Trump’ın Orta Asya Stratejisi: Enerji, mineraller ve Çin Rekabeti

Trump’un ilk döneminde (2016-2021), ABD’nin bölge ilgisi sınırlıydı. Enerji boru hatları, Amerikan yatırımları, insan hakları ve demokrasi. C5+1 formatı ile Kazakistan, Özbekistan gibi ülkelerle işbirliği arttı. İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çağla Gül Yesevi, Trump'un ilk dönemi ile ikinci döneminde Türkistan üzerinde yaşanan gelişmeleri GZT için değerlendirdi.
İkinci dönemde (2025 sonrası), ilişkiler hızlandı. Özbekistan Devlet Başkanı’nın 2018 ziyaretiyle başlayan açılım, kritik minerallere (uranyum, nadir toprak elementleri) kaydı.
ABD, Çin’in Kuşak Yol’una karşı Orta Koridor’a odaklanıyor. 8 Ağustos 2025’teki Azerbaycan-Ermenistan barış mutabakatı, ABD arabuluculuğunu güçlendirdi.
Trump'un ilk döneminde ve ikinci döneminde Türkistan özelinde yaşanan gelişmeleri İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çağla Gül Yesevi GZT için ele aldı.
Trump ilk döneminde Türkistan'a (Orta Asya) nasıl baktı?
Trump'un ilk dönemi için Türkistan bölgesinin kendi deyimleriyle kendilerini Orta Asya ülkeleri olarak tanımlıyorlar.
Trump'un ilk konularda önem verdiği bölgedir diyemeyiz.
Bölge ülkeleri 19. yüzyılda ortaya koyulan "Büyük Oyun" isimli projeksiyonun bir parçasıydı.
Şimdi "Yeni Büyük Oyun" isimli yaklaşımın parçası. Amerika Birleşik Devletleri buraya nasıl bakıyor dersek, özellikle Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra enerji kaynaklarının Batı'ya gönderilmesi açısından baktı.
Bu dönemde biz sıkça boru hatlarından, barış boru hatlarından konuştuk. Buradaki hammaddenin Batı'ya ulaştırılması asıl meseleydi.
Tabii ki bölge stratejik açıdan son derece önemli. Bölgede önemli güçler var. Rusya ve Çin etkisinden bahsediyoruz. Hammadde açısından gerçekten önemli bir bölge.
Sonrasında ise aslında biz Afganistan meselesinden de konuştuğumuzda Amerika Birleşik Devletleri'nin aslında bölgeden çok da uzakta olmadığını, bölgeyle askeri lojistik açıdan da Afganistan konusuyla ilgili işbirliğinde bulunduğunu da biliyoruz.
Trump'ın ilk dönemine geldiğimizde ana konular neydi dersek yine enerji meselesi önemliydi.
Bölge ile sadece enerji değil, yatırımların yapılması yani Amerikan şirketlerinin bölgeye girmesi önem taşıyordu.
Tabii, Batı nasıl ilgilenir? İnsan hakları meselesi, demokrasi meselesinde öncelikli konular arasında yer aldığını söyleyebiliriz.
Yani Trump'ın birinci dönemi Amerika Birleşik Devletleri'nin ana konularının gündemde olduğu bir dönemdi.
Yine bu dönemde devam ettirilen konu neydi dersek, 2015 yılı itibarıyla başlayan bölgeyi bir bütün olarak ele almak. Tek tek ülkelerle değil, kendilerini Orta Asya ülkeleri olarak tanımlayan bu beş cumhuriyetle birlikte görüşmeler yapmak.
Bir toplantı yapıyorlar, beş tane Orta Asya (Türkistan) ülkesi bir arada oluyor.
Bu görüşmeler nasıl dersek, özellikle yatırım, enerji alanında ya da farklı alanlarda işbirliklerinin görüşüldüğü formatlar.
Buna da "C5+1" deniliyor. Yani "Orta Asya+1" sadece Amerika Birleşik Devletleri'nin değil, Çin, Rusya, Avrupa Birliği ile de bu formatta görüşmelerini devam ettirdiklerini söyleyebiliriz.

Ancak, yine de söylemem gereken öncelikli bir alan olmadığını, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin tamamen bu alanda ilgisinin olduğunu söyleyebileceğimiz bir dönem değil.
Trump'un ikinci döneminde bölgede hangi gelişmeler yaşanıyor?
Daha hızlı gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Yine biraz daha geriye doğru gidersek öncelikli olan ülkeler hangileri diye konuşursak, özellikle Özbekistan'da devlet başkanının değişmesinin ardından ilişkilerin daha yoğunlaştığını söyleyebiliriz.
Batı'ya açıldığını ve ilişkilerini geliştirdiğini Özbekistan'ın söyleyebiliriz bu anlamda.
Özbekistan Devlet Başkanı Mirziyoyev'in 2018'de ABD'ye yapmış olduğu ziyareti önemli buluyorum.

Şimdi, özellikle ikinci dönemden itibaren ne gibi değişiklikler var diye konuşursak, daha önce Barış Boru Hatlarıyla doğalgazdan, petrolden bu hammaddelerin Batı pazarlarına ulaştırılmasından bahsederken günümüzde farklı konuların öne çıktığını görüyoruz.
Bunlardan bir tanesi daha sıkça üzerinde durduğumuz, özellikle Ukrayna meselesinde ve Grönland üzerinde durduğumuz kritik mineraller meselesi
Yani bu stratejik hammaddeleri yüksek teknoloji ürünlerinin için kullanılabilecek hammaddelere ulaşmak şu anda günümüzde daha fazla önem taşıyor.
Bu noktada da Türkistan'ın bölge olarak son derece kıymetli olduğunu görüyoruz.
Kazakistan ve Özbekistan, Amerika Birleşik Devletleri'nin ilişkilerinin daha farklılaştığını, daha iyiye gittiğini, bu anlamda yatırımların ve işbirliğinin arttığını söyleyebiliriz.
Hemen aslında yeni yönetimin gelmesiyle birlikte telefon trafiğinin, görüşmelerin daha arttığını özellikle Özbekistan ve Kazakistan için söyleyebiliriz.
Dijitalleşme, yatırımlar ve diğer ekonomik konularla ilgili pek çok alanda anlaşmalarında başladığını söylemek mümkün.
Amerika Birleşik Devletleri'nin ana kaynağının bu bağlamda söyleyebileceğimiz konu kritik minerallere daha fazla yoğunlaştığını anlayabiliyoruz.
Trump yönetimi, bölge ülkelerini Çin'e karşı kullanmak mı istiyor?
Öncelikle şunu söylememiz gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri bölgeden çok uzakta değildi. 2021 yılındaki bu çekilmeye kadar, Afganistan'dan askerlerini çekmesine kadar Amerika Birleşik Devletleri'nin orada olduğunu söyleyebiliriz.
Kırgızistan'la ilgili söylersek eğitim alanında ilgisi olduğunu söyleyebiliriz, demokratikleşme açısından ilgisinin olduğunu söyleyebiliriz.
Daha öncesi için Barış Boru Hatları projeleriyle ilgisi olduğunu söyleyebiliriz.
Tabii, Çin çok uzun yıllardır bölgede etkili. Şu anda özellikle ticaret açısından Türkistan bölgesinde son derece önemli bir güç olduğunu söyleyebiliriz.
Rusya açısından baktığımızda askeri yönden, ekonomik yönden bağlantıların çok güçlü olduğunu söyleyebiliriz.
Amerika Birleşik Devletleri bir cazibe merkezi olarak görülüyor. Yani hem dil açısından, üniversiteleri açısından, filmleri açısından yani yaşam tarzı, kültür açısından bölge ülkelerini de, bölgedeki genç nüfusu da etkileyen bir güç olduğunu öne sürebiliriz.
Bir denge politikası için bölge ülkelerinin liderlerinin, yine kanaat önderlerinin Amerika Birleşik Devletleri ile daha sıkı ilişkiler içerisinde bulunmaya çalışacağını da söylemek mümkün. Bu da aslında çok yoğun bir şekilde Çin etkisinin var olduğunu gördükleri içindir.
Ama şunu söyleyemeyiz tabii ki tamamen bölgedeki Çin etkisini ortadan kaldırmak, bunu yok etmek şu an için mümkün değil.
Gerçekten ekonomik açıdan son derece güçlü bir şekilde Çin'in yatırımlarının ilerlediğini söyleyebiliriz.
Bölge ülkeleri ABD'ye nasıl bakıyor?
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye girişinde iş insanlarının dahil olması, yatırımlar ve dijitalleşme öne çıkıyor.
Ancak, Çin'e baktığımız zaman altyapı faaliyetlerinde, ekonomik yatırımlarda, özellikle Kuşak Yol projesi bağlamında çok daha yoğun bir şekilde işin içinde olduğu biliniyor.

Bölge ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri ile ilişki kurmaktan bence memnunlar.
Bu ziyaretlerde olumlu karşılanıyor. Batı ülkelerinin ziyaretleri de olumlu karşılanıyor. Bu noktada aslında işbirliğinin farklı alanlarda güçlendirilmeye çalışıldığını da görüyoruz.
Son olarak Özbekistan ile bu hammaddeler, kritik mineraller konusunda da anlaşmalar yapıldı.
Yine sadece günümüzde ekonomik bağlardan değil, yeşil enerji, yeşil dönüşüm alanında da iş birliklerinden bahsediyoruz.
Bu konuda dijitalleşme, yeşil ekonomi, yeşil dönüşümde Kazakistan'la da işbirliklerinin yapıldığını görüyoruz. Bu noktada bölgenin tek taraflı bir politika yürütmediğini görüyorum.
Bölge ülkeleri, bölge liderleri gerçekten sağduyulu davranıyorlar.
Çok taraflı, çok yönlü bir dış politika yürüttüklerini görüyorum.
Bu noktada tabii ki bölgenin başat aktörlerinin, yani Rusya ve Çin'in gerçekten bölgede çok daha etkin güçler olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Ben cazibe merkezi meselesine baktığımız zaman aslında Amerika Birleşik Devletleri'nin eğitim kurumlarıyla çok daha etkin olduğunu, özellikle de Kırgızistan'da biliyorsunuz sivil toplum kuruluşlarıyla çok etkin. Aslında gençlerin eğitimi farklı hayat tarzları, farklı. Hayat tarzlarını bilmeleri, görmeleri açısından da önemli aktörler olduğunu ve bunun devam edeceğini görüyorum.
Trump yönetiminin bölgeye odaklanması Çin'in Kuşak-Yol Girişimi'ni engellemek için mi?
Şu anda bizim en çok konuştuğumuz konulardan biri bu ulaşım meselesi, koridorlar meselesi.Günümüzde aslında özellikle ulaşım ve iletişim meseleleri önem kazandı.
Orta Koridor ile ilgilenen ülkelerden bir tanesi Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı'nın üyeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Çin. Aslında herkesin orta koridora ilgisi olduğunu söyleyebiliriz.
8 Ağustos 2025'te Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir anlaşma imzalandı.
Bir barış anlaşmasına giden o dönemeçte Ermenistan anayasasında değişmesi gereken maddeler var. Özellikle topraklarını daha farklı bir şekilde nitelendiriyordu. Paşinyan yönetimiyle bunun değiştiğini, bu zihniyette bir değişme olduğunu görüyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri de aslında bu ulaşım koridorlarına yapılan yatırımları çok uzun zamandan beri takip ediyor ve bir giriş yaptığını görüyoruz.
Ama Çin'in yaptığı yatırımı düşünürsek ve 2013'te yani bu projenin başlangıcını 2013 olarak alırsak ki öncesi de var mutlaka. Çok ciddi yatırımların yapıldığını söylememiz gerekiyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nin de bölgede ben varım demesi açısından Trump projesini önemli buluyorum
Yeni girişimlerin ayak sesleri olarak mı yorumlamak gerekli?
Ben bu girişimi son derece kıymetli buluyorum. Birincisi, Azerbaycan-Ermenistan arasında bir barışın tesis edilmesi için önayak olunması bir dünya açısından bir liderlik örneğidir.
Her iki ülkenin de Amerika Birleşik Devletleri'nin bu arabuluculuk kolaylaştırıcılığına destek veriyor olmaları ve bunu olumlu karşılamış olmaları önemli. Buna tabii daha küresel bazda bakmamız gerekiyor.
Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, Rusya'nın bölgedeki etkisinin biraz daha azalması, bunun azalmasının arzu edilmesi ve yine ulaşım koridorlarıyla iki güçten aslında bu iki gücün bu anlamda daha olumsuz etkilendiğini görüyoruz.
Bunlardan bir tanesi Rusya ki hem Avrupa Birliği projelerinde hem de Amerika Birleşik Devletleri açısında Rusya'nın bypass edilmesi önemli.
Yine İran olumsuz etkilenecek iki güç olarak gözüküyor.
Orta Asya’nın (Türkistan) Trump yönetiminde artan ham madde talebini karşılaması konusunda ne yapılacak?
Bence gelişmeleri de yaşamaya başladık. Biraz daha bölgeyi takip ettiğimiz zaman görebiliyoruz.
Mesela Kazakistan son derece önemli bir ülke. Uranyum açısından son derece zengin. Dünyadaki üretimin çok önemli bir kısmını yapıyor. Uranyum açısından ya da diğer nadir toprak elementleri açısından düşündüğümüz zaman bölge ülkelerinin önemli olduğunu görüyoruz.
Bunu Özbekistan açısından da söyleyebiliyoruz. Özellikle Kazakistan ve Özbekistan ile Amerika Birleşik Devletleri'nin bu konuda işbirliğine gittiğini görüyorum
Kırgızistan'da altın yatakları var. Demokratikleşme konusunda gerçekten önemli badireler atlattı.
Hem de önemli derecelerde. Aslında bu konuda kendini geliştirdi. Orada toplumsal açıdan her konuda fikir belirtme de söz konusu. Özellikle uluslararası sivil toplum kuruluşlarında etkin olduğunu görüyoruz.
Halk açısından belli olumsuz görüşler de söz konusu. Orada halkın ne dediğine daha fazla önem veriliyor.
Özetlersem iki devlet de daha fazla iş birliğinde bulunuyor
Tacikistan ve Türkmenistan'ın aslında bu konuda biraz daha çekimser davrandığını görüyoruz. Türkmenistan biliyorsunuz daimi tarafsızlığı olan bir ülke. Tacikistan da Çin ile bu anlamda bağlantılarının daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz.