Türkiye Yüzyılı’nda yatırım vizyonu: Cevdet Yılmaz İstanbul’da konuşuyor

İstanbul Finans Merkezi’nde Albayrak Medya tarafından düzenlenen “Yatırım ve Finansta Türkiye Yüzyılı Zirvesi”, ekonomi politikalarının geleceğini masaya yatırıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin yatırım stratejisini ve küresel finans düzenindeki konumunu anlatırken, Yeni Şafak ve TVNET yönetici ve gazetecilerinin sorularını yanıtlıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi’nde gerçekleştirilen Yatırım ve Finansta Türkiye Yüzyılı Zirvesi kapsamında düzenlenen özel oturumda Türkiye’nin ekonomik yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Albayrak Medya’nın ev sahipliğinde düzenlenen zirve, Türkiye’nin yatırım gündemini belirleyen karar vericiler ile iş dünyasının temsilcilerini aynı platformda bir araya getiriyor.
Yerel ve küresel sermaye için yeni dönem mesajları
Programın özel bölümünde Yılmaz; Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, TVNET Genel Müdür Yardımcısı Serhat İbrahimoğlu ve TVNET Ekonomi Şefi ile Z Raporu Yayın Müdürü Semra Karabaş'ın yönelttiği soruları yanıtlıyor.
Yılmaz'ın açıklamaları şu şekilde;
"İstanbul finans merkezi deyince bizim aklımıza bu lokasyon değil daha geniş bir vizyon geliyor. İyi ki zamanında yapılmış buralar. Şimdi yapılmaya kalkılsa daha büyük maliyetleri olurdu. Malum tüm dünyada maliyetlet yükseldi. Burası iyi maliyetle tamamlandı. Şimdi önemli markalarımıza ev sahipliği yapıyor.
Kanunlarla farklı özelliklerde tanındı, teşvikler kolaylıklar sağlandı. Giderek daha canlı bir hale dönüşüyor.
Bizim asıl vizyonumuz bu binaların ötesinde yeni bir finansal mimari."
Z Raporu Yayın Müdürü Semra Karabaş'ın 2026 finansmal koşullarının daha iyileştiği bir yıl olmasını bekleyebilir miyiz? sorusuna Cevdet Yılmaz şöyle cevap verdi:
"Pandemi döneminde reel sektörü diri tuttuk. Dünyanın 2 katı daha hızlı büyüdük son 5 yılda. Bir çok boyutuyla dünya zor bir 5 yıl yaşadı. Bu zorluklar içerisinde dahi Türkiye kapasitesini genişleten ender ülkelerden biri oldu. Temel önceliğimiz fiannsal istikarar ve enflasyonun düşrüülmesi. Bu konuda da başarılı bir programı adım adım hayata geçiriyoruz. Bütüncül bir progmam bu.
Şunun unutmamamak lazım birdeprem yaşadık. Son 3 yılda 90 milyar dolar ekstra bir harcaması oldu kamunun.
Türkiye maliye politikalarıyla bu sürece destek oluyor. Esnek olduğumuz bütün kalemlerde tasarruf anlayışıyla gidiyoruz. Olabildiğince tasarruflara riayet ediyoruz. Enflasyonla mücadeleye destek oluyoruz destek olmaya devam ediyoruz.
Yapısal dönüşümlerde de enerji alanında önemli adımlar attık. Tarımdaki bütün destekleme sistemimizi destekleyen kararlar aldık. 2026 yılı ciddi bir kırılma yılı olacak. Dönüşüm yılı olacak inşallah. Daha güçlü bir desteği programda görmüş olacak. Enflasyonun aşağıya doğru indiğini görüyoruz. Son geldiğimiz nokta yüzde 31 seviyelerinde.
Tarımda yüzde 13'e yakın daralma yaşadık. Don vs olmasaydı 20'li rakamları görebilirdik. Enflasyondaki bu gerileme ile birlikte genel olarak finansal koşulların iyileşeceği bir dönemdeyiz. Merkez Bankası'nın faiz indirim döngüsüne girdiği dönemdeyiz. 2026 çok daha olumlu koşulların olduğu bir yıl olacak.
Bunun ötesinde önem verdiğimiz alanlarda selektif enstürmanlar uyguluyoruz. İhracatımız da artmaya devam ediyor. Esnaf kredinin yüzde 50'sini biz hükümet olarak biz finanse ediyoruz. Çiftçimizi kredi faizini yüzde 70'ini biz finanse ediyoruz. Nitelikli büyüme için finansal koşulları dönüştürmeye devam edeceğiz"
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ise Yılmaz'a şu soruyu yöneltti:
"Enflasyonla mücadele edebilmek için daha az maliyetle daha fazla üretmemiz gerekiyor. Bununda bir işçi maliyeti bir de vergi yükü var. Asgari ücret ilgili işverenin en çok maliyeti olan bir yer. Bu iki konuda farklı destekler olacak mı?"
Cevdet Yılmaz'ın cevabı ise şöyle oldu:
"Niyetimiz bu artışları yeniden değerleme oranının altında tutmak. Ayrıca enflasyonla mücadlee arz yönlü politikaları çok önemli görüyoruz. 2 konu çok ön plana çıkıyor. Sosyal konur ve gıda. Çünkü dar gelirli vatandaşlarımızın harcamasındaki en ağırlık iki kalem bunlar.
Dolayısıyla bir taraftan sayın Cumhurbaşklanımız ilan etti. 500 bin sosyal konut. 100 bini İstanbul'a ayrıldı. Çok da güzel bir rağbet gördü. Milyonlarca insan başvuru yaptı.
Gıda da bu sene şansız bir olumsuz etki yaşadık. Gelecek yıl bunu aşmaaız halinde enflasyona çok önemli katkısı olacak. Gıdada kayıp kaçak çok önemli üretildiği yer ile tüketildiği yer arasında yolda telef olan bir çok ürüno luyor bu da fiyatlara yansıyor. Birçok tedbirler gıda konusunu ele alıyoruz.
Emeğin milli gelirdeki payı 2022 yılında bu oranda oldukça düşük seviyelere gelmişti. Yüzde 22'ler gibi. Bugün geldiğimiz noktada 3 çeyrek milli gelir içide emeğin payına baktığımız zaman tarihi yüksek seviyelerde. Ciddi bir toparlanma söz konusu.
Bu yıl emek yoğun sektöründe istihdamını koruyana 2.500 TL destek verdik. Bu da başarılı bir program oldu. Cumhurbaşkanımız da ifade etti gelecek sene 2 bin 500 desteği 3 bin 500 liraya çıkaracağız. Sadece KOBİ'lere değil büyük şirketlere de bunu sağlayacağız.
Asgari ücrete gelirsek esas iki muhatap işveren ve işçi. Kmu bruada hakem gibi bir konumda. Emek tarafı daha fazla ücret almak istiyor haklı olarak. İşletmeler se istihdamını sürdürmek istiyor. Orada bir denge noktası bulmak önemli. Aşırılıklar bence her zaman kötüdür. Hem çalışan tarafını hemde işletmeyi korumak gerek. İşletmeler kapanırsa çalışan kesime en büyük zararı vermiş oluruz. Bu dengeler içinde bir rakam ortaya çıkacaktır.
Muhalefe diyorki toplumun yarısı asgari ücretli. Bu böyle değil. Kayıt dışılık diye bir şey var. Asgari ücret çok yüksek olduğu zaman kayıt dışılığa kayış oluyor. Bazı işletmeler daha fazla ücret verselerde asgari ücretten gösterip daha az prim ödüyorlar. Gerçekte asgari ücretli sayısı o kadar değil.
Bu işletmelerin vereceği bir ücret. Ağanın eli tutulmaz. İsteyen işletmesiinn şartlarına göre ne kadar çok verirse bundan memnuniyet duyarız. Yeter ki işletmeler sürdürülebilir olsun."
TVNET Genel Müdür Yardımcısı Serhat İbrahimoğlu'ndan gelen "Türkiye ve ABD arasında Dış politikada bundan sonraki yol haritasını nasıl görüyorsunuz?" sorusuna ise Cevdet Yılmaz şöyle cevap verdi:
"Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti bambaşka bir atmosfer oluşturdu. Bir önceki başkan döneminde malefe olumlu bir dönem yaşadığımızı söyleyemeyiz.
Biden seçimlere giderken "Erdoğan'ı devireceğiz ama başka yollarla değil muhalefete destek olup sandıkta bunu yapacağız" demişti. Trump'la birlikte bu hava değişti. Daha önceki dönemde de Trump'ın sayın cumhurbaşkanımızla iyi bir diyaloğu vardı.
Şimdi olumlu siyasi havanın ekonomiye etkisi olumlu olacak. 100 milyar dolar ticaret hacmine dönük adımların atılması lazım. Yaptırımların kaldırılması konusunda olumlu sinyaller görüyoruz. İşlerin daha olumluya doğru yürüdüğünü söyleyebilirim.
Gazze'de ve Suriye'de bu ilişkinin olumlu etkileri görüldü."