Türkiye Suriye'de terör örgütü YPG/SDG konusunda hangi adımı atacak? Askeri harekat kaçınılmaz mı?

Türkiye Suriye'de terör örgütüne operasyon yapacak mı?
Türkiye Suriye'de terör örgütüne operasyon yapacak mı?

Türkiye’nin terör örgütü YPG/SDG’ye karşı askeri harekât seçeneğini yeniden gündeme alması, Suriye’de dengeleri değiştirebilecek kritik bir sürecin habercisi. Enerji kaynakları, demografik yapı ve Arap aşiretlerinin tavrı, olası operasyonun seyrini belirleyecek.

Türkiye’nin son dönemde terör örgütü YPG/SDG’ye yönelik askeri harekât ihtimalini dillendirmesi, Suriye sahasında yeni bir döneme girildiği yorumlarını beraberinde getirdi.


GZT Özel İçerik Editörü Salih Cuma Aydın'ın Suriye'nin doğusundaki son durumuyla alakalı sorularını UMRAN Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık yanıtladı.

Esed rejiminin devrilmesinin ardından şekillenen dengeler, örgüte entegre olma fırsatı tanımış ancak bu süreç hem YPG'nin reddetmesi hem de İsrail’in müdahaleleriyle kesintiye uğrattı.

Bugün gelinen noktada örgütün maksimalist taleplerle masada kalmaya çalışması, Ankara’nın askeri seçeneği yeniden gündeme almasına yol açtı.

Enerji Kaynakları ve Stratejik Bölgeler

Özkızılcık'a göre, YPG/SDG’nin kontrolünde bulunan iki kritik unsur dikkat çekiyor: barajlar ve petrol sahaları. Örgütün elindeki Tişrin ve Tabka barajları, savaş öncesinde Suriye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını sağlıyordu.

Buna ek olarak Deyrizor bölgesindeki El Ömer petrol sahası ve çevresindeki bloklar, örgütün en önemli gelir kalemleri arasında yer alıyor. Özkızılcık bu bölgelerin kaybının örgütü hem ekonomik hem de askeri anlamda çökertme potansiyeline sahip olduğunu düşünüyor.

Bunun yanında demografik tablo da harekât senaryolarında belirleyici. Örgütün kontrol ettiği alanların yaklaşık yüzde 80’i Arap nüfusa ait. Buna rağmen uluslararası kamuoyunda “Kürt bölgeleri” olarak yansıtılan bu coğrafyanın büyük kısmı aslında Arap aşiretlerinin yoğun olarak yaşadığı topraklardan oluşuyor.

Özkızılcık'a göre elektrik, petrol ve buğday üretiminin merkezi olan bu bölgelerin kaybı, YPG/SDG’nin elinde yalnızca sınırlı nüfuz alanları bırakacak.

Aşiretlerin Tutumu Belirleyici Olacak

Bölgedeki Arap aşiretleri operasyonun kaderini etkileyebilecek en kritik faktörlerden biri. Akidat ve Bakkara aşiretleri geçmişte örgüte karşı ayaklanmış, Şam yönetimiyle yakın ilişkilerini sürdürmüştü.

Benzer şekilde El Buşaban aşireti de Suriye ordusuna yakınlığıyla biliniyor. Buna karşılık yalnızca Şammar aşireti tarihsel bağları nedeniyle SDG içinde güçlü bir konumda bulunuyor.

Geçmişte Membiç’te yaşanan gelişmeler, bu aşiret dengelerinin sahadaki çatışmaların sonucunu nasıl etkileyebileceğini gösteriyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu’nun operasyonu sırasında, içerideki aşiretlerin desteği sayesinde şehir kısa sürede SDG’nin elinden alınmıştı.

Ömer Özkızılcık, benzer bir tablonun Fırat’ın doğusunda da yaşanabileceğini, Arap aşiretlerinin taraf değiştirmesiyle örgütün savunma hatlarının hızla çökeceğini ifade ediyor.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >