Türkiye dünyada öncü: Tarihi eserler artık DNA sistemiyle korunuyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı, yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye’ye dönüş sürecinde büyük bir hız kazandı. Yeni protokoller, güçlendirilen kadrolar ve teknolojik güvenlik önlemleri sayesinde hem iade süreçleri hızlandı hem de kaçakçılığın önüne geçilmesi hedeflendi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Yıllar süren hukuk savaşları artık aylar içinde sonuçlanıyor" dedi.
Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin Manisa etabının ardından dijital medya temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Ersoy, tarihi eserlerin geri kazanımında izlenen yeni stratejileri paylaştı. Ersoy’un verdiği bilgilere göre, bugüne kadar 12 ülkeyle iade protokolü imzalandı. Bu protokoller sayesinde, geçmişte onlarca yıl sürebilen dava süreçleri artık birkaç ay içinde tamamlanabiliyor.
Kaçakçılıkla mücadelede yapısal güçlendirme
Bakanlık bünyesindeki Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi, daire başkanlığı seviyesine yükseltilerek kurumsal olarak da güçlendirildi. Bu adım sayesinde uzman sayısı üç katına çıkarıldı, görevli personelin unvan ve yetkinlik düzeyi artırıldı.
Bakan Ersoy, bu konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
- "Ne kadar yüksek rütbeyle giderseniz, karşınızdaki de o kadar üst düzey muhatap gönderir"
İhbar eğitimleriyle yerelde farkındalık arttı
Yurt dışına kaçırılan eserlerin geri getirilmesinin yanı sıra, kaçakçılığın önlenmesi de bakanlığın öncelikleri arasında yer alıyor. Ersoy, Türkiye'de yakalanan eserlerin sayısının, kaçırılanlardan fazla olduğunu belirterek, bu başarıda kırsalda yürütülen farkındalık çalışmalarının etkili olduğunu söyledi. Bakanlık ekiplerinin kasaba ve köylerde muhtarlara, öğrencilere ve yerel halka yönelik verdiği ihbar eğitimleri sayesinde sahadaki duyarlılık arttı.
Kaçak eserlere uluslararası caydırıcılık
Ersoy, izinsiz yollarla yurt dışına çıkarılan eserleri alıcıların artık daha temkinli yaklaştığını belirtti. “İzinsiz çıkarılan bir eseri sergilerseniz veya müzayedeye koyarsanız biz onu fark ederiz ve geri almak için hukuki süreci başlatırız. Bunu bildikleri için esas caydırıcılık orada oluyor” diye konuştu.
Dünyada öncü: DNA kodlu mühür sistemi
Müzelerdeki tarihi eserlerin korunması için ise beş yıldır DNA kodlu mühür sistemi devrede. Her esere özel olarak geliştirilen bu sistem sayesinde envanterin tamamı dijital olarak takip ediliyor. Eserin yer değiştirmesi ya da sahteyle değiştirilmesi durumunda anında alarm veriliyor. Devir-teslim işlemleri de bu sistem üzerinden kod okutularak yapılıyor.
Ersoy, sistemi şu sözlerle ifade etti:
- “Sahtesiyle değiştirilen eser anında alarm veriyor. Bu sistemle dünyada öncü bir konuma geldik”