Bilim dünyasında büyük heyecan: Yaşanabilir yeni bir gezegen mi keşfedildi?

Astronotlar, ön gözlemlerinde dünyaya benzer özellikler taşıyan bir ötegezegenin varlığına dair önemli ipuçları elde etti. Eğer yapılacak daha kapsamlı analizler bu bulguları doğrularsa, bilim dünyası Dünya dışı yaşama dair anlayışında çığır açan bir döneme girebilir.
Astronotlar ilk kez, dünyaya benzer bir ötegezegenin varlığını keşfetmeye çok yaklaştı. James Webb Uzay Teleskobu’nun yaptığı ön gözlemler doğrulandığı takdirde, bilim dünyasında büyük bir devrim yaşanabilir.
Trappist-1 ismindeki yıldız, Dünya'dan yaklaşık 40 ışık yılı uzaklığında ve o keşfedildiğinden beri yakından inceleniyor.
Baltimore'daki Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'nden Néstor Espinoza şu açıklamlarda bulundu:
- "Yıldız çok çok küçük - Jüpiter büyüklüğünde - ve etrafında dönen en az yedi kayalık gezegen var. Bunlardan üçü yaşanabilir bölge dediğimiz bölgede, yani yıldıza yeterince yakınlar ve eğer bir atmosferleri olsaydı, sıvı suyu barındırabilirlerdi."

Espinoza ve meslektaşları sistemdeki kaya gezegenlerden 4.sü olan "TRAPPIST-1'e" adlı gzegene odaklandı. 2023 yılında Webb teleskobuyla yapılan dört gözlemde atmosferin varlığı dışlanamadı ve bu da iyimserliğe yol açtı.
Espinoza şu ifadelerde bulndu:
- "Yaptığımız 4 gözlemde bu ötegezegenin atmosferi olmadığına dair bir kanıta ulaşamadık yani hala umutluyuz. Bu kanımızı doğrulamak için programladığımız 15 gözlem daha var."
Espinoza, Webb teleskobunun en içteki gezegen olan TRAPPIST-1 b'de atmosfer olmadığını ancak diğer altı gezegen için henüz karar verilmediğini, TRAPPIST-1 e'nin sıvı yüzey suyu için en iyi adaylardan biri olarak görüldüğünü söyledi.
Trappist-1 ve Dünya'nın benzerlikleri
TRAPPIST-1 e, boyut olarak Dünya'ya benzer ve yıldızının etrafında her altı günde bir dönüyor; bu, Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüş hızından çok daha hızlıdır. Bunun nedeni, yıldızın Güneş'ten çok daha küçük olması ve tüm gezegenlerin ona yakın olmasıdır.

Gökbilimciler bir atmosfer ararken, bir gezegenin yıldızının önünden geçişini bekler ve süzülen yıldız ışığındaki küçük değişiklikleri fark ederler. Atmosferin kimyasal bileşimini öğrenirken, bir atmosferin varlığını gösteren işaretleri ararlar.
Webb teleskobunun 2023'te gözlemlediği dört geçişle, gökbilimciler TRAPPIST-1 e'de birincil, hidrojen bazlı bir atmosferin varlığını elemeyi başardılar; bu atmosfer muhtemelen yıldızının yaydığı önemli miktarda radyasyon tarafından uçurulmuştu. (Dünya da benzer şekilde ilkel, birincil atmosferini erken kaybetmiş, ancak daha sonra ikincil bir atmosfer oluşturmuştur; gökbilimciler TRAPPIST-1 e'nin de aynısını yapmış olabileceğini umuyor.)

Bu senaryo, geçen hafta The Astrophysical Journal Letters'da yayınlanan ikinci bir çalışmada ayrıntılı olarak açıklandı. Çalışmada, gezegenin Venüs ve Mars'taki gibi karbondioksit açısından zengin bir atmosfere sahip olma ihtimalinin düşük olduğu ve Dünya ile Satürn'ün buzlu uydusu Titan'a daha çok benzeyen, azot ağırlıklı bir atmosfere işaret ettiği belirtiliyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde gezegen bilimi profesörü ve her iki çalışmanın da ortak yazarı olan Sara Seager, yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu:
- "TRAPPIST-1e, yaşanabilir bölge gezegenlerimiz arasında en ilgi çekici olanlardan biri olmaya devam ediyor ve bu yeni sonuçlar bizi, onun nasıl bir gezegen olduğunu anlamaya bir adım daha yaklaştırıyor. Venüs ve Mars benzeri atmosferlerden uzaklaşmamızı gösteren kanıtlar, hâlâ geçerli olan senaryolara odaklanmamızı sağlıyor."
Çığır açıcı olacak
Espinoza, ekibinin yıl sonuna kadar 15 gözlemden oluşan yeni turunu tamamlamayı planladığını ve gözlemlerin üçte ikisinin tamamlandığını söyledi. Ekip, bir atmosferin varlığına dair kesin işaretler bulursa, Dünya'daki yaşamla ilişkili olan metan gibi gazların belirli kimyasal izlerini tespit etme umuduyla daha fazla Webb teleskobu gözlemi yapabilir.
Espinoza, bir atmosferin varlığının doğrulanmasının çığır açıcı olacağını söyledi. "Bu, şu anda bu kırmızı cüce sistemlerinin bir atmosfere sahip olup olamayacağı konusunda devam eden büyük bir tartışmayı sonlandıracaktır." dedi. "Kırmızı cüceler aslında evrendeki yıldızların çoğunluğunu oluşturuyor. Yani, eğer orada olabiliyorsa, her yerde olabilir. Yaşam olasılıkları bir nevi katlanarak artıyor."

