgede isyanı başlatmıştır.İsyanda birçok Müslüman öldürülmüştür. Boyacıyan’ın amacı, Ermeniler ile bölgedeki aşiretler arasında bir çatışma
yaratmak ve ordu tedbir aldığı zaman Ermenilerin katledildiği iddiasıyla
Avrupalı devletlerin müdahalesini sağlamaktır.Ermeni komiteleri, bu isyandan umduklarını bulamamışlardır. Olayların
araştırılmasına İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları da iştirak etmişlerdir.
Avrupalıların yaptıkları tahkikata göre, isyanın yabancı devletlerin teşvikiyle,
Ermeniler tarafından çıkarıldığı, Müslümanların insafsızca gözleri oyularak,
kulakları kesilerek, Hıristiyan olmaları için tazyik edilerek öldürüldükleri, buna
mukabil Türklerin silahsız Ermenilere çok iyi muamele ettiği belirtilmiştir.
1891 Sason İsyanları Kumkapı gösterilerinde rolü olan Mihran Damadyan 1891 yılında bölgeye gelerek çeteler kurmuş ve Ermenileri isyana teşvik etmeye başlamıştır.Bir süre sonra Damadyan yakalanmıştır. Ancak 1894 yılında Hınçak komitesinin İstanbul sorumlusu olan Murat kod adlı Hamparsun Boyacıyan bölgede isyanı başlatmıştır.İsyanda birçok Müslüman öldürülmüştür. Boyacıyan’ın amacı, Ermeniler ile bölgedeki aşiretler arasında bir çatışma yaratmak ve ordu tedbir aldığı zaman Ermenilerin katledildiği iddiasıyla Avrupalı devletlerin müdahalesini sağlamaktır.Ermeni komiteleri, bu isyandan umduklarını bulamamışlardır. Olayların araştırılmasına İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları da iştirak etmişlerdir. Avrupalıların yaptıkları tahkikata göre, isyanın yabancı devletlerin teşvikiyle, Ermeniler tarafından çıkarıldığı, Müslümanların insafsızca gözleri oyularak, kulakları kesilerek, Hıristiyan olmaları için tazyik edilerek öldürüldükleri, buna mukabil Türklerin silahsız Ermenilere çok iyi muamele ettiği belirtilmiştir.
1892  Merzifon, Yozgat ve Kayseri Olayları

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Ermeni komitecileri, 1892 yılında Ermenileri isyana teşvik etmek
amacıyla yurtdışında bastırdıkları bildirileri Samsun limanından Merzifon’a,
oradan da Kayseri ve Yozgat’a asmışlardır. Bu gelişmeler üzerine Hükümet
gerekli tedbirleri almıştır.
1892 Merzifon, Yozgat ve Kayseri Olayları Ermeni komitecileri, 1892 yılında Ermenileri isyana teşvik etmek amacıyla yurtdışında bastırdıkları bildirileri Samsun limanından Merzifon’a, oradan da Kayseri ve Yozgat’a asmışlardır. Bu gelişmeler üzerine Hükümet gerekli tedbirleri almıştır.
1895 Bâbıâli Olayı

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    1895 yılında Hınçak komitesi tarafından düzenlenmiştir. Yaklaşık 5.000
Ermeni Bâbıâli’ye yürümüştür.
Ermeniler silâhlı ve kararlı idiler.Bâb-ı Âlî’yi basacaklar, bu suretle
büyük bir hâdise çıkarıp Avrupa’nın dikkatini Ermeni Meselesi üzerine çekerek,
müdâhalesini davet edeceklerdi.
1895 Bâbıâli Olayı 1895 yılında Hınçak komitesi tarafından düzenlenmiştir. Yaklaşık 5.000 Ermeni Bâbıâli’ye yürümüştür. Ermeniler silâhlı ve kararlı idiler.Bâb-ı Âlî’yi basacaklar, bu suretle büyük bir hâdise çıkarıp Avrupa’nın dikkatini Ermeni Meselesi üzerine çekerek, müdâhalesini davet edeceklerdi.
30 Eylül 1895 Zeytûn İsyanı

