Uzmanlar cevapladı: 5 soruda 'Delta' ve 'Delta Plus' varyantına dair merak edilenler

Arşiv
Arşiv

Delta Plus varyantının Türkiye'de İstanbul dahil üç ilde görüldüğü açıklanması endişelere sebep oldu. Uzmanlar koronavirüsün Delta Plus varyantının, Hindistan'da ortaya çıkan Delta varyantından daha bulaşıcı ve daha ağır hastalığa neden olduğuna dair yeterli verinin bulunmadığını, böyle bir ihtimali de beklemediklerini vurgularken Delta, Delta Plus temaslılarının testlerle çok hızlı saptanması, yakından takip edilmesi gerektiğini böylelikle yeni dalga oluşması önlenerek tekrar kapanma tedbirlerinin gelmesinin de önlenebileceğine dikkati çekti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yaklaşık 100 ülke ve bölgede COVID-19'un Delta varyantına rastlandığını açıklarken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında gazetecilerin soruları üzerine, Türkiye'de 284 kişide bu varyanta rastlandığını bildirdi. Bakan Koca, ayrıca Delta Plus varyantının 3 kişide, 3 farklı ilde görüldüğünü belirterek, bu kişilerin genel durumlarının iyi ve ayakta takip edilen hastalar olduğunu kaydetti.

Baş ağrısı, boğazda kuruluk, burun akıntısı ve ateş gibi grip benzeri hastalık belirtilerinin görüldüğü Delta varyantı nedeniyle birçok ülkede bölgesel kapanma adımları gündeme gelirken, Türkiye'de de Bangladeş, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Nepal ve Sri Lanka'dan uçuşlar durduruldu.

Uzmanlar, dünya genelinde endişe uyandıran, koronavirüsün bulaşıcılığı yüksek Delta varyantı ile Hint-Güney Afrika karışımı olarak da adlandırılan Delta Plus varyantı arasındaki farkları ve alınabilecek önlemler konusunda 5 soruyu yanıtladı:

1-"Delta Plus" varyantı nedir? Şu ana kadar hangi ülkelerde tespit edildi?

Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof.Dr Canan Külah:

"Delta Plus, Delta varyantının bir türü ve K417N adı verilen bir 'spike' protein mutasyonuna sahip. Bu, daha önce Güney Afrika'da tespit edilen Beta varyantında da açıklanmış mutasyon. Delta'ya bu mutasyonun eklenmesiyle 'plus' olarak adlandırıldı."

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Atakent:

"Delta Plus varyantı ilk olarak Nisan 2021'de Hindistan'dan bildirildi. Hindistan'da 6 farklı bölgeden 40 örnekte tespit edildi. Hindistan'a ek olarak ABD, İngiltere, Portekiz, İsviçre, Japonya, Polonya, Nepal, Rusya dahil olmak üzere 9 diğer ülkeden de bildirilmiş durumda."

2- "Delta Plus"ın Delta varyantına göre daha fazla bulaşıcı olduğu ifade ediliyor. Bu bilgi doğru mu? Aşıların bu varyanta olan etkisine yönelik elde edilen bulgular var mı?

Prof. Dr. Atakent:

"Kolay yayılıyor, bulaşıcılığı daha yüksek, akciğer hücrelerine daha kolay tutunabiliyor, monoklonal antikor tedavisine potansiyel olarak dirençli. Ancak orijinal Delta varyantından daha bulaşıcı olduğuna, daha ağır hastalığa neden olduğuna veya daha tehlikeli olduğuna dair yeterli veri yok. Bu mutasyon daha önce Güney Afrika'dan bildirilen Beta ve Brezilya'dan bildirilen Gama varyantlarında da bulunuyor. Gama varyantının bulaşıcılığının daha yüksek olduğu daha önce bildirilmişti. Beta varyantı da daha önce Güney Afrika'da hastaneye yatış ve ölüm oranlarında artış ile ilişkilendirilmişti. Delta Plus varyantının yayılım hızı özellikle aşıya bağışık yanıtı yetersiz olanlarda veya aşılanmamış kişiler arasında bir miktar artmış olabilir. Ancak varyant ile ilgili toplum sağlığı açısından paniğe neden olacak veri yok"

Prof.Dr Canan Külah:

"Delta Plus varyantı ile ilgili henüz elimizde yeterli veri yok fakat bulaşıcılık veya hastalığı ağır geçirme noktasında Delta varyantından çok büyük bir fark beklemiyoruz. Henüz elimizde bu varyantla ilgili net veriler yok ama antikorlardan kaçmayı sağlayan bir bölge olan Güney Afrika mutasyonunu taşıyor. Bu da aşıyı etkisiz hale getirir mi endişelerini oluşturuyor"

3- Delta varyantı, aşıları belli bir oranda etkisiz kılıyor, aynı durum Delta Plus için de geçerli mi?

Prof. Dr. Atakent:

"Sinovac aşısının Delta varyantına karşı koruyuculuk düzeyi hakkında çalışma verisi bulunmamaktadır. Ancak inaktif virüs aşısı olması ve nükleokapsid proteinini de içermesi nedeniyle bu varyanta karşı da bir miktar koruyuculuğunun olması beklenilebilir. BioNTech aşısı ise birinci dozdan sonra Delta varyantı ile semptomatik hastalığa karşı yüzde 33, ikinci dozdan 2 hafta sonra ise yüzde 88 koruma sağlıyor. Aşının etkinliği, hastaneye yatış gerektiren ağır hastalık ve ölümden koruma açısından değerlendirildiğinde bu oranların daha da yüksek olduğu düşünülüyor.

Gözlemsel veriler, Güney Afrika olarak bilenen Beta varyantı ile semptomatik hastalıktan korunmada iki doz BioNTech aşısının ağır hastalık ve ölüme karşı etkinliğinin çok yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Brezilya olarak da bilinen Gama varyantı için de bu aşıda bireylerin serumlarının bu varyantı yüksek düzeyde nötralize ettiği gösterilmiştir. Delta Plus varyantı, Beta ve Gama varyantlarında bildirilen 'spike' proteinindeki K417N mutasyonunu içermektedir. Bu veriler ışığında BioNTech aşısının Delta Plus varyantına da benzer etkinlik göstereceği düşünülebilir.

Ayrıca araştırmacılar, ortaya çıkacak yeni varyantlar doğrultusunda mevcut aşı içeriklerinde modifikasyon yapılabileceğini, yeni varyantları içerecek aşıların, gerektiğinde ağır hastalık için risk grubunda bulunan yaşlı bireylere ve altta yatan kronik hastalığı olan bireylere uygulanabileceğini belirtmektedirler"

Prof.Dr Canan Külah:

"MRNA aşılarının koruyuculuk oranları net bir şekilde açıklandı. İki doz aşının özellikle bu tip nokta mutasyonlara karşı etkili olduğunu biliyoruz. 2 doz Sinovac uygulanan kişilerde 3. dozla da çok yüksek antikor seviyeleri elde ediliyor. Bu sebeple de tüm hücre aşısı olan kişilerde mutlaka MRNA gibi çok yüksek korunma seviyesi elde edilen aşıları tek doz olarak öneriyoruz"

4- Özellikle Türkiye açısından her iki varyantın oluşturabileceği tehlikelere yönelik öngörüleriniz nelerdir? Yeni bir dalgaya, tekrar kapanma tedbirlerine sebep olabilir mi?

Prof.Dr Canan Külah:

"Burada alınacak en temel önlem, çift doz aşı ile tüm toplumu korunur hale getirmek. Ayrıca Delta, Delta Plus temaslılarının testlerle çok hızlı saptanması, yakından takip edilmesi gerekiyor. Çok kolay bulaşabildiği ve antikordan da kaçabildiği dikkate alındığında testlerle hızlı saptama, temas takibi ve aşılamaya odaklanmak gerekiyor. Böylelikle söz konusu varyantların yeni bir dalgaya yol açma, korktuğumuz şekilde büyümesi ihtimalinin önüne geçilebilir "

5- Aşılamanın bu süreçle mücadele açısından önemi nedir? Vatandaşlara hem aşılarını yaptırmaları hem de maske ve mesafe kurallarına uymaları açısından ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?

Prof. Dr. Atakent:

"Pandeminin bir an önce kontrol altına alınabilmesi, virüsün mutasyona uğrayarak yeni varyantların ortaya çıkışının engellenebilmesi için, hızlı ve etkin, yüksek oranda aşılama sağlanması ile birlikte maske, sosyal mesafe ve el hijyeni gibi temel uygulamalardan taviz verilmemesi hayati önem taşımaktadır.

Toplumda aşılanma oranı arttıkça virüs enfekte edecek duyarlı konak bulamayacağı için yayılım hızı azalacak, pandeminin kontrol altına alınması kolaylaşacaktır. Ayrıca aşılı bireyler enfekte olsalar dahi ağır hastalık olasılığı düşük olduğundan sağlık sisteminin aşırı yüklenmesinin de önüne geçilmiş olacaktır. Bu nedenle hızlı ve etkin aşılama programı ve bu programa vatandaşlarımızın uyumu son derece önemlidir"

Prof.Dr Canan Külah:

"Ne kadar az kişi enfekte olursa mutasyonlar da o kadar az olur, olan mutasyon da o kadar az kişiye bulaşır. Bu nedenle hızlı aşılama ve bireysel tedbirlere devam edilmesi büyük önem taşıyor. Aşılamada da varyantlardan kaçmak noktasında en yüksek korumayı sağlayan aşıları tercih etmeliyiz. Kapalı alanlarda ise artık aktif havalandırma dediğimiz yöntem öneriliyor. Yani kapı, pencerelerin sürekli açık olduğu ama aynı zamanda içeride bir havalandırmanın çalıştığı bir yöntem bu. Kapalı alanın havası ne kadar sık değişirse bulaş ihtimali de o kadar azalıyor"

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >