Tüm kıtaları vurabilecek güçte: Çin nükleer balistik füzeleri neler?

Çin, tüm kıtaları vurabilecek hem konvansiyonel hem de nükleer menzilde balistik füzelere sahip. Peki Çin'in envanterindeki balistik füzeleri neler?
Çin, uzun yıllara dayanan füze geliştirme sürecinin meyvelerini sahneye çıkardı. Mao döneminden beri süregelen programın günümüzde ulaştığı seviye, Pekin’in nükleer üçlemesini tamamlamaya ve bölgedeki stratejik dengeleri etkilemeye yönelik kararlılığını gösteriyor. 3 Eylül’de düzenlenen törende tanıtılan sistemler, kısa menzilden kıtalararası kapasiteye, denizaltıdan havadan fırlatılan platformlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Çin balistik füze geliştirmesine nasıl başladı
Çin’in füze programı, 1950’lerde Sovyet desteğiyle başlayan adımlardan günümüze uzanan uzun bir ar-ge sürecinin üzerine inşa edildi. Sovyetlerle ilişkilerin bozulması sonrası Pekin’in bağımsız geliştirme hattına yönelmesi, “Dong Feng” yani Doğu Rüzgârı ailesinin ortaya çıkmasını sağladı. DF serisinin ilk örnekleri kısa ve orta menzilde yetenek kazandırırken, yıllar içinde menzil ve atış doğruluğu katbekat arttı; bugün hipersonik süzülme araçları ve kıtalararası balistik füzeler Çin envanterinin ayrılmaz parçaları hâline geldi.

Çin'in Kısa ve orta menzilli füzeleri neler?
Tayvan’a yönelik senaryolarda kullanılmak üzere öne çıkan kısa menzilli sistemler arasında DF-11, DF-12 (M20), DF-15 ve DF-16 bulunuyor. Bu füzeler, konvansiyonel başlıklarla radar istasyonları, hava üsleri ve komuta-merkezleri gibi hassas hedeflere vuruş yapabilme yeteneği taşıyor. DF-11 ve DF-12 yaklaşık 280–300 kilometre menzile sahipken, DF-15 ve DF-16 çok daha geniş sahalarda vurucu kabiliyet sunuyor; DF-16’nın 800–1.000 kilometre arası menzili, onu kısa-orta menzil sınıfının en iddialı örneklerinden biri yapıyor.

Orta menzilde DF-21 “uçak gemisi katili” olarak anılıyor; deniz hedeflerine karşı geliştirilmiş anti-gemi balistik kabiliyeti ile dikkat çekiyor. DF-21’in taşıdığı tehdit, özellikle bölgedeki deniz gücünü sınırlamaya yönelik stratejinin bir parçası. DF-26 ise 4.000 kilometrelik menziliyle “Guam Katili” olarak biliniyor; bu tür sistemler, Pasifik’teki ileri Amerikan üslerini ve yardım hatlarını hedef alma potansiyeli taşıyor.
Çin'in kıtalararası balistik füzeleri neler?
Çin’in stratejik stokunun bel kemiğini oluşturan kıtalararası füzeler arasında DF-31 ve daha gelişmiş yapıdaki DF-41 öne çıkıyor. DF-41’in on bin kilometreleri bulan menzili, çoklu bağımsız hedefe atış yapabilen başlık taşıyabilmesi ve kara taşıyıcılı mobilite avantajı ile Çin’in ikinci vuruş kabiliyetinin kritik unsurlarından biri olarak görülüyor. Törende sergilenen DF-5C gibi ağır kıtalararası sistemler ise, uzun menzili ve birden fazla nükleer başlık taşıyabilme kapasitesiyle “tüm kıtaları vurabilecek” nitelikte olarak tanımlanıyor.

ABD uçak gemilerini vuracak balistik füzeler
Pekin’in nükleer üçlemesinin deniz ayağında JL serisi SLBM’ler yer alıyor. İlk nesil JL-1’in yerini alan JL-2, denizaltı tabanlı caydırıcılığın omurgasını oluştururken, törende öne çıkan JL-3 daha uzak menzilli ve çok başlıklıklı taşıma kapasitesiyle öne çıkıyor. Denizde konuşlandırılacak bu sistemler, stratejik denklemin esnekliğini artırıyor ve denizaltı tabanlı ikinci vuruş kapasitesini güçlendiriyor.

Gemisavar ve hava savunma yetenekleri
Çin, balistik kabiliyetlerin yanında gemisavar gücünü YJ serisiyle güçlendiriyor; scramjet motorlu YJ-19 ve uzun menzilli YJ-20/21 gibi sistemler, deniz hedeflerine yönelik yeni tehditler olarak sunuldu. Ayrıca HQ serisi hava savunma sistemleri Çin’in katmanlı hava savunma mimarisinin temelini oluşturuyor; bu sistemler bölgesel hava üstünlüğü ve balistik önleme kapasitesi için önem taşıyor.

Çin’in bu adımları yalnızca bölgesel hedeflere yönelik değil; aynı zamanda küresel stratejik dengeleri etkileme ve ABD’nin Pasifik’teki üstünlüğüne meydan okuma amacı taşıyor. Pekin’in füze ordusu, hem caydırıcılık hem de gerektiğinde etki alanı genişletme kapasitesi olarak yeni bir boyut kazandırıyor.