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    İstanbul’da 30 Eylül 1895 tarihinde cereyân eden Ermeni
ayaklanmasından sonra nümayişçilerin büyük bir kısmı, Beyoğlu, Galata,
Kumkapı kiliselerine sığındılar ve ancak altı büyük devlet elçilerinin aracılıkları
sonucunda ortaya çıktılar. Ancak, Hınçak Komitesi üyeleri ise sığındıkları
yerden hiç ayrılmadılar. Bunlar, İngiliz Büyükelçiliği’nin yakınındaki kilisede
çalışıyorlar ve Zeytûn’daki bütün faâliyetleri buradan yürütüyorlardı.
İsyandan önceki tarihlerde bölgede geniş çaplı bir propaganda
yürütülmüş, bütün Ermeniler isyana teşvik edilmiştir. İsyanı başlatmak üzere
Zeytûn’a gelen komiteciler, İskenderun limanında emirlerine âmade bir İngiliz
zırhlısı olduğunu ve Avrupa’nın kendilerini, istiklâl peşinde koşan komita
hareketlerini tasvip ettiklerini ileri sürerek dağlı Ermenileri tekrar isyan
ettirdiler. Ermeniler hem Türk askerine, hem de sivil halka karşı tam anlamı ile bir
katliam uygulamışlardır. İsyanın liderlerinden biri olan komiteci Aghasi
günlüğünde buradaki katliamı şöyle anlatmaktadır:'Kadınlar balta, tabanca, kama ve sopalarla kaçan Türk esirlerinin
arkasından koşup bunların büyük bir kısmını öldürdüler, sadece kendisini
kurtarabildi… İsyanın başından sonuna kadar Türkler 13.000’i asker, gerisi
başıbozuk olmak üzere 20.000 kişi kaybettiler, biz sadece 125 kişiyi kaybettik. Diğer birçok Ermeni isyanında olduğu gibi, Zeytûn isyanında da
Avrupalı devletler olayı kışkırttıkları gibi Hükümet tedbir aldığı zaman hemen
devreye girip komiteciler lehine baskı yapmaya başlamışlardır. Osmanlı Devleti,
bu baskılar sonucunda Avrupalı devletler ve komitecilerin isteklerine dayalı
olan bir anlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu anlaşmaya göre;
Zeytûnlular, buraya gelip isyanı çıkartan komitecileri Hükümete teslim
etmeyecekler, bu kişiler Avrupalı devletlerin güvencesi altında ülkeyi terk
edeceklerdir. Genel af ilân edilecek, Avrupalı altı devlet burada garantör
olacaklardır. Osmanlı ordusu Zeytûn’dan çekilecek, güvenliği sağlamak için
burada bir tabur kalacak, ancak bu askerî birlik Zeytûnlular’ın içişlerine
karışmayacaktır. Maraş’ta konsolosluklar kuracak olan Avrupalı devletler,
Zeytûn’un yeni yönetimini buradan denetleyeceklerdir.
Yapılan anlaşma gereği isyanı çıkartan altı komiteci İngilizlerin
himayesinde Mersin limanından Marsilya’ya gitmişlerdir. Zeytûn isyanının bu
şekilde sonuçlanması ve komitecilerin cezalandırılamaması Ermenilere cesaret
vermiştir.
30 Eylül 1895 Zeytûn İsyanı İstanbul’da 30 Eylül 1895 tarihinde cereyân eden Ermeni ayaklanmasından sonra nümayişçilerin büyük bir kısmı, Beyoğlu, Galata, Kumkapı kiliselerine sığındılar ve ancak altı büyük devlet elçilerinin aracılıkları sonucunda ortaya çıktılar. Ancak, Hınçak Komitesi üyeleri ise sığındıkları yerden hiç ayrılmadılar. Bunlar, İngiliz Büyükelçiliği’nin yakınındaki kilisede çalışıyorlar ve Zeytûn’daki bütün faâliyetleri buradan yürütüyorlardı. İsyandan önceki tarihlerde bölgede geniş çaplı bir propaganda yürütülmüş, bütün Ermeniler isyana teşvik edilmiştir. İsyanı başlatmak üzere Zeytûn’a gelen komiteciler, İskenderun limanında emirlerine âmade bir İngiliz zırhlısı olduğunu ve Avrupa’nın kendilerini, istiklâl peşinde koşan komita hareketlerini tasvip ettiklerini ileri sürerek dağlı Ermenileri tekrar isyan ettirdiler. Ermeniler hem Türk askerine, hem de sivil halka karşı tam anlamı ile bir katliam uygulamışlardır. İsyanın liderlerinden biri olan komiteci Aghasi günlüğünde buradaki katliamı şöyle anlatmaktadır:'Kadınlar balta, tabanca, kama ve sopalarla kaçan Türk esirlerinin arkasından koşup bunların büyük bir kısmını öldürdüler, sadece kendisini kurtarabildi… İsyanın başından sonuna kadar Türkler 13.000’i asker, gerisi başıbozuk olmak üzere 20.000 kişi kaybettiler, biz sadece 125 kişiyi kaybettik. Diğer birçok Ermeni isyanında olduğu gibi, Zeytûn isyanında da Avrupalı devletler olayı kışkırttıkları gibi Hükümet tedbir aldığı zaman hemen devreye girip komiteciler lehine baskı yapmaya başlamışlardır. Osmanlı Devleti, bu baskılar sonucunda Avrupalı devletler ve komitecilerin isteklerine dayalı olan bir anlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu anlaşmaya göre; Zeytûnlular, buraya gelip isyanı çıkartan komitecileri Hükümete teslim etmeyecekler, bu kişiler Avrupalı devletlerin güvencesi altında ülkeyi terk edeceklerdir. Genel af ilân edilecek, Avrupalı altı devlet burada garantör olacaklardır. Osmanlı ordusu Zeytûn’dan çekilecek, güvenliği sağlamak için burada bir tabur kalacak, ancak bu askerî birlik Zeytûnlular’ın içişlerine karışmayacaktır. Maraş’ta konsolosluklar kuracak olan Avrupalı devletler, Zeytûn’un yeni yönetimini buradan denetleyeceklerdir. Yapılan anlaşma gereği isyanı çıkartan altı komiteci İngilizlerin himayesinde Mersin limanından Marsilya’ya gitmişlerdir. Zeytûn isyanının bu şekilde sonuçlanması ve komitecilerin cezalandırılamaması Ermenilere cesaret vermiştir.
1 Haziran 1896 Van İsyanı

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Ermeni komitelerinin teşkilâtlandığı yerlerden biri de Van ve çevresidir. 1
Haziran 1896 tarihinde başlayan Van isyanında, yine Ermeni meselesinin
arkasındaki devletler devreye girmiş ve komiteciler cezalandırılamamıştır.
1 Haziran 1896 Van İsyanı Ermeni komitelerinin teşkilâtlandığı yerlerden biri de Van ve çevresidir. 1 Haziran 1896 tarihinde başlayan Van isyanında, yine Ermeni meselesinin arkasındaki devletler devreye girmiş ve komiteciler cezalandırılamamıştır.
Ağustos 1896 Osmanlı Bankası Baskını

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Ağustos 1896’da cereyan etmiştir. Ermeni komitelerinin bankaları hedef
seçmelerinin başlıca sebebi, bu kuruluşların yabancı devletlere ait olması,
böylece daha fazla dikkat çekme düşünceleridir. Ermeni komitelerinin hedefi sadece Osmanlı Bankası değildir. Banka
baskınından sonra, Bâbıâli, Patrikhane, Credit Lyone, Rum kiliseleri ve bazı
karakolların da hedefleri arasında olduğu anlaşılmaktadır.
Ağustos 1896 Osmanlı Bankası Baskını Ağustos 1896’da cereyan etmiştir. Ermeni komitelerinin bankaları hedef seçmelerinin başlıca sebebi, bu kuruluşların yabancı devletlere ait olması, böylece daha fazla dikkat çekme düşünceleridir. Ermeni komitelerinin hedefi sadece Osmanlı Bankası değildir. Banka baskınından sonra, Bâbıâli, Patrikhane, Credit Lyone, Rum kiliseleri ve bazı karakolların da hedefleri arasında olduğu anlaşılmaktadır.
21 Temmuz 1905 Sultan II. Abdülhamid’e Suikast

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Krisdapor Mikaelyan, Vram Şabuh Kendiryan, Belçikalı Erdar Joris ve
eşi, Alman Lipa Rips, Ardaş Haçik, Konstantin Kabulyan, Mari Zayn,
Hamparsum Ağacanyan, Kris Fenerciyan, Karlo Yuvanoviç tarafından 21
Temmuz 1905 Cuma günü Padişaha bombalı suikast düzenlenmiştir. Padişah,
camiden geç çıktığı için suikasttan kurtulmuş, ancak birçok kişi hayatını
kaybetmiştir
21 Temmuz 1905 Sultan II. Abdülhamid’e Suikast Krisdapor Mikaelyan, Vram Şabuh Kendiryan, Belçikalı Erdar Joris ve eşi, Alman Lipa Rips, Ardaş Haçik, Konstantin Kabulyan, Mari Zayn, Hamparsum Ağacanyan, Kris Fenerciyan, Karlo Yuvanoviç tarafından 21 Temmuz 1905 Cuma günü Padişaha bombalı suikast düzenlenmiştir. Padişah, camiden geç çıktığı için suikasttan kurtulmuş, ancak birçok kişi hayatını kaybetmiştir
1909 Adana Olayları 

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Ermeni komiteleri 1905 yılında Paris’te yaptıkları toplantıda, Adana ve
Maraş çevresinin bağımsızlığını sağlayacaklarına dair karar almışlardır. Bu
kararda, söz konusu bölgedeki Ermeniler üzerinde nüfuz sahibi olup, buradan
Akdeniz’e bir yol açmak isteyen Rusya’nın da rolü olmuşturErmeni komiteleri ve papazları bu kararı hayata geçirmek için Çukurova
bölgesinde yoğun bir propagandaya girişmişlerdir. 1909 senesi başlarında
Adana’da herkesin ağzında dolaşan şayialar, yakında Ermenilerin ayaklanarak
Türkleri mahvedeceklerine ve bu vesile ile vilayetin Avrupa donanması
tarafından işgaline ve sonra da Ermenistan’ın kurulmasını temin edecektir
şeklindedir. Ermeniler, yıllarca hazırlıktan sonra nihayet Mart 1909’da isyanı
başlatmışlardır. Askerî yardım gelip, isyan bastırılıncaya kadar birçok kişi
ölmüştür. Her isyan ettikleri zaman yaptıkları gibi, Ermeniler hem olayın
sebepleri, hem de kayıpları konusunda dünya kamuoyunu yanıltıcı ve Türkleri
suçlayıcı iddialar ortaya atmışlardır.
1909 Adana Olayları Ermeni komiteleri 1905 yılında Paris’te yaptıkları toplantıda, Adana ve Maraş çevresinin bağımsızlığını sağlayacaklarına dair karar almışlardır. Bu kararda, söz konusu bölgedeki Ermeniler üzerinde nüfuz sahibi olup, buradan Akdeniz’e bir yol açmak isteyen Rusya’nın da rolü olmuşturErmeni komiteleri ve papazları bu kararı hayata geçirmek için Çukurova bölgesinde yoğun bir propagandaya girişmişlerdir. 1909 senesi başlarında Adana’da herkesin ağzında dolaşan şayialar, yakında Ermenilerin ayaklanarak Türkleri mahvedeceklerine ve bu vesile ile vilayetin Avrupa donanması tarafından işgaline ve sonra da Ermenistan’ın kurulmasını temin edecektir şeklindedir. Ermeniler, yıllarca hazırlıktan sonra nihayet Mart 1909’da isyanı başlatmışlardır. Askerî yardım gelip, isyan bastırılıncaya kadar birçok kişi ölmüştür. Her isyan ettikleri zaman yaptıkları gibi, Ermeniler hem olayın sebepleri, hem de kayıpları konusunda dünya kamuoyunu yanıltıcı ve Türkleri suçlayıcı iddialar ortaya atmışlardır.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >
KAYNAK / DOÇ. DR. RAMAZAN TOSUN - ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE MAHİYETİ